16. Hukuk Dairesi 2016/15116 E. , 2020/4050 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :KADASTRO MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
KANUN YOLU: TEMYİZ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sırasında, ... Köyü çalışma alanında bulunan 149 parsel sayılı 54200 metrekare ve 225 parsel sayılı 19200 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar ile 78, 419, 403, 434, 456, 149, 584, 231, 215, 221, 397, 415 ve 465 parsel sayılı taşınmazlar, Asliye Hukuk Mahkemesinde dava konusu olduklarından söz edilerek, malik ve yüzölçümü haneleri açık bırakılmak suretiyle tespit edilmişlerdir. Kadastro tespitinden önce Asliye Hukuk Mahkemesi"nde davacı ..., ..., ... ve arkadaşları... tarafından davalı Hazine, ..., ...Belediye Başkanlığı, ... Köyü Tüzel Kişiliği ve ... aleyhine açılan tescil davası, davaya konu olan parseller hakkında tutanak düzenlenmiş olması nedeniyle Kadastro Mahkemesine aktarılmıştır. Mahkemece aktarılan dava dosyası ile kadastro tutanakları birleştirilmek suretiyle yapılan yargılama sonunda davacı ...’nun davasının reddine, davacı ... ve ..."ın davalarının kısmen kabulüne; çekişmeli 225, 419, 584, 403, 434, 149, 231, 215, 221, 397 ve 415 parsel sayılı taşınmazlar ile 456 parsel sayılı taşınmazın teknik bilirkişi tarafından hazırlanan 23.04.2004 havale tarihli rapor ve eki haritada (B) harfi ile gösterilen 14010 metrekare yüzölçümündeki bölümünün 1/3 payının ... oğlu ..., 2/3 payının ... kızı ... adına, çekişmeli 78, 465 ve 456 parsel sayılı taşınmazların aynı rapor ve eki haritada (A) harfi ile gösterilen 13790 metrekare yüzölçümündeki bölümünün Hazine adına tapuya tesciline, 584 parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan eski tek katlı evin ... oğlu ..."a havuzun ve 231 parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan iki katlı evin... oğlu ..."a ait olduğunun Kadastro Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca kütüğün beyanlar hanesinde şerh olarak yazılmasına karar verilmiş; hüküm, davalı ... ile davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, zilyetlik ve kazandırıcı zamanaşımına dayalı olarak 419, 403, 434, 225 ve 149 parsel sayılı taşınmazların vergi kaydı kapsamında olduğu, 584, 415, 397, 231, 221, 215 parsel sayılı taşınmazlar ile 456 parsel sayılı taşınmazın teknik bilirkişi raporunda gösterilen 14010 metrekare yüzölçümündeki bölümün toplam 100 dönüme tekabül ettiği, 465 parsel sayılı taşınmazın sadece otundan faydalanıldığı, 78 parsel sayılı taşınmazın ve 456 parsel sayılı taşınmazın 13790 metrekare yüzölçümündeki bölümün 100 dönümü aştığı, gerekçesiyle yazılı karar verilmiş ise de, yapılan araştırma inceleme ve uygulama hüküm için yeterli bulunmamaktadır. Dava, kadastro tespitinden önce genel mahkemede açılıp Kadastro Mahkemesine aktarılan tescil davasıdır. Dava konusu taşınmazlardan 403, 465, 397 parsel sayılı taşınmazlar kadastro tutanaklarında yüzölçüm haneleri açık bırakılmak suretiyle, 149 parsel sayılı taşınmaz ise 54200 yüzölçümü ile tespit edilmiştir. Dosya kapsamında Kadastro Müdürlüğü’nün 11.3.2004 tarihli yazısında da 149 parsel sayılı taşınmaz 54200 metrekare, 403 parsel sayılı taşınmaz 32400 metrekare, 465 parsel sayılı taşınmaz 26000 metrekare ve 397 parsel sayılı taşınmaz ise 13600 metrekare yüzölçümünde olduğu bildirildiği halde dosyaya sunulan 21.10.2003 tarihli teknik bilirkişi raporunda 149 parsel sayılı taşınmaz 30500 metrekare, 20.8.2003 tarihli teknik bilirkişi raporunda ise 403 parsel sayılı taşınmaz 34200 metrekare, 465 parsel sayılı taşınmaz 18750 metrekare ve 397 parsel sayılı taşınmaz ise 11250 metrekare olarak belirlenmek suretiyle taşınmazların yüzölçümleri hususunda çelişki oluşmasına rağmen Mahkemece bu çelişki giderilmemiştir. Öte yandan Mahkemece mahallinde yapılan keşifte dava konusu 419 parsel sayılı taşınmaza 03.10.1936 tarih Hacı Hamo Ev Mevki, 234 numaralı vergi kaydı uygulanmışsa da fen bilirkişisi tarafından hazırlanan 20.8.2003 tarihli raporda 234 numaralı vergi kaydının diğer dava konusu 403 parsel sayılı taşınmazı kapsadığı, yine keşifte dava konusu 403 parsel sayılı taşınmaza 03.10.1936 tarih Hano Civarı Mevki, 212 numaralı vergi kaydı uygulanmışsa da fen bilirkişisi tarafından hazırlanan raporda 212 numaralı vergi kaydının diğer dava konusu 397 parsel sayılı taşınmazı kapsadığı belirtilmek suretiyle vergi kayıtlarının hangi parseli kapsadığı hususunda tereddüt oluşmuş ve tereddüt Mahkemece giderilmemiştir. Ayrıca Mahkemece dava konusu 419, 403, 434, 225 ve 149 parsel sayılı taşınmazların davacıların dayandığı vergi kayıtlarının kapsamında kaldığı belirtilmişse de dosyada dokuz adet vergi kaydı bulunduğu dikkate alındığında hangi vergi kaydının hangi taşınmazı kapsadığı açıkça gösterilmediğinden taşınmazların vergi kayıtları kapsamında kalıp kalmadığı denetlenmemektedir. Öte yandan davacıların dayanağı vergi kayıtlarının hudutlarının sabit ya da gayrisabit olup olmadığı da Mahkemece yeterince tartışılıp değerlendirilmemiş, davaya konu taşınmazların vergi kayıtları kapsamında kalıp kalmadığı hususu duraksamaya yer vermeyecek biçimde tespit edilmemiş; gayri sabit hudutlu olması halinde miktar fazlası yönünden belgesiz miktarın hesabında dikkate alınmamıştır. Bu şekilde eksik araştırma ve incelemeye dayalı olarak hüküm kurulamaz.
Hal böyle olunca doğru sonuca ulaşılabilmesi, mahkemece öncelikle, dava konusu taşınmazlara komşu taşınmazların tutanak örnekleri ve oluşumundan itibaren dayanakları olan kayıtlar ile tarafların tutunduğu vergi kayıtlarının ne sebeple tarafların kök murisi ... ile ...adına oluştuğunun... İl Özel İdaresi’nden sorularak, cevabî yazı getirtilip dosya tamamlandıktan sonra mahallinde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek, mümkün olduğunca yaşlı yerel bilirkişiler ve taraf tanıkları ile fen bilirkişisi ve ziraat mühendisinden oluşan bilirkişi kurulunun katılımı ile keşif yapılmalıdır. Taşınmazların başında yapılacak bu keşif sırasında evvela vergi kayıtlarının taşınmazları kapsayıp kapsamadığı yerel bilirkişi ve tanıklardan olaylara dayalı olarak sorulup belirlenmeye çalışılmalı, yöntemince uygulanıp kapsamları tayin edilmeli, vergi kayıtlarının hudutları itibari ile değişebilir sınırlı olup olmadığı, kayıtların değişebilir sınırlı olması halinde sabit sınırlarından başlanarak kayıt miktarı ile kapsam dışında kalan miktar fazlası bölüm belirlenmeli, çekişmeli taşınmazlar ile vergi kayıtlarının bağlantısı duraksamasız biçimde ortaya konulmalı; ardından yerel bilirkişi ve taraf tanıklarından, taşınmazların geçmişte ne durumda bulunduğu, kime ait olduğu, kimden nasıl intikal ettiği, kim tarafından ilk olarak ne zamandan beri ve ne suretle kullanıldığı, 26.9.1969 tarihinde yapılan keşifte söylendiği gibi tarafların ortak kök murisi ..."dan kalıp kalmadığı, müşterek muris ...’dan kaldığının anlaşılması halinde mirasçıları arasında taksim edilip edilmediği, her bir taşınmazın ayrı ayrı kimin miras payına isabet ettiği hususları etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı, beyanlar arasında çelişki bulunması halinde aykırılık giderilmeye çalışılmalı; ziraat bilirkişisinden, taşınmazların toprak yapısını ve niteliğini belirten, komşu taşınmazlar ile çekişmeli taşınmazların benzer ve ayırt edici yönlerini içeren ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı; bilirkişi ve tanık sözleri komşu parsel tutanak ve dayanaklarıyla denetlenmeli, taşınmazların tüm yönlerinden fotoğrafları çektirilmeli; fen bilirkişiye, keşfi takibe imkan verir, taşınmazların her birinin yüzölçümleri çelişkiye mahal vermeyecek şekilde belirlenmeli ve denetime elverişli kroki ve ayrıntılı rapor düzenlettirilmeli, bu şekilde vergi kayıtlarının taşınmazları kapsayıp kapsamadığı ve zilyetlikle kazanma şartlarının davacılar lehine oluşup oluşmadığı kesin olarak belirlenmeli, taşınmazların veya taşınmaz bölümlerinin vergi kayıtları kapsamı dışında kalması halinde belgesiz zilyetlik yoluyla kazanılabilecek 40/100 dönüm norm sınırına dikkat edilmeli, bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. Mahkemece bu yönler göz ardı edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulüyle hükmün BOZULMASINA, yasal koşullar gerçekleştiğinde kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
07.10.2020 gününde oybirliği ile karar verildi.