22. Hukuk Dairesi 2014/666 E. , 2015/11994 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA : Davacı, kıdem, ihbar tazminatı, yıllık izin, fazla mesai, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde taraflar avukatları tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı, iş akdinin haksız olarak feshedildiğini beyanla kıdem, ihbar tazminatı, yıllık ücretli izin, genel tatil ve fazla çalışma ücreti alacağının tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı işveren, davacının imzaladığı ibraname ile davacının işten kendi isteği ile ayrıldığını beyan ederek davanın reddini savunmuştur.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece iş akdinin davacının iş yerini terk etmesi ve işe gelmemesi sebebiyle iş verence haklı nedenle yapıldığı kabul edilmiş, ibraname ise geçerli kabul edilmeyerek davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davacı ve davalı temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalı ve davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Taraflar arasında davalı tarafındna yapılan feshin haklı nedene dayanıp dayanmadığı konusunda uyuşmazlık mevcuttur.
Davacı iş akdinin haksız ve bildirimsiz olatak feshedildiğini iddia ederken, davalı davacının işyerini kendisinin terk ettiğini ve gelmediğini bu nedenle tutulan tutanaklara istinaden iş akdinin devamsızlık nedeni ile feshedildiğine dayanarak feshettiğini açıklamıştır. İşçi tarafından imzalı, 17.06.2009-20.07.2010 arası çalıştığını bildiren ibranamede ise meblağı da bildirilmek suretiyle kıdem tazminatını aldığını beyan etmiş olmasına göre davalı iddiası ile ibraname içeriği çelişmektedir. Davalı savunmasında devamsızlık tutanaklarında yer alan 17.07.2010 tarihinde davacının çalıştığından ve hakkında gelen şikeyetten söz
edilmesi, tanıkların da bu tarihi doğrulaması da dikkate alındığında, ibranamenin kıdem tazminatı yönünden makbuz niteliğinde kabulü ile sonuca gidilmelidir. Bu nedenle davacının kendi isteği ile işten ayrıldığını ve feshin haklılığını kabul etmek dosya içeriği ve ibranameye uygun düşmemektedir. Davalı kıdem tazminatını ödediğine göre davalı feshinin haklılığının ispatlanamadığı ortadadır. Mahkeme tarafından fesih haklı kabul edilerek kıdem ve ihbar tazminatına hükmedilmesi hatalı olmuştur.
3-Yukarıda değinildiği üzere davalı savunması, tanık anlatımları ve ibraname birlikte değerlendirildiğinde makbuz niteliğinde olan ibranamde yer alan diğer alacaklar yıllık izin ve sosyal haklar şeklinde beliritlmiştir. Düzenlenen ibranamenin geçerliliği konusunda uyuşmazlık imza incelemesi ile giderilmiştir.
İşçi ve işveren arasında işverenin borçlarının sona erdirilmesine yönelik olarak Türk Borçlar Kanunu’nun yürürlülüğü öncesinde yapılan ibra sözleşmeleri yönünden geçersizlik sorunu aşağıdaki ilkeler dahilinde değerlendirilmelidir.
İş ilişkisi devam ederken düzenlenen ibra sözleşmeleri geçersizdir. İşçi bu dönemde tamamen işverene bağımlı durumdadır ve iş güvencesi hükümlerine rağmen iş ilişkisinin devamını sağlamak veya bir kısım işçilik alacaklarına bir an önce kavuşabilmek için iradesi dışında ibra sözleşmesi imzalamaya yönelmesi mümkündür.
İbranamenin tarih içermemesi ve içeriğinden de fesih tarihinden sonra düzenlendiğinin açıkça anlaşılamaması durumunda ibranameye değer verilemez.
İbranamenin geçerli olup olmadığı 01.07.2012 tarihine kadar yürürlükte olan 818 sayılı Borçlar Kanununun irade fesadını düzenleyen 23-31. maddeleri yönünden de değerlendirilmelidir. İbra sözleşmesi yapılırken taraflardan birinin esaslı hataya düşmesi, diğer tarafın veya üçüncü şahsın hile ya da korkutmasıyla karşılaşması halinde, ibra iradesinden söz edilemez.
Öte yandan 818 sayılı Borçlar Kanununun 21 inci maddesinde sözü edilen aşırı yararlanma (gabin) ölçütünün de ibra sözleşmelerinin geçerliliği noktasında değerlendirilmesi gerekir.
İbranamedeki irade fesadı hallerinin, 818 sayılı Borçlar Kanununun 31 inci maddesinde öngörülen bir yıllık hak düşürücü süre içinde ileri sürülmesi gerekir. Ancak, işe girerken alınan matbu nitelikteki ibranameler bakımından iş ilişkisinin devam ettiği süre içinde bir yıllık süre işlemez.
İbra sözleşmesi, varlığı tartışmasız olan bir borcun sona erdirilmesine dair bir yol olmakla, varlığı şüpheli ya da tartışmalı olan borçların ibra yoluyla sona ermesi mümkün değildir. Bu nedenle, işçinin hak kazanmadığı ileri sürülen bir borcun ibraya konu olması düşünülemez. Savunma ve işverenin diğer kayıtları ile çelişen ibra sözleşmelerinin geçersiz olduğu kabul edilmelidir.
Miktar içeren ibra sözleşmelerinde ise, alacağın tamamen ödenmiş olması durumunda borç ifa yoluyla sona ermiş olur. Buna karşın kısmi ödeme hallerinde, Dairemizin kökleşmiş içtihatlarında ibraya değer verilmemekte ve yapılan ödemenin makbuz hükmünde olduğu kabul edilmektedir. Miktar içeren ibranamenin çalışırken alınmış olması makbuz etkisini ortadan kaldırmaz.
Miktar içermeyen ibra sözleşmelerinde ise, geçerlilik sorunu titizlikle ele alınmalıdır. İrade fesadı denetimi yapılmalı ve somut olayın özelliklerine göre ibranamenin geçerliliği konusunda çözümler aranmalıdır.
Yine, işçinin ibranamede yasal haklarını saklı tuttuğuna dair ihtirazi kayda yer vermesi ibra iradesinin bulunmadığını gösterir.
İbranamede yer almayan işçilik alacakları bakımından, borcun sona erdiği söylenemez. İbranamede yer alan işçilik alacaklarının bir kısmı yönünden savunma ile çelişkinin varlığı ibranameyi bütünüyle geçersiz kılmaz. Savunma ile çelişmeyen kısımlar yönünden ibra iradesine değer verilmelidir.Başka bir anlatımla, bu gibi durumlarda ibranamenin bölünebilir etkisinden söz edilebilir. Bir ibraname bazı alacaklar bakımından makbuz hükmünde sayılırken, bazı işçilik hak ve alacakları bakımından ise çelişki sebebiyle geçersizlikten söz edilebilir.
İbraname savunması, hakkı ortadan kaldırabilecek itiraz niteliğinde olmakla yargılamanın her aşamasında ileri sürülebilir (Yargıtay HGK. 27.1.2010 gün 2009/9-586 E, 2010/31 K..).
Somut olayda, dosya içerisinde bulunan davacının imzasına havi, 17.06.2009-20.07.2010 arası çalıştığını belirten ibranamenin geçerli kabul edilmesi gerekir. Mahkeme tarafından ibranamede bildirilen kıdem ve ihbar tazminatları mahsup edilerek karar verilmeli, ismen belirtilen alacaklar açısından ise savunmayla çelişmediği sürece ibrarname ile ödendiği kabul edilmelidir. Mahkemece bu hususlar gözetilmeksizin yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir.
Sonuç:
Temyiz olunan mahkeme kararının yukarıda açıklanan sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 30.03.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.