Esas No: 2022/1405
Karar No: 2022/3339
Karar Tarihi: 07.04.2022
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2022/1405 Esas 2022/3339 Karar Sayılı İlamı
Özet: (Bu özet Yapay Zeka tarafından yazılmıştır. Hukuki olarak geçerliliği yoktur.)
Davacılar, murislerinin davalıların murisinden aldığı taşınmazlar için ödenen bedeli hak sahipliği oranlarına göre talep etmişlerdir. Mahkeme, davanın kısmen kabulüne karar vermiştir. Ancak Yargıtay kararı ile mahkemenin hükmü bozulmuştur. Bozmaya uyan mahkeme, bir kısım davalılar yönünden zamanaşımı nedeniyle reddine karar vermiştir. Ancak, ifanın imkansız hale geldiği tarihin 27/09/2007 olduğu, davaların ise zamanaşımı süresi dolmadan açıldığı nazara alınarak, bu karar doğru görülmemiştir. Mahkeme, yapılacak işlem olarak taraflar arasındaki harici taşınmaz satış sözleşmesi gereğince ödenen bedelin, ifanın imkânsız hale geldiği tarih itibariyle enflasyon, üretici ve tüketici fiyatları endeksleri, faiz, altın ve döviz kurlarındaki artışlar, memur maaş ve işçi ücretlerindeki artışlar gibi çeşitli ekonomik etkenlerin ortalamaları alınmak suretiyle ulaşacağı alım gücü belirlenerek uzman bilirkişiden denetime elverişli rapor alınması ve kazanılmış haklar da gözetilerek asıl ve birleşen davanın esası hakkında karar verilmesi gerektiğini belirtmiştir.
Kanun Maddeleri:
- HUMK'nın 428. Maddesi
- 6100 sayılı HMK'nın geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'nın 440. maddesi
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında birleştirilerek görülen alacak davalarının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davaların kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacılar; murisleri ... ...'in, davalıların murisi ... ...'dan harici satış sözleşmesi ile satın aldığı Manavgat İlçesi Bereket Köyü 140 parsel ve Manavgat İlçesi Bereket Köyü eski 176 nolu yeni 761 ve 762 nolu parsel sayılı taşınmazlar için ödediği paranın günümüz koşullarına uyarlanarak bu parsellerin bugünkü bedelleri karşılığının, hak sahipliği oranlarına göre ödenmesini talep etmişler, 28/05/2013 tarihli ıslah dilekçesi ile taleplerini 40.511,53 TL'ye yükseltmişlerdir.
Bir kısım davalılar, davanın reddini talep etmişler; diğer davalılar ise davaya cevap vermemişlerdir.
Davalılar ..., ... ... ve ...'ın davadan önce ölü oldukları anlaşıldığından bu davalılar yönünden ayırma işlemi yapılmış ve 25/11/2010 tarihli ve 2010/963 Esas 2010/876 Karar sayılı karar ile davanın reddine karar verilmiştir.
Davalı ... mirasçıları hakkında açılan alacak davası, asıl dava dosyası ile birleştirilmiştir.
Mahkemece; davanın kabulü ile 40.511,53 TL'nin muris ... ...'ın veraset ilamındaki payları oranında davalılardan tahsiline dair verilen karar, davacılar vekili ile davalı ... ... vd. vekilinin temyizi üzerine, Dairece verilen 24/12/2014 tarihli ve 2014/19541 Esas 2014/17196 Karar sayılı kararla; zamanaşımı def'i hakkında gerekçeli bir hükmün mevcut olmadığı, ifanın imkansız hale geldiği tarih konusunda da mahkemece bir inceleme ve araştırma yapılmadığı, taraflar arasındaki harici taşınmaz satış sözleşmesi gereğince ödenen bedelin, ifanın imkânsız hale geldiği tarihin saptanması suretiyle ve bu tarih itibariyle (saptanamaz ise şimdiki gibi dava tarihi itibariyle) enflasyon, üretici ve tüketici fiyatları endeksleri, altın ve döviz kurlarındaki artışlar, memur maaş ve işçi ücretlerindeki artışlar gibi çeşitli ekonomik etkenlerin ortalamaları alınmak suretiyle ulaşacağı alım gücünün miktarının belirlenmesi gerektiği, ifanın imkansız hale geldiği tarih belirlenmeden dava tarihi itibariyle hükmedilen miktarı hesaplayan ve yukarıda anılan ekonomik etkenlerden sadece bir kısmını baz alarak hesaplama yapan yetersiz bilirkişi raporu esas alınarak hüküm tesis edildiği gerekçesiyle bozulmuştur.
Bozmaya uyan mahkemece; asıl ve birleşen davanın davalılardan ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ..., ..., ... yönünden zamanaşımı nedeniyle reddine, diğer davalılar yönünden kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dosyadaki bilgi ve belgelerden; davacılar tarafından davalılar aleyhine Manavgat 1. Tapulama Mahkemesine 1997/81 Esas sayı ile açılan davaya konu 176 parsel sayılı taşınmaza ilişkin tapulama tespitine itiraz davasında 25/11/1985 tarihinde davanın reddine karar verildiği, kararın 26/01/1996 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.
Yine davacılar tarafından davalılar aleyhine Manavgat 2. Kadastro Mahkemesine 1982/352 Esas sayı ile açılan davaya konu 140 parsel sayılı taşınmaza ilişkin tapulama tespitine itiraz davasında 20/04/1988 tarihinde davanın reddine karar verildiği, kararın 04/08/1993 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.
Bu kez davacılar tarafından davalılar aleyhine 06/09/1996 tarihinde davaya konu taşınmazlara ilişkin olarak tapu iptali ve tescil davası açıldığı, davanın reddine dair verilen kararın Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 21/02/2006 tarihli ve 2006/7466 Esas 2006/1099 Karar sayılı ilamıyla onanmasına, davacıların karar düzeltme talebinin de 27/09/2007 tarihli ve 2007/4630 Esas 2007/5158 Karar sayılı ilamı ile reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
Açıklanan dosyalar ile birlikte somut olay değerlendirildiğinde, tapu iptal ve tescil davasının kesinleştiği tarih itibariyle ifanın imkansız hale geldiği anlaşılmaktadır.
Buna göre mahkemece, ifanın imkansız olduğu tarihin 27/09/2007 olduğu, işbu davanın 02/02/2010 tarihinde, birleşen davanın ise 29/06/2011 tarihinde on yıllık zamanaşımı süresi dolmadan açıldığı nazara alındığında, bir kısım davalılar yönünden asıl ve birleşen davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.
Bundan ayrı mahkemece uyulan bozma kararında; bilirkişi tarafından altın ve döviz esas alınarak hesaplama yapılmasının doğru olmadığı, bu değerler dışında enflasyon, üretici ve tüketici fiyatları endeksleri, faiz, memur maaş artışı, işçi ücretlerindeki artış vb. ekonomik etkenlerinde esas alınarak alınarak paranın ulaştığı değerin hesaplanması gerektiği belirtilmesine rağmen, hükme esas alınan bilirkişi raporunda ekonomik etkenlerin tamamı yerine, bir bölümü (altın, döviz, TÜFE ve asgari ücret) esas alınarak hesaplama yapılmıştır. Rapor, bu haliyle hüküm vermeye elverişli değildir.
Buna göre mahkemece yapılacak iş; taraflar arasındaki harici taşınmaz satış sözleşmesi gereğince ödenen bedelin, ifanın imkânsız hale geldiği 27/09/2007 tarihi itibariyle enflasyon, üretici ve tüketici fiyatları endeksleri, faiz, altın ve döviz kurlarındaki artışlar, memur maaş ve işçi ücretlerindeki artışlar gibi çeşitli ekonomik etkenlerin ortalamaları alınmak suretiyle ulaşacağı alım gücünü, uzman bilirkişiden denetime elverişli rapor alarak belirlemek ve davacıların kazanılmış hakları da gözetilerek ulaşılacak sonuca göre asıl ve birleşen davanın esası hakkında bir karar vermek olmalıdır.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün HUMK'nın 428. maddesi gereğince davacılar yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK'nın geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'nın 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
07/04/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.