Esas No: 2019/2614
Karar No: 2021/1857
Karar Tarihi: 22.12.2021
BAM Hukuk Mahkemeleri İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/2614 Esas 2021/1857 Karar Sayılı İlamı
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2614
KARAR NO: 2021/1857
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME: İSTANBUL ANADOLU 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 04/07/2019
DOSYA NUMARASI: 2018/767 Esas - 2019/765 Karar
DAVA: Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 22/12/2021
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin ticaret ile uğraşırken güvendiği bazı kişilere yüklü miktarda mal kaptırdığını ve durumunun giderek kötüye gittiğini, tüm mallarını sattığını ve ticaretini sürdüremediğini, bu süreçte kendisinden alacaklı bulunan davalı ile 28/02/2018 tarihinde anlaşma yaptığını, batık halde iken elinde bulunan ve eşi adına kayıtlı tek malı olduğu halde kendisine borçlarına karşılık verdiğini, taraflar arasında devam eden başkaca bir borç ilişkisi kalmadığını, ancak davalının bu anlaşmaya rağmen elinde bulunan senedi icraya verdiğini belirterek, müvekkilinin Anadolu ... İcra Müdürlüğünün ... esas nolu dosyasından 15.469,53 TL borçlu olmadığının tespitine, takibin iptaline ve takip miktarının %20'si oranında kötü niyet tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili ile davacı arasındaki ticari ilişkiden kaynaklı olarak davacının müvekkiline borçlu olduğunu, müvekkilinin şifahi taleplerine rağmen alacağını tahsil edemediğini, bunun üzerine İstanbul Anadolu ... İcra Müdürlüğünün ... esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davacının mevcut dosya miktarı haricinde de davacıdan alacağının bulunduğunu, ödeme hususunda sürekli müvekkilini oyaladığını, bu süreçte mal varlığını da muvazaalı olarak devrettiğini, davacının üzerine kayıtlı olan taşınmazı muvazaalı olarak devir ettiğinin müvekkilince öğrenilmesi üzerine, davacı aranarak, taşınmaza ilişkin olarak iptal davası açılacağının söylenmesi üzerine davacının paniğe kapılarak eşinin üzerine kayıtlı aracı müvekkiline devretmesi karşılığında borcun silinmesinin teklif edildiğini, davacının aracın sigorta, kredi, vergi borcunun olmadığının söylendiğini, ardından aracın ... adına tescilinin gerçekleşmesi halinde müvekkilinin alacaklarından feragat etmiş sayılacağı husunda anlaşıldığını, davacı tarafça hazırlana protokol ile satış yetkili vekaletnamenin "başka bir malım yok, alırsan bir tek bu malım var" denmek suretiyle müvekkiline dayatıldığını, alacağını tahsil etmek isteyen müvekkilinin anlık olarak imzalatılan protokol ile satış yetkili vekaletnameyi teslim aldığını, ertesi gün satış işlemleri için notere giden ...'ın aracın 17.365,00 TL kredi borcu olduğunu, sigortası olmadığını, vergi borçlarının olduğunu, muayenesi olmadığını öğrendiğini, bu durumun davacıya söylendiğini, davacının "başka sana verecek birşeyim yok, arabayı verdim, ne yaparsan yap, borcum kalmadı sana artık" diyerek kestirip attığını, bunun üzerine aracın zilyetliğinin kendisine geçmesinin verdiği endişe ile mecburen araç bakımlarını yaptırdığını, sigortasını yaptırdığını, vergi borçlarını ödediğini, muayenesini yaptırdığını, aracın tüm kredi borcunu esnaf olan arkadaşından alarak kapattığını ve borç aldığı esnaf arkadaşına devrettiğini, araca toplam 21.307,30 TL masraf yaptığını, muvazaalı olarak devredilen taşınmazın geçersiz olarak imzalanan protokolün imzalanmasının ertesi günü devredildiğini, muvazaalı olarak devredilen taşınmazla ilgili Kocaeli 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018/289 Esas sayılı dosyası ile tasarufun iptali davası açtıklarını belirterek, davanın reddine, davacı aleyhine %20 oranında icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 04/07/2019 tarih ve 2018/767 Esas - 2019/765 Karar sayılı kararı ile; "...Taraflar arasında akdedilen ‘protokol’ başlıklı 28/02/2018 tarihli sözleşme incelendiğinde, taraflar arasındaki ticari alım satımlardan kaynaklanan fatura ve senetlere ilişkin bakiye borcun araç verilerek ödenmesinin kararlaştırıldığı, davacının davalıya tüm borçlarına karşılık olarak ... plakalı aracı devredeceğinin, aracın devredilmesinden sonra davalının fatura, açık hesap, ticari alım-satım alacaklar bakiyesi ve elindeki veya icra kasasındaki veya piyasadaki tüm senetlerden ve böylece taraflar arasındaki tüm alacaklardan feragat etmiş olacağının, protokoldeki edimlerin yerine getirilmesi halinde davacı ...'in davalı ...'a hiçbir borcunun kalmayacağının yazılı olduğu görülmüştür. Dava, icra takibinden sonra açılan menfi tespit istemine ilişkindir. Davacı, taraflar arasında imzalanan 28/02/2018 tarihli protokol gereğince taraflar arasındaki borç ilişkisinin tasfiye edildiğini, takibe konu senedin bedelsiz kaldığını, takibe dayanak bono nedeniyle borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmektedir. Davalı taraf, protokol gereği kendisine devredilen aracın kredi, sigorta ve vergi borcu olduğunu, muayenesiz olduğunu, aracın eksikliklerinin ve borçlarının kendisine söylenmediğini, aracı devir aldıktan sonra 21.307,30 TL masraf yaptığını açıklanan nedenlerle protokolün geçersiz olduğunu ve davanın reddini talep etmiştir. Taraflar arasında imzalanan 28/02/2018 tarihli protokol incelendiğinde...plakalı aracın borçlardan ari olarak devredileceğine dair bir hüküm yer almamaktadır bu nedenle devre konu aracın borçları nedeniyle protokolün geçersiz olduğu yönündeki davalı savunmasına itibar edilmemiştir. Diğer yandan davalı protokolün kendisine dayatıldığını, anlık olarak protokolün kendisine imzalatıldığını iddia etmiş ise de bu yönde bir delil de dosyaya sunmamıştır. Taraflar arasında imzalanan protokolde ticari alım satımlardan kaynaklanan fatura ve senetlere ilişkin bakiye borcun araç verilerek ödenmesinin kararlaştırıldığı, davacının davalıya tüm borçlarına karşılık olarak ... plakalı aracı devredeceğinin, aracın devredilmesinden sonra davalının fatura, açık hesap, ticari alım-satım alacaklar bakiyesi ve elindeki veya icra kasasındaki veya piyasadaki tüm senetlerden ve böylece taraflar arasındaki tüm alacaklardan feragat etmiş olacağının, protokoldeki edimlerin yerine getirilmesi halinde davacı ...'in davalı ...'a hiçbir borcunun kalmayacağının yazılı olduğu, ... plakalı aracın davalıya devredildiği anlaşılmakla davacının İstanbul Anadolu ... İcra Müdürlüğünün ... esas sayılı sayılı takip dosyasına dayanak teşkil eden 31/12/2017 vadeli, 15.000 TL bedelli, 01073 seri numaralı bonodan dolayı borçlu olmadığının tespitine, ayrıca protokolün 2. maddesinde " aracın devredilmesinden sonra davalının fatura, açık hesap, ticari alım-satım alacaklar bakiyesi ve elindeki veya icra kasasındaki veya piyasadaki tüm senetlerden ve böylece taraflar arasındaki tüm alacaklardan feragat etmiş olacağının..." yazılı olmasına rağmen bononun takibe konulmasında davalının haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşılmakla davacı lehine kötü niyet tazminatına hükmedilmiş olup aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. " gerekçeleri ile; " 1-Davanın KABULÜ ile, davacının İstanbul Anadolu ... İcra Müdürlüğünün ... esas sayılı sayılı takip dosyasına dayanak teşkil eden 31/12/2017 vadeli, 15.000.TL bedelli, 01073 seri numaralı bonodan dolayı borçlu olmadığının tespitine, 2-Davacının kötü niyet tazminatı talebinin kabulü ile, 15.469,53 TL'nin %20'si oranında kötü niyet tazminatının davalıdan alınıp davacı tarafa verilmesine, ... " karar verilmiş ve verilen karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Davaya konu edilen 28.02.2018 tarihli anlaşmanın geçersiz olduğunu, müvekkiline ... plakalı aracın herhangi bir borcu olmadığı ısrarla belirtilerek anlaşmanın imzalandığını, fakat daha sonra aracın devri için notere gidildiğinde aracın toplam 21.307,30TL borcu olduğunun öğrenildiğini, mahkemece bu husustaki beyanları dikkate alınmaksızın, gerekli ve yeterli araştırma yapılmaksızın eksik incelemeyle karar verildiğini, Davacının, aracın devri için notere gelmek istemediğini, dilerse müvekkilinin kardeşi ...'a satış yetkisini içerir vekaletname verebileceğini belirttiğini, bu durumun, davacının ... plakalı aracın borçları olduğunu bildiği, bunu müvekkilinden sakladığı ve aracın devri için notere gidildiğinde meydana gelecek karışıklıktan kaçmak niyetiyle hareket ettiği ve netice itibarıyla hileli davranışlarla müvekkilini aldattığını açıkça gösterdiğini, davacının, gerçeğe aykırı beyanlarıyla müvekkilini yanılttığını, bu nedenle TBK. m36/1 doğrultusunda 28.02.2018 tarihli anlaşmanın, aldatılan taraf olan müvekkili için bağlayıcı olmadığı ve hile hükümlerinin tatbik olunması gerektiği hususları gözetilmeksizin karar verilmesinin hatalı olduğunu, Ayrıca davacının, zor durumundan yararlanarak gerçeğe aykırı beyanlarla müvekkilini 28.02.2018 tarihli anlaşmayı yapmaya ikna ettiğini, bu sebeple TCK m158/1-b'de belirtilen suçun meydana gelmesinden ötürü 21.08.2019 tarihinde Kocaeli Cumhuriyet Başsavcılığı'na taraflarınca suç duyurusunda bulunulduğunu, ceza davasının sonucunun davanın sonucuna etki edecek olmasına rağmen, mezkur dosyanın sonucu beklenmeksizin karar verilmiş olmasının da doğru olmadığını, Davacı/borçlu ile davalı/alacaklı arasında imzalanan protokol başlıklı anlaşmada ... plakalı aracın ... adına tescilinin gerçekleşmesinden sonra ...'ın muaccel ve müeccel alacaklarından feragat edeceğinin belirtildiğini, fakat somut olayda ... plakalı aracın müvekkili adına tescilinin hiç bir zaman gerçekleşmediğini, müvekkili adına söz konusu tescilin gerçekleştirilmesinin, 28.02.2018 tarihli "Protokol" başlıklı anlaşmanın geçerlilik şartı olduğunu, anlaşmanın geçerlilik şartı gerçekleşmediğinden davalı/alacaklı ile davacı/borçlu arasında imzalanan protokolün geçerli olmadığını, anlaşmaya bağlanan hukuki sonuçların doğmadığını, bu nedenle mahkemece "protokolün geçersiz olduğu yönündeki davalı savunmasına itibar edilmediği" şeklindeki gerekçesinin denetime elverişli olmadığını, Hukuken geçerli olmayan bu anlaşmaya dayanarak yerel mahkemenin hüküm kurması, protokolün geçersiz olduğu yönündeki savunmalarına itibar edilmemesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi E. 2016/4937-K. 2017/7145 T. 12.12.2017 kararında da bu hususa işaret edildiğini belirterek, İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılarak esas hakkında davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. talebinde bulunmak zarureti hasıl olmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK'nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, bonoya istinaden başlatılan icra takibi nedeniyle borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, karara karşı davalı tarafça istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Taraflar arasında ‘protokol’ başlıklı 28/02/2018 tarihli sözleşme imzalandığı, davalı tarafça davacı aleyhine İstanbul Anadolu ... İcra Müdürlüğünün ... esas sayılı dosyası ile 04/08/2017 düzenleme tarihli, 31/12/2017 vadeli 15.000.TL bedelli bonoya istinaden 30/03/2018 tarihinde kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile icra takibi başlatıldığı, mahkemece, taraflar arasında yapılan protokol hükümleri uyarınca ve protokolde belirtilen aracın davalıya devredilmesi nedeniyle davacının davalıya olan borçlarının sona erdiği, bu nedenle icra takibine dayanak bonodan dolayı da davacının borçlu olmadığı gerekçesi ile davanın kabulüne karar verildiği görülmektedir. Somut uyuşmazlıkta; 28/02/2018 tarihli protokolde, taraflar arasındaki ticari alım satımlardan kaynaklanan fatura ve senetlere ilişkin bakiye borcun araç verilerek ödenmesinin kararlaştırıldığı, davacının eşine ait ... plakalı aracın davalıya devredilmesiyle davalının alacaklarından feragat etmiş olacağının düzenlendiği, icra takibine dayanak bononun tanzim ve vade tarihleri, protokol tarihinden önce olmakla protokolün işbu bonoyu da kapsadığı, icra takibinin ise protokol tarihinden sonra başlatıldığı, her ne kadar davacı tarafça, protokolde belirtilen aracın davacıya devredilmediği savunulmuş ise de, aynı protokolde, aracın satışı için davalının kardeşine satış yetkili vekaletname verildiği ve vekaletnamenin imza sırasında teslim edildiğinin belirtildiği görülmekle, araç devredilmemiş dahi olsa bundan davacının bir sorumluluğunun olmayacağı, kaldı ki davalının aracı, borç aldığı arkadaşına devrettiğini beyan ettiği; yine davalı tarafça davacının hilesi nedeniyle protokolün geçersiz olduğu savunulmuş ise de, hilenin öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içinde geçersizliğin ileri sürülebileceği, davaya cevap dilekçesinde, imzalanan protokol ile satış yetkili vekaletnamenin teslim edildiği, ertesi gün satış işlemleri için notere giden ...'ın aracın borcu vs. olduğunu öğrendiğinin beyan edildiği dikkate alındığında, iddianın ileri sürülüş tarihine göre bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde sözleşmeden dönüldüğü iddia ve ispat edilmediğinden, sözleşme ve hükümlerinin taraflar için bağlayıcı olduğu, mapkemenin, karar tarihinden (04/07/2019) sonra yapıldığı beyan edilen (21.08.2019) savcılık şikayetinin sonucunu beklemesinin mümkün olmadığı, istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı anlaşılmaktadır. Sonuç olarak, dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığından, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK' nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davalı tarafından yatırılan 121,30.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 1.056,72 TL istinaf karar harcından, istinaf eden davalı tarafından yatırılan 264,18 TL (44,40TL+219,78TL) mahsubu ile bakiye 792,54 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 22/12/2021 tarihinde HMK' nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy çokluğu ile karar verildi.
MUHALEFET ŞERHİ Dava, bonoya dayalı icra takibi nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkin olup, davacı, taraflar arasında eşi adına kayıtlı olan aracın davalıya devredilmesi karşılığında, davalının kendisini mevcut borçlarından ibra edeceğine ilişkin anlaşma yapıldığını, ancak davalının buna rağmen kendisinin borcuna karşılık verdiği bir senedi icra takibine haksız yere konu ettiğini ileri sürmüş, davalı ise anlaşmanın kendisine hile ile imzalatılmış olması nedeniyle geçersiz olduğunu, anlaşmadan sonra satış işlemleri için notere gidildiğinde aracın çok sayıda borcu olduğunun öğrenildiğini, bir arkadaşından borç almak suretiyle aracın borcunu kapattığını ve aracı da borç aldığı arkadaşına devrettiğini, yaptığı masraflar nedeniyle zarara uğradığını, dolayısıyla davacının borcunun kalmadığı yönündeki iddiasının haksız olduğunu savunmuştur. Taraflar arasında akdedilen adi yazılı protokol gereğince davacının eşine ait aracın davalıya devri karşılığında, davacının tüm fatura ve senede dayalı borçlarından dolayı ibra edileceği hususunda herhangi bir uyuşmazlık yoktur. Ne var ki araç ile ilgili satış işlemlerinin Karayolları Trafik Kanunu 20/d maddesi uyarınca noter huzurunda yapılması gerekli olup, resmi şekilde yapılmayan satış işlemleri geçersizdir. Bununla birlikte sözleşmedeki edimlerin büyük bölümü taraflarca karşı çıkılmaksızın yerine getirilmiş ise, sözleşmenin geçersiz olduğu ileri sürülerek sözleşmedeki diğer edimlerin ifasından kaçınılamaz, bu davranış MK2 'ye aykırıdır. Somut olaya döndüğümüzde davalıya araç devrinin gerçekleştirilebilmesi amacıyla davalının kardeşine vekaletname verildiği anlaşılmakta olup, bu vekaletnamenin kullanılması suretiyle dava konusu aracın davalının aldığı borç paraya karşılık dava dışı 3.şahıs adına devredildiğini beyan edilmiştir. Bu durumda dava konusu aracın devrini kendi adına almak yerine 3.şahsa devrini sağlayan davalının, artık adi yazılı protokolle bağlı olduğunun kabulü gerekir. Protokolde ise aracın borçtan ari şekilde devredileceği yönünde bir hüküm olmadığına göre, davalının aksi yöndeki savunmasına itibar edilemez. Açıklanan nedenlerle ilk derece mahkemesince davanın bu gerekçelerle kabulü gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş ise de, kararın sonucu itibariyle doğru olması nedeniyle, bu gerekçelerle davalının istinaf talebinin reddi gerektiğini düşündüğümden, kararın gerekçe kısmına ilişkin olarak çoğunluk kararına katılmıyor muhalif kalıyorum. 22/12/2021
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.