3. Hukuk Dairesi 2019/5227 E. , 2020/8052 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 24. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen alacak davasının reddine dair verilen karar hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda; davacı tarafın istinaf başvurusunun esastan reddine yönelik olarak verilen karar, davacı vekili tarafından duruşmalı olarak temyiz edilmekle; duruşma günü olarak belirlenen 22/12/2020 tarihinde davalı ... vekili Av.... ile davalı ... vekili Av.... geldiler. Başka gelen olmadı. Açık duruşmaya başlandı ve hazır bulunan vekillerin sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için saat 14.00"e bırakılması uygun görüldüğünden, belli saatte dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; davalıların murisi olan ... ’nin maliki bulunduğu 2527 ada 5 parsel sayılı taşınmazda yer alan 8 nolu bağımsız bölümü, vekili (ve oğlu) olan davalı ... "den 20/07/2006 tarihinde satış yolu ile devraldığını, taşınmaz için satış bedeli olarak 54.000 TL ödediğini, 15/08/2006 tarihinde ise taşınmaz üzerindeki ipoteği 110.500 TL ödeyerek kaldırdığını; muris ... ’nin vefatından sonra mirasçıları olan davalılar tarafından aleyhine açılan tapu iptal tescil davasında, davaya konu taşınmazın devrine dayanak vekaletnamenin düzenlendiği tarihte murisin fiil ehliyetinin bulunmaması nedeniyle, vekaletin ve buna dayalı olarak yapılan satışın geçersiz olduğu gerekçesiyle adına kayıtlı tapunun iptali ile davalılar adına tesciline karar verildiğini; vekalet tarihinde 74 yaşında olan murisin akıl sağlığının yerinde olup olmadığına dair sağlık raporu almadan işlem yapan davalı noter ..."in de kusurlu olduğunu, bahse konu taşınmaz için toplamda yaklaşık 300.000 TL ödemede bulunduğunu, uğradığı zarardan davalı mirasçıların sebepsiz zenginleştikleri oranda, davalı noter ...’in ise kusuru oranında sorumlu olduklarını ileri sürerek;
fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, toplamda ödemiş olduğu satış bedelinin denkleştirici adalet ilkesi uyarınca ulaştığı tutardan, şimdilik 164.500 TL’nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan tahsilini istemiştir.
Davalı ...; davacının satın aldığını iddia ettiği taşınmazı fiilen teslim almadığını, bugüne kadar murisin ve davalı mirasçıların kira almadan taşınmazı kullanmalarına muvafakat ettiğini, bu nedenle gerçek bir alım satım ilişkisinin bulunmadığını, davacı ile davalı ... arasında iş ortaklığının bulunması nedeniyle satış bedelinin de ödenmediğini, davacının kötüniyetli olduğunu savunarak; davanın reddini istemiştir.
Davalı ...; davacı ile kardeşi olan davalı ... arasında gerçekleştirilen satış işleminin muvazaalı olduğunu, annesi olan murise yapılan herhangi bir ödemenin bulunmadığını, davacının ödeme olgusunu ispata yarayacak herhangi bir delil ve belge de sunamadığını, tapunun iptal edilmesine rağmen davacının halen davaya konu taşınmazı kullanmaya devam ettiğini savunarak; davanın reddini istemiştir.
Davalılar ... ve ...; satış işleminin muvazaalı olduğunun tapu iptali ve tescil davasında belirlendiğini savunarak, davanın reddini istemişlerdir.
Davalı ..., davaya cevap vermemiştir.
İlk derece mahkemesince; davaya konu taşınmaz üzerinde Türkiye Finans Katılım Bankası A.Ş. lehine 350.000 TL üzerinden 06/04/2006 tarihinde ipotek tesis edildiği, taşınmazın davacıya 20/07/2006 tarihinde devredildiği, ipoteğin ise 24/07/2006 tarihinde terkin edildiği, ipotek bedelinin ödendiğinin ispatlanamadığı, taşınmaz satış bedelinin ödendiğine ilişkin davacı tarafından sunulan makbuzun ise ispata elverişli olmadığı, davacıya ait hesaptan yine ona ait başka bir hesaba yapılan 54.000 TL tutarında para havalesi olduğu, kaldı ki davacının taşınmazı tapuda gösterilen değerden daha düşük bir bedelle satın aldığını iddia etmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğu, bu nedenlerle davanın ispat edilemediği gerekçesiyle; davanın reddine karar verilmiş; karara karşı, davacı tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
Bölge adliye mahkemesince; davaya konu taşınmazın tapusunun mahkeme kararı ile iptal edildiği, davacı tarafından satış ve ipotek bedellerinin tahsilinin talep edildiği, ödendiği iddia edilen satış bedelinin ispatı için delil olarak dosyaya sunulan banka dekontlarının, davacının kendi hesabından yine başka bir hesabına havale niteliğinde olduğu, davacının ise hesaptan hesaba gönderilen paranın bankadan çekilerek davalı ...’ye elden ödendiğini iddia ettiği, ancak davacının elden ödeme olgusunu ispat edemediği, yolsuz tescil nedeniyle tapu kaydının iptal edilmesi sonucunda tapu akit tablosunun da resmi değerinin kalmadığı; ipotek bedelini ödediğine dair delil olarak dosyaya ibraz edilen ödeme belgesinin 15/08/2006 tarihli olduğu, ipoteğin fekedildiği tarihin ise 24/07/2006 olup, ödemenin ipoteğin kaldırıldığı tarihten sonraki bir tarihe ilişkin olması nedeni ile ödeme belgesinin delil olarak kabul edilemeyeceği; davalı noterin, işlem sırasında murisin " kanuni ehliyete haiz ve bu işlemi yapmaya yetenekli" gördüğüne ilişkin tespitinin vekaletnamede yer alması karşısında, Noterlik Kanunu Yönetmeliğinin 91/2 maddesi gereğince bu konuda rapor alınmasına gerek olmadığı, noterin kusursuz sorumluluğuna dair şartların gerçekleşmediği, kaldı ki noterin kusursuz sorumluluğu kapsamında davacının zarara uğradığını ispat edemediği, ilk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle, davacı tarafın istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1)Dosyadaki bilgi ve belgelere, özellikle dava konusu taşınmaza ilişkin olarak Ankara 1. Asliye Hukuk Mahkemesinde görülen 2007/184 E. 2012/390 K.sayılı dava ile Ankara 2. Asliye Hukuk Mahkemesinde görülen 2013/282 E. 2015/316 K.sayılı davada belirlenerek kesinleşen maddi olgulara göre; davalı noter yönünden tüm, diğer davalılar yönünden ise satış bedeli istemine ilişkin temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2) Davacı tarafın (noter hariç) diğer davalılara yönelik ipotek bedeli istemine ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Dosyadaki bilgi ve belgelerden; davaya konu taşınmaz üzerine Türkiye Finans Katılım Bankası A.Ş. lehine 06/04/2006 tarihinde ipotek konulduğu, (satışın gerçekleşmesinden sonra) 24/07/2006 tarihinde ise ipoteğin sicilden terkin edildiği anlaşılmıştır.
Somut olayda; davacı, taşınmaz üzerindeki ipoteği, ilgili bankaya 110.500 TL ödeyerek kaldırdığını iddia etmiş olup, sebepsiz zenginleşme nedeniyle ipotek bedelinin tapu maliki olan davalılardan tahsilini istemiştir.
Dava konusu taşınmaza ilişkin olarak, Ankara 1. Asliye Hukuk Mahkemesinde görülen 2007/184 E. 2012/390 K. sayılı davada satış işlemini vekil olarak gerçekleştirmesi nedeniyle davalı olarak yer alan (ve işbu davada da davalı olan) ... 01/05/2012 havale tarihli dilekçesinde; çekişme konusu taşınmazların temlikleri hakkında annesinin bilgisinin bulunmadığını, ticari faaliyetleri sebebiyle düştüğü dar boğazdan kurtulmak amacıyla bankalardan kredi temin etmeye yönelik olarak iade koşuluyla iş ortakları ve arkadaşlarına satışlar yaptığını belirtmiştir.
Ne var ki, ilk derece mahkemesince; taraflarca delil olarak dayanılan ipoteğe ilişkin banka belgeleri ile tapu kayıtları getirtilmediği gibi davalı ..."nin ikrar mahiyetindeki beyanı da değerlendirilmeden karar verilmiştir.
Hal böyle olunca, ilk derece mahkemesince; öncelikle davaya konu taşınmazın tapu kaydına konulan ipotekle ilgili banka belgeleri ile (ipoteğin kurulması ve kaldırılması aşamalarına ilişkin tüm belgeler ile işleme esas alınan vekaletname ve diğer belgeleri de içeren) tapu kayıtlarının getirtilmesi, özellikle ipotek bedelinin kim tarafından ödendiği ilgili bankadan sorularak ödeme belgesinin ibrazının sağlanması, toplanan tüm deliller birlikte değerlendirildikten sonra; ipotek bedelinin başkası tarafından ödendiği belirlendiği takdirde şimdiki gibi, davacı tarafından ödendiği belirlendiği takdirde ise, ipoteğin vekil sıfatıyla davalı ... tarafından tesis edilmiş olması halinde (yukarıda yer verilen ikrarı nedeniyle) bu davalının, aksi halde ise (tapu iptali ve tescil davasında taşınmazın ipotekten ari olarak davalı mirasçılar adına kaydedilmiş olması nedeniyle) tüm davalı mirasçıların sebepsiz zenginleştikleri gözetilerek, istem hakkında bir karar verilmesi gerekirken; eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
İlk derece mahkemesi kararının, yukarıda açıklanan nedenlerle bozulmasına karar verilmiş olduğundan, HMK"nın 373/1 maddesi uyarınca, işbu karara karşı yapılan istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin bölge adliye mahkemesi kararının da kaldırılmasına karar verilmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle, davacı tarafın; davalı noter yönünden tüm, diğer davalılar yönünden ise satış bedeli istemine ilişkin temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle HMK"nın 373/1 maddesi uyarınca temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararının KALDIRILMASINA, aynı Kanun"un 371. maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının davacı yararına BOZULMASINA, 3.050"şer TL Yargıtay duruşması vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılar ... ve ..."e verilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de bölge adliye mahkemesine gönderilmesine, 22/12/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.