Esas No: 2021/8538
Karar No: 2022/2026
Karar Tarihi: 09.03.2022
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2021/8538 Esas 2022/2026 Karar Sayılı İlamı
3. Hukuk Dairesi 2021/8538 E. , 2022/2026 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İZMİR BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 21. HUKUK DAİRESİ
İLK DERECE
MAHKEMESİ : ... 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen alacak davasının kabulüne dair verilen karar hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda; taraf vekillerinin istinaf başvurusunun esastan reddine yönelik olarak verilen kararın, süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, ...Köyü, ...mevkinde bulunan doğusu devlet ormanı, batısı ... tarlası, kuzeyi devlet ormanı, güneyi devlet ormanı ile çevrili 2.500 m2 miktarlı taşınmazı bedelini ödemek suretiyle 09.08.1989 tarihli taşınmazın zilyetlik yolu ile satışına satışına dair senet başlıklı satış sözleşmesi ile davalıdan satın aldığını, malik sıfatıyla kullanmaya başladığını, 2003 yılında tapu alabilmek için ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2003/537 E. sayılı dosyası ile dava açtığını, taşınmazla ilgili ellerinde tapu kaydı bulunduğunu ileri süren ...ve dava arkadaşlarının kendisini hasım göstermek suretiyle tescile itiraz ve meni müdahale talebiyle mahkemenin 2004/158 E. sayılı dosyası ile dava açtıklarını, bu davanın birleştirme kararı ile tarafından açılan 2. Asliye Hukuk Mahkemesi dosyası ile birleştirildiğini, açtığı 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2003/537 E. sayılı dosyası muteriz Şerefli ailesinin itirazı sebebiyle yine aynı mahkemeye ait 1983/191 E sayılı dosyası ile birleştirildiğini, yargılamaya bu dosya üzerinden devam edildiğini, taşınmaz hakkında kadastro tutanağının tanzim olunduğunun bildirilmesi üzerine 3 Mart 2009 tarihli celsede birleşen 2003/537 E. sayılı dosyanın tefrikine karar verildiğini ve 2009/107 E. sayılı sırasına kaydedildiğini, Kadastro Mahkemesine gönderilmek üzere görevsizlik kararı verilerek 2009/1765 E. sayılı sırasına
kaydedildiğini, bu defada da tensip tutanağı ile yine aynı mahkemeye ait 2009/335 E. sayılı dosya olan ... Orman İşletme Müdürlüğü tarafından husumet yöneltilmek suretiyle ve 357 ada 1 parsel sayılı taşınmaza ilişkin olarak açılan tespite itiraz ve tescil davası ile birleştirilmesine karar verildiğini, yargılama sonunda ise davanın reddine karar verildiğini, 02.06.2014 tarihi itibariyle taşınmazın mülkiyetine yönelik talepte bulunma hakkının sona erdiğini, satıcı tarafın bu mağduriyette tam kusurlu olduğunu belirterek şimdilik 20.000 TL maddi zararın, zararın meydana geldiği 02.06.2014 tarihinden itibaren hesap edilecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı, davanın reddini dilemiştir.
İlk derece Mahkemesince, davanın kabulüne karar verilmiş; kararın taraflarca istinaf edilmesi üzerine, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi'nin 2020/916 E. 2021/1298 K. sayılı kararı ile istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiş olup; hüküm, bu kez taraflar vekillerince temyiz edilmiştir.
1- Dosya kapsamının birlikte değerlendirilmesiyle yapılan inceleme sonucunda, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, tarafların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan ve yerinde olmayan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- Dava, alacak istemine ilişkindir. Tarafların arasında düzenlenen 09/08/1989 tarihli "Taşınmazın zilyetlik yoluyla satışına dair düzenlenen senettir" başlıklı sözleşmeye, içeriğine, eski para ile 6.000.000 Lira (altı milyon lira) ile satıldığına ve bedelin ödendiğine ilişkin bir ihtilaf yoktur. Davacı, mahkeme kararı ile zilyetliği önceden kendisine devredilen tahmini 2.500m2 yerin orman ve yol olduğundan bahisle elinden alınıp Hazineye devredildiğini ve bu nedenle ifanın imkansızlaştığı tarih itibariyle zararının giderilmesini talep etmiştir. Mahkemece, davacının davalıya verdiği bedeli ancak, sebepsiz zenginleşme kuralları çerçevesinde geri isteyebileceği, sebepsiz zenginleşmeye konu alacağın iadesine karar verilirken, taşınmazın satış bedelinin alım gücünün ilk ödeme günündeki alım gücüne ulaştırılması ve bu şekilde iadeye karar verilmesi gerektiği, bu güncelleme yapılırken, güncellemeye esas alınan somut veriler tek tek uygulanarak, ödeme tarihinden ifanın imkânsız hale geldiği tarihe kadar paranın ulaştığı değer her bir dönem için hesaplanıp, sonra bunların ortalaması alınması gerektiği, Kadastro mahkemesine ait kararın kesinleşme tarihinin 25/05/2017 olduğu, dava tarihine yakın bir tarihte ifa imkansız hale geldiği gerekçesiyle hükme esas alınan bilirkişi raporu gereğince, 1989 yılındaki 6,00 TL'nin alabileceklerinin denkleştirici adalet ilkesine göre ortalama sepet değerinin davanın açılış tarihi olan 12.09.2017 tarihinde 24.285,00 TL olduğu belirtildiğinden, belirlenen bu değer üzerinden davacının davasının kabulüne karar verilmiştir.
Ne var ki denkleştirici adalet kuralı gereğince iadeye karar verilirken, satış bedeli olarak verilen paranın alım gücünün, ifanın imkansız hale geldiği tarihteki alım gücüne uyarlanması zorunluluğu bulunduğundan, satım bedelinin iade tarihindeki ulaştığı bedel belirlenirken Yargıtay'ın istikrar kazanmış uygulamasına göre ödenen paranın çeşitli ekonomik etkenler nedeniyle azalan alım gücünün enflasyon, tüketici eşya fiyat endeksi, altın, işçi ücretlerindeki artış ve döviz kurlarındaki artış ortalamaları gözönünde tutulmalıdır. Hal böyle olunca, mahkemece, her ne kadar ifanın imkansızlaştığı Kadastro Mahkemesi kararı 25/05/2017 tarihi itibariyle kesinleşmiş olsa da, davacının talebiyle bağlı kalarak, 02/06/2014 itibariyle (çeşitli ekonomik etkenlerin TEFE-TÜFE artış oranları, altın ve döviz kurlarındaki artışlar, enflasyon, memur maaş ve işçi ücretlerindeki artışlar ve benzeri ekonomik göstergelerin ortalamaları alınmak suretiyle) ulaşacağı alım gücünün, yukarıda açıklanan ilke ve esaslar çerçevesinde, uzman bilirkişi heyetinden denetime elverişli rapor alınmak suretiyle (alıcının denkleştirici adalet uyarınca isteyebileceği iade tutarının geçerli sözleşme ile elde edeceği menfaatten -rayiçten- fazla olamayacağı hususu gözetilmek suretiyle) belirlenmesi ve bu yolla belirlenecek bedelin davalıdan tahsiline karar verilmesi gerekirken, yukarıda sayılan ekonomik etkenlerden sadece altın, dolar ve sterlin esas alınarak hesaplama yapılarak yanılgılı değerlendirme ve eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
İlk derece mahkemesi kararının, yukarıda açıklanan nedenlerle bozulmasına karar verilmiş olduğundan, HMK'nın 373/1 maddesi uyarınca, bu karara karşı yapılan istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin bölge adliye mahkemesi kararının da kaldırılmasına karar verilmiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle tarafların sair temyiz itirazlarının reddine, 2. bentte açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMK'nın 373/1 maddesi uyarınca temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararının KALDIRILMASINA, aynı Kanunun 371. maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının taraflar yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harçlarının istek halinde temyiz edenlere iadesine, dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de bölge adliye mahkemesine gönderilmesine, 09/03/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.