Abaküs Yazılım
11. Hukuk Dairesi
Esas No: 2018/1917
Karar No: 2019/3441
Karar Tarihi: 06.05.2019

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2018/1917 Esas 2019/3441 Karar Sayılı İlamı

11. Hukuk Dairesi         2018/1917 E.  ,  2019/3441 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ

    TÜRK MİLLETİ ADINA

    Taraflar arasında görülen davada Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 09/02/2017 tarih ve 2014/353 E. - 2017/153 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi’nce verilen 21/02/2018 tarih ve 2017/734-2018/116 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi Kürşat Ayaztarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
    Davacı vekili; müvekkili ile davalının Cefleks Kauçuk Paz. ve Dış Tic. Ltd. Şti. ile Cefleks Kauçuk Otomotiv San. İç ve Dış Tic. Ltd. Şti."nin yarı yarıya ortağı olduklarını, davalının anılan şirketlerin müdürü olduğunu, şirketlerin kurulmasından bir süre sonra davalının müvekkiline bilgi vermeyerek şirketlerin kar etmesine rağmen kar payı dağıtmadığını, davalının, müvekkilinin ortağı olduğu şirketlerle aynı alanda faaliyet gösteren Jefleks Plastik Kauçuk San. Tic. A.Ş. ve Jefleks Yapı Malzemeleri İht. İhr. Ltd. Şti."ni kurarak anılan şirketlerde yönetim kurulu üyesi ve yetkili müdür olarak müvekkili ile ortak olduğu şirketler aleyhine çalıştığını, kurulan şirketlerin müvekkilinin ortağı olduğu şirketler ile aynı üretim alanında faaliyetinin olduğunu ve ortak olunan şirkete ait malların davalının şirketlerine intikal ettirildiğini, bu hususla alakalı bilgi verilmediğini ve denetime engel olunduğunu, müvekkilinin 2007 yılından bu yana açmış olduğu davalardan sonuç alamadığını, davalının kanun ve ana sözleşmeye aykırı eylemleri nedeniyle sorumlu olduğunu ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 5.000,00 TL tazminatın davalıdan tahsili ile 6762 sayılı TTK 309. maddesi uyarınca şirkete verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı vekili; davacının şirketin kuruluşunda maddi katkısının bulunmadığını, üretimde kullanılan diğer makinelerin müvekkiline ait diğer şirketin olduğunu, Cefleks Kauçuk Otomotiv San. İç ve Dış Tic. Ltd. Şti."nin üretim yaptığını, şirketin zararına davacının neden olduğunu, 24.05.2005 tarihinde şirketin sermaye payının 5.000 TL."den 400.000 TL"ye çıkarıldığını, davacının payına düşen kısmı ödemediğini, müvekkilinin şirketi ayakta tutmaya çalıştığını, diğer şirketinden mal ve para aktararak şirketi yönettiğini, davacının rakip firmalarda çalışarak rekabet kurallarına aykırı hareket ettiğini, 2005"te genel kurul toplantısına çağrıldığı halde katılmadığını, şirketin gayri faal olduğunu, vergi ve sigorta borçlarının müvekkilince ödendiğini, şirketin karının olmadığını ve makinelerin kullanılmış olması nedeniyle düşük bedelde satılarak borçlara harcandığını, davacının davranışları nedeniyle müvekkilinin Hollanda asıllı ortaklarla yeni bir şirket kurmak zorunda kalındığını savunarak davanın reddini istemiş, 29.05.2015 tarihli ıslah dilekçesi ile zaman aşımı itirazında bulunmuştur.
    lk derece mahkemesince, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; davacının ortak olduğu Cefleks Kauçuk Otomotiv San. İç ve Dış Tic. Ltd. Şti."nin 17.12.2003 tarihinde, Cefleks Kauçuk Paz. ve Dış Tic. Ltd. Şti. "nin ise 29.09.2004 tarihinde kurulduğu, davalının ise bu tarihlerden sonra 31.07.2006 tarihinde Jefleks Plastik Kauçuk San. Tic. A.Ş. ve 08.11.2006 tarihinde de Jefleks Yapı Malzemeleri İht. İhr. Ltd. Şti."ni kurduğu, davalının müdür olduğu Jefleks Ltd.Şti"nin yurt içi satışının olmadığı, Cefleks Kauçuk Oto Ltd. Şti." nin mevcut yurt içi satışlarının söz konusu rekabet yasağına aykırılıktan etkilenmediği, tarafların müşterileri arasında bir bağlantının bulunmadığı, Cefleks Ltd. Şti."nin düzenli olarak seyreden bir kârlılık durumunun da olmadığı, makinelerin şirketin zararına mal varlığından çıkarıldığına yönelik delilin bulunmadığı, davacının tüm dosya kapsamına nazaran rekabet yasağına aykırılık sebebiyle şirketin uğramış olduğu zararı somut olarak ispat edemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
    Karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
    İstanbul Bölge Adliye Mahkemesince, tüm dosya kapsamına göre; davacı vekilinin istinaf başvurusunun, davacının, davalıyı ve dava dışı ortak şirketleri hasım göstererek İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi"nin 2008/149 Esas sayılı dosyasında ortak şirketlere kayyım atanmasının talep edildiği, anılan davada ileri sürülen iddiaların iş bu bu davaya konu iddialarla aynı olduğu, İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi"nin 2007/393 Esas sayılı dosyasında da davacı tarafça aynı iddiaların ileri sürüldüğü, davacının Silivri 2. Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 2007/42 Esas sayılı dosyasında 30.04.2007 tarihinde tespit yaptırdığı, tespit sırasında ortak şirkete ait makine, üretim bandı ve fabrika binası ile yönetim merkezinin davalıya ait şirketler tarafından kullanıldığının tespit edildiğinin ileri sürüldüğü, yine aynı dava dilekçesi içeriğinden İstanbul 12. Asliye Ceza Mahkemesi"nin bir dosyasında 04.10.2006 tarihinde ortak şirketlerin ticari defterleri üzerinde mahallinde yapılan inceleme sırasında ortak şirket adresinde davalıya ait şirketin faaliyet gösterdiğinin ileri sürüldüğü, davacının iş bu davaya dayanak yaptığı zararlandırıcı işlemlerden 04.10.2006 tarihinde ve devam eden yıllarda haberdar olduğu, anılan tarihten itibaren dava tarihine kadar 6762 Sayılı TTK"nın 309/son maddesinde belirtilen zaman aşımı süresinin dolduğu, ilk derece mahkemesince davanın zaman aşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken, davanın esastan reddine karar verilmiş olmasının, temyiz edenin sıfatına göre kararın ortadan kaldırılmasını gerektirmediği gerekçesiyle esastan reddine karar verilmiştir.
    Bölge Adliye Mahkemesi kararı, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    1-) Dava limited şirketin müdürünün sorumluluğuna dayalı tazminat istemine ilişkin olup, İlk Derece Mahkemesince yazılı gerekçeyle davanın esastan reddine karar verilmiş, anılan karara karşı davacı tarafça istinaf isteminde bulunulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesince verilen 21.02.2018 tarihli karar ile davanın zaman aşımından reddi gerekirken esastan reddine karar verilmesinin doğru olmadığı, ancak bu durumun istinafa başvuran tarafın sıfatına göre kararın ortadan kaldırılmasını gerektirmediği, kararın sonucu itibariyle doğru olması nedeniyle davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
    6100 sayılı HMK’nın 355. maddesi gereği Bölge Adliye Mahkemesince istinaf incelemesi, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılacaktır. Zaman aşımı, niteliği itibariyle bir def’i olup ileri sürülmemesi halinde hakim tarafından re’sen nazara alınamaz.
    Somut olayda İlk Derece Mahkemesince verilen davanın esastan reddine ilişkin karara karşı istinaf yoluna başvuran davacının gösterdiği istinaf sebepleri arasında zaman aşımına ilişkin bir itiraz bulunmamaktadır. Bir başka söyleyişle, davacı, mahkemenin kabulüne göre gerekçeye yönelik bir istinaf istemi belirtmemiş, ilk derece mahkemesinin esastan redde ilişkin kararına karşı davalı yanca zamanaşımı def’inin mahkemece nazara alınmadığı yolunda herhangi bir istinaf başvurusunda bulunulmamıştır. Bu durumda, Bölge Adliye Mahkemesince, ileri sürülen istinaf sebepleriyle sınırlı olarak inceleme yapılması, bu bağlamda istinaf sebepleri arasında yer almayan zamanaşımı meselesi üzerinde durulmaksızın işin esasının incelenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, gerekçede işin esasının incelenmediği de ifade edilmek suretiyle hüküm kurulması kanunun açık hükmüne aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
    2-) Öte yandan, 6100 sayılı HMK"nın 353/1-b. 2. maddesi "Yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmiş ise düzelterek yeniden esas hakkında duruşma yapılmadan karar verilir." hükmünü haiz olup, anılan hüküm doğrultusunda Bölge Adliye Mahkemesinin, İlk Derece Mahkemesi kararında gerekçede hata edildiğini saptaması ve fakat sonucun doğru olduğuna kanaat getirmesi halinde, az yukarda açıklanan kanun maddesinin açık hükmü uyarınca, ilk derece mahkemesi kararı kaldırılmalı, gerekçe düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulmalıdır. Bölge Adliye Mahkemesinin temyize konu kararı, kabule göre dahi, usul hükümlerine açıkça aykırı, kararın gerekçesi ile hüküm arasında çelişkiye (teşvişe) yol açan bir karar niteliğinde olup kararın re’sen ve bu yönden de bozulması gerekmiştir.
    3-) Bozma sebep şekline göre, davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
    SONUÇ: Yukarıda (1) ve (2) numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz isteminin kabulü ile İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA, (3) numaralı bentte açıklanan nedenle davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 06/05/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.









    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi