22. Hukuk Dairesi 2017/22336 E. , 2019/10569 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen karar, süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmiş ve davalı vekilince de duruşma istenilmiş ise de; duruşma gününün taraflara tebliği için tebligat gideri verilmediğinden duruşma isteğinin reddine ve incelemenin dosya üzerinden yapılmasına karar verildikten sonra Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor sunuldu, dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı, davalıya ait telefon santrali kurum işinde 1995-2014 yılları arasında çalıştığını, iş sözleşmesini 15 yıl çalışma 3600 prim gününün doldurmasıyla yaş dışında emeklilik koşullarına hak kazanması nedeniyle sona erdirdiğini, haklarının ödenmediğini iddia ederek kıdem tazminatı, fazla mesai, ulusal bayram genel tatil ücreti, yıllık izin ve asgari geçim indirimi alacaklarının davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalılar Cevaplarının Özeti:
Davalı, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı taraf vekilleri temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre tarafların aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Taraflar arasında, davacının ücret alacağı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
4857 sayılı İş Kanununda 32. maddenin ilk fıkrasında, genel anlamda ücret, bir kimseye bir iş karşılığında işveren veya üçüncü kişiler tarafından sağlanan ve para ile ödenen tutar olarak tanımlanmıştır.
Ücret kural olarak dönemsel (periyodik) bir ödemedir. Kanunun kabul ettiği sınırlar içinde tarafların sözleşme ile tespit ettiği belirli ve sabit aralıklı zaman dilimlerine; dönemlere uyularak ödenmelidir. 4857 sayılı İş Kanununun 32. maddesinde bu süre en çok bir ay olarak belirtilmiştir.
İş sözleşmesinin tarafları, asgari ücretin altında kalmamak kaydıyla sözleşme özgürlüğü çerçevesinde ücretin miktarını serbestçe kararlaştırabilirler. İş sözleşmesinde ücretin miktarının açıkça belirtilmemiş olması taraflar arasında iş sözleşmesinin bulunmadığı anlamına gelmez. Böyle bir durumda dahi ücret, Borçlar Kanunun 323. maddesinin 2. fıkrasına göre tespit olunmalıdır. İş sözleşmesinde ücretin kararlaştırılmadığı hallerde ücretin miktarı, işçinin kişisel özellikleri, işyerindeki ya da meslekteki kıdemi, meslek unvanı, yapılan işin niteliği, iş sözleşmesinin türü, işyerinin özellikleri, emsal işçiler o işyerinde ya da başka işyerlerinde ödenen ücretler, örf ve adetler göz önünde tutularak belirlenir.
4857 sayılı İş Kanunu"nun 8. maddesinde, işçi ile işveren arasında yazılı iş sözleşmesi yapılmayan hallerde en geç iki ay içinde işçiye çalışma koşullarını temel ücret ve varsa eklerini, ücret ödeme zamanını belirten bir belgenin verilmesi zorunlu tutulmuştur. Aynı yasanın 37. maddesinde, işçi ücretlerinin işyerinde ödenmesi ya da banka hesabına yatırılması hallerinde ücret hesap pusulası türünde bir belgenin işçiye verilmesinin zorunlu olduğu hükme bağlanmıştır. Usulünce düzenlenmiş olan bu tür belgeler, işçinin ücreti noktasında işverenden sadır olan yazılı delil niteliğindedir. Kişi kendi muvazaasına dayanamayacağından, belgenin muvazaalı biçimde işçinin isteği üzerine verildiği iddiası işverence ileri sürülemez. Ancak böyle bir husus ileri sürülsün ya da sürülmesin, muvazaa olgusunun Mahkemece resen araştırılması gerekmekle, mahkemenin belgeye değer vermeden önce muvazaa şüphesini ortadan kaldırması ve kendiliğinden gerekli araştırmaya gitmesi gerekir.
Çalışma belgesinde yer alan bilgilerin gerçek dışı olmasının da yaptırıma bağlanmış olması, belgenin ispat gücünü arttıran bir durumdur.
Asıl sorun, yasal yükümlülüğe ve cezai yaptırıma rağmen 8. ve 37. madde hükümlerine aykırı şekilde belgelerin hiç verilmemesi noktasında ortaya çıkar. Kural olarak ücretin miktarı ve ekleri gibi konularda ispat yükü işçidedir. Ancak bu noktada, 4857 sayılı İş Kanunu"nun 8. ve 37. maddelerinin işverene bu konuda bazı yükümlülükler de göz ardı edilmemelidir. Bahsi geçen kurallar, İş sözleşmesinin taraflarının ispat yükümüne yardımcı nitelikte olduğu gibi, çalışma yaşamındaki kayıt dışılığı önlenmesi amacına da hizmet etmektedir. Bu yönde belgenin verilmiş olması ispat açısından işveren lehine olmakla birlikte, belgenin düzenlenerek işçiye verilmemiş oluşu, işçinin ücret, sigorta pirimi, çalışma koşulları ve benzeri konularda yasal güvencelerini zedeleyebilecek durumdadır. Çalışma belgesi ile ücret hesap pusulasının düzenlenerek işçiye verilmiş olması, iş yargısını ağırlıklı olarak meşgul eden, işe giriş tarihi, ücret, ücretin ekleri ve çalışma koşullarının belirlenmesi bakımından da önemli kolaylıklar sağlayacaktır. Bu bakımdan ücretin ispatı noktasında taraflar delillerinin değerlendirilmesi sırasında, işverence düzenlenmesi gereken bu tür belgelerin düzenlenmiş olup olmamasının da gözetilmesi gerekir.
Çalışma yaşamında daha az vergi ya da sigorta pirimi ödenmesi amacıyla zaman zaman, iş sözleşmesi veya ücret bordrolarında gösterilen ücretlerin gerçeği yansıtmadığı görülmektedir. Bu durumda gerçek ücretin tespiti önem kazanır. İşçinin kıdemi, meslek unvanı, fiilen yaptığı iş, işyerinin özellikleri ve emsal işçilere ödenen ücretler gibi hususlar dikkate alındığında imzalı bordrolarda yer alan ücretin gerçeği yansıtmadığı şüphesi ortaya çıktığında, bu konuda tanık beyanları gözetilmeli ve işçinin meslekte geçirdiği süre, işyerinde çalıştığı tarihler, meslek unvanı ve fiilen yaptığı iş bildirilerek sendikalarla, ilgili işçi ve işveren kuruluşlarından emsal ücretin ne olabileceği araştırılmalı ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek bir sonuca gidilmelidir.
Somut olayda, davacı aylık net 2.009,00 TL ücretle çalışmasına rağmen bordrosunda asgari ücret gösterildiğini iddia etmiş, davalı ise bordrosundaki ücretin asgari ücret üzerinde olup 928,44 TL net ücret aldığını savunmuştur. Davacı tanıklarından ... davalı işverence her ay kendilerine bir kağıt imzalatıldığını, bu kağıtta davacının ücretinin asgari ücretten 1.000,00 TL fazla olduğunun yazdığını toplamının 2.009,00 TL olduğunu, diğer tanık ... ise kendisinin daha eski elaman olmasına rağmen davacının daha büyük ofislere çalıştığını ücretinin kendisinden fazla olduğunu ancak miktarını bilmediğini, kendisinin ise 1.200,00 TL bankaya ödenen ve 480,00 TL elden olmak üzere 1.680,00 TL ücret aldığını beyan etmiştir. Davalı tanıkları ise elden ödemenin söz konusu olmadığını ücretlerin tamamının banka kanalıyla ödendiğini ifade etmişlerdir.
Mahkemece yapılan ücret araştırmasında ... Mühendisleri Odası telefon santrali kurum işinde çalışan bir kişinin alacağı emsal ücretin kendilerince belirlenemeyeceğini bildirmiş, ... Ticaret Odası ise davacı konumunda emsal işçinin 2014 yılnda alabileceği ücretin net 1.300,00 - 1.600,00 TL arasında olabileceğini belirtmiştir. Bilirkişi raporunda İTO tarafından bildirilen 1.300,00 TL üzerinden hesaplama yapılmış, davacının itirazı üzerine Mahkemece yeterli ücret araştırması yapılması yerine İTO tarafından bildirilen 1.600,00 TL net aylık ücret kabul edilerek re"sen hesaplamalar yapılarak hüküm kurulmuştur. Davacı yargılama aşamasında ... A.Ş."den de ücret tespiti yapılmasını talep etmiş olmasına rağmen ... A.Ş."nin davalı şirketin emsali olmadığı gerekçesiyle talebi reddedilmiştir. Mahkemece yapılan ücret araştırmasının yeterli olmadığı anlaşıldığından; davacının ücretinin yaptığı iş, meslekte geçirdiği süre, işyerinde çalıştığı tarihler bildirilerek, ilgili işçi ve işveren kuruluşlarından, ... A.Ş. dahil ücret araştırılması istenilen taraflarca bildirilen kurum ve kuruluşlardan emsal ücretin ne olabileceği sorulmalı; ... İstatistik Kurumu"nun resmi internet sitesindeki “kazanç bilgisi sorgulama” kısmındaki bilgiler birlikte değerlendirilerek, kabul edilen ücret alacağı hakkında yeniden karar verilmelidir. Eksik inceleme ile hüküm kurulması hatalı olmuştur.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgililere iadesine, 14.05.2019 gününde oybirliği ile karar verildi.