20. Hukuk Dairesi 2017/8379 E. , 2018/1033 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan yargılaması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca duruşmalı olarak incelenmesi davacılar ... (...) ve arkadaşları vekili Av. ... tarafından istenilmekle, tayin olunan 30/01/2018 günü için yapılan tebligat üzerine, temyiz eden ve duruşma talebinde bulunan davacılar ... (...) ve arkadaşları vekili Av. ... ile karşı taraftan davalı Hazine vekili Av. ... ve davalı ... Yönetimi vekili Av. ... geldiler, başka gelen olmadı, açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare dosya içindeki tüm belgeler incelenip gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacılar 07/03/1957 tarihinde Sarıyer Asliye Hukuk Mahkemesine verdikleri dava dilekçesi ile ... köyü, ... mevkiinde, Eylül 1318 tarih 92 sayılı tapuda kayıtlı taşınmazlarının, Devlet ormanı olmadığı halde 3116 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılan orman kadastrosunda Devlet ormanı sınırı içine alınma işleminin hatalı olduğunu ileri sürerek orman tahdidinin ve orman niteliğinde Hazine adına kayıtlı Ocak 1956 tarih 16 numaralı tapu kaydının iptali ile davalının taşınmaza muarazasının önlenmesi istemiyle dava açmıştır.
Asliye hukuk mahkemesince 1957/227-426 E.K. sayılı karar ile davanın kabulüne karar verilmiş, kararın davalı ... Yönetimince temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 1963/9548-8346 E.K. sayılı kararı ile orman araştırmasının yetersiz olduğu gerekçesiyle hüküm bozulmuştur.
Mahkemece bozma kararına uyulduktan sonra 1964/212-1965/152 sayılı karar ile davanın kabulüne, orman tahdidinin ve Hazine tapusunun iptaline ve davalının elatmasının önlenmesine karar verilmiş, kararın Orman Yönetimi tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 1965/8352-581 E.K. sayılı kararı ile önceki bozmaya uyulduğu halde bozma gerekleri yerine getirilmeden karar verilmesinin doğru olmadığı gerekçesiyle hüküm bozulmuş, mahkemece 1969/350-1970-80 E.K. sayılı kararla önceki kararda direnilmesi ve kararın Orman Yönetimince temyiz edilmesi üzerine Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 1976/1-1830-2609 sayılı kararı ile daire kararındaki sebeplerle hüküm bozulmuş, mahkemece bozma üzerine yapılan yargılama sonunda 1977/142-625 E.K. sayılı karar ile davanın kabulüne, fen bilirkişisinin 01/09/1962 tarihli krokisinde gösterilen taşınmazın orman tahdidinin iptaline, Hazine tapusunun iptaline, davalının el atmasının önlenmesine karar verilmiş, kararın Orman Yönetimince temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin 1981/4220-4383 E.K. sayılı kararı ile dosyadaki bilirkişi raporlarının çelişkili olduğu, çelişki giderilmeden karar verilemeyeceği, ayrıca davada hasım olmayan Hazine aleyhine hüküm kurulamayacağı gerekçesiyle hüküm bozulmuştur.
Mahkemece bozma kararına uyulduktan sonra, yörede kadastro çalışmalarının başlaması ve çekişmeli taşınmaz hakkında kadastro tespit tutanağı düzenlenmesi nedeniyle, 1981/741-1988/1127 sayılı karar ile 3402 sayılı Kanunun 27. maddesine göre davaya bakmakta kadastro mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle, dava dosyası kadastro mahkemesine aktarılmış ve 1989/29 Esas numarasını almıştır.
Diğer yandan davacı gerçek kişiler, Eylül 1318 tarih 92 sayılı tapuda kayıtlı taşınmazlarının, devlet ormanı olmadığı halde, 45 numaralı Orman Kadastro Komisyonunca yapılıp 28/11/1985 tarihinde ilan edilen çalışma ile devlet ormanı olarak sınırlandırılmasının hatalı olduğunu ileri sürerek orman kadastrosunun iptali istemiyle 07/03/1957 tarihinde Sarıyer Asliye Hukuk Mahkemesinde dava açmışlar, mahkemece 1986/135-1158 E.K. sayılı karar ile 3402 sayılı Kanunun 27. maddesine göre davaya bakmakta kadastro mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle dava dosyası kadastro mahkemesine aktarılmış ve 1989/30-1991/10 sayılı karar ile aralarında bağlantı bulunması nedeniyle, kadastro mahkemesinin 1989/ 29 sayılı dosyası ile birleştirilmiştir.
Mahkemece davanın kabulüne, Zekeriyaköy köyü 1584 parsel sayılı taşınmazın Fatma Beylun ... ve arkadaşları adına tesciline karar verilmiş,hükmün temyizi üzerine Dairenin 2008/13737-2009/2050 sayılı kararıyla “1-) Davacılar tarla cinsli 16 dönüm (13785 m2) yüzölçümlü Eylül 1318 tarih 92 sayılı Hamdi Paşa adına kayıtlı doğusu; Çiftlik tarlası, batısı ve kuzeyi; Mehmet Şakir evlatları tarlası, güneyi Kılınçpınara giden yol ile sınırlı tapu kaydına dayanarak 6831 sayılı Kanunun muvakkat 3. maddesi hükmüne göre 6 aylık süre içinde 1939 yılında yapılıp kesinleşen ve Hazine adına Ocak 1956 tarih 15 numarada 358 Hektar 500 m2 yüzölçümü ile Kabaklı-Kılınçpınar Devlet Ormanı olarak tapuya tescil edilen orman tapusunun bir bölümünün iptalini (01.09.1962 tarihli bilirkişi krokisine göre 115600 m2 yüzölçümündeki taşınmaz) istemişlerdir.
Mahkemece yapılan keşiflerde tapu kaydının halen tarım alanı olarak kullanılan Zekeriyaköy 163 ve 164 numaralı parseller ile bu parsellerin batısında ve Kılıçlı Devlet Ormanı sınırları içinde bulunan 96068 m2 yüzölçümündeki yere ait olduğunu iddia etmişler, yapılan birçok keşifte dava edilen devlet ormanı bölümü ile geriye kalan geniş orman parçasının ayırıcı unsurunun bulunmadığı çok yaşlı orman ağaçları ile kaplı olduğu, ancak dava konusu edilen bölümdeki ağaçların kısmen aşısız kestane ağacı olduğu belirlenmiştir.
Davacıların tapu kaydının cinsi tarladır ve (15 dönüm)13765 m2 yüzölçümündedir. Bu tapu kaydı 1958 yılında yapılan genel kadastro sırasında davacılar adına tespit edilen 5760 m2 yüzölçümlü 163 sayılı parsele uygulanmıştır. Dosya kapsamından,163 parselin batısında bulunan 165 parselin kime ait olduğu anlaşılamamaktadır. Eski tarihli memleket haritasında 163-164-165 sayılı kadastro parselinin açık alanda kaldığı, dava konusu edilen orman bölümünün tamamının ormanlarla kaplı olduğu görülmektedir. Bilirkişi raporları da bunu doğrulamaktadır. Hal böyle olunca, davacıların dayandığı tarla cinsli ve 163 parsele revizyon gören 13785 m2 yüzölçümlü Eylül 1318 tarih 92 nolu tapu kaydının kesinleşen orman sınırı içinde ve eskiden beri orman olan bir yere ait olmayacağından tapunun çekişmeli taşınmaza uyduğu kabul edilemez. Bu tapuya dayanılarak kesinleşen ve tapuya Hazine adına orman olarak tescil edilen tapu kaydının, dolayısıyla orman kadastrosunun iptali istenemez.
2-) 22.06.1938 tarihli orman kadastro tutanaklarında, 112 numaralı orman sınır noktası "eski Bahçeköy araba yolundaki 108 numaradan bu yolu takiple yolların telaki (birleştiği) yerde 112 numaraya varır, yolun garbında mezru tarlalar, şarkında ... Köyünden Mahmure Mukaddes varisi tarafından 1340 tarih 25 numaralı orman tapusu ile Mektepli Mehmet"in işgal ettiği orman vardır. Yolların birleştiği yerdeki 112 numaradan tarla kenarından dere batısındaki 113 numaraya varır. Bu sınırlar dışında mezru tarlalar içinde ...Köyünden ..."nin Temmuz 1227 tarih 3143 numaralı, ..."nin Haziran 1927 tarih 123285 numaralı ... aynı tarih ve numaralı orman tapuları vardır. 113 numaradan köy tarlalarını takiple ... Köyü gazinosu başında 119 numaraya" denilmek suretiyle tanımı yapılmıştır.
112 numaralı orman sınır noktalarının konulduğu yolların birleştiği nokta; 1958 tarihli kadastro haritasında 164 numaralı parselin güney sınırını oluşturan araba yolu ile 163 ve 164 numaralı parsel arasındaki yol olup, bu yolların 164 numaralı kadastro parselinin güneybatı köşeşinde birleştiği, yine tutanaklarda yazılı mezru (ekili) tarlaların o tarihte kullanılan 163, 164 ve 165 numaralı parseller olduğu, bu parsellerin dışında kalan arazinin tamamen orman kabul edildiği anlaşılmaktadır.
Ne var ki; 2896 sayılı Kanun hükümlerine göre 1985 yılında yapılan aplikasyon sırasında 112 numaralı orman sınır noktası eski yolun güneyinde bulunan ve orman içinde yeni açılan yol üzerinde gösterilmiş, keza 113-114 sayılı orman sınır noktaları da 1938 yılındaki orman kadastro haritasına uygun yerlerine konulmayıp, orman içine konduğundan, 163 ve 164 numaralı kadastro parsellerinin etrafındaki bir kısım orman arazisi yanlış yapılan bu aplikasyonla orman sınırı dışında gösterilmiş ve 1997 yılında yapılan ek arazi kadastrosunda aslında kesinleşmiş orman alanı içinde kalan bu bölümlere 1583, 1584 ve 1585 parsel numaraları verilerek Hazine adına tespitleri yapılmıştır.
Mahkemece yapılan çeşitli keşifler sonrası düzenlenen bilirkişi krokilerinde 1583, 1584, 1585 numaralı parsellerin de davacılar tarafından 08.03.1957 tarihinde asliye hukuk mahkemesinde açılan 1957/227 sayılı dosyanın konusu olduğu anlaşılmaktadır. Ne var ki; 1585 ve 1584 numaralı parsellerin tutanak asıllarının dosyada olduğu ve asliye hukuk mahkemesinden görevsizlik kararı ile aktarılan davanın da konusu olduğu bildirildiği halde, mahkemece sadece 1584 parsel hakkında hüküm kurulmuş, 1585 parsel hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmemiştir.
3-) Yine 1583 numaralı parsel de asliye hukuk mahkemesinden aktarılan davanın konusu olduğundan, 26.09.1996 tarihinde düzenlenen kadastro tutanağında..."un işgalinde olduğu ve asliye hukuk mahkemesinde 1994/450 sayılı tescil dosyasının bulunduğundan söz edilerek malik hanesi açık bırakılmış, tescil davasının reddedilip kesinleşmesinden sonra 1583 numaralı parselin devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğu ve sözü edilen asliye hukuk mahkemesinin 1994/450 sayılı tescil davasının reddedilip kesinleşmesi sebebiyle 16.05.1997 tarihinde yeniden kadastro tutanağı düzenlenmiş ve 09.06.1997-10.07.1997 tarihlerinde ilan edilip kesinleştirilerek Hazine adına tarla niteliği ile tescil edilmiştir.
Aslında dosyadaki keşif krokilerinde 1583 parselin de temyize konu davanın konusu olduğu anlaşıldığından ve tespit tutanağının kesinleştirilmiş olması hukuki sonuç doğurmayacağından, 1583 sayılı tutanak aslının bulunduğu yerden getirtilip, bu parselin de kesinleşen orman sınırı içinde kalması nedeniyle, 1585 ve 1584 parseller ile birlikte orman niteliği ile Hazine adına tescili gerekirken keza davacıların 1583, 1584 ve 1585 parseller ile bu parsellerin batısında kalan ve kesinleşen orman sınırı içinde kalması nedeniyle kadastro tespit tutanağı düzenlenmeyen, bilirkişiler Harita Mühendisi ...ve ...tarafından düzenlenen 24.04.2003 tarihli krokide (A) ile gösterilen 104636,26 m2 yüzölçümündeki bölüm hakkındaki orman kadastrosuna itiraz davasının da reddine karar verilmesi gerekir.” denilerek hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonucunda davanın reddine, İstanbul ili, ... ilçesi, ... köyünde bulunan 3 959.00 m² yüzölçümlü, 1583 parsel sayılı taşınmazın, orman niteliği ile Hazine adına tespit ve tesciline, 3.189.07 m² yüzölçümlü, 1584 parsel sayılı taşınmazın, orman niteliği ile Hazine adına tespit ve tesciline, 2.109.93 m² yüzölçümlü, 1585 parsel sayılı taşınmazın, orman niteliği ile Hazine adına tespit ve tesciline, 1583,1584 ve 1585 parsel sayılı taşınmazların batısında, kesinleşmiş orman sınırı içinde kalması sebebiyle kadastro tutanağı düzenlenmeyen, bilirkişiler Harita Mühendisi ... ve ...tarafından hazırlanan 24.04.2003 tarihli krokide (A) ile gösterilen 104.636.26 m² yüzölçümündeki bölüm hakkındaki orman kadastrosuna itiraz davasının reddine karar verilmiş, hüküm davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava tapu iptali ve tescil davası iken yörede kadastro çalışmalarının başlaması üzerine kadastro tespitine itiraz davasına dönüşmüştür.
Zekeriyaköy köyünde 3116 sayılı Kanun hükümlerine göre 04/08/1938 tarihinde yapılarak kesinleşen orman tahdidi bulunmaktadır. Bu tahditte ... Devlet Ormanı olarak sınırlandırılan taşınmaz 31/01/1956 tarih 16 numarada 3580500 m2 yüzölçümü ile Hazine adına tescil edilmiştir. Daha sonra 2896 sayılı Kanuna göre yapılıp 29/11/1985 tarihinde ilan edilen ilk tahdidin aplikasyonu ve 2/B uygulaması vardır.
Genel arazi kadastrosu 1957 tarihinde yapılmış, Kabaklı-Kılıçpınar Devlet Ormanı kısmen 154 3200 m2 yüzölçümü ile Maden mahallesi 933 ada 1 parsel olarak orman niteliğinde Hazine adına 29/03/1957 tarihinde tescil edilmiş, kısmen de kadastro harici bırakılmıştır. 1996 yılında yapılan ek kadastro sırasında çekişmeli taşınmazın içinde bulunduğu yerin bir kısmına 1584 parsel numarası verilerek 3189 m2 yüzölçümü ve tarla niteliği ile mülkiyeti davalı olduğundan 26/09/1996 tarihinde malik hanesi açık olarak tespit edilmiştir.
Davacılar vekilinin 01.09.2015 günlü temyiz dilekçesinde yazılı, temyiz incelemesinin duruşmalı yapılması istemi, dairece duruşma giderlerinin yatırılmadığı gerekçesiyle reddedilerek, duruşmasız yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairenin 03/05/2017 gün 2015/14245-2017/13922 E.K. sayılı kararıyla hükmün onanmasına karar verilmiş ise de; daha sonra UYAP üzerinden yapılan incelemede, dosyaya yeteri kadar gider avansı yatırılmış olduğu anlaşılmakla; duruşmalı temyiz incelemesi isteminin reddi kararının usulsüz olduğu görülmekle, yeniden duruşma günü verilerek yapılan inceleme sonucunda; 2015/14245-2017/13922 E.K. sayılı Daire kararının kaldırılmasına, dosya kapsamına ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince işlem yapılarak hüküm kurulmuş olduğuna göre, davacılar vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle, usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, Yargıtaydaki duruşma tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre takdir edilen 1630,00 TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak kendisini vekil ile temsil ettiren davalı ... Yönetimi ve Hazineye verilmesine 15/02/2018 gününde oy birliği ile karar verildi.