Esas No: 2022/1897
Karar No: 2022/3061
Karar Tarihi: 04.04.2022
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2022/1897 Esas 2022/3061 Karar Sayılı İlamı
3. Hukuk Dairesi 2022/1897 E. , 2022/3061 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında alacak davasında açılan davanın reddine, dair kararın, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, davalıya farklı tarihlerde 40 adet (26.000,00-TL) cumhuriyet altını ve 3.000,00-TL parayı elden borç olarak verdiğini, 18.500,00-TL’yi ise davalının icra borcunu ödemek suretiyle borç olarak verdiğini, Ankara 4. İcra Müdürlüğünün 2009/3639 esas sayılı dosya borcunun kendisi tarafından ödendiğine ilişkin rücu belgesinin olduğunu, davalının toplam 47.500,00-TL kendisine borçlandığını, ancak davalının anılan borçlarını ödemediğini belirterek 47.500,00-TL'nin davalıdan yasal faizi ile tahsiline karar verilmesini istemiş ve davacı, 18.500,00 TL’ye ilişkin talebini, Ankara 4. İcra Müdürlüğünün 2009/3639 esas sayılı dosya borcunun ödendiğine ilişkin rücu belgesine dayanmak suretiyle 18.177,47-TL olarak daraltmıştır.
Davalı, davacıya herhangi bir borcu bulunmadığını, icra dosyasına ödemenin kendisi tarafından yapıldığını savunmuş, yargılama sırasında da davaya konu altın borcunu ödendiğini savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davacı yanın dava dilekçesinde bildirdiği 3.000,00-TL'lik alacağının yasal yollarla ispat edilemediği, yine davacı tarafın dava dilekçesinde bildirdiği 18.500 TL'lik alacağını davalının borcunun bulunduğu Ankara 4. İcra Müdürlüğünün 2009/3639 esas sayılı dosyasına yatırdığı 18.177,41 TL'den doğduğunu bildirdiğini, icra dosyasındaki rücu belgesinin tahsilat makbuzunun dosyada bulunmadığı, icra müdürlüğünce verilen cevapta taraf sıfatı bulunmayan davacının isminin geçmesinin anlaşılamadığının ve tahsilat tarihinin 05/09/2011, rücu belgesi tarihinin 29/08/2011 olduğunun belirtildiği, ... Ankara Adliye Şubesinin cevabında da borç konusu meblağın davalı ... tarafından dosyasına yatırıldığının bildirildiği, altın borcunun ödendiğine ilişkin EFT’nin olduğu gerekçesiyle davanın reddine dair olarak verilen hükmün davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay (kapatılan) 13. Hukuk Dairesi’nin 21.03.2016 tarih ve 2014/27182 Esas ve 2016/8300 Karar sayılı ilamıyla davacının sair temyiz itirazları reddedilerek “...2-Davacı, eldeki davada, davalıya farklı tarihlerde 40 adet cumhuriyet altınını elden borç olarak verdiğini, davalının 40 adet altın karşılığı 26.000,00 TL borcu olduğunu ve ödenmediğini ileri sürmüş, davalı ise cevap dilekçesindeki yazılı beyanında davacıyla herhangi bir borç ilişkisi bulunmadığını savunmuş ise de yargılama sırasında, davaya konu altın borcunun, 35.000,00 TL olarak 08.08.2011 tarihli havale ile ödendiğini savunarak davanın reddini dilemiş, mahkemece, dava konusu 40 adet cumhuriyet altının davalıya borç verildiğinin kanıtlandığını, ancak davaya konu altın borcunun 8.8.2011 tarihli 35.000 TL olarak havale ile borcun fazlasıyla ödendiğini kabul edilerek davanın reddine karar verilmiştir. Hemen belirtmek gerekir ki davacı 40 adet altını davalıya borç verdiğini ileri sürmüş, davalı cevap dilekçesinde borç ilişkisini kabul etmemekle birlikte, yargılama sırasındaki ilk celsede 8.8.2011 tarihli 35.000 TL’lik havale ile altın borcunun ödendiğini savunmuştur. Davalının bu savunmasına karşı davacı, sunulan bu havale dekontunun, dava konusu altın borcu ile ilgisi olmayan bir belge olduğunu ileri sürmüş olup, davacının bu beyanı gerekçeli inkâr (vasıflı ikrar) niteliğindedir. Öğreti ve uygulamada kabul edildiği üzere vasıflı ikrar (gerekçeli inkar), bölünemeyen ikrarlardan olduğundan bu durumda ispat yükü davalıdadır. Başka bir anlatımla davacı, davalıya 40 adet cumhuriyet altını verdiğini kanıtlamış ve davalının ödeme savunmasına karşı gerekçeli inkârda bulunmuştur. Davalı ise, 26.000,00 TL değerinde olan altın borcunu, 8.8.2011 tarihli 35.000 TL’lik ”... borcuna istinaden” açıklamalı havale ile ödediğinin kabulü mümkün değildir. O halde, somut olayda, ispat yükü davalıda olup, davalı dava konusu 40 adet cumhuriyet altınına ilişkin borcunu ödediğini ispat etmekle yükümlüdür. Dosya kapsamı itibariyle, davalının ödeme iddiasını yasal delillerle ispatlayamadığı açıktır. Hal böyle olunca, mahkemece, davacının 40 adet cumhuriyet altını bedelini isteyebileceği düşünülmeksizin, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
3-Davacı, eldeki davada ayrıca, davalının takip borçlusu bulunduğu Ankara 4. İcra Müdürlüğünün 2009/3639 esas sayılı takip dosyasına, davalı-borçlu ait para borcunu ödediğini ve buna ilişkin icra müdürlüğünden 18.177,41 TL'lik rücu belgesi aldığını, ancak davalının bugüne kadar bu bedeli ödemediğini ileri sürerek, rücuan alacağın tahsiline karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, bu talep yönünden, dosyada dava konusu bedelin davalı ... tarafından yatırıldığının kabul edilerek davanın reddine karar verilmiştir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun “resmî belgelerle ispat” başlıklı 7. maddesinde “ Resmî sicil ve senetler, belgeledikleri olguların doğruluğuna kanıt oluşturur.” hükmüne yer verilmiştir. Davacı da, Ankara 4. İcra Müdürlüğünün 2009/3639 esas sayılı dosyasından alınan 29.8.2011 tarihli “Rücu Belgesi” başlıklı “dosya borcu olan 18.177,41 TL ... tarafından dosyamıza ödenmiştir borcunun ödenmiş olup, iş bu belge istek üzerine verilmiştir” ifadelerinin yer aldığı resmi belgeye dayanmış olup, davacı taraf bu belge ile 18.177,41 TL alacağını kanıtlamıştır. O halde mahkemece, bu talep yönünden de davanın kabulüne karar vermek gerekirken, yanlış değerlendirme ile davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.” gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkemece, bozma sonrası yapılan yargılamada icra müdürlüğüne ve ilgili banka şubesine yeni müzekkereler yazılması sonucu gelen yazı cevapları doğrultusunda bozma ilamında belirtildiği üzere davacı taraf havaleye ilişkin olarak sadece dava konusu altın borcu ile ilgisi olmayan bir belge olduğunu beyan etmiş olduğu, herhangi bir ikrarda bulunmadığı, somut olayda davalının havalenin başka bir amaçla gönderildiğini iddia etmediği, havalenin açıklamasında da davalının borcuna istinaden yapıldığı açıklaması yer aldığı, var olan borcu için anılan havalenin yapıldığını bildirerek havalenin amacını yerine getirdiği, aksinin kabulü halinde hem davalının mevcut olmayan bir borcun mevcut olmadığını ispatlamasının beklenilmesi hem de davacı üzerinde olan ispat yükünün davalıya üzerine bırakılması söz konusu olacağını, ayrıca gerek Bankadan gelen cevabi yazıda gerekse de ilgili İcra Müdürlüğünden gelen cevabi yazıda Ankara 4. İcra Dairesinin 2009/3639 esas sayılı dosyasına tek bir ödeme yapıldığının ve bu ödemenin de davalı tarafından yapıldığının anlaşıldığı, UYAP sisteminin kullanılmasına rağmen anılan rücu belgesinin UYAP üzerinde kayıtlı olmadığı, imzalayanın da belli olmadığı, rücu belgesinin dosyada neden yer aldığı hususunda İcra Müdürlüğünün dahi beyanda bulunamadığı, davalının anılan icra dosyasına para yatırması nedeniyle onun yatırdığı para dekontuna dayanarak hazırlanan reddiyat ve tahsilat makbuzlarının da resmi evrak niteliğinde olduğu, anılan resmi belgeler uyarınca da paranın davalı tarafından yatırıldığı gerekçesiyle 29.09.2014 tarih 2012/199 Esas ve 2014/199 Karar sayılı eski hükmünde direnilmesine, davanın reddine, dair verilen karar davacının temyizi üzerine Hukuk Genel Kurulu’na gönderilmiş ve Hukuk Genel Kurulu’nun 23.11.2021 tarih ve 2018/(13)3-401 Esas ve 2021/1488 Karar sayılı ilamıyla “... Somut olayda, davacının alacağının bir kısmına dayanak gösterdiği rücû belgesinin incelenmesi amacıyla Mahkemece, Ankara 4. İcra Müdürlüğüne ve akabinde ... Ankara Adliye Şubesine müzekkereler yazılmış; gelen cevabi yazılar değerlendirilmek suretiyle verilen ilk kararla dava reddedilmiştir. Özel Dairenin bozma kararı sonrasında ise Mahkemece yine aynı Ankara 4. İcra Müdürlüğüne ve ... Ankara Adliye Şubesine olsa da bu kez çok daha ayrıntılı müzekkereler yazılmış; dolayısıyla daha ayrıntılı açıklamalar içeren cevabi yazılar karara dayanak yapılmak suretiyle direnme adı altında karar verilmiştir. Şu hâle göre, mahkemenin direnme olarak adlandırdığı temyize konu kararın usul hukuku anlamında gerçek bir direnme kararı olmadığı, temyiz incelemesi sırasında Özel Dairece incelenmeyen yeni bir delile dayalı yeni hüküm niteliğinde olduğu kabul edilmelidir. Hâl böyle olunca; kurulan bu yeni hükmün temyizen incelenmesi görevi Hukuk Genel Kuruluna değil, Özel Daireye aittir. Bu nedenle, yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosya Özel Daireye gönderilmelidir...” gerekçesiyle davacı asilin yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın Yargıtay 3. Hukuk Dairesine gönderilmesine, karar verilmiş ve dosya temyiz incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacının sair temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir.
2-Dava, davacının davalıya borç olarak verdiği 40 adet cumhuriyet altını bedelinin ve icra dosyasına davalı adına yapılan 18.177,47-TL ödemenin iadesi istemine ilişkindir. Davalı tarafından öncelikle borcun olmadığı savunulmuş, daha sonra söz konusu altın borcuna ilişkin olarak EFT ile tarihinde açıklaması ile ödeme yapıldığı beyan edilmiştir. Söz konusu havale incelendiğinde açıklamasının “... borcuna istinaden” şeklinde olduğu anlaşılmaktadır. Davacı ise, söz konusu havalenin aralarında başka bir borca ilişkin olduğunu iddia etmiştir. Bu durumda davacı taraf gerekçeli inkarda bulunmuştur. Öğreti ve uygulamada kabul edildiği üzere vasıflı ikrar (gerekçeli inkar), bölünemeyen ikrarlardan olduğundan bu durumda ispat yükü davalıdadır. Davacı, davalıya 40 adet cumhuriyet altını verdiğini kanıtlamakla birlikte davalının ödeme savunmasına ilişkin sunduğu EFT ile ödemenin söz konusu altın borcuna ilişkin olarak yapıldığını yasal delillerle ispatlayamamıştır. O halde, mahkemece, davacının 40 adet cumhuriyet altını bedelini davalıdan tahsilini talep edeceği değerlendirilerek karar verilmesi gerekirken söz konusu talep hakkında yanılgılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
3-Davacının davalının borçlu olduğu Ankara 4. İcra Müdürlüğünün 2009/3639 esas sayılı İcra dosyasına yaptığı ödemeye ilişkin talebi bakımından değerlendirmede;
Ankara 4. İcra Müdürlüğünün 2009/3639 esas sayılı takip dosyasına, davalı-borçlu ait para borcunu ödediğini ve buna ilişkin icra müdürlüğünden 18.177,41 TL'lik rücu belgesi aldığını, ancak davalının bugüne kadar bu bedeli ödemediğini ileri sürerek, rücuan alacağın tahsiline karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, dava konusu bedelin davalı ... tarafından yatırıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun “resmî belgelerle ispat” başlıklı 7. maddesinde “ Resmî sicil ve senetler, belgeledikleri olguların doğruluğuna kanıt oluşturur.” hükmüne yer verilmiştir. Davacı da, Ankara 4. İcra Müdürlüğünün 2009/3639 esas sayılı dosyasından alınan 29.8.2011 tarihli “Rücu Belgesi” başlıklı “dosya borcu olan 18.177,41 TL ... tarafından dosyamıza ödenmiştir borcunun ödenmiş olup, iş bu belge istek üzerine verilmiştir” ifadelerinin yer aldığı resmi belgeye dayanmış olup, davacı taraf bu belge ile 18.177,41 TL alacağını kanıtlamıştır. O halde mahkemece, söz konusu belgenin sahteliği kanıtlanmadıkça geçerli olduğu değerlendirilerek bu talep yönünden de davanın kabulüne karar vermek gerekirken, yanılgılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle davacının sair temyiz itirazlarının reddine, 2. ve 3. bentlerde açıklanan nedenlerle temyiz edilen kararın davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK'nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'nın 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 04/04/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.