Abaküs Yazılım
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi
Esas No: 2019/2524
Karar No: 2021/1854
Karar Tarihi: 22.12.2021

BAM Hukuk Mahkemeleri İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/2524 Esas 2021/1854 Karar Sayılı İlamı

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2524
KARAR NO: 2021/1854
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME: İSTANBUL ANADOLU 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 29/01/2019
DOSYA NUMARASI: 2017/743 Esas - 2019/77 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Acentelik sözleşmesinden kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 22/12/2021
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde; “Müvekkili şirketin, turizm sektöründe Tur Operatörü olarak faaliyet göstermekte olup turizm sektörüne hizmet veren firmalar ile sözleşmeler yaparak gerek kendisi gerek alt acenteleri aracılığı ile nihai tüketicilere sattığını, davalı şirket yetkilisinin 2007 yılının Nisan ayında ...'un acentesi olmak istediklerini, ancak yeni kuruldukları için kendilerine maddi destek sağlanmasını talep ettiklerini, yapılan maddi desteği elde edecekleri komisyon ile karşılayacaklarım ve kendi personelinin eğitilmesini istediklerini, müvekkili şirketin de daha fazla satış yapmak ve davalının ofisinin lokasyon olarak iyi satış yapabileceğini düşünerek kabul ettiğini ve 2007 Nisan ayında maddi destek sağladığını, davalı ile 2007 yılından itibaren sözlü olarak süregelen acentelik ilişkisi/sözleşmesinin, 28/04/2010 tarihli Yetkili Satış Acenteliği Sözleşmesi ile yazılı hale getirildiğini ve işbu yetkili satış acenteliği ilişkisinin 2012 yılı başına kadar sürdürüldüğünü, davalının, sözleşmenin vc ticari ilişkinin başlangıcında kendisine yapılan maddi / personel desteği ile oluşan tüm borçlarını elde ettiği komisyon gelirleri ile ödeyeceğini beyan ve taahhüt etmesine "yaptığı satışlara ilişkin nakit ödemelerini, satışı takip eden ilk iş günü, müvekkili şirkete EFT veya havale yoluyla göndereceğini" beyan ve taahhüt etmesine rağmen ödemediğini, müvekkili şirkete olan 15.454,85-TL borcunu ödememesi üzerine, müvekkili şirketin 2012 yılı başında davalı ile olan sözleşmeyi tek taraflı olarak feshederek, Anadolu ... İcra Müdürlüğünün ... esas sayılı dosyası ile takip başlattığını, davalının takibe itiraz ettiğini, takipte, takip tarihîne kadar 37.345,69-TL işlemiş faiz talep ettiklerini, çünkü sözleşmenin 8. maddesinde, müvekkili şirkete yapacağı "ödemelerin gecikmesi halinde aylık %5 gecikme faizi ödeyeceğini" kabul ettiğini, davalı en geç takip tarihinde temerrüde düşmüş olacağından, takip tarihinden İtibaren aylık %5 gecikme faizi uygulanması gerektiğini belirterek, davalının Anadolu ... icra Müdürlüğünün ... E. Sayılı dosyası ile hakkında yapılan ilamsız takibe vaki itirazının iptali ile takibin devamını, asıl alacak miktarının %20 sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; Müvekkili şirketin Etiler'de tanınmış bir şirket olup kurucusu ...'in daha önce bu alanda şahıs şirketi adı altında işlevini sürdürdüğünü, ... A.Ş. sahibi ...'ın, 2007 yılında ...'e acentesi olması için teklifte bulunduğunu, tarafların böyle bir birlikteliğe karar kılıp, acentenin kurulması için gerekli olan masraf ve ekonomik alt yapısını oluşturmaya çalıştıklarını, bu şirketin kuruluşu için öngörüleri personel maaşı, yasal ödemeler, yeme içme, bilgisayar sistemi, ofis donanımı, (... uygun büro mobilyaları ve teçhizat donanımı) cama komple ... veya giydirilme yapılması (kendi logo ve belirledikleri ölçü ve bunun gibi diğer bazı masraf harcamaları için öngörülen bütçenin ... tarafından karşılanacağı kararlaştırılıp, bu amaçla çalışmaya başlanıldığını, ...'un, başlanan bu çalışmalar doğrultusunda kısmen bir miktar para ödediğini, böylece hedeflenen amaç doğrultusunda acentenin alt yapısının oluşturulduğunu, yapılan iyi niyet çalışmaları sonucunda bu çevrede ...'un müşteri portföyünün yetersiz oluşundan beklenen ticari kazanç sağlanamadığını, değişik zararlara uğrandığını, müvekkili şirketin, bu hususta sorumluluğunun da olmadığını, söz konusu olan ödemenin şahıs şirketine yapıldığını, müvekkili şirkete husumetin yasal olarak yöneltilmesinin de mümkün olmadığını belirterek, öncelikle husumetten, aksi halde esastan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 29/01/2019 tarih ve 2017/743 Esas - 2019/77 Karar sayılı kararı ile; " ....Taraflar arasında; -Acentelik ilişkisinin önce ... ile şahıs işletmesi olarak başladığı, ...'in işletmesinin (...) şirketleşerek (... Limited Şirketi olarak ) acentelik ilişkisinin devam ettiği, -Davacının ...'e (...) 17/04/2007 tarihinde 19980,00 TL (masraf hariç) EFT yolu ile gönderdiği hususunda bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davacı tarafından davalı ...'in işletmesi olan ... isimli firma hesabına, acentelik ilişkisinin başında gönderilen 19980,00 TL ödemenin, gerekli alt yapının sağlanması (demirbaş vs.) için karşılıksız olarak yapılıp yapılmadığı, karşılıksız olmaması halinde şahsa yapılan bu ödemenin davalı şirketten tahsilinin mümkün olup olmadığı noktalarında toplanmaktadır. Davalı bu ödemenin acentenin alt yapısının kurulması ve demirbaşların sağlanması için karşılıksız olarak yapıldığını iddia etmekle birlikte bu iddiasını ispatlayacak herhangi bir yazılı delil ibraz etmemiştir. Yapılan ödemenin demirbaşa ve alt yapı masraflara ilişkin olduğuna dair bir kayıt da bulunmamaktadır. Acentelik ilişkisinin ...'in işletmesi olan ... isimli firma ile başladığı daha sonra bu firmanın şirketleşmesi ile şirketle devam ettiği hususunda bir uyuşmazlık bulunmadığına göre bakiye alacağın davalı şirketten talep edilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır. Davacının, dava dışı firmaya yaptığı ödemenin davalıya yapıldığı kabul edilerek yapılan değerlendirmede, davacıya yapılan davalı ödemeleri de düşüldükten sonra davacının davalıdan 15454,85 TL alacaklı olduğu anlaşıldığından davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir. Alacağın likit nitelikte olması nedeniyle davacı lehine icra inkar tazminatı ödenmesine karar verilmiştir. " gerekçeleri ile; " 1-Davanın KABULÜ ile İstanbul Anadolu ... İcra Müdürlüğünün ... Esas sayılı takip dosyasında davalının itirazının iptali ile takibin 15.454,85 TL asıl alacak bakımından DEVAMINA, - Asıl alacağın %20 si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ÖDENMESİNE, -Asıl alacağa takip tarihinden itibaren avans faiz UYGULANMASINA, ... " karar verilmiş ve verilen karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Dava konusu alacağın davalı şirket adına gönderilmediğini, bu durumun bilirkişi raporu ile de tespit edildiğini, davacının sunduğu dekontta da, dava konusu paranın davalı limited şirkete değil, ...- ... hesabına gönderildiğinin ifade edildiğini, ...- ...'in ise işbu dosyada taraf dahi olmadığını, taraflar arasında bu şekilde bir belirleme de bulunmadığını, mahkemece davacının dava dışı firmaya yaptığı ödemenin davalıya yapıldığı kabul edilerek davanın kabulüne karar verilmesinin hukuka açıkça aykırılık teşkil ettiğini, Davacı şirketle dava dışı şahıs şirketi arasında bir anlaşma yapıldığını, fakat bu anlaşmanın davacının iddia ettiği şekilde olmadığını ve davalı müvekkili şirketin bu anlaşmada taraf olmadığını, dava dışı ...'in daha önce de bu alanda şahıs şirketi adı altında işlevini sürdürdüğünü, davacı şirketin sahibi olan ...'ın 2007 yılında TÜRSAB toplantısında ...'e ...'un yetkili acentesi olma teklifinde bulunduğunu, ...'in bu acentesinin müşteri portföyüyle uyuşmadığını düşündüğünden ve bu zamana kadar hedef müşteriye göre kendini organize ettiğinden bu teklifi 4-5 ay boyunca kabul etmediğini, ayrıca en önemli konulardan birinin de yeni acente için yapılacak masraflar olduğunu, ...'in, zaten ... olmak için bu masrafları yapmışken, düzenini, uygun müşteri profilini sağlamışken, ...'un en iyi ve müşteri memnuniyeti en yüksek acentesi iken ve ayrıca bir de ...'un kurumsal ürünlerini de satarken ...ya geçmesinin çok ciddi bir risk taşıdığını, fakat davacı firmanın, acentenin kurulması için gerekli olan altyapıyı kuracağını belirttiğini, davacı şirket sahibinin ısrar etmesi üzerine anlaşmaya vardıklarını, bu acentenin kuruluşu için öngörülen personel maaşı, yasal ödemeler, yeme içme masrafı, bilgisayar sistemi (bunların bütçesini ...'nın belirlediğini belirterek), ofis donanımı, (... konseptine uygun büro mobilyaları ve teçhizat donanımı), ... tabelaları, vs masraflar için öngörülen bütçenin ... tarafınca karşılanacağının kararlaştırıldığını, bu acentenin kuruluşu için toplamda 26.361,26 TL masraf yapıldığını, fakat davacı şirket tarafından kısmen bir miktar ödeme yapılarak, dava dışı ... - ...'in kalan bedeli kendi cebinden ödediğini, makbuzlardan da görüleceği üzere yapılan masraflara ilişkin faturaların dava dışı ... - ... adına kesildiğini, Yapılan tüm bu iyi niyet çalışmaları beklenen amaçları gerçekleştirmekten uzak kaldığından herhangi bir ticari kazanç elde edilemediği gibi şirketin çalışma süreci içerisinde değişik zararlara da uğradığını, tarafların ortaklaşa yapacakları çalışmalar sonucu meydana gelecek maddi ve manevi harcamaların taraflara müştereken yansıyacağı konusunda tarafların mutabakata vardıklarını, Para gönderiminin 16.04.2007 ve sözleşme tarihi 28.04.2010 iken; davacının sözleşmeye dayalı alacak talebinde bulunması ve sözleşmenin 8. maddesindeki hükümlere aykırı hareket ettiğinden bahisle sözleşmenin aynı maddesinde belirtilen yüksek faiz oranı uygulanarak 17.04.2007 tarihli makbuza dayalı alacak talebinde bulunmasının açıkça hukuka aykırı olduğunu, taraflar arasında imzalanan Acentelik Sözleşmesi'nin Satış Bedellerinin Tediyesi ve Hesaplaşma başlıklı 8. maddesinin, acentenin müşterilerden tahsil etmiş olduğu paranın davacı şirkete aktarımı hususlarına ilişkin olduğunu, Davacı tarafından sunulan 17.04.2007 tarihli makbuzun tamamen sözleşmenin dışında bir ödeme dekontu olduğunu, Bilirkişi raporda dava konusu edilen alacak için; "Dosyada mevcut dava dışı taraf ... (...)'in 2007 yılına ait Yevmiye Defterinde 74. Sayfasındaki 20.04.2007 tarihli, ... numaralı yevmiye maddesinde 19.980,00 TL 102.01 Bankalar hesabına borç ve 120.80 alıcılar hesabı (...) alacaklı olarak kaydın mevcut olduğu, bu kayıt ve tutarın dava konusu tutar olabileceği, sehven ... olarak kaydedilmiş olabileceği" şeklinde sonuç ve kanaate varıldığını, söz konusu defter kayıtlarında alacaklı olarak kayıt yapılan kişinin, işbu davada da 3. kişi olan ... firması olduğunu, yasada da belirtildiği üzere; bilirkişinin hukuki sorunlar hakkında görüş bildiremeyeceğini, ayrıca bilirkişinin delilleri takdir yetkisinin de bulunmadığını, bilirkişi tarafından bu hususlara aykırı hareket edildiğini, usulüne uygun olarak tutulan ticari defter ve kayıtları yok sayılarak bilirkişinin tamamen sübjektif yorum ve çıkarımlarıyla düzenlenen bu raporun, hakimin hukuki yorum yetkisi ile delilleri takdir yetkisine de müdahale ettiği için hukuka aykırılık teşkil ettiğini, söz konusu ek rapora dayanılarak mahkemece kurulan hükmün de usul ve yasalara aykırılık teşkil ettiğini, Alacağın likit olmadığını, alacak konusunun yargılamayı gerektirdiğini, mahkemece, hangi sebeplerle alacağın likit olduğunu gerekçeli kararda açıklanmadan davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu belirterek, İlk Derece Mahkemesi kararının aleyhe hükümlerinin kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK'nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, icra takibine yapılan itirazın İİK'nın 67. vd maddeleri uyarınca iptali istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, karara karşı davacı tarafça istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacı tarafça, davalı ile 2007 yılından itibaren acentelik ilişkisinin bulunduğu, 28/04/2010 tarihinde acentelik sözleşmesi yapılmak suretiyle bu ilişkinin 2012 yılının başına kadar devam ettiği, bu ilişkiden dolayı davalıdan 1.5454,85 TL alacaklı olduğu iddia edilerek davalı aleyhine icra takibi başlatıldığı; davalı tarafça, davalı şirketin kurucularından olan ...'in, davacı şirketin yetkilisinin teklifi ile 2007 yılında şahıs işletmesi olarak davacının acenteliğini üstlendiği, ofis donanımı ve gerekli alt yapının davacı tarafından karşılanacağının kararlaştırıldığı, sözleşmenin başında bu amaçla ...'e 20.000,00 TL para ödendiği, acentenin kuruluşu için toplam 26.361,26 TL masraf yapıldığı, kalan kısmın dava dışı ... - ... tarafından ödendiği, dava dışı firmaya yapılan ödemenin, davalı şirketten talep edilemeyeceği, davalı şirkete husumet yöneltilmesinin mümkün olmadığı savunulmuştur. Mahkemece, taraf delilleri toplanılmış, ticari defterler üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak istinafa konu karar verilmiştir. Dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanak ve gerekçe içeriğine göre, mahkemece ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, dosya kapsamına göre, acentelik ilişkisinin 2007 yılında ...- ... ile şahıs işletmesi olarak başladığı, 28/04/2010 tarihinden itibaren de ... Limited Şirketi ile devam ettiği anlaşılmakla, davacı tarafın alacak istemini davalı şirkete yöneltmesinde usule aykırılık bulunmadığı, davalı tarafça, takibe dayanak ödemenin, acentenin alt yapısının kurulması ve demirbaşların sağlanması için davacı tarafça karşılıksız olarak yapıldığına dair yazılı delil ibraz edilmediği gibi yemin deliline de dayanılmadığı, bilirkişi raporunun mahkemeyi bağlamayacağı, mahkemece raporun dosyadaki diğer deliller ile birlikte değerlendirilerek karar verildiği, alacak dekonta bağlı, belirlenebilir ve likit olduğundan, davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesinin yerinde olduğu, ilk derece mahkemesi hüküm ve gerekçesinde davalı vekilinin istinaf nedenlerinin ayrıntılı olarak karşılandığı, yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK' nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davalı tarafından yatırılan 121,30.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 1.055,72 TL istinaf karar harcından, istinaf eden davalı tarafından yatırılan 263,9 TL ( 44,40TL+219,5TL) mahsubu ile bakiye 791,82 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 22/12/2021 tarihinde HMK' nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy çokluğu ile karar verildi.
MUHALEFET ŞERHİ Dava, cari hesaptan doğan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine vâki itirazın iptali istemine ilişkin olup, davacı, acentelik anlaşmasının başında davalının maddi destek talebinde bulunması nedeniyle davalıya borç para verdiğini, davalının bu tutarı elde edeceği komisyonlarla geri ödeyeceğini söylemesine rağmen ödemediğini, sözleşmenin müvekkilince tek taraflı olarak feshedildiğini ileri sürmüş, davalı ise, taraflar arasındaki anlaşmaya göre acentelik ilişkisinin başında gerekli olan altyapı(ofis donanımı) masraflarının davacı tarafça karşılanacağını, söz konusu ödemenin bu kapsamda yapıldığını, ancak yeterli olmaması nedeniyle kendilerince de harcamalarda bulunduğunu, ayrıca ödemenin şahıs firması hesabına yapılmış olması nedeniyle kendisine husumet yöneltilemeyeceğini savunmuştur. Dava cari hesaptan doğan alacağa ilişkin olup yaptırılan bilirkişi incelemesi ile uyuşmazlığın yukarıda sözü edilen ödemeye ilişkin olduğu anlaşılmıştır, söz konusu ödemeye ilişkin dekont incelendiğinde, 17/04/2007 tarihli 19.980,00 TL bedelli EFT ödemesi olup, ödemenin nedenine ilişkin açıklayıcı bilgi bulunmadığı görülmüştür. Kural olarak havalenin mevcut borcun ödenmesi amacıyla yapıldığı kabul edilir, dolayısıyla ispat yükü bu ödemenin borç verme amacıyla yapıldığını ileri süren davacı üzerinde olup, iddiasını ispata yarar yazılı bir delil sunmamıştır. Bu durumda davalı beyanına itibar edilmesi, ödemenin acente ofis donanımı için acentelik ilişkisinin devam edeceği inancıyla yapılan ve ticari hayatta sıkça karşılaşılan bir ödeme olduğunun kabulü gerekir. Tarafların kabulünde olduğu üzere acentelik ilişkisi 2007 yılında şifahi anlaşma ile başlamış, 28/04/2010 tarihinde 1 yıl süreli, feshedilmediği takdirde 1'er yıl uzayacağı öngörülen yazılı sözleşme akdedilmiş, davacı tarafça 2012 yılı başlarında sözleşmenin tek taraflı feshedildiği bildirilmiş olup, buna göre acentelik sözleşmesinin kararlaştırılan süresinden önce feshi de söz konusu olmadığına göre, davacı tarafça yapılan bu ödemenin acentelik ilişkisi gereği karşılıksız da kalmadığı açıktır. Bununla birlikte davalı yan (davalı kurulmadan önceki şahıs firması) ticari defterleri incelendiğinde, dava konusu ödeme tutarı ile aynı tutarda bir ödemenin ödeme tarihine yakın bir tarihte davacı ile ilgisi olmayan dava dışı 3.bir firma lehine borç olarak kaydedildiği tespit edilmiş ise de, davalının 3.kişilerle ilgili defter kayıtlarının dayanakları sunma yükümlülüğü de bulunmadığından, salt miktar ve tarih benzerliği nedeniyle davalı aleyhine yorumlanamayacağı kabul edilmiştir. O halde mahkemece açıklanan bu hususlar dikkate alınarak davanın reddi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile kabulüne karar verilmesi doğru görülmediğinden, davalının istinaf talebinin reddine ilişkin verilen çoğunluk kararına katılmıyor muhalif kalıyorum. 22/12/2021



Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi