Abaküs Yazılım
3. Hukuk Dairesi
Esas No: 2022/1258
Karar No: 2022/3089
Karar Tarihi: 04.04.2022

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2022/1258 Esas 2022/3089 Karar Sayılı İlamı

Özet: (Bu özet Yapay Zeka tarafından yazılmıştır. Hukuki olarak geçerliliği yoktur.)


Davalı şirket, kiracı şirketin kefaletiyle kiralanan iş yerinin kira bedelini ödememiştir. Davacı tarafından açılan icra takipleri sonuçsuz kalmıştır. Davacı, asıl borçludan alacağını tahsil edemeyince davalı kefilin sorumluluğuna atıfta bulunarak yasal faiziyle birlikte toplam 30.000TL’yi talep etmiştir. Mahkeme, davanın kısmen kabulüne karar vermiştir. Ancak feri alacaklar adı altında talep edilen masrafları kabul etmemiştir. Bu karar, Yargıtay 6. Hukuk Dairesi tarafından bozulmuştur. Kefilin sorumluluğuna atıfta bulunan kanun maddeleri Borçlar Kanunu'nun 490. maddesi ve Türk Borçlar Kanunu'nun 589. maddesidir.
3. Hukuk Dairesi         2022/1258 E.  ,  2022/3089 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ
    DAVACILAR : ...

    Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

    Y A R G I T A Y K A R A R I

    Davacı; iş yerini 01/01/2007 tarihli sözleşme ile dava dışı şirkete beş yıl süreyle kiraya verdiğini, davalı şirketin de kefil olduğunu, kiracı şirket ve davalı kefil aleyhine ödenmeyen 2008 yılı Haziran, Temmuz, Kasım ve Aralık ayları ile 2009 yılı Ocak ve Şubat ayları kira bedeli olmak üzere toplam 30.000TL kira alacağının tahsili için takip başlattığını, kiracı ve davalı kefil aleyhine başlattığı icra takiplerinin davalının kefaleti adi kefalet olduğundan yalnız kiracı yönünden devam edebildiğini, ancak kiracı şirketin haczedilebilir malvarlığı bulunmadığından alacağını tahsil edemediğini, asıl borçlu kiracı şirket aleyhine açılan takiplerin semeresiz kaldığını, kiracı şirketin nakit varlığı ve taşınmazı da bulunmadığını, asıl borçludan alacağın tahsili mümkün olmadığından davalının kefil sıfatıyla borçtan sorumlu olduğunu iddia ederek; 30.000TL ile icra dosyalarındaki faiz masraf, vekalet ücreti ve mahkemelerce takdir edilen icra inkar tazminatlarının, davalıdan tahsilini talep etmiştir.
    Davalı; mahkemenin görevli olmadığını, davanın zaman aşımına uğradığını, daha önce açılan davaların henüz kesinleşmediğini, asıl borçlunun ödemeden acz halinde olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
    Mahkemece, asıl borçlu aleyhine yapılan takiplerin semeresiz kaldığı, borcun asıl borçludan tahsil edilebilir durumda olmadığı, bu durumda dava tarihi itibariyle adi kefil durumundaki davalıdan asıl borçludan tahsil edilemeyen kira bedelinin talep edilebileceği gerekçesiyle, davanın kabulü ile 30.000 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsiline dair verilen karar, tarafların temyizi üzerine,
    Yargıtay (Kapatılan) 6. Hukuk Dairesinin 08/11/2016 tarihli ve 2016/6536 E 2016/6541 K sayılı kararıyla; davalının temyiz itirazları reddedildikten sonra, davacının alacağın ferilerine yönelik talebi hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmesi gerektiğinden bahisle davacı lehine bozulmuştur.
    Bozmaya uyan mahkemece; feri alacaklar adı altında icra takip ve dava dosyalarından kaynaklanan masrafların davacı tarafından talep edildiği, talep edilen bu alacağın ilgili takip dosyalarında ve itiraz nedeniyle açılan davalar doğrultusunda mahkeme kararları ile hüküm altına alındığı ve bu sebeple yeniden dava yolu ile talep edilebilmesinin mümkün olmadığı, buna göre feri alacak adı altında bu alacakların yeniden hükme bağlanmasının mümkün görülmediği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, 30.000TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsiline dair verilen hüküm, tarafların temyizi üzerine, Dairece verilen 28/06/2021 tarihli 2021/3963 E 2021/7413 K sayılı kararla; yargılama sırasında vefat eden davacının mirasçılarının davaya katılımı sağlanarak yahut mirasçıların davayı birlikte takip etmekten kaçınması halinde terekeye temsilci tayin ettirmek suretiyle taraf teşkili sağlandıktan sonra işin esasına girilerek karar verilmesi gerektiğinden bahisle, tarafların temyiz itirazları incelenmeksizin bozulmuştur.
    Bozmaya uyan mahkemece; taraf teşkili sağlandıktan sonra, davanın kısmen kabulü ile 30.000TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsiline, fazlaya dair istemin reddine karar verilmiş; karar, taraflarca temyiz edilmiştir.
    1-Davalının temyiz itirazlarının incelenmesinde;
    Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına ve bozmanın kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan yönlere ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinin artık mümkün olmamasına göre, davalının temyiz itirazlarının reddi gerekir.
    2-Davacının temyiz itirazlarının incelenmesinde;
    Uyuşmazlık konusu kira sözleşmesinin imzalandığı tarih ve takibe konu alacak dönemi bakımından uygulanması gereken 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun kefilin sorumluluğunu düzenleyen 490. maddesi; “Kefil borcun aslı ile beraber borçlunun kusur veya temerrüdünün kanuni neticelerinden mes'uldür.
    Kefil, alacaklının metalibini ifa ederek dava ikamesini bertaraf etmek için kendisine vakıt ve zamaniyle ihtar vuku bulmuş olmadıkça asıl borçlu aleyhinde ikame olunan dava masrafını edaya mecbur değildir.” düzenlemesini içerir. Daha sonra yürürlüğe giren Türk Borçlar Kanunu’nun kefilin sorumluluğunun kapsamını düzenleyen 589. maddesi “Kefil, her durumda kefalet sözleşmesinde belirtilen azamî miktara kadar sorumlu olur. Aksi sözleşmede kararlaştırılmamışsa kefil, belirtilen azamî miktarla sınırlı olmak üzere, aşağıdakilerden sorumludur:
    1. Asıl borç ile borçlunun kusur veya temerrüdünün yasal sonuçları.
    2. Alacaklının, kefile, onun borcu ödeyerek yapılmalarını önleyebileceği uygun bir zaman önce bildirmesi koşuluyla, borçluya karşı yönelttiği takip ve davaların masrafları ile gerektiğinde rehinlerin kefile tesliminin ve rehin haklarının devrinin sebep olduğu masraflar.
    3. İşlemiş bir yıllık ve işlemekte olan yıla ait akdî faizler ile gerektiğinde tahvil karşılığında ödünç verilen anaparanın işlemiş bir yıllık ve işlemekte olan yıla ait faizleri. Sözleşmede açıkça kararlaştırılmamışsa kefil, borçlunun sadece kefalet sözleşmesinin kurulmasından sonraki borçlarından sorumludur. Kefilin, asıl borç ilişkisinin hükümsüz hâle gelmesinin sebep olduğu zarardan ve ceza koşulundan sorumlu olacağına ilişkin anlaşmalar kesin olarak hükümsüzdür.” hükmünü içerir.
    Yukarıda bahsi geçen BK m. 490 uyarınca kefil, asıl borçlunun borcu ile temerrüt faizi borcundan kefalet limiti kadar sorumlu olup kendi temerrüdü oluştu ise bu aşamadan sonra limit ile sınırlı olmaksızın temerrüdünden sorumludur.
    O halde mahkemece; davalının asıl borçlu ile birlikte icra takiplerinde borçlu olarak gösterildiği ve kendisine ödeme emirlerinin tebliğ edildiği, davalı kefilin ferilerden sorumluluğu BK m. 490 uyarınca kefalet limiti dahilinde asıl borçlunun temerrüdünden ve bu limitle bağlı olmaksızın kendi temerrüdünden sorumlu olacağı gözetilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken bu hususta inceleme yapılmaksızın gerekçesine şekilde ferilere yönelik talebin reddine karar verilmiş olması usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalının temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün davacı yararına BOZULMASINA, 1.664,30 TL bakiye temyiz harcının temyiz eden davalıya yükletilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, 6100 sayılı HMK'nın geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'nın 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 04/04/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.






    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi