10. Hukuk Dairesi 2015/10537 E. , 2015/10135 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava rücûan tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece ilâmında belirtilen gerekçelerle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün taraf vekilleri ile ihbar olunan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteklerinin süresinde olduğu ve Tetkik Hâkimi Dr. .... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1)Kural olarak taraf sıfatı kazanmayan üçüncü kişi davayı kendi adına temyiz edemez ise de; ihbar olunan ... hakkında da hüküm verilmiş olması nedeniyle, hükmün kendisine ilişkin bölümünü kendi adına temyiz edebileceğinden, 19.02.2015 tarihli temyiz talebinin reddine ilişkin Ek Kararın BOZULMASINA,
2) a-5510 sayılı Kanunun 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 21. maddesiyle yeniden getirilen “sigortalı veya hak sahiplerinin işverenden isteyebilecekleri tutarlarla sınırlı” tazmin hükmünün, 5510 sayılı Yasa"nın yürürlüğü öncesinde gerçekleşen iş kazalarından kaynaklanan rücûan tazminat davalarında uygulanmasına olanak veren bir düzenleme bulunmadığı gözetildiğinde davanın yasal dayanağı 506 sayılı Yasa"nın 9., 10. ve 26. maddeleridir.
Bozma ilâmı sonrasında yürütülen yargılama sürecinde, 506 sayılı Kanunun 10. maddesinde yeralan koşullar oluştuğundan, tarafların kusur oranı gözetilmeksizin belirlenen ilk peşin sermaye değerli gelirden Borçlar Kanunu"nun 43. ve 44. maddeleri uyarınca sigortalının kusurunun yarısından az olmamak üzere hakkaniyet indirimi yapılarak davalıların sorumluluğuna karar verilmesi gerekirken; yanılgı değerlendirme neticesi sigortalının kusurunun yarısının işverenin kusurundan mahsup edilmesi suretiyle eksik rücu alacağının hüküm altına alınmış olması isabetsiz bulunmuştur.
b-Davada ancak taraf olanlar hakkında hüküm kurulabileceğini öngören (HUMK’nun 388. HMK"nun 297-298) maddeleri ve aynı Yasa"nın 57. (HMK"nun
69.) maddesi gereğince de fer’i müdahil hakkında hüküm kurulamaz. Aynı şekilde fer’i müdahil, ancak katıldığı tarafla birlikte ve onun adına hükmü temyiz edebilir. Bununla beraber aleyhine hüküm kurulmuş olması halinde ise, fer’i müdahilin de kendi adına hükmü temyiz etme hakkı bulunmaktadır.
İnceleme konusu dava değerlendirildiğinde;kendisine dava kendisine ihbar olunan ..."nin karar başlığında sıfatının ihbar olunan olarak yazılmak suretiyle, hakkında hüküm kurulmuş olması isabetsiz olup, usul ve yasaya aykırı olup bozma sebebidir.
Ne var ki, bu konuların düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hüküm bozulmamalı, 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 438. maddesi gereğince düzeltilerek onanmalıdır.
SONUÇ: Hüküm fıkrasının tamamen silinerek yerine"Asıl ve birleşen davanın kısmen kabulüne, 24.306,00 TL"nin gelir onay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı Kuruma verilmesine,
2) 1.660,34 TL karar ve ilam harcı tayini ile daha önceden alınmasına karar verilen 912,21 TL harcın mahsubu ile bakiye 749,00 TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak Hazineye gelir kaydına
3) Davacı yararına kabul edilen miktar üzerinden karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 2.916,72 TL vekalet ücreti takdiri ile davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak, davacıya verilmesine,
4) Davalılar lehine 1.500,00 TLvekalet ücretinin davacı Kurumdan alınarak davalılara verilmesine
5) Davacı tarafça temyiz öncesi yapılan 621 TL ile temyiz sonrası yine davacı kurum tarafından yapılan 714,45 TL olmak üzere toplam 1.335,45 TL yargılama giderinin davanın kabul edilen kısmı itibarı ile takdiren 881,1 TL"nin davalılardan müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine" cümlelerinin yazılmasına ve hükmün bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, aşağıda yazılı temyiz harcının davalılardan ve ihbar olunan ..."den alınmasına, 26.05.2015 günü oybirliği ile karar verildi.