Esas No: 2022/468
Karar No: 2022/2424
Karar Tarihi: 17.03.2022
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2022/468 Esas 2022/2424 Karar Sayılı İlamı
3. Hukuk Dairesi 2022/468 E. , 2022/2424 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 46. HUKUK DAİRESİ
İLK DERECE
MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 30. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen asıl davada itirazın iptali, birleşen davada alacak davasının asıl davanın kabulüne, birleşen davanın kısmen kabulüne dair verilen karar hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda; taraf vekillerinin istinaf başvurusunun esastan reddine yönelik olarak verilen kararın, süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı asıl davada; avukat olduğunu, davalının dahil olduğu şirketler grubunda bulunan dava dışı ... İletişim ve Otomasyon Sistemleri Ltd. Şti. ile 12.08.2009 tarihli Hukuki Danışmanlık ve Avukatlık Hizmetleri Sözleşmesi akdedildiğini, gelişen süreçte dava dışı şirketin tasfiye edildiğini ve davalı şirketin faaliyete geçirildiğini, iki şirketin ortaklarının ve yönetiminin hemen hemen aynı kişilerden oluştuğunu, avukatlık sözleşmesinin fiilen davalı şirket ile uygulanmaya devam ettğini, sözleşme kapsamında davalı şirketi çok sayıda dosyada vekil olarak temsil ettiğini, 2015 yılı ocak ayında davalı şirket tarafından sözleşmenin sona erdirilmek istendiğinin kendisine bildirildiğini, bunun üzerine avukatlık sözleşmesi gereği 2015 yılı mart sonu itibari ile sözleşmenin sona erdirilebileceğini davalı şirket yetkililerine ifade ettiğini, davalıya ihtar göndererek takip ettiği dosyalar kapsamında avukatlık ücreti olarak toplam 192.775 TL’nin ödenmesini talep ettiğini, davalının ihtarnameye cevabında talebinin haksız olduğunu belirterek, 31.03.2015 tarihi itibariyle aylık ücretin ve belgeli tüm masrafların ödeneceğini bildirdiğini, ardından davalının Kartal 5. Noterliğinin 20.03.2015 tarih ve 06733 yevmiye numaralı azilnamesi ile kendisini azlettiğini, davalının vekalet ücretini ödemediğini, alacağını tahsil etmek amacıyla İstanbul Anadolu 12. İcra Müdürlüğünün 2015/8123 Esas sayılı dosyası üzerinden icra takibi başlattığını, davalının haksız olarak takibe itiraz ettiğini ileri sürerek, fazlaya ilişkin her türlü hakkı saklı kalmak kaydıyla itirazın iptali ile takibin devamına,
davalı aleyhine takip konusu 87.135,00 TL alacağın %20'sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini istemiş; birleşen davada, ödenmeyen danışmanlık ücreti ve masraf alacağı ile İstanbul Anadolu 5. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2013/329 Esas sayılı dosyadaki karşı yan vekalet ücretinin tahsilini talep ederek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 52.793,41 TL’nin 18.03.2015 tarihinden itibaren işleyen mevduata uygulanan en yüksek faiz oranı ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, asıl ve birleşen davada davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, asıl davanın kabulü ile, İstanbul Anadolu 12. İcra Müdürlüğünün 2015/8123 Esas sayılı icra takip dosyasına vaki itirazının iptali ile takibin devamına, davacı tarafın icra inkar tazminatı isteminin koşulları oluşmadığından reddine, birleşen davanın kısmen kabulü ile, 52.693,39 TL'nin 18.03.2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı taraftan tahsiline karar verilmiş; hükme karşı, taraflar istinaf talebinde bulunmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince, tarafların istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş; hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı bilgi ve belgelere, özellikle temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararında yazılı gerekçelere, davalının davacıya gönderdiği 20.03.2015 tarihli ihtarnamede davacıdan kendilerini temsil ettiği dava dosyalarının teslimini talep ettiğine ilişkin beyanı gözetildiğinde, davacının ödenmeyen vekalet ücretinin tahsilini talep etmesinde haklı olması sebebiyle davacının azlinin haksız olmasına göre, davalının ikinci ve üçüncü bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- Davacı, asıl davada ödenmeyen vekalet ücretinin tahsili amacıyla başlattığı takibe vaki itirazın iptalini talep etmiş; birleşen davada azlin haksız olduğunu ileri sürerek, ödenmeyen danışmanlık ücreti ve masraf alacakları ile birlikte İstanbul Anadolu 5. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2013/329 Esas sayılı dosyasında hükmedilen karşı yan vekalet ücretinin tahsilini talep etmiştir. Mahkemece; davalının davacının azlinin haklı sebebe dayandığını ispatlayamadığı, davacının ödenmemiş vekalet ücretini talep etmesinin azil için haklı sebep sayılamayacağı, davalı şirket ile dava dışı ... İletişim ve Otomasyon Sistemleri Ltd. Şti.’nin grup şirket olduğu, dosyada bulunan mail içerikleri dikkate alındığında, davacı ile ... İletişim ve Otomasyon Sistemleri Ltd. Şti. arasındaki sözleşmenin davalı şirket için de uygulanmaya devam ettiği, bu sebeple davalı şirketin sözleşme kapsamında sorumluluğunun bulunduğu, alınan 09.02.2021 tarihli bilirkişi raporu doğrultusunda davacının asıl davada talep edebileceği vekalet ücreti alacağının 130.180,00 TL olarak tespit edildiği, birleşen dosya kapsamında ise davacının 52.693,39 TL alacağı bulunduğunun anlaşıladığı gerekçesiyle, asıl davanın kabulü ile birleşen davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; tarafların istinaf talebinde bulunması üzerine Bölge Adliye Mahkemesince; davalı şirket ve dava dışı ... İletişim ve Otomasyon Sistemleri Ltd. Şti. arasında, her iki şirketin ortaklarının ve yetkililerin neredeyse aynı kişilerden oluşması sebebiyle organik bağ bulunduğu, bu sebeple davacı ile dava dışı ... İletişim ve Otomasyon Sistemleri Ltd. Şti. arasındaki 12.09.2009 tarihli sözleşmenin davalı şirket yönünden de geçerli olduğu, davacının sözleşme kapsamında davalıdan vekalet ücretinin ödenmesini talep edebileceği, buna göre davacının azlinin haklı bir sebebe dayanmadığı, davacı avukatın ücretsiz görev yapmasının da kanunen yasak olduğu, sözleşmede KDV ve stopaj ödemesi ile ilgili bir düzenleme bulunmaması sebebiyle, sözleşmede kararlaştırılan ücrete KDV ve stopajın dahil olduğunun kabul edilmesi gerektiği gerekçesiyle, davacı ve davalının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
6100 sayılı HMK’nın “taleple bağlılık ilkesi” başlıklı 26/1 maddesinde hâkimin tarafların talep sonuçlarıyla bağlı olduğu ve talepten fazlasına veya başka bir şeye karar veremeyeceği hüküm altına alınmıştır, sözü edilen yasa maddesi uyarınca, mahkemenin talepten başka bir şeye karar vermesi mümkün bulunmamaktadır.
Somut olayda; davacı dava dilekçesinin ekinde, kendisi tarafından takip edilen dosyaların listesini sunarak 19 adet dava dosyası bildirmiş, hükme esas alınan bilirkişi raporunda ise dava dilekçesinin ekindeki listede yer almayan İstanbul Anadolu 17. İş Mahkemesinin 2011/1167 ve İstanbul Anadolu 17. İş Mahkemesinin 2011/1157 Esas sayılı dosyaları yönünden de değerlendirme yapılarak davacının vekalet ücreti alacağı hesaplanmıştır. Davacının davasını ıslah etmediği de dikkate alındığında, HMK'nın 26. maddesinde düzenlenen taleple bağlılık ilkesine aykırı şekilde, dava dilekçesinin ekindeki listede yer almayan, diğer bir anlatımla davacı tarafça dava konusu yapılmayan dosyalar yönünden de değerlendirme ve hesaplama yapılarak karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
3- İlk derece mahkemesi ve bölge adliye mahkemesince davalı şirket ile dava dışı ... İletişim ve Otomasyon Sistemleri Ltd. Şti. arasında organik bağ bulunması sebebiyle, davacı ile dava dışı ... İletişim ve Otomasyon Sistemleri Ltd. Şti. arasındaki 12.08.2009 tarihli Hukuki Danışmanlık ve Avukatlık Hizmetleri Sözleşmesi’nin davalı şirketi yönünden de bağlayıcı olduğu kabul edilerek, hükme esas alınan 09.02.2021 tarihli bilirkişi raporunda anılan sözleşme doğrultusunda yapılan hesaplama dikkate alınarak karar verilmiştir.
Borçlar hukukunda egemen olan sözleşmelerin nispiliği kuralı gereğince, borç ilişkilerinden doğan alacak hakkı, ayni haklarla kişilik haklarının aksine, hukuki nitelikleri itibariyle nispi bir hak niteliğindedir. Diğer bir anlatımla alacaklı bu hakkı sadece borçluya karşı ileri sürebilir. Buna göre üçüncü kişiler, borç ilişkisi ile ilke olarak borç altına girmedikleri gibi bir hak kazanmadıkları için, bu hakkın onlara karşı ileri sürülebilmesi de kural olarak mümkün değildir. (Prof. Dr. ...: Borçlar Hukuku Genel Hükümler, Ankara 2020, s.19.)
Somut olayda; davalı şirket anılan sözleşmede taraf olmayıp, davalı şirket ile dava dışı şirketin ortakları ve yetkililerinin bir kısımının aynı kişilerden oluşması, her iki şirketin de ayrı tüzel kişiliklere sahip olduğu gereçeğini değiştirmemektedir. Bu durumda hükme esas alınan 12.08.2009 tarihli Hukuki Danışmanlık ve Avukatlık Hizmetleri Sözleşme hükümlerinin, sözleşmeye taraf olmaması sebebiyle davalı yönünden uygulanması mümkün değildir.
1136 sayılı Avukatlık Kanunu'nun 164. maddesinin dördüncü fıkrasında “Avukatlık ücretinin kararlaştırılmamış olduğu veya taraflar arasında yazılı ücret sözleşmesinin bulunmadığı yahut ücret sözleşmesinin belirgin olmadığı veya tartışmalı olduğu veya ücret sözleşmesinin ücrete ilişkin hükmünün geçersiz sayıldığı hallerde, değeri para ile ölçülebilen dava ve işlerde asgari ücret tarifelerinin altında olmamak koşuluyla ücret itirazlarının incelemeye yetkili merci tarafından davanın kazanılan bölümü için avukatın emeğine göre ilamın kesinleştiği tarihteki müddeabihin değerinin yüzde onu ile yüzde yirmisi arasındaki bir miktar avukatlık ücreti olarak belirlenir. Değeri para ile ölçülemeyen dava ve işlerde ise avukatlık asgari ücret tarifesi uygulanır.” hükmü düzenlenmiştir. Somut olayda, taraflar arasında akdedilmiş ücret sözleşmesi bulunmadığı dikkate alındığında, davacının vekalet ücreti alacağının Avukatlık Kanunun 164/4. maddesi kapsamında hesaplanması gerekmektedir.
Hal böyle olunca mahkemece, davacının vekalet ücreti alacağının, davacının talebini de aşmayacak şekilde, Avukatlık Kanunu’nun 164/4. maddesi kapsamında belirlenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, davalının taraf olmadığı sözleşme hükümleri dikkate alınarak yapılan hesaplamaya göre yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
İlk derece mahkemesi kararının, yukarıda açıklanan nedenlerle bozulmasına karar verilmiş olduğundan, HMK'nın 373. maddesinin birinci fıkrası uyarınca, iş bu karara karşı yapılan istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin bölge adliye mahkemesi kararının da kaldırılmasına karar verilmiştir.
4- Bozma nedenine göre, davacının temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalının sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci ve üçüncü bentte açıklanan nedenlerle ilk derece mahkemesince verilen karara yönelik istinaf başvurusunun reddine dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 46. Hukuk Dairesinin 114.10.2021 gün 2021/1830 Esas, 2021/182 Karar sayılı kararının kaldırılarak İstanbul Anadolu 30. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/254 Esas, 2021/194 Karar sayılı kararın BOZULMASINA, dördüncü bentte açıklanan nedenle davacının temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edenlere iadesine, HMK’nın 373/1. maddesi uyarınca dava dosyasının ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin bölge adliye mahkemesine gönderilmesine, 17/03/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.