Esas No: 2021/4925
Karar No: 2022/2533
Karar Tarihi: 21.03.2022
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2021/4925 Esas 2022/2533 Karar Sayılı İlamı
3. Hukuk Dairesi 2021/4925 E. , 2022/2533 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; davalıya ait binada yapı denetim faaliyeti yürüttüğünü, bu amaçla sözleşme akdettiklerini, davalı tarafça yapı denetim hizmet bedelinin icra takibi yaptığını, davalının takibe itiraz ettiğini ve takibin durduğunu ileri sürerek, itirazın iptali ile takibin devamına, davalının inkar tazminatına mahkum edilmesini talep etmiştir.
Davalı; binayı inşa etmek üzere dava dışı müteahhit ile anlaştığını, kendisi adına müteahhitle sözleşmeyi eşinin yaptığını, bu sözleşmeye göre tüm masrafların müteahhide ait olduğunu, bu nedenle yapı denetim ücretinin onun tarafından ödenmesi gerektiğini, kaldı ki sözleşme altındaki imzanın kendisine ait olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; davacının denetim yönetmeliğinde belirlenen yükümlülüklerini yerine getirmediğinden idarenin kontrol ve denetim yetkisinin saf dışı kalacağı, bu halde imzanın davalıya ait olup olmamasının bir önemi bulunmadığı gerekçesiyle, davanın reddine dair verilen karar, davacı tarafın temyizi üzerine, Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 06/04/2017 tarihli ve 2015/16195 E. 2017/4156 K. sayılı kararıyla; "...davacı yönetmelikteki bazı yükümlülüklerini yerine getirmemişse de hizmetin verildiği, sözleşmedeki imzanın davalıya ait olup olmamasının da durumu değiştirmediği, bu nedenle mahkemece, verilen hizmetin taraflar arasındaki sözleşme ile birlikte değerlendirilmesi suretiyle gerekirse alanında uzman bilirkişiden rapor alınarak bedelin belirlenmesi gerektiği..." gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulü ile davalının icra dosyasına yaptığı itirazın kısmen iptaline, takibin 12.075,74 TL asıl alacak üzerinden asıl alacağa takip tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte devamına, asıl alacağın %20' si tutarındaki 2.415,14 TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, fazla talebin reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Somut olayda; mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılamada, alanında uzman bilirkişiden kök ve ek rapor alınmış, alınan kök raporda belirlenen 31/12/2009, 31/12/2010 ve 31/12/2012 tarihli yıl sonu seviye tespit tutanaklarına göre belirlenen toplam 12.075,74 TL’ye hükmedilmiştir. Ne var ki, dosya kapsamında yer alan taraflar arasındaki sözleşme 11/09/2008 tarihli olup, alınan ek bilirkişi raporu ile de doğru şekilde belirlendiği üzere, davacının davalıya dava konusu yapı denetim hizmetini verdiği sabit olmakla, 31/12/2008 tarihli yıl sonu seviye tespit tutanağına istinaden 16.851,02 TL ile 02/04/2010 tarihli ara dönem seviye tespit tutanağına istinaden 5.386,75 TL’yi de talep etmekte haklı olduğu kuşkusuzdur.
Bu itibarla mahkemece, 28/04/2020 tarihli bilirkişi ek raporunda belirlenen 5 ayrı hakedişten kaynaklı toplam 34.313,51 TL’nin hüküm altına alınması gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile 03/07/2019 tarihli kök rapora göre karar verilmesi doğru görülmemiştir.
2-Bundan ayrı, ticari işlerde, taraflar arasında öngörülmese dahi avans faizi oranında temerrüt faizi talep edilebilir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun ticari iş karinesini düzenleyen 19. maddesi;
“ (1) Bir tacirin borçlarının ticari olması asıldır. Ancak, gerçek kişi olan bir tacir, işlemi yaptığı anda bunun ticari işletmesiyle ilgili olmadığını diğer tarafa açıkça bildirdiği veya işin ticari sayılmasına durum elverişli olmadığı takdirde borç adi sayılır.
(2) Taraflardan yalnız biri için ticari iş niteliğinde olan sözleşmeler, Kanunda aksine hüküm bulunmadıkça, diğeri için de ticari iş sayılır.” düzenlemesini içerir.
Buna göre; davacı tacir olup icra takibinde de ticari faiz talep etmiş olmakla, mahkemece ticari faize hükmedilmesi gerekirken hatalı değerlendirme ile yasal faize hükmedilmesi de doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci ve ikinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK'nın 428. maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK'nın geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'nın 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 21/03/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.