17. Hukuk Dairesi 2013/4616 E. , 2014/4465 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İstanbul 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 16/10/2012
NUMARASI : 2009/342-2012/303
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabul kısmen reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili, davalı N.. A... ve M.. Ş.. vekili ve davalı E.. A.. vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacılar vekili, müvekkili B.. O.."ın yaya olarak yolu geçmek istediği sırada davalıların işleteni, sürücüsü ve trafik sigortacısı olduğu aracın çarpması sonucu davacının yaralandığını belirterek fazlaya dair haklarını saklı tutarak çalışma gücü kaybı ve tedavi gideri için 45.000,00.-TL maddi tazminatın ve ayrıca 25.000,00.-TL manevi tazminatın tüm davalılardan olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile tahsilini talep etmiştir.
Davalı E.. A.. vekili, kusur oranında, gerçek zarardan, poliçe limiti ile sınırlı olarak sorumlu olduklarını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı N.. A... ve M.. Ş.. vekili, müvekkillerinin kusuru bulunmadığını, talep edilen tazminatın fahiş olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma, toplanan kanıtlara ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davalı sürücünün 5/8 oranında kusurlu olduğu ve davacının %5.1 oranında sürekli çalışma gücü kaybı olduğu kabul edilerek davanın kısmen kabul kısmen reddi ile çalışma gücü kaybı için 6.875,00.-TL, tedavi gideri için 6.307,20.-TL olmak üzere toplam 13.182,20.-TL manevi tazminatın sigorta şirketinden dava, diğer davalılardan olay tarihinden, ayrıca 17.000,00.-TL manevi tazminatın sigorta şirketi dışındaki davalılardan kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile tahsiline karar verilmiş, hüküm davacı vekili, Davalı N.. A... ve M.. Ş.. vekili ve davalı E.. A.. vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde, özellikle oluşa uygun olarak düzenlenen uzman bilirkişi raporunda belirtilen kusur oranının hükme esas alınmasında bir usulsüzlük bulunmamasına göre, davacı vekilinin tüm, Davalı N.. A... ve M.. Ş.. vekili ile davalı E.. A.. vekilinin yerinde görülmeyen aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine karar verilmesi gerekmiştir.
2-Dava Borçlar Kanunu"nun 46. maddesi (6098 sayılı TBK md.54) gereğince çalışma gücünün kaybı nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Yargılama sırasında yürürlüğe giren ve 2918 sayılı yasanın 98. maddesinde değişiklik yapan 6111 sayılı Yasanın 59. maddesinde, “trafik kazaları nedeniyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer resmi ve özel sağlık kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedellerinin kazazedenin sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın "Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacağı", Yasanın geçici 1. maddesi ile de "Bu Kanunun yayımlandığı tarihten önce meydana gelen trafik kazaları nedeniyle sunulan sağlık hizmet bedellerinin Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacağı, sözkonusu sağlık hizmet bedelleri için bu Kanunun 59. maddesine göre belirlenen tutarın %20"sinden fazla olmamak üzere belirlenecek tutarın üç yıl süreyle ayrıca aktarılmasıyla anılan dönem için ilgili sigorta şirketleri ve Güvence Hesabının yükümlülüklerinin sona ereceği" öngörülmüştür.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 91. maddesi ve Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları A-1. maddesinde, sigortacı poliçede belirtilen aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermiş olmasından dolayı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununa göre işletene düşen hukuki sorumluluğu zorunlu sigorta limitlerine kadar temin edeceği, düzenlenmiştir. Karayolları Trafik Kanuna göre, zorunlu mali sorumluluk sigortası yaptırmak zorunludur.
Sigorta poliçesinde belirtilen, motorlu aracın işletilmesinden kaynaklanan kaza nedeniyle sigorta şirketi zarar görenlerin tedavisi için ödenen giderleri zorunlu olarak teminat altına alır. Sigorta şirketinin yasadan ve sözleşmeden doğan bu yükümlülüğü, 6111 sayılı Yasa ile getirilen düzenleme ile sona erdirilmiş bulunmaktadır. Bununla birlikte sözkonusu Yasal düzenleme haksız fiil sorumluları (işleten ve sürücü gibi) yönünden her hangi bir aykırı düzenleme getirmemiş olduğundan bu kişiler yönünden tedavi giderlerine ilişkin sorumluluk devam edecektir.
6100 Sayılı HMK’nin 266. (1086 Sayılı HUMK m. 275) maddesinde, çözümü özel ve teknik bilgiyi gerektiren hallerde bilirkişinin oy ve görüşünün alınması gerektiği hükmüne yer verilmiştir. Dava konusu tedavi giderleri miktarının saptanması uzman doktor bilirkişi aracılığı ile belirlenmelidir.
Somut olayda, öncelikle mahkemece tedavi giderleri yönünden uzmanlığı bulunmayan bilirkişi raporunun hükme esas alındığı anlaşılmaktadır. Bunun yanında davacı tarafından dosyaya ibraz edilen “bilirkişi ön raporu” başlıklı Dr. S. C. A. tarafından düzenlenmiş olan belge içeriğinde, davacıya tedavi kapsamında uygulanan vida ve plakların çıkartılması için gerekli ameliyat giderinin 10.000,00.-TL olduğu belirtilmiş, hükme esas alınan bilirkişi raporunda da bu miktar tedavi giderleri kapsamında değerlendirilmiştir. Buna karşın 29.03.2010 tarihli Adli Tıp Kurumu 4. İhtisas Kurulu"nun rapor içeriğinde davacıya uygulanan tedavilerin anlatımı yapılmış, uygulanan plak ve vidaların bir kısmı tedavi kapsamında çıkartılmış, bazı yeni vida ve çivi uygulaması yapıldığı belirtilmiştir.
Bu durumda Mahkemece, tarafların delillerinin toplanması, özellikle davacı tarafından ödendiği ve SGK tarafından karşılanmadığı iddia edilen tedavi giderinin belirlenmesi ve davacı tarafından ödendiği ispat edilen bu tedavi giderlerinden 2918 sayılı Yasanın 98. maddesi kapsamında kalanların ve Sosyal Güvenlik Kurumunun sorumluluğuna esas olanların belirlenmesi için uzman doktor bilirkişiden ayrıntılı, gerekçeli ve denetime açık rapor alınması, 2918 Sayılı Yasanın 98. maddesi kapsamında kalan tedavi giderleri olduğunun tespit edilmesi halinde Sosyal Güvenlik Kurumu"nun davaya dahil edilmesi ve bu tedavi giderleri yönünden Sosyal Güvenlik Kurumu"nun, yasa kapsamı dışında kalan bakıcı veya tedaviye bağlı sair giderlerden ise davalı sigorta şirketinin sorumlu tutulmaları ve her iki halde de diğer haksız fiil sorumlularının (işleten ve sürücü gibi) sorumluluklarının devam ettiğinin dikkate alınması gerekirken yazılı şekilde eksik inceleme ile hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
3-BK"nın 47. maddesi hükmüne göre (6098 sayılı TBK m. 56), hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Manevi tazminat, zarara uğrayanda, manevi huzuru gerçekleştirecek ve tazminata benzer bir fonksiyonu da olan özgün bir nitelik taşır. Manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. Zarar görenin zenginleşmemesi, zarar sorumlusunun da fakirleşmemesi gerekmektedir. Takdir edilecek miktarın, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.6.1976 günlü ve 7/7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde de takdir edilecek manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden, hakim bu konuda takdir hakkını kullanır iken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Dosya kapsamından, kaza sonucu davacı B.. O.."ın %5.1 çalışma gücü kaybına uğradığı ve belirlenmiş, kazada ise kusurunun 3/8 %37.5 oranında kusurlu olduğu anlaşılmıştır. O halde, meydana gelen trafik kazası sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amacıyla tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte, olayın meydana geliş şekli, davalıların sorumluluğun niteliği, olay tarihindeki paranın alım gücü ve tarafların kusur oranları da gözönünde tutularak davacı için hak ve nesafet kuralları çerçevesinde daha düşük manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken, açıklanan dosya kapsamına uygun düşmeyen miktarda manevi tazminata hükmedilmesi uygun görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin tüm, davalı N.. A... ve M.. Ş.. vekili ile davalı E.. A.. vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2 ve 3) numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle Davalı N.. A... ve M.. Ş.. vekili ile davalı E.. A.. vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, aşağıda dökümü yazılı 0,90 TL kalan onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalı N.. A..., M.. Ş.. ve E.. A.."ye geri verilmesine 27.3.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.