22. Hukuk Dairesi 2017/22039 E. , 2019/10605 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davacının 01.12.1998-31.01.2013 tarihleri arasında davalıya ait işyerinde kaynak ustası olarak çalıştığını, iş sözleşmesinin davalı işveren tarafından haklı bir neden olmadan feshedildiğini, davacının haftada yedi gün 07.30-21.00 saatleri arasında çalıştığını ileri sürerek kıdem ve ihbar tazminatı ile birlikte bir kısım işçilik alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, iş sözleşmesinin davacı tarafından feshedildiğini, talep edilen alacakların zamanaşımına uğradığını, kış döneminde beton imalat işinin yapılmadığından davacının yılın belli bir döneminde çalıştığını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz Başvurusu:
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Somut olayda, davacı dava dilekçesinde fazlaya ilişkin talep hakkını saklı tutmak suretiyle bir kısım alacaklarını talep etmiş, bilirkişi raporundan sonra da ıslah dilekçesi sunmak ve ıslah harcı yatırmak suretiyle kısmi ıslah işlemi yapmıştır. Davalı taraf ıslaha karşı süresinde zamanaşımı def’i ileri sürmüş ise de, mahkemece fazla çalışma hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil ücretlerinin belirsiz alacak davasına konu olabileceği gerekçesiyle, bu alacaklar yönünden davanın belirsiz alacak davası olduğu kabul edilerek davalının zamanaşımı savunmasının reddine karar verilmiştir. Dosya kapsamına göre davacının davayı kısmi dava olarak açtığı, ıslah harcı yatırmak suretiyle kısmi ıslah işlemi yaptığı açık olup, Mahkemece hatalı hukuki niteleme yapılarak davalının ıslaha karşı zamanaşımı savunmasının reddedilmesi yerinde değildir.
3-Davacı davalıya ait işyerinde 01/12/1998-31/01/2013 tarihleri arasında kesintisiz çalıştığını ileri sürmüş, davalı ise davacının yılın belirli dönemlerinde çalıştığını, çalışmasının kesintisiz olmadığını, beton santrali işinde Aralık-Nisan ayları arasında çalışma olmadığını savunmuştur. Mahkemece davacının 01/12/1998- 31/01/2013 tarihleri arasında davalıya ait işyerinde kesintili olarak çalıştığı kabul edilmiştir. Sosyal Güvenlik Kurumu kayıtlarına göre, davacının 01/12/1998-01/10/2000 tarihleri arasında ...Yapı İnş Gaz. Mat. San. ve Tic. Ltd. Şti. bünyesinde 541 gün, 27/01/2006-30/03/2006 tarihleri arasında yine ...Yapı İnş Gaz. Mat. San. ve Tic. Ltd. Şti. bünyesinde 65 gün, 01/10/2007-10/03/2008 tarihleri arasında ise ... Otelcilik Sanayi Turz. A.Ş. bünyesinde 160 gün çalıştığı ancak hükme esas alınan bilirkişi raporunda bu sürelerin davalı şirkete ait işyerindeki çalışma süresine dahil edildiği tespit edilmektedir. Mahkemece davacının dava dışı şirketler bünyesindeki çalışmalarının, davalı şirkete ait işyerindeki çalışma süresine dahil edilmesinin gerekçesi açıklanmamıştır. Davacının çalışma süresi şüpheye yer vermeyecek şekilde belirlenmeli, Sosyal Güvenlik Kurumu kayıtlarına göre dava dışı şirketler bünyesinde geçen çalışmaların hangi gerekçe ile davalı şirket bünyesindeki çalışma süresine dahil edildiği ve davalı şirketin hangi gerekçe ile bu döneme isabet eden alacaklardan sorumlu tutulduğu hususu açık ve net olarak belirlenmek suretiyle sonuca gidilmelidir. Eksik inceleme ile karar verilmesi hatalı olup kararın bu sebeple bozulması gerekmiştir.
4-Davacı dava dilekçesinde bayram tatili ücreti olarak 200,00 TL, genel tatil ücreti olarak 500,00 TL talep etmiş olup, bilirkişi raporunda ise davacının milli bayram ve resmi bayramlar çalışmaları bayram tatili ücreti olarak hesaplanmış, davacının dini bayram çalışması bulunmadığından genel tatil ücreti alacağı bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Bu hesap şekli hatalıdır. Diğer taraftan, davacı ıslah işlemi sırasında bayram tatili genel tatil ve hafta tatili ücreti taleplerini toplamak suretiyle bu alacakları tek bir alacak kalemi gibi değerlendirerek ıslah harcı yatırmıştır. Bu hatalı değerlendirme sebebiyle davacı tarafça yatırılan ıslah harcı da eksiktir. Mahkemece hatalı ıslah işlemine rağmen ulusal bayram ve genel tatil ücreti ile hafta tatili ücretinin tek bir alacak olarak kabul edilmesi suretiyle toplam brüt 1.126,96 TL"nin dava tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesi de yerinde değildir. Davacının dava dilekçesindeki taleplerinin her birinin ayrı bir alacak kalemini oluşturduğu, hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil ücretinin tek bir alacak gibi değerlendirilemeyeceği, dava dilekçesi ile talep edilen miktarın ıslah yolu ile artırılması durumunda birbirinden farklı alacak kalemleri toplanarak sonuca gidilemeyeceği dikkate alınmalıdır. Mahkemece belirtilen yönler nazara alınmadan yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup kararın bu sebeple de bozulması gerekmiştir.
5-Somut uyuşmazlıkta, davacı ıslah dilekçesinde kıdem tazminatı yönünden “bilirkişi raporu da dikkate alındığında “tazminat ödemesine istinaden” şeklindeki açıklama ile 5.500 TL havale edilmiş olduğu da dikkate alınarak 1.826,72 TL şeklinde” açıklama yapmak suretiyle kıdem tazminatı talebinde bulunmuştur. Mahkemece davacı vekilinin son celsedeki “Biz kıdem tazminatını 1.000,00 TL olarak açmıştık. Bilirkişi raporu doğrultusunda kıdem tazminatımızı 10.783,42 TL ıslah ediyoruz, bu miktarlar yönünden davanın kabulüne karar verilsin” yönündeki sözlü beyanı dikkate alınarak, ıslah dilekçesinde maddi hata yapıldığı sonucuna varılmış, böylece 11.783,42 TL kıdem tazminatı alacağı hüküm altına alınmıştır. Ne var ki, davacı ıslah dilekçesinde “ ‘tazminat ödemesine istinaden’ şeklindeki açıklama ile 5.500 TL havale edilmiş olduğu dikkate alınarak” ifadesini kullanmış olup, davacının bu beyanı açıklığa kavuşturulmadan sonuca gidilmesi yerinde değildir. Zira, ıslah dilekçesindeki bu beyan davacıya 5.500,00 TL ödeme yapıldığının ikrarı anlamını taşımakta olup, böyle bir ödemenin varlığı halinde bu tutarın talep edilen alacaklardan mahsubu gerekeceği açıktır. Bu bakımdan mahkemece bu yön resen dikkate alınarak, davacıya 5.500,00 TL tutarında herhangi bir ödeme yapılıp yapılmadığı noktasında araştırma yapılmak suretiyle bu araştırmanın sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi hatalıdır.
Sonuç: Temyiz olunan hükmün yukarıda açıklanan sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 14/05/2019 tarihinde oybirliği ile karar verildi.