Abaküs Yazılım
20. Hukuk Dairesi
Esas No: 2011/13610
Karar No: 2012/2286

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2011/13610 Esas 2012/2286 Karar Sayılı İlamı

20. Hukuk Dairesi         2011/13610 E.  ,  2012/2286 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki tescil davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacılar tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

    K A R A R

    Davacı dava dilekçesinde sınırlarını bildirdiği ... beldesi, ... mevkiinde bulunan ve 480 ve 481 parsellere bitişik taşınmazın tapuda kayıtlı olmadığını, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının yararına oluştuğunu iddia ederek Medeni Yasanın 713. maddesi hükmüne göre taşınmazın adlına tescilini istemiştir. Mahkemece, davanın reddine (A) ile gösterilen 9434,27 m2 kısmın orman vasfıyla Hazine adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davacılar tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava Medeni Yasanın 713. maddesi hükmü uyarınca tapusuz olan taşınmazın tesciline ilişkindir.
    Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde dava tarihinden önce 1949 yılında 3116 sayılı Yasa hükümleri gereğince yapılan orman tahdidi ile 17.03.1987 tarihinde ilan edilerek kesinleşen 3302 sayılı Yasa ile değişik 2/B madde uygulaması bulunmaktadır.
    Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede genel arazi kadastrosu 1956 yılında yapılmış ve 25.02.1956- 26.03.1956 tarihleri arasında ilan edilerek kesinleşmiştir. Kesinleşme tarihi ile dava tarihi arasında 20 yıllık süre geçmiştir.
    Mahkemece yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmaya yeterli değildir. Davacı dava dilekçesinde 480 ve 481 parsel sayılı taşınmazlara bitişik olan taşınmaza ilişkin dava açmış olduğu halde dosyada mevcut 1. keşif sonrası düzenlenen bilirkişi raporunda çekişmeli taşınmaz 480 ve 481 parsellerin çok uzağında gözükmekte olup 2. keşif sonucu düzenlenen bilirkişi raporunda ise 480 ve 481 parseller hiç gösterilmemiş olup dava konusu taşınmazın orijinal kadastro paftası üzerinde yeri de gösterilmemiştir. Dosyada mevcut 26.09.2007 havale tarihli bilirkişi raporuna ekli tahdit haritası ile irtibatlı kroki ile 13.11.2009 havale tarihli bilirkişi raporuna ekli tahdit haritası ile irtibatlı krokide dava konusu taşınmazın yerleri farklı farklı yerlerde gösterilmiş olup her iki bilirkişi raporu birbiri ile çelişkilidir. Çelişkili bilirkişi raporlarına dayanılarak hüküm kurulamayacağı gibi; orijinal kadastro paftasında 480 ve 481 parsellerin güneyinde 1424 ve 1426 parsel sayılı taşınmazların bulunduğu anlaşılmakta olup bu parsellere ait tapu kayıtları da getirtilmemiştir.
    Mahkemece öncelikle çekişmeli taşınmazın bulunduğu yeri gösterir orijinal kadastro paftası ile 1424 ve 1426 parsellere ait tapu kayıtları ile bu kayıtların ne şekilde oluştukları araştırılarak buna ilişkin belgeler getirtildikten sonra yörede 5831 sayılı Yasa ile değişik 3402 sayılı Yasanın ek 4. maddesi gereğince kadastro yapılıp yapılmadığı araştırılmalı, yapılmış ise buna ilişkin kadastro paftası da getirtilmeli ve mahkemece, önceki bilirkişiler dışında halen Çevre ve Orman Bakanlığı (Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman yüksek orman mühendisleri arasından seçilecek üç mühendis
    ve bir harita mühendisinden veya olmadığı takdirde bir tapu fen memurundan oluşturulacak bilirkişi kurulu aracılığıyla yeniden yapılacak keşifte 2 Eylül 1986 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan 6831 sayılı Orman Yasasına Göre Orman Kadastrosu ve aynı Yasanın 2/B maddesinin uygulanması Hakkındaki Yönetmeliğin 54. maddesi uyarınca hazırlanan Orman Kadastrosu Teknik İzahnamesinin 49. maddesinde yazılı “orman sınır noktası ve hatların uygulanmasında tutanaklardan, orman kadastro haritasından, hava fotoğraflarından, varsa ölçü karnelerinden, nirengi, poligon, röper noktalarından yararlanılır. Sınırlama tutanakları ile orman kadastro haritaları arasında çekişme olduğunda ölçü değerleri ve tutanaktaki ifadeler arazinin durumuna göre incelenir, hangisi daha çok uyum gösteriyorsa ve gerçek duruma uygun ise o esas alınır.” hükmü ile 15.07.2004 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan Orman Kadastrosunun Uygulanması Hakkında Yönetmeliğin “Teknik İşler” başlıklı Dokuzuncu Bölümde yazılı esaslar gözönünde bulundurularak uygulama yapılmalı, yerel bilirkişi beyanlarına başvurularak yerinde bulunmayan orman sınır noktaları, bulunanlardan hareketle tutanak ve haritalarda yazılı mevkii, yer, kişi isimleri ile açı ve mesafelere göre, orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulama tutanak ve haritalarının düzenlenmesinde kullanılan hava fotoğrafları ve memleket haritalarından yararlanılarak, değişik açı ve uzaklıklardaki en az 6-7 adet orman sınır noktası bulunup röperlenmeli, anlatılan yöntemle bulunan ilk orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulaması ile ilgili sınır noktaları aynı ölçeği çevrilerek, çekişmeli taşınmazın orman kadastrosu aplikasyon ve 2/B madde haritalarına göre konumu genel kadastro paftası üzerinde, ayrı renkli kalemlerle gösterilip keşfi izleme olanağı sağlanmalı, aynı ya da yakın orman sınır hatlarında, dava konusu edilen parseller varsa, bunların tümü birleşik harita üzerinde gösterilerek bilirkişilerden müşterek imzalı rapor ve kroki alınmalı, ilk orman kadastro harita ve tutanakları ile aplikasyon ve 2/B madde harita ve tutanaklarının uyumsuz olması halinde yukarıda yazılı Yönetmelikler ile Teknik İzahnamelerde yazılı tutanakların düzenlenmesine esas alınan hava fotoğrafı ve memleket haritası ile desteklenen ve gerçek duruma uygun düşen tutanaklara değer verileceği düşünülmeli, eğer yörede 5831 sayılı Yasa ile değişik 3402 sayılı Yasanın ek 4. maddesi gereğince kadastro tespiti yapılmış ise çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerin parsel numarası alıp almadığı araştırılmalı ve almış ise bu parsele ait kadastro tespit tutanağı getirtilmeli ve oluşacak sonuca göre bir karar verilmelidir. Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacıların temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde yatıranlara iadesine 20/02/2012 günü oybirliği ile karar verildi.







    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi