(Kapatılan)20. Hukuk Dairesi 2012/5257 E. , 2012/13033 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar Hazine, ... vekili ve İçişleri Bakanlığı temsilcisi tarafından istenilmekle, dosya incelendi gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro sırasında, ... Köyü, 136 ada 3 nolu 44274,71 m2 yüzölçümlü taşınmaz, 14.08.2008 tarih 1 sıra numaralı tapu kaydına dayalı olarak ve belgesizden Hazine adına askerî alan niteliği ile tesbit edilmiştir. Davacı gerçek kişiler, çekişmeli taşınmazın, askerî alan olarak kullanılmaya başladığı 1984 yılından itibaren kullanamadıklarını iddia ederek adlarına tesciline karar verilmesini istemişlerdir. Mahkemece, taşınmazın (A) bölümünün, tesbite esas alınan Hazine tapusuna uyduğu, davacıların, taşınmazın (D) bölümünün yıllar önce askerîyeye abileri tarafından hibe edildiğini bildirmiş olmaları, (E) ile gösterilen yerin zilyetliğe elverişsiz durumda bulunan taşlık ve kayalık olduğu, taşınmazın sadece (B) ve (C) ile gösterilen bölümlerinin zilyetliğe elverişli olduğu, bu bölümler yönünden davacılar yararına zilyetlikle mülk edinme koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne ve kadastro tesbitinin iptali ile bilirkişi raporuna ekli krokide (B) ile gösterilen 1023,84 m2 yüzölçümlü bölümün davacı ... adına, (C) harfi ile gösterilen 3933,25 m2 yüzölçümlü bölümün davacı ... adına tesciline, davacıların fazlaya yönelik taleplerinin reddine karar verilmiş, hüküm davalı Hazine tarafından taşınmazın (B) ve (C) harfleri ile gösterilen bölümlerine yönelik olarak, davalı ... vekili tarafından ve İçişleri Bakanlığı temsilcisi tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kadastro tesbitine itiraza ilişkindir.
1) Mahkeme hükmü davalı ... Komutanlığına 28.02.2011 tarihinde tebliğ edilmiş, temyiz dilekçesi ise, 6100 sayılı Yasanın geçici 3. maddesi göndermesiyle H.Y.U.Y.’nın 432. maddesinde öngörülen (15) günlük yasal süre geçirildikten sonra davalı tarafından 17.03.2011 tarihinde verilmiştir. Süresinden sonra yapılan temyiz istemleri hakkında mahkemece bir karar verilebileceği gibi, 01.06.1990 gün ve 3/4 sayılı İnançları Birleştirme Kararı uyarınca Yargıtayca da bu yolda karar verilebileceğinden, süresinden sonra yapılan temyiz isteminin reddi gerekmiştir.
2) Hükmü temyiz eden İçişleri Bakanlığının davada taraf sıfatı bulunmadığından, temyiz isteminin reddi gerekmiştir.
3) Hazinenin temyiz itirazlarına gelince; her ne kadar mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ise de, yapılan inceleme ve araştırma hükme yeterli değildir. Şöyle ki; davacı gerçek kişiler yararına zilyetlikle mülk edinme koşullarının oluşup oluşmadığının tesbiti bakımından keşifte zilyetlik tanıkları dinlenmemiş, taşınmazların sınırında orman olduğu halde orman araştırması yapılmamıştır.
Mahkemece, temyize konu taşınmazların bulunduğu yerde orman kadastrosu yapılıp yapılmadığı araştırılarak, yapılmış ise orman tahdidine ilişkin işe başlama, çalışma, işi bitirme ve sonuçlarının askı ilân tutanakları ile taşınmazın bulunduğu yeri orman tahdit sınır noktalarıyla birlikte gösterir onaylı orman tahdit harita örneğinin, eski tarihli memleket haritası, hava
fotoğrafları ve varsa amenajman planı ilgili yerlerden getirtilip, önceki bilirkişiler dışında halen Çevre ve Orman Bakanlığı ( Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman yüksek orman mühendisleri arasından seçilecek bir orman mühendisi ve bir fen elemanı ve bir ziraat mühendisi aracılığıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmazlar ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazların öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı yasalar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Yasanın 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Yasanın 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yok edilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; keşifte, hâkim gözetiminde, taşınmazların dört yönden renkli fotoğrafları çektirilip, onaylanarak dosyaya eklenmeli; yukarıda değinilen diğer belgeler fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulattırılıp; orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, ayrıca kesinleşmiş orman kadastrosu, varsa aplikasyon ve 2/B madde haritaları ile tapulama paftası ölçekleri denkleştirilip birbiri üzerine aplike edilerek değişik açı ve uzaklıklarda olan, en az 4 ya da 5 orman tahdit sınır (OTS) noktası görülecek biçimde dava konusu taşınmazların ve komşu taşınmazların orman kadastrosu ve aplikasyon hattına göre konumu, orman kadastro haritasındaki sınır noktaları ile varsa aplikasyon haritasındaki sınır noktaları kadastro paftası üzerinde ayrı renkli kalemlerle çizilmek suretiyle çekişmeli taşınmazların konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalıdır.
Yukarıda açıklanan yöntemle yapılacak araştırma sonucu, taşınmazların orman sayılan yerlerden olmadığı belirlendiği takdirde, bu kez, ziraat mühendisine inceleme yaptırılıp, zilyetlik tanıkları dinlenerek, taşınmazların zilyetlikle kazanılabilecek kültür arazisi olup olmadıklarının, taşınmazların zorunlu olarak terk edilmesinden önceki döneme yönelik zilyetlik yolu ile kazanma koşullarının oluşup oluşmadığının araştırılarak bu yolda rapor alınmalı; toplanacak tüm kanıtlar birlikte değerlendirilip, ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulmalıdır. Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı biçimde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.
Kabule göre de, kamu düzeni nedeniyle, kadastro hâkimi düzenli sicil oluşturmakla görevli olduğundan, çekişmeli taşınmazın (B) ve (C) harfleri ile gösterilen bölümü dışında kalan bölümü hakkında sicil oluşturulmamış olması da doğru değildir.
SONUÇ: 1) Yukarıda birinci bentde açıklanan nedenlerle, davalı ... Komutanlığının temyiz dilekçesinin süre yönünden REDDİNE
2) İkinci bentde açıklanan nedenlerle, İçişleri Bakanlığının temyiz dilekçesinin REDDİNE
3) Üçüncü bentde açıklanan nedenlerle, davalı Hazinenin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA 20.11.2012 günü oy birliği ile karar verildi.