22. Hukuk Dairesi 2015/7439 E. , 2015/11737 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA : Davacı, feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili, iş sözleşmesinin haklı ve geçerli sebep olmadan işverence feshedildiğini ileri sürerek feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini, boşta geçen süre ücret ve diğer haklar ile işe başlatılmama halinde ödenmesi gereken tazminatın belirlenmesini istemiştir.
Davalı vekili, iş sözleşmesinin haklı sebeple feshedildiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak, davacının 15.7.2005-6.7.2011 tarihleri arasında davalı işverene ait iş yerinde hasta danışmanı olarak çalıştığı, iş sözleşmesinin işverence davacının iş yerini zarara uğrattığı yazılı uyarı ve ikazlara rağmen iş disiplinine aykırı davranışlarda bulunduğu, işini savsadığı gerekçesiyle feshedildiği, iş tanımında hastaneye başvuran hastalara randevu vermek, kabul etmek, onları yönlendirmek, bilgilendirmek ve doktorlar ile iletişimlerini sağlamak, tıbbi işlemleri biten hastaların fatura işlemlerini yapmak, poliklinikten hastanın memnun şekilde ayrılmasını sağlamak işlerinin sayıldığı, iş yerinde farklı tarihlerde işyeri yetkilisinden medula sistemi ile ilgili sorunları çözmesi için yardım istediği, işverence davacıya en son 2008 yılında eğitimler verildiği, provizyon işlemleri yapılmayan hastaların yer aldığı aylık listeleri alarak durum hakkında bilgilendirilen süpervizörlerin hiçbirinin davacı ile aynı gerekçe ile iş sözleşmesinin feshedilmediği, yaklaşık bir yıl boyunca süregelen ve toplamda kırküç adet olan işlem sebebiyle ortaya çıkan şirket zararının çok öncesinden önlenebilecek şirket iç kontrol mekanizmasının bulunduğu ve bu zarardan davacının tek başına sorumlu tutulmasının mümkün olmadığı, bu sebeplerle işverenin fesihte haklı bir yönünün bulunmadığı gibi feshin davacının davranışlarından veya işletmenin gereklerinden kaynaklanan geçerli bir sebebe dayanmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Karar, kanuni süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Taraflar arasında iş sözleşmesinin feshinin geçerli sebebe dayanıp dayanmadığı uyuşmazlık konusu olup, normatif dayanak 4857 sayılı İş Kanunu’nun 18. ve devamı maddeleridir.
4857 sayılı Kanun’un 18. maddesine göre otuz veya daha fazla işçi çalıştıran işyerlerinde en az altı aylık kıdemi olan işçinin belirsiz süreli iş sözleşmesini fesheden işveren, işçinin yeterliliğinden veya davranışlarından ya da işletmenin, iş yerinin veya işin gereklerinden kaynaklanan geçerli bir sebebe dayanmak zorundadır.
4857 sayılı Kanun’un 18. maddesi bakımından işçinin davranışlarından kaynaklanan sebepler, işçinin aynı Kanun"un 25/II. maddesinde öngörülen sebepler niteliğinde ve ağırlığında olmayan, işyerinde işin görülmesini önemli ölçüde olumsuz etkileyen, sözleşmeye aykırı davranışlarıdır. İşçinin davranışı ancak işyerinde olumsuzluklara yol açması halinde geçerli sebep olabilir. İşçinin sosyal açıdan olumsuz bir davranışı, toplumsal ve etik açıdan onaylanmayacak bir tutumu işyerinde üretim ve iş ilişkisi sürecine herhangi bir olumsuz etki yapmıyorsa geçerli sebep sayılamaz.
4857 sayılı Kanun’un 20. maddesinin ikinci fıkrasına göre feshin geçerli sebebe dayandığını ispat yükümlülüğü işverene aittir. İşçi, feshin başka bir sebebe dayandığını iddia ettiği takdirde, bu iddiasını ispatla yükümlüdür.
Dosya içeriğinden, davacının 15.07.2005-06.07.2011 tarihleri arasında davalı işverene ait işyerinde hasta danışmanı olarak çalıştığı, iş sözleşmesinin işverence, davacının işyerini zarara uğrattığı, yazılı uyarı ve ikazlara rağmen iş disiplinine aykırı davranışlarda bulunduğu, işini savsadığı, gerekçesiyle 4857 sayılı Kanun"un 25/II. maddesince önelsiz ve tazminatsız olarak feshedildiği, iş tanımında, hastaneye başvuran hastalara randevü vermek, kabul etmek, onları yönlendirmek, bilgilendirmek ve doktorlar ile iletişimlerini sağlamak, tıbbi işlemleri biten hastaların fatura işlemlerini yapmak, polikilinikten hastanın memnun şekilde ayrılmasını sağlamak, işlerinin sayıldığı, davacının farklı tarihlerde iş yeri yetkilisinden medula sistemi ile ilgili sorunları çözmesi için yardım istediği, işverence davacıya en son 2008 yılında eğitimler verildiği, ilk kararın Dairemizce, “...Somut olayda,davacının görev tanımı dikkate alınarak, feshe konu zararın, davacının kusuru sebebiyle mi, yoksa medula sisteminde oluşan arızalar sebebiyle mi meydana geldiği, medula sisteminin kullanılması ve sorunlarının giderilmesi ile ilgili davacının ve üst amirlerinin görevleri olup olmadığı, hasta paylarının alınmamasında davacının kusurunun bulunup bulunmadığı, davacı ile aynı işi yapan ve medula sistemi ile çalışan diğer işçilerdede aynı sorunların yaşanıp yaşanmadığı, ile davacının kusuru var ise zararın miktarı konusunda bilirkişi raporu alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirir.” gerekçesiyle bozulduğu, mahkemece bozma ilamına uyulduğu anlaşılmıştır.
Somut olayda, davacının görev tanımında fatura düzenlenmesi ile ilgili görevinin bulunduğu, bu görevini medula sisteminden kaynaklanan sorunlar sebebiyle bir kısım hastalar yönünden yerine getiremediği uyuşmazlık konusu değildir. İşverence davacıya medula sistemi ile ilgili yeterli eğitim verilmediği ve yaşanan sorunun çözümüne yönelik çalışma yapılmadığı dikkate alındığında, davacının fatura düzenlememeye yönelik eyleminin 4857 sayılı Kanun’un 25/II. maddesinde öngörülen sebepler niteliğinde ve ağırlığında olmasa da, kırkbeş günlük işlem yapma süresi içinde sistemdeki sorunlar nedeniyle sisteme giriş yapamadığı işlerle ilgili görevi gereği yapması gereken işlemleri belli aralıklarla yapmayı denediğine dair bilgi ve belge bulunmadığından, işyerinin işleyişini olumsuz etkileyen, sözleşmeye aykırı davranışlar niteliğinde olduğu ortadadır. Hal böyle olunca, iş sözleşmesinin geçerli sebeple feshedilmesi şartlarının oluştuğu gözetilmeden davanın reddi yerine kabulüne dair yazılı şekilde karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirir.
Belirtilen sebeplerle, 4857 sayılı Kanun’un 20. maddesinin 3. fıkrası uyarınca, hükmün bozulmak suretiyle ortadan kaldırılması ve aşağıdaki gibi karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda belirtilen sebeplerle;
1-Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,
2-Davanın REDDİNE,
3-Harç alınmış olduğundan yeniden harç alınmasına yer olmadığına, davacının fazladan yatırdığı 24,30 TL harcın karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
4-Davacının yapmış olduğu yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, davalının yaptığı 855,00 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan tarifeye göre 1.500,00 TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Peşin alınan temyiz harcının isteği halinde davalıya iadesine, kesin olarak 26.03.2015 tarihinde oybirliği ile karar verildi.