Abaküs Yazılım
20. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/13447
Karar No: 2019/2792

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2016/13447 Esas 2019/2792 Karar Sayılı İlamı

Özet: (Bu özet Yapay Zeka tarafından yazılmıştır. Hukuki olarak geçerliliği yoktur.)


Davacı, malik olduğu bir taşınmazın kıyı kenar çizgisi içinde kaldığı gerekçesiyle tapusunun bedelsiz olarak iptal edildiğini ve bu nedenle tazminat talep ettiğini belirtmiştir. Yapılan incelemeler sonucu, Devletin tapu sicilinin yanlış tutulması nedeniyle oluşan zararlardan sorumlu olduğu ve davacının gerçek zararının tazmin edilmesi gerektiği tespit edilmiştir. Ancak, bilirkişi olarak atanan kişilerin oluşumu kanuna uygun değildi ve gerçek zararın hesaplanması için net gelir yöntemiyle yapılacak bir değerlendirme gerekmektedir. Bu kapsamda, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu ve 6754 sayılı Bilirkişilik Kanunu'nun 39. maddesiyle değiştirilen 15. maddesi uyarınca çevrede yetiştirilen ürünlerin münavebesi, dekar başına ortalama verim, toptan satış fiyatı ve üretim maliyeti resmî verileri ilçe tarım müdürlüğünden getirtilmek suretiyle hesaplamalar yapılması gerekmektedir. Kararın bozulmasına karar verilmiştir.
Kanun Maddeleri:
- 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu'nun 1007. maddesi
- 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu
- 6754 sayılı Bilirkişilik Kanunu'nun 39. maddesiyle değiştirilen 15. maddesi
20. Hukuk Dairesi         2016/13447 E.  ,  2019/2792 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

    K A R A R

    Davacı vekili 04.11.2015 tarihli dilekçe ile; müvekkilinin maliki olduğu ... ilçesi ...köyde bulunan 363 parsel sayılı taşınmazın tamamının kıyı kenar çizgisi içinde kaldığı gerekçesiyle ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2007/577 Esas - 2007/616 Karar sayılı ilamı ile bedelsiz olarak hükmen tapusunun iptaline karar verildiğini, kararın kesinleştiğini, tapunun iptal edilmesi sebebiyle müvekkilinin zararının oluştuğunu ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı tutup 10.000 TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte Hazineden tahsiline karar verilmesi istemiyle dava açmış, 04.05.2016 tarihli harçlandırılmış dilekçesi ile talebini 5.604,00 TL artırarak toplam 15.604,00 TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile tahsilini talep etmiştir.
    Mahkemece davanın kısmen kabulü ile 11.703,00 TL maddi tazminatın dava tarihi olan 04/11/2015 tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş, hüküm taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava, 4721 sayılı TMK"nın 1007. maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.
    Dosya kapsamındaki belgelerden, ... ilçesi, ...köy, 363 parsel sayılı, 8.300 m2 yüzölçümlü taşınmazın 1980 yılında yapılan tapulama ile dava dışı kişiler adına tarla vasfıyla tespit ve tescil edildiği, davacının 23.08.1993 tarihinde taşınmaza malik olduğu, taşınmazın beyanlar hanesine 27.01.1999 tarihinde "Bu parsel kıyı kenar çizgisinin göl tarafında kalmaktadır." şerhinin konulduğu, ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2007/577 Esas - 2007/616 Karar sayılı ilamı ile taşınmazın tamamının kıyı kenar çizgisi içerisinde kalması nedeniyle tapu kaydının iptali ile kıyı vasfı ile terkinine karar verildiği, kararın 20.02.2012 tarihinde temyiz edilmeksizin kesinleştiği, taşınmazın 21.11.2012 tarihinde tapudan terkin edildiği ve eldeki davanın 04.11.2015 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır.
    Türk Medenî Kanununun 1007. maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından, aynî hakkın saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan, zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.
    Anılan madde uyarınca Devletin sorumluluğunun kapsamı, tapu işlemleri, kadastro tespiti işlemlerinden başlayarak birbirini izleyen işlemler olup tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan, bu kayıtlarda oluşan hataları da kapsamaktadır. Bir başka deyişle, kadastro işlemleri, tapu kütüğünün oluşumuna dayanak oluşturduğundan, bu işlemler nedeniyle tapu kütüğünde oluşacak yanlışlıklar nedeniyle doğacak zararlar da TMK"nın 1007. maddesi kapsamındadır.
    Devletin sorumluluğu kusursuz sorumluluk niteliğinde olup, tapu siciline bağlı çıkarların ve mal varlığına ilişkin (aynî) hakların, yanlış tescil sonucu sicile güven ilkesi yönünden değişmesi ya da yitirilmesi, bu haklardan yoksun kalınması temeline dayanır. Çünkü sicillerin doğru tutulmasını üstlenen Devlet, sicillerdeki yanlış kayıtlardan doğan zararları ödemeyi de üstlenmektedir. Dayanaksız ya da hukukî duruma uymayan kayıtlar düzenlemek, taşınmazın niteliğinde yanlışlıklar yapmak da aynı kapsamda düşünülmüştür.
    4721 sayılı Türk Medenî Kanununun 1007. maddesi gereğince, tapu sicilinin yanlış tutulması nedeniyle zarara uğrayan kişinin bütün zararlarından devlet sorumludur. Tapu kaydının iptali nedeniyle, tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse, tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar; tapu kaydının iptali nedeniyle, tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı, zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı, zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse, aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 05.03.2003 gün ve 2003/19-152 E. - 2003/125 K.; 29.09.2010 gün ve 2010/14-386 E. - 2010/427 K.; 15.12.2010 gün ve 2010/13-618 E. - 2010/668 K. sayılı kararı).
    Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise, tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup, bu tarih ise zararın meydana geldiği tarihtir. 4721 sayılı TMK’nın 705/2. maddesi uyarınca tapu iptal ve tescil istekli davaların kesinleştiği tarih itibariyle mülkiyet hakkı sona ereceğinden bu tarih itibariyle tapusu iptal edilen gerçek ve tüzel kişilerin zararı oluşacaktır. Dolayısıyla mülkiyetin kaybedildiği tarih itibariyle taşınmazın değerinin tespit edilmesi gerektiği kuşkusuzdur. Zararın meydana geldiği tarihe göre, tapusu iptal edilen gayrimenkulün niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise, net gelir metodu yöntemi ile, arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.
    Bu bilgiler ışığında somut olaya bakıldığında; kıyılar özel mülkiyete konu olamayacak ise de, genel arazi kadastrosu sırasında taşınmazlar hakkında kadastro tespit tutanağı düzenlenerek tapu kütüğünün gerçek kişi adına oluşturulduğu, bu şekilde tapu sicili hatalı olarak tutulduğundan, TMK"nın 1007. maddesi kapsamında Devletin kusursuz sorumluluğunun bulunduğu ve davacının gerçek zararının tazmininin gerektiği açıktır.
    Ancak, mahkemece raporu hükme esas alınan bilirkişi heyeti, bir ziraat bilirkişi ve bir gayrımenkul değerlendirme uzmanı avukat bilirkişiden oluşmakta olup, bilirkişi heyetinin oluşumu Bilirkişilik Kanununda açıklanan yönteme aykırıdır. Gerçek zararın, tapu iptal kararının kesinleşme günündeki net gelir metoduna göre hesaplanması zorunlu iken, mahkemece dava tarihi resmî rakamları esas alınarak yapılan değerlendirmeye göre hüküm kurulması doğru değildir.
    Tüm bunların dışında; bilirkişilerce belirlenen değer üzerinden re"sen hakkaniyet indirimi yapılmış olması da doğru değildir.
    O halde, mahkemece çekişmeli taşınmaz arazi niteliğinde olduğundan sulu-kuru olup olmadığı, yerleşim alanlarına uzaklığı, iklim şartları, arazinin toprak ve topoğrafik yapısı ve bölgesindeki konumu gözetilerek 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 6754 sayılı Bilirkişilik Kanununun 39. maddesiyle değişik 15. maddesinde belirtilen yönteme göre oluşturulacak bilirkişi kurulu yardımıyla çevrede yetiştirilen ürünlerin münavebesi, dekar başına ortalama verim, toptan satış fiyatı ve üretim maliyeti resmî verileri ilçe tarım müdürlüğünden getirtilmek suretiyle, elde edilen verilere uygun biçimde değerlendirme yapılarak net gelir yöntemiyle değerlendirme tarihindeki (tapu iptali ve tescil davasının kesinleştiği tarihteki) gerçek değerinin hesaplattırılması, bu şekilde tapusu iptal edilen tapu sahibinin gerçek zararının saptanması, oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve araştırma sonucu yetersiz bilirkişi kurul raporuna dayalı verilen karar usûl ve kanuna aykırıdır.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; taraf vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 18/04/2019 günü oy birliği ile karar verildi.




    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi