3. Hukuk Dairesi 2019/3836 E. , 2020/8051 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 24. HUKUK DAİRESİ
VEK.AV....
Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen istirdat davasının kısmen kabulüne dair verilen karar hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda; davalı tarafın istinaf başvurusunun esastan reddine yönelik olarak verilen karar, davalı vekili tarafından duruşmalı olarak temyiz edilmekle; duruşma günü olarak belirlenen 22/12/2020 tarihinde davalı vekili Av. ... geldi. Başka gelen olmadı. Açık duruşmaya başlandı ve hazır bulunan vekilin sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için saat 14.00"e bırakılması uygun görüldüğünden, belli saatte dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; davalı şirketin tarımsal sulama elektrik abonesi olduğunu, davalı tarafından 01/10/2014 tarihli kaçak tespit tutanağı ile kaçak elektrik kullandığından bahisle hakkında 109.368,31 TL tutarında fatura tahakkuk ettirildiğini, kaçak elektrik kullanmadığını ileri sürerek; 109.368,31 TL tutarındaki fatura nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitini talep etmiştir.
Davalı; davacının tarımsal sulama tesisinde yapılan kontrolde, akım trafoları içerisine kumanda yerleştirmek suretiyle sayacın ölçümüne müdahale edildiğinin tespit edildiğini ve 01/10/2014 tarihli kaçak tespit tutanağının düzenlendiğini, kaçak tespit tutanağına istinaden yürürlükteki mevzuata uygun olarak 109.368,31 TL bedelli faturanın tahakkuk ettirildiğini, davacının kaçak elektrik kullandığının sabit olduğunu savunarak; davanın reddini istemiştir.
İlk derece mahkemesince; 17/07/2017 tarihli bilirkişi raporu hükme esas alınarak, davacının davalıya 7.499,35 TL den borçlu olduğu, ancak davaya konu fatura bedelinin tamamının yargılama sırasında ödendiği, bu nedenle davaya istirdat davası olarak devem edildiği;ceza mahkemesince verilen mahkumiyet kararının hukuk hakimini bağlamayacağı gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile 101.868,96 TL’nin davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
İlk derece mahkemesinin kararına karşı, davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Bölge adliye mahkemesince; kaçak elektrik tespit tutanağının aksinin her türlü delil ile ispat edilebileceği, davacı şirket temsilcisi hakkında dava konusu eyleme ilişkin olarak “ Karşılıksız Yararlanma” suçundan dolayı ceza davası açıldığı, yargılama sonucunda mahkumiyet kararı verildiği, kararın temyiz edilerek bozulduğu, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporu ve Yargıtay bozma kararı ile tespit tutanağının aksinin ispat edildiği, bilirkişi raporu ile ek tahakkuk bedeli 7.499,35 TL olarak belirlenmiş olup, davacının kaçak tahakkuk bedelinden dolayı sorumluluğuna gidilemeyeceği, ilk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava; kaçak ve ek tahakkuku nedeniyle istirdat istemine ilişkindir.
Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu tarafından hazırlanan ve 08/05/2014 tarihli Resmi Gazetede yayınlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren Elektrik Piyasası Tüketici Hizmetleri Yönetmeliği"nin 26. maddesinin (b) fıkrasında; gerçek veya tüzel kişilerin, "Dağıtım sistemine veya sayaçlara veya ölçü sistemine ya da yapı bina giriş noktasından sayaca kadar olan tesisata müdahale ederek, tüketimin doğru tespit edilmesini engellemek suretiyle, eksik veya hatalı ölçüm yapılması veya hiç ölçülmeden veya yasal şekilde tesis edilmemiş sayaçtan geçirilerek, mevzuata aykırı bir şekilde elektrik enerjisi tüketmesi," kaçak elektrik enerjisi tüketimi olarak tanımlanmış olup, aynı yönetmeliğin devam eden maddelerinin kaçak elektrik enerjisi tüketim miktarının hesaplanmasına yönelik düzenlemeler içerdiği görülmektedir.
Öte yandan; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 74. maddesi uyarınca; “Hakim, zarar verenin kusurunun olup olmadığı, ayırt etme gücünün bulunup bulunmadığı hakkında karar verirken, ceza hukukunun sorumlulukla ilgili hükümleriyle bağlı olmadığı gibi, ceza hakimi tarafından verilen beraat kararıyla da bağlı değildir. Aynı şekilde, ceza hakiminin kusurun değerlendirilmesine ve zararın belirlenmesine ilişkin kararı da, hukuk hakimini bağlamaz.”
Somut olayda; davacının, davalı şirketin tarımsal sulama elektrik abonesi olduğu, 01/10/2014 tarihli kaçak tespit tutanağı ile akım trafoları içerisine kumanda yerleştirmek suretiyle sayacın ölçümüne müdahale edildiğinin, davacının kaçak elektrik kullandığının tespit edildiği, kaçak tespit tutanağına istinaden kaçak ve ek tahakkuk yapılarak toplam 109.368,31 TL bedelli faturaların düzenlendiği, davacı şirket temsilcisi hakkında açılan ceza davasında “Karşılıksız Yararlanma” suçundan mahkumiyete dair verilen kararın temyiz edildiği, yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle sonuca uygun karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle hükmün bozulduğu, davanın halen derdest olduğu görülmüştür.
Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda ise; akım trafolarına zaman zaman müdahale edildiği kabul edilmesine rağmen, yanılgılı ve soyut değerlendirme ile, sayacın doğru çalıştığı ve trafolara yerleştirilen düzeneğin 02/09/2014 tarihinden itibaren çalıştırılamadığı, ekili bitkinin türü ve bitki için gerekli sezon sulama süresi gibi zirai veriler de dikkate alındığında, davacının kaçak elektrik kullanımının söz konusu olmadığından bahisle, kaçak tahakkuk hesaplamasının yapılamayacağı belirtilmiş olup, sadece ek tahakkuk hesaplaması yapılarak, farazi ifadelere yer verildiği görülmüştür. Rapor, bu haliyle yönetmeliğe uygun olmadığı gibi hüküm kurmaya da elverişli değildir.
Hal böyle olunca, ilk derece mahkemesince; yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular çerçevesinde, hukuk hakiminin ceza mahkemesinin mahkumiyet kararıyla veya suçun işlenmediğine ilişkin kesin beraat kararıyla bağlı olduğu dikkate alınarak, ceza davasının sonuçlanmasının bekletici mesele yapılması, sonrasında ise önceki bilirkişiler dışında oluşturulacak konunun uzmanı üç kişilik bilirkişi kurulundan, kaçak ve ek tahakkuku nedeniyle davalı şirketin, davacı taraftan isteyebileceği bedelin tespiti noktasında, kaçak tutanak tarihinde yürürlükte bulunan Elektrik Piyasası Tüketici Hizmetleri Yönetmeliği çerçevesinde hesaplamayı içerir, Yargıtay ve taraf denetimine elverişli rapor alınması suretiyle, hasıl olacak sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken, yetersiz bilirkişi raporu hükme esas alınarak yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
Kabule göre de; Nispi karar ve ilam harcının dörtte biri peşin olarak dava dilekçesinde gösterilen değer (müddeabih) üzerinden dava açılırken alınırken, geri kalan dörtte üçü ise hüküm altına alınan değer üzerinden davada haksız çıkan taraftan tahsil edilir.
Bu durumda, mahkemece; karar ve ilam harcının tamamının, davanın kısmen kabul edildiği nazara alınarak davalı taraftan tahsiline karar verilmesi gerekirken; haklılık oranına göre paylaştırılmak suretiyle harç tahsiline karar verilmesi doğru değildir.
İlk derece mahkemesi kararının, yukarıda açıklanan nedenlerle bozulmasına karar verilmiş olduğundan, HMK"nın 373 üncü maddesinin birinci bendi uyarınca, işbu karara karşı yapılan istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin bölge adliye mahkemesi kararının da kaldırılmasına karar verilmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK"nın 373/1 maddesi uyarınca temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararının KALDIRILMASINA, aynı Kanunun 371. maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının BOZULMASINA, 3.050 TL Yargıtay duruşması vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de bölge adliye mahkemesine gönderilmesine, 22/12/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
TY/MG