20. Hukuk Dairesi 2012/703 E. , 2012/1404 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine vekili ve Orman Yönetimi vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı, ... kasabası- ... mevkii, güneyinde yol, kuzeyinde ... tarlası, doğusunda ..., batısında ... tarlası olan tahminen 2450 m2 yüzölçümündeki tapulama harici bırakılan taşınmazın imar ve ihya ile eklemeli kazandırıcı zamanaşımı zilyedliği yoluyla kazanma koşullarının yararına oluştuğunu iddia ederek Medeni Yasanın 713. maddesi hükmüne göre adına tesciline karar verilmesi istemiyle dava açmıştır.
Mahkemece davanın kabulüne, fen bilirkişisi..."nın 18/09/2008 havale tarihli rapor ve krokisinde mavi çizgilerle taralı (A) ile gösterilen 2470,66 m2 yüzölçümündeki taşınmazın ... adına tesciline karar verilmiş, hüküm davalılar Hazine ve Orman Yönetimi vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, imar ihya ve eklemeli kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayalı tapu iptali tescile ilişkindir.
Davaya konu taşınmazın bulunduğu yerde arazi kadastrosu 1962 yılında yapılmış, davaya konu yer tespit harici bırakılmıştır.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 04/03/1987 tarihinde ilan edilerek kesinleşen orman kadastrosu vardır.
Mahkemece, kazandırıcı zamanaşımı yolu ile taşınmaz edinme koşullarının davacı yararına gerçekleştiği gerekçesiyle davanın kabulüne, (A) işaretli taşınmaz bölümünün davacı adına tesciline karar verilmişse de yapılan araştırma inceleme hükme yeterli değildir.
Şöyle ki; 29.08.2008 günlü keşif sırasında alınan beyanlara göre çekişmeli taşınmazın 1969 yılında teraslandığı, 1979"da su getirildiği ve daha sonra limon ağaçları dikildiği, ziraat bilirkişi raporuna göre halen üzerinde 8-10 yaşlarında 82 adet limon ağacı bulunduğu, eğiminin % 18 civarında olduğu, orman bilirkişi raporuna göre 1987 yılında kesinleşen orman kadastro sınırları dışında kaldığı, 1961 tarihli memleket haritasında ve 1969 tarihli hava fotoğrafında açık, 1990 tarihli memleket haritası ile 1988 tarihli hava fotoğrafında ise çalılık niteliğinde olduğu anlaşılmaktadır. 1962 yılında yapılan kadastro sırasında taşınmazın çevresiyle birlikte tespit harici bırakıldığı belirtilmekteyse de dairenin geri çevirme kararlarında da sorulmasına rağmen hangi nitelikle tespit harici bırakıldığı belirlenemediği gibi, taşınmazın sınırında bulunan yerlerin kadastro parsel numarası almadığı ama kişiler adına parsellenmiş şekilde görüldüğü halde, neye göre parsellendiği, buraları ilgilendiren dava olup olmadığı dosya kapsamından anlaşılamamıştır. Yine aynı şekilde eski tarihli memleket haritasında çekişmeli taşınmazın çevresiyle birlikte 20-25 dönüm büyüklükte bir beyaz alan olarak, bunun dış sınırının ise yeşil renkli işaretlendiği halde, taşınmazın orman içi açıklık konumunda olup olmadığı değerlendirilmemiş, 1990 tarihli memleket haritasında ise çalılık olarak işaretli alanda kaldığı halde dava tarihi olan 2008 yılına kadar zilyedlikle kazanma koşullarının oluşup oluşmadığı tartışılmamıştır.
3402 sayılı Kadastro Yasasının 17. maddesi gereğince orman sayılmayan, Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen ve il, ilçe ve kasabaların imar planları kapsamında kalmayan araziden masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilip tarıma elverişli hale getirilen (ev ve benzeri tesisler yapmak, dışarıdan toprak getirilerek tarıma elverişli hale getirmek imar ihya olarak kabul edilemez) ve imar ihyanın tamamlandığı tarihten tescil davasının açıldığı güne kadar 20 yıl süreyle zilyet edildiği ileri sürülerek tapuya tescili istenen taşınmazların, Kadastro Yasasının 14. maddesinde yazılı diğer koşulların yanında niteliğinin, imar ihya edildiğinin ve üzerinde sürdürülen zilyetliğin, başlangıç ve süresinin, kullanılıp kullanılmadığının ve tasarruf sınırlarının ne olduğunun hem yöreye ait en eski ve hem de dava tarihinden 20 yıl öncesine ait daha yeni tarihli resmi belge niteliğindeki memleket haritası ve Hava fotoğraflarına göre incelenip taşınmazın niteliğinin, konumunun ve kullanım durumunun kesin olarak belirlenmesi gerekir.
Bu belgelerde, dava konusu taşınmazın orman sayılmayan yerlerden olması veya kesinleşen orman kadastro sınırları dışında kalması yanında orman ve arazi kadastrosunun yapılıp kesinleştiği tarih ile dava tarihi arasında 20 yıldan fazla süre geçmesi gerekir.
Dava konusu yerin;
1) Orman sayılan yerlerden veya 3402 sayılı Yasanın 16. maddesinde belirtilen özel mülkiyete tabi olmayacak, kamu mallarından olduğunun belirlenmesi,
2) Kamu hizmetine tahsis edilmiş olduğunun anlaşılması (3402 sayılı Yasanın 16. md. A, B, C, D bentleri kapsamında kalan yerler),
3) İl, İlçe ve kasabaların nazım veya uygulamalı imar planlarının kapsadığı alanlarda kaldığının saptanması (3402 sayılı Yasa 17. md. ikinci paragraf, 2981 sayılı Yasa Geçici Madde - 2 Son paragraf),
4) Tespit tutanağının düzenlendiği tarihten 20 yıl önce çekilmiş hava fotoğrafları ve bu fotoğraflardan üretilmiş memleket haritaları veya fotogometri yöntemiyle düzenlenen kadastro paftalarında zilyet ve tasarruf edilmeyen yerlerden olduğunun anlaşılması,
5) Kadastro tesbit ve tescil harici bırakma işleminin kesinleştiği tarihten tescil davasının açıldığı tarihe kadar 20 yıllık zilyetlik süresinin geçmemiş olması (H.G.K.’nun 22/03/1995 gün 1994/8-873-216 ve 19/02/1997 gün 1996/8-768-100 ve 24/09/1997 gün 1997/20-372-718 ve 18/02/1998 gün 1998/8-15-129 sayılı kararları),
6) O yerde orman kadastrosu kesinleşmiş olsun olmasın, taşınmazın 6831 sayılı Yasanın 17/2. ve Orman Kadastrosunun Uygulaması Hakkındaki Yönetmeliğin 26/a. maddeleri kapsamında orman içi açıklık konumunda bulunması (H.G.K.nun 10.12.1997 gün 1997/20-830-1034 ve 17.12.1997 gün 1997/20-808-1039 ve 22.10.2003 gün 2003/20-665-614 ve 11.10.2004 gün 2004/7-531-582 sayılı kararları ile orman içi açıklıkların zilyetlikle kazanılamayacağı kabul edilmiştir.),
7) Dava konusu taşınmazın veya yakın çevresinin arazi kadastro ekiplerince kadastro paftası üzerinde orman nitelemesi yapılarak tesbit ve tescil harici bırakılması (H.G.K.nun 21.01.2004 gün 2004/8-15-7 ve 12.05.2004 gün 2004/8-242-292 ve 12/03/2008 gün ve 2008/20-214-241 sayılı kararları),
8) Kadastro (Tapulama) Komisyonu tarafından orman sayılarak tesbit ve tescil harici bırakılması (H.G.K.nun, 24.10.2001 gün 2001/8-964-751 ve 13.02.2002 gün 2002/8-183-187 sayılı kararları),
9) Kadastro (Tapulama) mahkemesince orman sayılan yer olması nedeniyle hükmen tescil harici bırakılan yerlerden olduğunun (Bu tür yerler, Orman Kadastrosunun Uygulanması Hakkındaki Yönetmeliğin 26. maddesinin 1. fıkrasının (g) bendi ve 2. fıkrası gereğince Devlet Ormanı olarak sınırlandırılması zorunludur.) anlaşılması (H.G.K…’nun 15/03/2006 gün 2006/8-106-68 sayılı kararları), hallerinde, özel ve tüzel kişiler adlarına özel mülk niteliğiyle tapuya tescil edilemeyeceğinden başka bir araştırmaya gerek olmadan kişilerin davasının reddine, karar verilmelidir.
O halde; mahkemece, öncelikle taşınmazın arazi kadastrosu sırasında hangi nedenle tespit harici bırakıldığı araştırılmalı, en yakında bulunan (güneydeki Tırtar köyü yoluna kadar olan) komşu taşınmazların niteliği, davaya konu olmuşlarsa dava dosyalarının sonuçları araştırılmalı,yukarıda yazılı açıklamalar ışığında, taşınmazın öncesinin orman sayılan, ya da orman içi açıklık niteliğindeki yerlerden olup olmadığı değerlendirilmeli, 1990 tarihli memleket haritasında taşınmaz halen çalılık olarak göründüğüne göre kazandırıcı zamanaşımı yolu ile taşınmaz edinme koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği tartışılmalı, resmi belgeler aleyhine olan tanık sözlerine değer verilemeyeceği düşünülmeli,bundan sonra toplanan delillerin tümü birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı Hazine ve Orman Yönetiminin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde Orman Yönetimine iadesine 08/02/2012 günü oybirliği ile karar verildi.