3. Hukuk Dairesi 2020/4295 E. , 2020/8232 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalılar tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, davalı ... ile arasında 29/07/2012 tarihinde ... proje nolu 64.350,00 Euro"luk sözleşme imzalandığını, sözleşme imzalandıktan sonra projenin gerçekleşmemesi nedeniyle sözleşmeye aykırı hareket edildiğinden dolayı derneğe tahsis edilen 25.740,00 Euro"dan tahsis amacına uygun kullanılmayan 18.138,59 Euro"nun Kurum hesabına iadesinin yazılı olarak talep edildiğini, talebe rağmen miktarın kurum hesabına yatırılmadığını, bunun üzerine dernek ve dernek yöneticileri hakkında 18.138,59 Euro"nun faizi ile birlikte iadesi için Ankara 9. İcra Müdürlüğünün 2014/19537 takip sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalıların icra takibine haksız ve usulsüz olarak itiraz ettiklerini, takibin durduğunu belirterek; davalıların icra takibine yaptıkları itirazın iptaline, haksız ve kötüniyetli itiraz nedeniyle %20"den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir.
Davalılar, davanın reddini dilemişlerdir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalılarca temyiz edilmiştir.
1-Davacı eldeki dava ile; davalı dernek ile imzalanan sözleşme gereği 25.740,00 Euro hibe edildiğini, projenin gerçekleşmediği gerekçesi ile ödenen 18.138,59 Euro bedelin iadesini istemiş, davalılardan ..., ... , ... , ... ve ... davada talep edilen paranın tamamının amacına uygun olarak kullanıldığını, davalı ... ise; organların kusurlarından dolayı kişisel olarak sorumlu olduklarını, tahsis edilen paranın amacına ve usulüne uygun olarak harcandığını, tüm yetkinin yönetim kurulu başkanı ... verildiğini, amacına ve usulüne aykırı bir harcama var ise bunun muhatabının yönetim kurulu başkanı olan ... olduğunu, sorumluluğunun bulunmadığını savunmuştur. Mahkemece ‘...davalı dernek, yararına hibe yapılan tüzel kişi olarak, diğer davalılar ise, davalı derneğin yönetim kurulu başkan ve üyeleri olarak sözleşme kapsamından sorumlu oldukları...’ gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Dosya incelendiğinde; derneğin 11/03/2010 tarihinde kurulduğu, faal olduğu, 07/04/2012 tarihinde yapılan son genel kurul toplantısına göre davalı ... ’un dernek başkanı, davalı ... ’nın dernek 2.başkanı, ... ’ın genel sekreter, ...’un muhasib üye, ...’ın yönetim kurulu üyesi
olduğu ve 29/07/2012 tarihli Gençlik Programı Proje Hibe Sözleşmesinin dernek başkanı olan davalı ... tarafından imzalandığı anlaşılmaktadır. 4721 sayılı Türk Medenî Kanununun 50. maddesinde; "Tüzel kişinin iradesi, organları aracılığıyla açıklanır. Organlar, hukukî işlemleri ve diğer bütün fiilleriyle tüzel kişiyi borç altına sokarlar. Organlar, kusurlarından dolayı ayrıca kişisel olarak sorumludurlar." düzenlemesi mevcut olup, buradaki sorumluluk organı oluşturan kişiler yönünden zincirleme (müteselsil) sorumluluktur.4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 85’inci maddesi ile 2908 sayılı Dernekler Kanununun 27’nci maddesi hükümleri uyarınca; derneklerin yönetim kurulları, derneğin yürütme ve temsil organlarıdır. Bu görevlerini, kanuna ve dernek tüzüğüne uygun olarak yerine getirmelidirler. Ayrıca temsil görevinin, yönetim kurulunca üyelerden birisine veya üçüncü bir kişiye devri de mümkündür. Belirtilen yasal düzenlemelerden anlaşılacağı üzere, dernek niteliğindeki tüzel kişiliklerde; müteselsil sorumluluk koşulunun oluşması için tüzel kişiliğin “...temsil ve ilzama yetkili üst düzey yöneticisi veya yetkilisi...” durumunda olunması gereklidir. Somut olayda; dava konusunu oluşturan sözleşmenin imzalandığı tarihte derneğin yönetim kurulunun kimlerden oluştuğu, yönetim kurulunun kendi arasında işbölümü yapıp yapmadığı, sözleşme konusunu oluşturan projenin yürütülmesi ile ilgili bir kararın alınıp alınmadığı açık ve net olarak belli değildir. Yargılama sırasında mahkemece bilirkişiden rapor alınmış ise de, raporda dernek haricindeki davalıların sorumluluğu mahkemenin takdirine bırakılmış olup, mahkemece de dernek tarafından imzalanan sözleşme nedeniyle davalıların sorumluluğu yeterince irdelenmemiş soyut gerekçe ile davalıların sorumluluğuna gidilmiştir. Hal böyle olunca; mahkemece öncelikle Türk Medeni Kanunu, Dernekler Kanunu ve sözleşmenin yapıldığı tarihteki davalı dernek tüzüğünün ilgili maddeleri irdelenerek borç nedeniyle davalılara yüklenebilecek kusurun bulunup bulunmadığı, bu borçtan davalıların sorumluluğunun tespiti ve borcun tüm davalılardan istenmesinin haklı olup olmadığının duraksamasız belirlenmesine yönelik konusunda uzman bilirkişiden rapor alınarak daha sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken; eksik inceleme sonucunda yazılı şekilde verilen karar hatalı olup, bozmayı gerektirir.
2-Bozma nedenine göre davalıların sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenle temyiz olunan kararın BOZULMASINA, ikinci bentte açıklanan nedenle davalıların sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nın 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 23/12/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.