3. Hukuk Dairesi 2020/3813 E. , 2020/8063 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı ve davalılar ... ve ... vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, ücreti davalı ... İnş. Tic. Ve San. Ltd. Şti tarafından ödenmekle birlikte mülkiyeti bu şirkete ait olan ve diğer davalılar tarafından kullanılan villa tipi taşınmazda 01.05.2004 tarihinden itibaren çalışmaya başladığını, buradaki yemek, temizlik, çamaşır, bulaşık, ütü, alışveriş gibi tüm işleri yaptığını, iş akdinin haksız ve nedensiz olarak 10.05.2011 günü feshedildiğini, haftanın 6 günü çoğu zaman pazar günleri de dahil olmak üzere 08.00-22:00 saatleri arasında çalıştığını, aynı bahçe içinde oturduğundan bazen gece saatleri dahi davalılara hizmet verdiğini, fazla mesaisinin ödenmediğini, yıllık izinlerini kullanmadığını, tüm milli bayramlarda çalıştığını ve asgari geçim indirimi ödemesini de almadığını ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 100,00-TL kıdem tazminatı, 100,00-TL ihbar tazminatı, 100,00-TL hafta sonu çalışma, 100,00-TL milli bayram çalışma, 100,00-TL fazla çalışma ücreti, 100,00-TL yıllık izin ücreti ve 100,00-TL asgari geçim indirimi olmak üzere toplam 700,00-TL alacağın kıdem tazminatına akdin feshi tarihinden, diğer alacaklar için ihtarnameye göre temerrüt tarihinden itibaren en yüksek banka mevduat faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini istemiş; ıslah dilekçeleri ile talebini arttırmıştır.
Davalılar, davanın reddini dilemişlerdir.
Mahkemece, davalı şirket aleyhine açılan davanın husumet nedeniyle reddine, ıslah talebi de gözetilerek davalılar ... ve ... aleyhine açılan davanın kısmen kabulü ile 371,70-TL ihbar tazminatı ve 2.101,82-TL asgari geçim indirimi alacağının 100,00 er TL"sinin 20.08.2011 tarihinden, 271,70-TL ihbar tazminatı ve 2.001,82-TL asgari geçim indirimi alacağının 12.05.2014 ıslah tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya
verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 100,00-TL fazla çalışma ücretinin 28.08.2011 dava tarihinden itibaren davalılar ... ve ..."dan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş; hüküm, davacı ve davalılar ... ve ... tarafından temyiz edilmiştir.
1-6100 sayılı HMK"nun 294. maddesi gereğince, mahkeme, yargılamanın sona erdiği duruşmada hükmü vererek tefhim eder. Hükmün tefhimi herhalde hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçirilerek okunması suretiyle olur. Zorunlu nedenlerle sadece hüküm sonucunun tefhim edildiği hallerde, gerekçeli kararın tefhim tarihinden başlayarak bir ay içinde yazılması gerekir. HMK"nun 297/2 maddesi gereğince hükmün sonuç kısmında taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir. HMK"nun 298/2 maddesi gereğince de gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz. Esasen kısa kararı yazıp, tefhim etmekle davadan elini çekmiş olan hakimin artık bu kararını değiştirmesine yasal olanak da yoktur. Kısa kararla gerekçeli kararın birbirinden farklı olması yargılamanın aleniyeti, kararların alenen tefhim olunmasına ilişkin Anayasanın 141. maddesi ile HMK"nun yukarıda değinilen buyurucu nitelikteki maddelerine de aykırı bir durum yaratır. Ayrıca, bu husus kamu düzeni ile ilgili olup, gözetilmesi yasa ile hakime yükletilmiş bir görevdir.
Somut olayda, mahkemece, kısa karar ve gerekçeli kararın hüküm fıkrasında; "1-Davalı şirket aleyhine açılan davanın husumet nedeniyle reddine, 2-Islah talebi de gözetilerek davalılar ... ve ... aleyhine açılan davanın kısmen kabulü ile 371,70 TL ihbar tazminatı ve 2.101,82 TL asgari geçim indirimi alacağının 100,00 er TL sinin 20.08.2011 tarihinden, 271,70 TL ihbar tazminatı ve 2.001,82 TL asgari geçim indirimi alacağının 12.05.2014 ıslah tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, 3-Fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 100,00 TL fazla çalışma ücretinin 28.08.2011 dava tarihinden itibaren davalılar ... ve ..."dan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine" şeklinde hüküm kurulduğu, gerekçeli kararda ise; "davacının hak kazanabileceği fazla çalışma ücretinin 32.687,10-TL olduğu, davacı vekilinin bozma öncesi 12.05.2014 tarihinde davayı ıslah ettiği, yapılan ıslahın ihbar tazminatı ve asgari geçim indirimi alacağı yönünde olduğu, 6100 sayılı HMK"nın 176. maddesinin 2. fıkrasında, aynı davada tarafların ancak bir kez ıslah yoluna başvurabileceği hükmüne yer verildiği, fazla çalışma ücretinin davacı vekilinin talebinde 100,00-TL olarak belirlendiği anlaşılmakla, 371,70-TL ihbar tazminatı, 2.101,82-TL asgari geçim indirimi ve 100,00-TL fazla çalışma ücreti üzerinden davanın kısmen kabulüne karar verilmesine" şeklinde gerekçe oluşturularak, talep edilebilecek fazla çalışma ücretinin 32.687,10-TL olduğu belirtilmesine rağmen, hüküm kısmında fazla çalışma ücretine yönelik talep için önce fazlaya ilişkin talebin saklı tutulduğu, sonrasında ise fazlaya ilişkin talebin reddine karar verildiğinin ifade edildiği, kısa karar (hüküm) ile gerekçeli karar arasında çelişki ve tereddüt yaratıldığı anlaşılmıştır. Bu haliyle gerekçeli karar ile kısa karardaki hükmün az yukarıda açıklanan kısa kararla gerekçeli kararın birbirine uygun olması gerektiğine ilişkin ilke ve yasa hükümlerine aykırı olduğu açıkça anlaşılmaktadır. Mahkemece, az yukarıda açıklandığı üzere ve 10.4.1992 tarih ve 1991/7 esas 1992/4 karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında da benimsendiği gibi kısa karar ile bağlı kalınmadan,
ancak kısa karar ile gerekçeli karar arasındaki çelişki giderilecek ve infazda tereddüt yaratmayacak şekilde, yeniden bir karar verilmesi için çelişkili olarak kurulan hükmün bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir.
2-Davalılar ... ve ... kendisini bir vekille temsil ettirdiğinden, davanın red edilen kısmı üzerinden davalılar ... ve ... lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğinin gözetilmemesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
3-Bozma nedenlerine göre, davacı ve davalılar ... ve ..."ın sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci ve ikinci bentte açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün BOZULMASINA, üçüncü bentte açıklanan nedenle davacı ve davalılar ... ve ..."ın sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davacı ve davalılar ... ve ..."a iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nın 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 22/12/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.