Abaküs Yazılım
3. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/9243
Karar No: 2022/2835
Karar Tarihi: 29.03.2022

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2021/9243 Esas 2022/2835 Karar Sayılı İlamı

3. Hukuk Dairesi         2021/9243 E.  ,  2022/2835 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    DAVALILAR : 1-..., 2-..., 3-..., 4-..., 5-...
    VEK. AV. ...

    Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

    Y A R G I T A Y K A R A R I

    Davacı; bankalarından 11/09/2013 tarihinde tüketici kredisi kullanan davalıların murisi ...’in 02/11/2013 tarihinde vefat ettiğini, kredi taksitlerinin ödenmemesi üzerine davalı mirasçılarına ihtarname keşide edilerek hesabın kat edildiğini, alacağının tahsili amacıyla davalılar aleyhine icra takibi başlattığını, davalıların haksız itirazı nedeniyle takibin durduğunu ileri sürerek; itirazın iptali ile takibin devamını, davalıların icra inkar tazminatına mahkum edilmesini talep etmiştir.
    Davalılar, davaya cevap vermemişlerdir.
    Mahkemece; davalıların murisi ...’in 11/09/2013 tarihli tüketici kredisi sözleşmesine istinaden kredi kullandığı, kredi borçlusunun ölümü üzerine davacı banka tarafından kredi alacağının tahsili amacıyla davalı mirasçıları aleyhine icra takibi başlatıldığı, hayat sigorta poliçesi kapsamında kredi borcunun dava dışı sigorta şirketinden tahsil edilmesi gerektiğinden bahisle davalılar tarafından takibe itiraz edildiği, davacı banka tarafından kredi borcunun sigorta şirketinden tahsil edilemediği, bu nedenle davalı mirasçıların sorumluluklarına gidilebileceği, kaldı ki davalıların kredi borcunu ödemeleri halinde sigorta şirketine rücu haklarının bulunduğu gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile davalıların takip dosyasına vaki itirazlarının kısmen iptaline, takibin 9.720,61 TL asıl alacak ve ferileri toplamı olan 9.826,69 TL üzerinden devamına, icra inkar tazminat isteminin reddine dair verilen hüküm, davalıların temyizi üzerine; Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 19/09/2019 tarihli ve 2016/15611 E. - 2019/8524 K. sayılı kararıyla;
    “ ...davalılar tarafından murisin hayat sigortası poliçesini düzenleyen şirkete yönelik açılan davanın derdest olduğu anlaşılmaktadır. 6100 sayılı HMK'nın 165/1. maddesinde "Bir davada hüküm verilebilmesi başka bir davaya, idari makamın tespitine yahut dava konusuyla ilgili bir hukuki ilişkinin mevcut olup olmadığına kısmen veya tamamen bağlı ise mahkemece o davanın sonuçlanmasına veya idari makamın kararına kadar yargılama bekletilebilir" hükmüne yer verilmiştir. Bu durumda; davalı mirasçılar tarafından ... A.Ş.'ye yönelik açılan ... 3. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2015/710 E. sayılı davanın sonucunun eldeki davanın sonucunu etkileyeceği açık olduğundan, bu dava dosyasının eldeki dava bakımından bekletici sorun olarak kabul edilmesi gerekmektedir. Mahkemece; davalı mirasçılar tarafından açılan davanın eldeki dava açısından bekletici mesele yapılarak, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, aksi düşünce ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır...” gerekçesiyle bozulmuştur.
    Bozmaya uyan mahkemece; bozma öncesi benimsenen gerekçe ile davanın kısmen kabulüne, davalıların takip dosyasına vaki itirazlarının kısmen iptaline, takibin 9.720,61 TL asıl alacak ve ferileri toplamı olan 9.826,69 TL üzerinden devamına, icra inkar tazminat isteminin reddine karar verilmiş; hüküm, davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Sigorta sözleşmesi; 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1401 inci maddesinin birinci fıkrasında; “Sigortacının bir prim karşılığında, kişinin para ile ölçülebilir bir menfaatini zarara uğratan tehlikenin, rizikonun, meydana gelmesi halinde bunu tanzim etmeyi ya da bir veya birkaç kişinin hayat süreleri sebebiyle ya da hayatlarında gerçekleşen bazı olaylar dolayısıyla bir para ödemeyi veya diğer edimlerde bulunmayı yükümlendiği sözleşmedir.” şeklinde tanımlanmıştır.
    6102 sayılı TTK’nın 1487 inci maddesinin birinci fıkrasında ise; “Hayat sigortası ile sigortacı, belli bir prim karşılığında, sigorta ettirene veya onun belirlediği kişiye, sigortalının ölümü veya hayatta kalması halinde, sigorta bedelini ödemeyi üstlenir.”;
    Aynı Kanun'un 1493 üncü maddesinin yedinci fıkrasında ise; “Sigortacıdan edimi istem ve tahsil yetkisi, aksi kararlaştırılmadıkça, lehtara aittir.” şeklinde düzenleme yapılmıştır.
    Hayat sigortası sözleşmesi, belli bir kişinin ölümü veya hayatta kalması halinde sigorta şirketinin lehtar olarak belirlenen kimseye sözleşmede öngörülen sigorta bedelini ödemesi esasına dayanmaktadır.
    Krediye bağlı hayat sigortası sözleşmesi ise, kredi alanın ölümü halinde bakiye kredi borcunun ödenmesini teminat altına alan özel bir hayat sigortası türüdür. Sözleşmenin kredi kuruluşu veya kredi borçlusu tarafından akdedilmesi önem taşımaksızın her iki halde de, “sigortalı” sıfatı kredi borçlusuna; “lehtar” sıfatı ise kredi kuruluşuna ait olmakta ve uygulamada, her iki ihtimalde de, prim borcu ek bir kredi sözleşmesi ile kredi borçlusundan tahsil edilmektedir. Uygulamada kullanılan krediye bağlı hayat sigortası genel şartlarında, “sigortalının ölüm tarihinde kredi borcunun henüz ödenmediği hallerde, sigorta bedelinin kredi kuruluşuna; kredi borcunun ödenmiş olduğu ihtimalde ise sigorta bedelinin tamamının veya bakiye borcun kredi kuruluşuna ödenmesinden sonra, sigorta bedelinden artan kısmının sigortalının mirasçılarına ödeneceği” yönünde kayıtlara; yine alacaklı kredi kuruluşunun “dain-i mürtehin” olarak atandığına ilişkin kayıtlara yer verilmektedir. Kredi borçlusunun ölümü halinde hak kazanılacak olan sigorta bedeli üzerinde “rehin hakkı sahibi alacaklı”yı ifade etmek üzere kullanılan bu kavram, Bireysel Kredilerle Bağlantılı Sigortalar Uygulama Yönetmeliği'nin m.4/1a’da; “Kredinin geri ödenmeme riskini ortadan kaldırmak amacıyla yaptırılan sigortalarda, riskin gerçekleşmesi üzerine ödenecek olan tazminat tutarından birinci derecede alacaklı olan gerçek veya tüzel kişi” olarak tanımlanmıştır.
    Kredi kuruluşu tarafından, kredi borçlusu riziko şahsı gösterilerek akdedilen krediye bağlı hayat sigortası sözleşmelerinde sigorta sözleşmesinin tarafı olmayan kredi borçlusunun sigorta şirketine doğrudan başvuru hakkı olmadığı için, mirasçıların da bu hukuki sebebe istinaden sigorta şirketine davacı sıfatı ile dava açması mümkün görünmemektedir. Sigorta bedelinin asli alacaklısı olan kredi kuruluşunun, sigorta şirketine başvurmasına rağmen sigorta bedelini tamamen veya kısmen elde edememesi halinde, sigorta şirketine karşı dava açmak ve gerekirse (sigorta bedelinin ödenmeme gerekçesinin çok defa riziko şahsı ile ilgili bir sebebe dayandırılması karşısında) davaya yasal mirasçıların da katılımının sağlanması suretiyle, sigorta bedelinin ödenmesi için tüketilmesi gerekli yolların tüketilmesi, olumlu bir netice alınamaması halinde mirasçılara başvurulması gerekmektedir. Ancak uygulamada, dava açma hakkını haiz olduğu hususunda şüphe bulunmayan kredi kuruluşları, sigorta şirketine dava açmak yerine, sigorta bedelinden karşılanması mümkün olmayan bakiye borcun ödenmesi için kredi borçlusunun yasal mirasçılarına başvurmakta olup, bu uygulama, TMK'nın 2 nci maddesindeki dürüstlük kuralına ve iyi niyet esasına açıkça aykırıdır.
    Somut olayda; davacı banka ile davalıların murisi arasında imzalanan 11/09/2013 tarihli tüketici kredisi sözleşmesine istinaden, murisin kredi kullandığı, davacı banka tarafından kullandırılan krediye teminat oluşturmak üzere hayat sigortası yapıldığı, 15/11/2013 tanzim tarihli hayat sigorta poliçesinde “ sigorta ettiren” ve “dain-i mürtehin” olarak davacı bankanın; “sigortalı” olarak ise kredi borçlusu davalılar murisinin gösterildiği, kredi borçlusu murisin ölümüyle birlikte, davacı banka tarafından kredi alacağının tahsili amacıyla davalı mirasçılar aleyhine icra takibi başlatıldığı, davalıların itirazı üzerine takibin durdurulduğu, eldeki davanın ise takibe vaki itirazın iptali istemiyle açıldığı anlaşılmaktadır.
    Hal böyle olunca, mahkemece; yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular çerçevesinde, davacı banka tarafından kredi alacağının tahsiline yönelik sigorta şirketine karşı tüm hukuki yollar tüketilmeden, kredi borçlusunun mirasçıları olan davalılara karşı bu aşamada takip başlatılamayacağı, bu nedenle davacının eldeki davayı açmakta hukuki yararının bulunmadığı dikkate alınarak, davanın hukuki yarar yokluğundan HMK'nın 115/2. maddesi uyarınca usulden reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün HUMK'nın 428. maddesi gereğince davalılar yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edenlere iadesine, 6100 sayılı HMK'nın geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'nın 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 29/03/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.






    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi