13. Hukuk Dairesi 2013/8981 E. , 2013/32586 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, davalı bankadan 25/03/2009 tarihinde 55.000,00 TL tutarında konut kredisi kullandığını, kredi ile ilgili olarak 1.100,00 TL kredi istihbarat ücreti, 400,00 TL ekspertiz ücreti, 173,25 TL hayat sigortası primi, 156,91 TL yuvam sigortası primi, 150,00 TL ipotek tesis ve fek ücreti,....L ipotek fek ücreti olmak üzere toplam 2.147,66 TL"nin haksız olarak alındığını ileri sürerek alınan bedelin iadesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın T.M.K"nun 2.maddesi uyarınca dürüstlük kurallarına aykırı olup, hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Uyuşmazlık, taraflar arasında imzalanan 25/03/2009 tarihli konut kredisi sözleşmesinden kaynaklanmakta olup, davacı sözleşme esnasında kendisinden haksız yere tahsil edildiğini belirttiği toplam 2.147,66 TL"nin davalıdan tahsilini istemiş, mahkemece taraflar arasındaki konut kredisinin kapatılarak, taraflar arasındaki sözleşme ilişkisinin sona erdiği, bu durumda davanın hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğu gerekçesiyle, istemin reddine karar verilmiştir.
Bir hakkın dürüstlük kuralına aykırı olarak kullanılması suretiyle başkasına bir zarar verilmesi hakkın kötüye kullanımını oluşturur. TMK"nun 2/I hükmü herkesin haklarını, toplumda geçerli doğruluk dürüstlük ve ... ilişkilerinin gerektirdiği karşılıklı güven anlayışına uygun olarak kullanmasını emreder. Diğer bir deyişle Medeni Kanunun 2. maddesinde yer alan dürüst davranma yükümlülüğü "hakların kullanılması" ve "borçların yerine getirilmesinde" söz konusu olur. Hakkın kullanımı ölçütünü Medeni Kanununa göre dürüstlük kuralları verir. Dürüst davranma ise "bir hak sahibinin hakkını kullanırken veya bir borçlunun borcunu yerine
getirirken iyi ve doğru hareket etmesi yani dürüst, namuskar, makul, fiilinin neticesini bilen, orta zekalı her insanın benzer hadiselerde takip edecek olduğu yolda hareket etmesi" anlamındadır. O halde bir hak sahibi hakkını kullanırken veya bir borçlu borcunu yerine getirirken yukarıda belirtilen ilkelere uygun hareket etmek durumundadır; aksi halde, haklarını kötüye kullandıkları sonucuna varılabilecektir. Bununla birlikte hemen belirtmelidir ki, hakkın kötüye kullanımı kurumu hukukun şekilciliğinden doğan sertliği gidermek maksadıyla ortaya çıkmıştır. Zira hukuk kuralları tarafından kişilere tanınan yetkilerin olduğu gibi kullanılması, diğer kişiler için çoğu kez katlanılması güç olan sonuçlar doğurabilecektir. İşte bu noktada TMK"nun 2/II .maddesi oldukça büyük önem taşımakta olup, gerçekleşen her somut olayda hakim tarafından ayrıca takdiri gereken de bir kurumdur. (HGK 21.09.2011 T, 2011/15-494 E, 2011/555 K.)
Somut olayda, gerçek bir gider karşılığı alınmayan ücretlerin davacıdan tahsil edilmesinin yasaya uygun olmadığı hususu mahkemenin de kabulünde olup, bu nedenle davacının eldeki davayı açmasında hakkın kötüye kullanımından söz etmek olanaklı değildir
Bu tür sözleşmelerden kaynaklanan davalar mülga Borçlar Kanununun 125 inci maddesi (6098 Sayılı TBK m.146) uyarınca on yıllık zaman aşımına tabi olup, BK.125 maddesinde yer alan 10 yıllık zamanaşımı süresinin, dava tarihi itibariyle dolmadığı da anlaşılmaktadır. Dairemizin yerleşik kararlarında da vurgulandığı üzere, davalı bankanın tacir olup, yaptığı masrafları tüketiciden isteme hakkı bulunduğu anlaşılmakta ise de, somut uyuşmazlığın tüketici hukukundan kaynaklandığı da gözetildiğinde, bankanın ancak davaya konu kredinin verilmesi için zorunlu, makul ve belgeli masrafları tüketiciden isteyebileceğinin kabulü gerekmektedir.
Buna göre; mahkemece, konusunda uzman bilirkişi ya da heyetinden, yukarıda belirtilen açıklamalar ışığında ve kredinin kullanılması için zorunlu ve belgeli masrafların neler olduğunun tespiti noktasında rapor alınarak hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken bu yönler gözetilmeksizin yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, BOZMA nedenidir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün temyiz eden davacı yararına BOZULMASINA, HUMK’nun 440/III-2 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 24.12.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.