(Kapatılan)20. Hukuk Dairesi 2012/10708 E. , 2012/12992 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan yargılaması sonunda kurulan 21/03/2012 günlü hükmün Yargıtayca duruşmalı olarak incelenmesi davacı ... vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 20/11/2012 günü için yapılan tebligat üzerine, temyiz eden davacı ... vekili Av. ... ile davalı Hazine vekili Av. ... geldi, başka gelen olmadı, açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Daha sonra dosya içindeki tüm belgeler incelenip, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı ..., 22.01.2007 günlü dava dilekçesinde sınırlarını bildirdiği ... Kasabası ... Mevkiinde bulunan taşınmazın, tapuda kayıtlı olmadığını, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının yararına oluştuğunu iddia ederek, Medenî Yasanın 713. maddesi hükmüne göre adına tescilini istemiş, ...; 19.11.2007 günlü dilekçesiyle taşınmazın babaları ..."tan kaldığı, tapu ile 1/2 payının kendisine ait olduğu, adına tescili iddiasıyla davaya katılmıştır. Mahkemenin, davanın kabulüyle fen bilirkişi raporundaki (A) harfi ile gösterilen 12.128,46 m2 yüzölçümündeki taşınmazın davacı adına tapuya tesciline ilişkin 18.03.2009 gün ve 2007/122 - 132 sayılı kararı, davalılar Hazine ve Orman Yönetiminin temyizi üzerine, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 29.12.2009 gün ve 2009/15656 - 19791 sayılı kararıyla “ çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde yapılan orman kadastrosuna ilişkin tutanak ve haritaların tamamının getirtilerek yöntemince uygulanması, çekişmeli taşınmazın çevre taşınmazlar ile birlikte orman sınır hattına göre konumunu gösteren orman sınır hattına irtibatlı krokisinin çizilmesi, bu çalışmada hava fotoğraflarından yaralanılması, taşınmazın orman sınır hattı dışında orman sayılmayan yer olduğu belirlendiği taktirde bu kez, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla edinilecek yerlerden olup olmadığı ve davacılar yararına bu koşulların oluşup oluşmadığının araştırılması bu cümleden, dava konusu taşınmaz ve etrafını gösterir ve ilk defa o yerde grafik ya da fotogrametri yöntemiyle düzenlenen 1/5000 ölçekli arazi kadastro paftasının orijinal fotokopi örneği ile taşınmaza bitişik ya da yakın komşu parsellerin, kadastro tesbit tutanak örnekleri ve bu parsellere uygulanan tapu ve vergi kayıtları ilk oluşturulduğu günden itibaren tüm gittileri ile, yine en eski tarihli memleket haritası ve hava fotoğrafları ile dava tarihinden 15 - 20 yıl önce iki ayrı tarihte çekilmiş stereoskopik hava fotoğrafları ve bu fotoğraflara dayanılarak üretilmiş orijinal renkli memleket haritaları bulunduğu yerlerden istenerek, bu belgeler Ziraat Fakültelerinin toprak bölümünden mezun olan bir ziraat mühendisi, bir Harita-Kadastro (Jeodezi ve Fotogrametri) mühendisi ile orman mühendisinden oluşturulacak bilirkişi kurulu
aracılığıyla, dava konusu taşınmaz ile çevresine uygulanıp bu belgelerde dava konusu yer belirlendikten sonra, hava fotoğrafları ve dayanağı haritalar stereoskop aletiyle ve üç boyutlu olarak incelettirilip taşınmazın niteliğinin bu belgelerde ne şekilde görüldüğü, orman sayılan yerlerden olup olmadığı, 4999 sayılı Yasa ile değişik 6831 sayılı Yasanın 7 ve devamı maddeleri gereğince orman olarak sınırlandırılıp sınırlandırılamayacağı, imar,ihya ve zilyetliğin hangi tarihte başlanılıp tamamlandığı belirlenmeli, bu belgeler ile dava konusu taşınmazın 23/06/2005 gün ve 9070 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla yürürlüğe konulan BÖHHBÜY (Büyük Ölçekli Haritalar ve Harita Bilgileri Üretim Yönetmeliği) hükümlerine göre koordinatlı olarak düzenlenecek haritası, hem 1/5000 ve hem de 1/25000 ölçeklerinde eşitlenerek kadastro paftası ile düzenlenen harita, komşu ve yakın komşu taşınmazları da içine alacak şekilde birbiri üzerine (memleket haritası ölçeği 1/5000 ölçeği büyütülüp, kadastro paftası ile çakıştırılarak) aplike edilmek suretiyle çekişmeli taşınmazın konumu, hava fotoğrafları ile orijinal renkli memleket haritaları üzerinde gösterir biçimde bilirkişi kurulundan ayrıntılı ve bilimsel verileri içerir, topografik ve memleket haritalarından yararlanılarak taşınmazların gerçek eğim durumunu gösterir rapor alınması, taşınmazın öncesinin ne olduğu, imar ve ihya yapılmışsa hangi tarihte başlanılıp bitirildiği, kimden kime kaldığı, zilyetliğin ne zaman başlayıp nasıl sürdürüldüğü ve ekonomik amacına uygun olup olmadığı, maddi olaylara dayalı ve ayrıntılı olarak, taşınmaz başında dinlenecek yerel bilirkişiler ile taraf tanıklarından sorulması, yerel bilirkişi ve tanık sözlerinin doğruluğu yukarıda belirtilen ve gerçeğin kendisi olan belgelere dayalı olarak düzenlenecek bilirkişi kurulu raporuyla denetlenmesi, somut olayın özelliği göz önünde bulundurularak, ayrıca; taşınmazın eski ve yeni niteliği konusunda jeoloji mühendisinden ayrıntılı rapor alınması, Keşif sırasında taşınmazı çeşitli yönlerinden hali hazır durumunu gösterir renkli fotoğrafları çektirilip onaylanarak dava dosyası içine konulması, davanın açıldığı tarihten önce ya da sonra Hazine yetkilileri tarafından hazırlanan idari tahkikat ve haksız işgal (ecrimisil) tutanakları varsa bu tutanaklar da yerine uygulanıp tutanaklarda ismi yazılı kişiler tanık sıfatıyla dinlenilmesi, taşınmazların imar ihyaya konu edilip edilmediği, edildi ise tarihinin belirlenmesi, davacı ve murisleri yönünden, 3402 sayılı Yasanın 14. maddesindeki kısıtlamaların araştırılması” gereğine değinilerek bozulmuştur. Mahkemece, bozmaya uyularak yapılan inceleme sonunda bu kez, çekişmeli taşınmazın genel kadastroda orman niteliğinde olduğu için tapulama dışı bırakıldığı, orman kadastrosunun kesinleştiği 1988 yılına kadar orman sayılacağı, bu tarihden sonra dava tarihine kadar 20 yıllık zilyetlikle edinme koşullarının oluşmadığının belirlendiği gerekçesiyle davanın REDDİNE karar verilmiş, hüküm davacı gerçek kişi tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, Medenî Yasanın 713. maddesi hükmü uyarınca tapusuz olan taşınmazın tesciline ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde tesbit tarihinden önce yapılıp 15.05.1986 tarihinde ilân edilerek, 15.11.1986 tarihinde kesinleşen orman kadastrosu bulunmaktadır. Daha sonra, 1988 yılında yapılarak dava tarihinde kesinleşen aplikasyon ve 2/B uygulaması vardır. Genel arazi kadastrosu işlemi 1956 yılında yapılmış ve kesinleşmiştir.
Mahkemece, bozmaya uyma kararı verilmese de, eylemli olarak bozmaya uyduğu halde, bozmada değinilen araştırma ve keşif yapılmadan, kadastro müdürlüğünün, çekişmeli parselin 1957 arazi kadastrosunda orman olduğu için tapulama dışı bırakıldığının bildirildiği, çekişmeli taşınmaz yörede yapılıp 1988 yılında kesinleşen orman kadastrosunda orman sınırları dışında bırakılmışsa da, bu tarihe kadar orman sayılacağı, bu tarihten sonra dava tarihi olan 22.01.2007 tarihine kadar 20 yıllık kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği süresinin dolmadığının belirlendiği gerekçesiyle davanın reddine karar vermişse de, getirtilen orman kadastro tutanakları ve askı ilân tutanakları incelendiğinde, çekişmeli taşınmazın bulunduğu Okurcalar Kasabasında ilk orman kadastrosunun 1986 yılında yapılarak, sonuçlarının 15.05.1986 ilâ 15.11.1986 tarihleri
arasında ilân edildiği, orman tahditinin 15.11.1986 tarihinde kesinleştiği, somut olayda davanın ise 22.01.2007 tarihinde 20 yılı aşkın sürenin geçtikten sonra açıldığı, mahkeme gerekçesi ve kararının maddi yanılgıya dayalı olduğu anlaşılmaktadır.
Diğer taraftan, mahkemece yapılan keşif ve bilirkişi raporları ile çekişmeli taşınmazın bir bölümünün %30-35 eğimli fındık ağaçları dikilerek kullanıldığı, bir bölümünün ise % 8-10 eğimli üzerinede lokanta ve eklentileri bulunduğu, bu yerin önceden tarla olarak kullanıldığı, tarıma engel oluşturacak taşlık, kayalar ya da başka bir yapı bulunmadığı bildirilmişse de, dava tarihinden en az 15-20 yıl öncesine rastlayan dönemlerde ve dava tarihine yakın zamanda oluşturulmuş memleket haritaları, amenajman planları ve hava fotoğrafları ile uydu fotoğrafları uygulanmamış, çekişmeli taşınmazın 1958 yılı memleket haritasındaki görüntüsü ve genel kadastroda tapulama dışı bırakılma nedenine göre, imar, ihya olgusu ve imar, ihyadan sonraki zilyetlik süresi üzerinde durulmamıştır.
O halde, mahkemece, öncelikle en eski eski tarihli memleket haritası ve hava fotoğrafları ile dava tarihine yakın zamanlarda ve dava tarihinden geriye doğru 15 - 20 yıl önce iki ayrı tarihte çekilmiş stereoskopik hava fotoğrafları ve bu fotoğraflara dayanılarak üretilmiş orijinal renkli memleket haritaları, uydu fotoğrafları bulunduğu yerlerden istenip, getirilerek dosya keşfe hazırlanmalı, daha sonra bu belgeler ziraat fakültelerinin toprak bölümünden mezun olan üç ziraat mühendisi, bir harita-kadastro (jeodezi ve fotogrametri) mühendisi ve bir fen elemanı bilirkişi ile bir yüksek orman mühendisinden oluşturulacak bilirkişi kurulu aracılığıyla yeniden yapılacak keşifte, getirtilen en eskisinden en yenisine kadar tüm memleket haritaları, hava fotoğrafları ve uydu fotoğrafları ve ağaçlandırmaya ilişkin haritaları dava konusu taşınmaz ile birlikte geniş çevresine uygulanıp, bu belgelerde dava konusu yer belirlendikten sonra, hava fotoğrafları ve dayanağı haritalar stereoskop aletiyle ve üç boyutlu olarak incelettirilip taşınmazın niteliğinin, bu belgelerde ne şekilde görüldüğü, var ise imar, ihya ve zilyetliğin hangi tarihte başlanılıp tamamlandığı belirlenmeli, bu belgeler ile dava konusu taşınmazın 23/06/2005 gün ve 9070 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla yürürlüğe konulan BÖHHBÜY (Büyük Ölçekli Haritalar ve Harita Bilgileri Üretim Yönetmeliği) hükümlerine göre koordinatlı olarak düzenlenecek haritası hem 1/5000 ve hem de 1/25000 ölçeklerinde eşitlenerek kadastro paftası ile düzenlenen harita, komşu ve yakın komşu taşınmazları da içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın geniş çevresi ile birlikte konumu, hava fotoğrafları ile orijinal renkli memleket haritaları üzerinde gösterir biçimde bilirkişi kurulundan ayrıntılı ve bilimsel verileri içerir, topoğrafik ve memleket haritalarından yararlanılarak taşınmazın gerçek eğim durumunu ve gerçek yüzölçümünü gösterir rapor alınmalı, çekişmeli taşınmazın öncesinin ne olduğu, imar ve ihya yapılmışsa hangi tarihte başlanılıp bitirildiği, kimden kime kaldığı, zilyetliğin ne zaman başlayıp nasıl sürdürüldüğü ve ekonomik amacına uygun olup olmadığı, maddi olaylara dayalı ve ayrıntılı olarak, taşınmaz başında dinlenecek yerel bilirkişiler ile taraf tanıklarından sorulmalı, yerel bilirkişi ve tanık sözlerinin doğruluğu yukarıda belirtilen ve gerçeğin kendisi olan belgelere dayalı olarak düzenlenecek bilirkişi kurulu raporuyla denetlenmeli, somut olayın özelliği göz önünde bulundurularak, ayrıca; parselin eski ve yeni niteliği konusunda jeoloji mühendisinden de teknik verileri içeren ayrıntılı rapor alınmalı, keşif sırasında parselin çeşitli yönlerinden hali hazır durumunu gösterir renkli fotoğrafları çektirilip onaylanarak dava dosyası içine konulmalı, 3402 sayılı Yasanın 14/1. maddesinde yazılı 40 ve 100 dönüm kısıtlama araştırması davacı ve davalı gerçek kişiler ile ortak murisler yönünden de araştırılmalı, aynı çalışma alanı içerisinde belgesizden zilyetliğe dayalı olarak tesbit ve tescil edilen taşınmaz olup olmadığı, varsa cinsi, parsel numaraları ve miktarı, tapu sicil ve kadastro müdürlüklerinden ve yine, aynı kişiler tarafından açılan tescil davası olup olmadığı hukuk mahkemesi yazı işleri müdürlüklerinden ayrı ayrı sorularak, gerektiğinde tesbit tutanak örnekleri ve tapu kayıtları ya da tescil dava dosyaları getirtilip incelenmeli, dava konusu parselin sulu ya da kuru tarım arazisi olup olmadığı konusunda ziraat mühendisinden yasanın amacına uygun rapor alınmalı, bundan sonra toplanan delillerin tümü
birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. Açıklanan hususlar gözetilmeksizin eksik araştırma ve incelemeyle davanın kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır,
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı tarafın temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde yatıran davacı tarafa iadesine, Yargıtaydaki duruşma tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesine göre taktir edilen 900.00.- TL avukatlık ücretinin davalı Hazineden alınarak, kendisini avukat ile temsil ettiren davacı tarafa verilmesine 20.11.2012 günü oy birliği ile karar verildi.