13. Hukuk Dairesi 2013/20073 E. , 2013/32879 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi
Taraflar arasındaki malın ayıplı olması davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabul kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraflar avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, davalı müteahhitten satın aldığı bağımsız bölümün sözleşme ekindeki mahal listesine uygun yapılmadığını, ayıplı olduğunu ve tespit yaptırdığını ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere ayıpların giderilmesi için gereken 2.450-TL"nin ticari faizi ile tahsiline karar verilmesini istemiş, ıslah ile talebini arttırmıştır.
Davalı, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne, eksik ve ayıplı iş bedeli olarak hesaplanan 2.700,00-TL1nin (300,00-TL için ıslah tarihi olan 18/03/2013 tarihinden itibaren başlamak üzere) dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiş, hüküm; taraflarca temyiz edilmiştir.
1-Davacı, davalının temyizine cevap dilekçesi ile hükmü temyiz etmiş olup, davalının temyiz dilekçesi davacıya 23.05.2013 tarihinde tebliğ edilmiş, katılma yoluyla temyiz dilekçesi ise 05.06.2013 tarihinde verilmiştir. HUMK.nun 433/2 maddesi uyarınca 10 günlük süre geçtikten sonra verilen davacının temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Yargıtay Hukuk Genel Kurulu1 nun 2009/19-109 Esas ve 2009/123 Karar sayılı ilamında değinildiği üzere, 10.04.1992 tarih, 1991-7 Esas 1992-4 Karar Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı, hâkimin tefhim etmiş olduğu kısa kararla gerekçeli kararın uyum içinde olması gerektiğini öngörmektedir. Yargı erkinin görev ve yetkisi, Anayasa ile yasaları amaçlarına uygun olarak yorumlayıp uygulamak, keza İçtihadı Birleştirme Kararlarının bağlayıcılığını gözetmekten ibarettir. Kısa kararla gerekçeli karar arasındaki çelişkiye cevaz verilmemesinin amacı, kamunun mahkemelere olan güveninin sarsılmamasına yöneliktir. Tefhim edilen hüküm başka, gerekçeli karardaki hüküm başka ise bu durumun mahkemelere olan güveni sarsacağı tartışmasızdır.
2013/20073-2013/32879
Öyle ki, İçtihadı Birleştirme Kararında bu konuya çok büyük bir önem verilmiş, çelişkinin varlığı tespit edildiği takdirde, başka hiçbir incelemeye gerek görülmeksizin ve tarafların bu konuyu temyiz sebebi yapıp yapmadıklarına bakılmaksızın kararın salt bu nedenle bozulması gerektiğine işaret edilmiştir. Ayrıca 6100 sayılı HMK"nın 297. maddesinde; hükmün, tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri kapsayacağı, hükmün sonuç kısmında ise, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesinin gerektiği düzenlenmiştir. Yine HMK"nun 298/2. maddesi gereğince de, gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz. Kararın gerekçesi ile hükmün de birbirine uyumlu olması gerekir.
Somut, olayda; mahkemece gerekçeli kararda, "..açık ve gizli ayıplar yönünden yasal süre içinde ihbar mükellefiyetinin yerine getirilmediği açık olduğu gibi mahkemenin de kabulündedir." denilmesine rağmen, bu gerekçeye dayanmadan aynı kararda " davacı tarafça konut amaçlı alınan taşınmazda belirlenen ve davacı tarafça süresinde ihbar edilen gizli ve açık ayıplar ile ihbara ihtiyaç duyulmayan eksik edimler bedeli olarak belirlenen alacağın dava ve ıslah tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline" şeklinde karar verilmiş olması, az yukarda açıklanan kısa kararla gerekçeli kararın birbirine uygun olması gerektiğine ilişkin ilke ve yasa hükümlerine aykırı olup, kararın bozulmasını gerektirir.
3-Bozma nedenine göre davalının temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacının temyiz dilekçesinin reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, (3) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalının temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/III-2 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 26.12.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.