Esas No: 2021/7764
Karar No: 2022/2500
Karar Tarihi: 21.03.2022
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2021/7764 Esas 2022/2500 Karar Sayılı İlamı
3. Hukuk Dairesi 2021/7764 E. , 2022/2500 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 3. HUKUK DAİRESİ
İLK DERECE
MAHKEMESİ : BÜYÜKÇEKMECE 5. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen alacak davasının reddine dair verilen karar hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda; davacı tarafın istinaf başvurusunun kabulü ile düzelterek yeniden esas hakkında verdiği kararın, süresi içinde davacı ve bir kısım davalılar tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, eski eşinin anne ve babası olan davalıların 2004 – 2011 yılları arasındaki sağlık sigortası prim ödemelerinin kendisi tarafından ödendiğini, ancak davalılar tarafından bu bedellerin kendisine geri ödenmediğini, bu sebeple davalılara ait Can Sağlığı Sigortası prim ödemelerinin tahsili için Büyükçekmece 2.İcra Müdürlüğü'nün 2012/7506 esas sayılı dosyası ile icra takibi başlattığını,ancak takibe borçluların itirazı üzerine takibin durduğunu belirterek; vaki itirazın iptaline, takibin devamına, davalı tarafa inkar tazminatı yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar, davacının damatları olduğunu, kendilerinin yaşlı olması sebebiyle sağlık sigorta primlerini ödemelerini yapması için davacıya elden para verdiklerini, ancak davacının müvekkillerinin yurt dışında iken makbuzlarla icra takibi başlatıp haksız şekilde takibi kesinleştirdiğini, davacının kötü niyetli olduğunu beyanla davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Ilk derece Mahkemesince TMK 129 maddesi uyarınca ‘Somut olayın incelenmesinde; davacı boşanmadan önce kayınpederi ve kayınvalidesine ait sağlık sigortası ödemelerini ifa ederek bunların iadesini talep etmiş ise de, söz konusu sigortanın niteliği ve taraflar arasındaki sıhri hısımlık göz önüne alındığında ödemelerin ahlaki bir borcun ifası olarak kabulü gerektiği, evliliğin zevale ermesinin ahlaki borcun ifasının iadesini gerektirmeyeceği‘ gerekçesiyle davanın reddine dair verilen karara karşı, davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesince ’...dava, sebepsiz zenginleşmeye dayalı alacak talebine ilişkindir... somut olayda, taraflar damat ile kayınpeder ve kayınvalide olup, yapılan ödemeler can sigortası primlerine ilişkin olup, gerek ödemelerin sebebi ve gerekse de miktarları dikkate alındığında ,ihtiyari sigorta türü olan bu sigorta primlerinin ödenmesinin ahlaki bir görevin ifası kapsamında olmadığı,..Dava ve takip konusu edilen 2004 - 2009 yılları arasındaki poliçe primlerinin davacı tarafından ödendiği, davalıların bu prim ödemelerini elden iade ettikleri hususunda yazılı belge sunamadıkları, buna mukabil Yapı Kredi Sigorta 'nın dosyaya celp edilen yazısı ile bu ödemelerin davacının kredi kartından tahsil edildiği anlaşılmıştır...Böylece, bu tesbitlere göre, dava ve takip konusu prim ödemelerinden davalıların sorumlu olduğu, davalı - borçluların 2004-2009 yılları arasındaki davacının ödediği poliçe primlerinden sorumlu olduklarının kabulü halinde davacının davalılardan 111.600,00.11 (Talep: 166.276,00.TL) asıl alacak ile 55.596,29.TL (Talep: 63.325,55.TL) işlemiş faiz olmak üzere toplam 167.256,26.TL alacağı olabileceği bilirkişi raporu ile tesbit edilmiştir...Ancak, davalıların süresi içinde zamanaşımı itirazları mevcut olup, takip konusu bir kısım alacak miktarlarının takip tarihi dikkate alındığında zamanaşımına uğraması sözkonusu olup,bu konuda mahkemece değerlendirme yapılmadığı anlaşılmıştır.Takip tarihi 11/09/2012 olup, 2004 yılından 2011 yılına kadar yapılan ödemeler takip konusu edilmiştir. Buna göre, 26/04/2010 tarihinden önceki alacakların zamanaşımına uğradığı zamanaşımına uğramayan ve talep ediebilecek ana para miktarının 20.339,00-TL, takip tarihine kadar işlemiş faizin 2.620,01 TL olduğu‘ anlaşıldığı gerekçesiyle ‘Davacının istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile karar HMK 353/1-b-2 maddesi uyarınca düzeltilerek yeniden esas hakkında;1- Davanın kısmen kabulü ile , Büyükçekmece 2. İcra Müdürlüğünün 2012/7506 E.sayılı dosyasında davalı- borçluların itirazının kısmen iptali ile, icra takibinin 20.339,00 TL asıl alacak ile 2.620,01 TL işlemiş faiz yönünden takip talebinde yazılı şartlarla devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine, 2- İtirazın iptal edilen kısmı üzerinden %20 oranında icra inkar tazminatının davalılardan alınarak davacıya verilmesine’ karar vermiştir.
Bölge adliye mahkemesinin kararı üzerine davacı ve bir kısım davalılar tarafından temyiz kanun yoluna başvurulmuştur.
1-Davacı tarafın temyiz istemine yönelik yapılan incelemede;
Davacı, dava dilekçesinde; davalılar adına ödediği özel sağlık sigorta primlerine ilişkin olarak icraya koyduğu alacağa vaki itirazın iptali talebinde bulunmuştur. Davalılar; yaşlı olması sebebiyle sağlık sigorta primlerini ödemelerini yapması için davacıya elden para verdikleri savunmasında bulunmuşlardır .
Yargılama sırasında Davalılardan ... nın 15.04.2015 tarihinde vefat ettiği, mirasçıları davaya dahil edilerek yargılamaya devam edildiği ve bir kısım mirasçılarının mirası ret ettiği hususu da anlaşılmıştır.
Maddi olayları ileri sürmek taraflara, hukuki nitelendirme yapmak ve uygulanacak kanun maddelerini belirlemek hakime ait olduğundan (6100 sayılı HMK m. 33) iddianın ileri sürülüş şekline göre dava, vekaletsiz iş görmeden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir.
Vekaletsiz iş görme halinde, 818 sayılı BK (6098 sayılı BK.), özel bir zamanaşımı süresi öngörmediğinden, BK'nın 125. maddesindeki (6098 sayılı yasa 146.madde) on yıllık genel zamanaşımı süresinin uygulanması gerekmektedir.
Bu itibarla bölge adliye mahkemesince, eldeki davada vekaletsiz iş görmeye ilişkin on yıllık zamanaşımı süresinin uygulanması gerektiği gözetilmek suretiyle zamanaşımı definin değerlendirilmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yanlış hukuki nitelendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi, doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir.
2- Bozma nedenine göre davacının sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına.
3-Bir kısım davalıların temyiz istemine yönelik yapılan incelemede; bozma nedenine göre bir kısım davalıların sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMK'nın 371. maddesi uyarınca temyiz olunan İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3.Hukuk Dairesinin 29/06/2021 tarih ve 2019/1999 E. 2021/1937 K. Sayılı kararının BOZULMASINA, 2. bentte açıklanan nedenlerle davacının sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, 3. bentte açıklanan nedenlerle bir kısım davalıların sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edenlere iadesine, dosyanın HMK'nın 373/2 maddesi uyarınca kararı veren bölge adliye mahkemesine gönderilmesine, 21/03/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.