
Esas No: 2021/3722
Karar No: 2022/1960
Karar Tarihi: 08.03.2022
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2021/3722 Esas 2022/1960 Karar Sayılı İlamı
3. Hukuk Dairesi 2021/3722 E. , 2022/1960 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 3. HUKUK DAİRESİ
MAHKEMESİ : İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde birleştirilerek görülen itirazın iptali davalarının kabulüne dair verilen karar hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda; davalı tarafın istinaf başvurusunun esastan reddine yönelik olarak verilen karar, davalı vekili tarafından duruşmalı olarak temyiz edilmekle; duruşma günü olarak belirlenen 08/03/2022 tarihinde davacı vekili Av. ... ile davalı vekili Av. ... geldi. Açık duruşmaya başlandı ve hazır bulunan vekillerin sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için saat 14.00'e bırakılması uygun görüldüğünden, belli saatte dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı asıl davada; davalı ile imzaladığı elektrik tedarik sözleşmesinin 01/07/2014 ile 31/12/2015 tarihleri arasını kapsayacak şekilde süreli olduğunu, ancak süre sonunda feshedilmediğinden 31/12/2015 tarihinden itibaren 1 (bir) yıl süreyle kendiliğinden yenilendiğini, bu süre zarfında sözleşmenin davalı şirket tarafından feshedildiğini, sözleşmenin (7.1.) maddesi uyarınca davalı abonenin erken fesih nedeniyle cezai şart bedeli olarak, son altı ay içerisinde tahakkuk ettirilen en yüksek iki adet fatura bedeli toplamını ödemekle yükümlü olduğunu, cezai şart alacağının tahsili amacıyla davalı aleyhine icra takibi başlattığını, davalının haksız itirazı nedeniyle takibin durduğunu ileri sürerek; itirazın iptali ile takibin devamını, davalının icra inkar tazminatına mahkum edilmesini talep etmiş, birleşen davada ise; elektrik satışı nedeniyle davalı adına tahakkuk ettirilen fatura bedellerinin hukuka uygun olduğunu, sözleşme gereği, faturalara yansıtılan her türlü vergi, resim, fon, harç ve sıfır bakiye, piyasa işlem, perakende satış hizmet bedeli gibi diğer yeni fatura kalemlerini davalının ödemekle yükümlü olduğunu, fatura bedellerinin tahsili amacıyla davalı aleyhine icra takibi başlattığını, davalının haksız itirazı nedeniyle takiplerin durduğunu ileri sürerek; itirazın iptali ile takiplerin devamını, davalının icra inkar tazminatına mahkum edilmesini talep etmiştir.
Asıl ve birleşen davada davalı; davacı ile imzaladığı sözleşmenin 31/12/2015 tarihinde sona erdiğini, davacıya gönderilen e-mail ile sözleşmenin yenilenmeyeceğinin bildirildiğini, aralarındaki ticari ilişkinin 01/01/2016 ile 31/03/2016 tarihleri arasında ise geçici olarak sürdürüldüğünü, davacı tarafından teklif edilen birim fiyat üzerinden tahakkuk ettirilen fatura bedellerinin ödendiğini, bu süreçte yeni bir sözleşme yapmak üzere karşılıklı teklifte bulunduklarını, ancak anlaşmaya varılamadığını, bu nedenlerle sözleşmenin bir (1) yıl süreyle yenilendiğinden bahsedilemeyeceğini, takibe konu cezai şart bedelinin istenemeyeceğini; yine davacı tarafından fatura içeriğinde “yek alacak tutarı”, “sıfır bakiye bedeli”, “piyasa işletim ücreti”, “fark fon tutarı”, “iletim ek ücreti” adı altında talep edilen kalemlerin kanunda düzenlenen maliyetler arasında yer almadığını, düşük maliyet ile elektrik satın almak amacıyla aralarında anlaşmaya varıldığını, davacının sözleşmenin amacına aykırı hareket ederek hakkaniyete aykırı şekilde kar elde etme amacı güttüğünü, bahse konu fatura kalemlerinin talep edilemeyeceğini savunarak, asıl ve birleşen davanın reddi ile davacı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesini istemiştir.
İlk derece mahkemesince; taraflar arasında 01/07/2014 tedarik başlangıç ve 31/12/2015 sözleşme bitiş tarihli elektrik dağıtım sözleşmesinin imzalandığı, süre sonunda sözleşmenin usulüne uygun olarak feshedilmediği, bu nedenle yine sözleşmenin 7. maddesi uyarınca 1 (bir) yıl süreyle yenilendiği, yenilenen dönemde sözleşmenin haklı sebep olmaksızın davalı tarafça feshedildiği, davalının cezai şart bedelini ödemekle yükümlü olduğu gerekçesiyle; davanın kabulü ile davalının takip dosyasına vaki itirazının iptaline, takibin devamına, asıl alacağın % 20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline dair verilen karar, tarafların istinafı üzerine, bölge adliye mahkemesince; birleşen dava hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmediği gerekçesiyle, tarafların istinaf başvurularının kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yeniden karar verilmek üzere ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
İlk derece mahkemesince yeniden yapılan yargılama sonucunda; 31/10/2019 tarihli bilirkişi heyeti raporu hükme esas alınarak, taraflar arasında düzenlenen sözleşmenin yenilenen dönemde davalı tarafça haksız olarak feshedildiği, bu nedenle davalının sözleşme uyarınca kararlaştırılan cezai şart bedelini ödemekle yükümlü olduğu; birleşen dava dosyasına konu davalı adına tahakkuk ettirilen fatura bedellerinin ise hukuka uygun olduğu gerekçesiyle; asıl ve birleşen davanın kabulüne, davalının takip dosyalarına vaki itirazlarının iptali ile takiplerin devamına, asıl alacakların % 20 si oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
İlk derece mahkemesinin kararına karşı, davalı tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
Bölge adliye mahkemesince; taraflar arasında süreli olarak düzenlenen 01/07/2014 başlangıç tarihli elektrik tedarik sözleşmesinin bitiş tarihinin 31/12/2015 tarihi olduğu, sözleşme süresi sona ermeden en geç 2 (iki) ay öncesinde, noter kanalıyla yapılacak bildirimle, haklı bir sebep ileri sürülmeksizin sözleşmenin yenilenmeyeceğinin istenebileceği, aksi takdirde sözleşmenin süre sonunda 1 (bir) yıl süreyle kendiliğinden uzayacağı, davalı tarafından usulüne uygun yapılmış fesih ihbarı bulunmadığından sözleşmenin süre sonunda kendiliğinden yenilendiği, davalının yenilenen dönemde sözleşmeye aykırı davranarak bir başka tedarikçi firmanın portföyüne geçtiği, bu nedenle asıl davaya konu cezai şart bedelini ödemekle yükümlü olduğu; birleşen davaya konu elektrik tüketimine esas faturaların ise yine sözleşmeye uygun olarak tahakkuk ettirildiği, ilk derece mahkemesi kararının usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesiyle; davalının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş; karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1) Asıl davaya yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı bilgi ve belgelere, özellikle temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararında yazılı gerekçelere göre, davalı tarafın yerinde bulunmayan bütün temyiz itirazlarının reddi ile asıl davada verilen kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.
2) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı bilgi ve belgelere, özellikle temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararında yazılı gerekçelere göre; davalı vekilinin birleşen davaya yönelik sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
3) 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 281 inci maddesinde; tarafların, bilirkişi raporunda eksik gördükleri hususların bilirkişiye tamamlattırılmasını, belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilecekleri, mahkemenin, bilirkişi raporundaki eksiklik yahut belirsizliğin tamamlanması veya açıklığa kavuşturulmasını sağlamak için bilirkişiden ek rapor alabileceği, ayrıca gerçeğin ortaya çıkması için gerekli görürse, yeni görevlendireceği bilirkişi aracılığıyla, tekrar inceleme de yaptırabileceği açıklanmıştır.
Bilirkişiler, raporlarını hazırlarken raporun dayanağı olan somut ve özel nedenleri bilimsel verilere uygun olarak göstermek zorundadır. Bilirkişi raporu, aynı zamanda taraf ve Yargıtay denetimine de elverişli olacak şekilde bilgi ve belgeye dayanan gerekçe ihtiva etmelidir. Ancak bu şekilde hazırlanmış raporun denetimi mümkün olup, hüküm kurmaya dayanak yapılabilir.
Somut olayda; taraflar arasında düzenlenen 01/07/2014 başlangıç tarihli elektrik tedarik sözleşmesi uyarınca, davalı abone tarafından davacı şirketten 01/04/2016 tarihine kadar elektrik tedarik edildiği, birleşen davaya konu faturaların içeriği incelendiğinde, dağıtım faaliyeti kapsamında sunulan hizmete dair maliyet bedellerinin tüketicilere yansıtılabileceğinden bahisle, davacı tarafından “ yek alacak bedeli”, “ sıfır bakiye bedeli”, “iletim ek ücreti”, “piyasa işletim ücreti” ve “ fark fonu” adı altında gösterilen alacak kalemlerinin davalı adına fatura olarak tahakkuk ettirildiği, birleşen davanın ise bahse konu 97.414,59 TL ve 3.419,37 TL bedelli faturaların tahsili amacıyla başlatılan icra takiplerine vaki itirazın iptali istemiyle açıldığı anlaşılmaktadır. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda ise; faturaya esas alacak kalemlerinin ilgili yasal mevzuat kapsamında talep edilebileceği belirtilmekle birlikte, tahakkuk işleminin doğru olup olmadığına yönelik herhangi bir hesaplama yapılmaksızın, genel ve soyut ifadelerle açıklamalarda bulunulduğu görülmüştür. Rapor, bu haliyle hüküm kurmaya ve denetime elverişli değildir.
Hal böyle olunca, ilk derece mahkemesince; yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular çerçevesinde, önceki bilirkişiler dışında seçilecek konusunda uzman üç kişilik bilirkişi heyetinden, birleşen davaya konu alacak kalemlerinin talep edilip edilemeyeceği, talep edilebilecek ise yapılan tahakkuk işlemine yönelik hesaplamanın hukuka uygun olup olmadığı noktasında, Elektrik Piyasası Kanunu ve diğer yasal mevzuat kapsamında değerlendirmeyi ve hesaplamayı içerir, Yargıtay ve taraf denetimine elverişli rapor alınmak suretiyle, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yetersiz bilirkişi raporu benimsenerek yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
4) Taraflar arasında düzenlenen sözleşmenin (4.1.) ve (4.2.) maddesinde; “Tedarikçi tarafından fatura edilen elektrik enerjisi bedeli; faturanın düzenlenme tarihinden itibaren 20 (yirmi) iş günü içerisinde tedarikçinin belirteceği banka hesabına ödenecektir. Fatura tutarını yukarıda belirtilen 20 (yirmi) iş günü içinde ödemediği takdirde tedarikçi ödenmeyen fatura tutarına, aylık yüzde dört buçuk gecikme zammı bedelini hesaplayarak KDV’si ile birlikte fatura düzenleyecektir.”;
(5.) maddesinde ise; “ Bu sözleşme ve bu sözleşme ile yapılan elektrik enerjisi satışı nedeni ile yürürlükte olan ve ileride getirilebilecek olan her türlü vergi, damga vergisi, resim, fon, yeni fatura kalemleri, TEİAŞ uzlaştırmasında açıklanan Mwh başına birim sıfır bakiye bedeli, perakende satış hizmet bedeli, piyasa işletim bedeli ve sair harçlar abone tarafından ödenecektir. Abonenin mükellefiyetini zamanında veya kanunlara uygun bir surette yerine getirmemesinden ya da eksik yerine getirmesi yüzünden doğabilecek ikmalen, re’sen veya idarece tarhiyat konusu vergiler ile gecikme faizi, gecikme zammı ve vergi cezaları dahil her türlü cezalar aboneye ait olacaktır. TRT, BTV ve Enerji Fonları, sistem kullanım bedelleri ve kayıp kaçak bedeli tarafımıza tahsil edilen bir bedel değildir. Sistem kullanım anlaşması gereği sözleşme kapsamındaki sayaçların bağlı bulunduğu dağıtım şirketine transfer edilen bir bedel olup, sadece vekaleten aracılık edilmektedir.“ şeklinde düzenleme yapılmıştır.
Somut olayda; birleşen davaya konu faturalara esas alacak kalemlerinin, elektrik enerjisi tüketim bedeli olarak tahakkuk ettirilmediği, dağıtım maliyet bedeli olarak davalı aboneye yansıtılması gerektiği belirtilip tahakkuk ettirilerek, dava dışı dağıtım şirketi adına tahsil edildiği belirtilmiştir.
Buna göre ilk derece mahkemesince; kabul edilen alacağa, taraflar arasında düzenlenen sözleşmeye aykırı olacak şekilde, yanılgılı değerlendirme ile elektrik enerjisi tüketim bedelini ödemede temerrüt halinde uygulanacak olan yıllık % 54 gecikme faizi uygulanmasına karar verilmiş olması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
İlk derece mahkemesi kararının, yukarıda açıklanan nedenlerle bozulmasına karar verilmiş olduğundan, birleşen dava hakkında verilen karara karşı yapılan istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin bölge adliye mahkemesi kararının da kaldırılmasına karar verilmiştir
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile HMK'nın 370 inci maddesi uyarınca asıl davada verilen kararın ONANMASINA, ikinci bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin birleşen davaya yönelik sair temyiz itirazlarının REDDİNE, üçüncü ve dördüncü bentlerde açıklanan nedenlerle aynı Kanun’un 373/1 maddesi uyarınca birleşen dava hakkında verilen karara yönelik bölge adliye mahkemesi kararının KALDIRILMASINA, HMK'nın 371. maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının davalı yararına BOZULMASINA, 3.815'er TL Yargıtay duruşması vekalet ücretinin yekdiğerinden birleşen dava yönünden alınıp yekdiğerine verilmesine, asıl dava yönünden 8.328,40 TL bakiye temyiz harcının temyiz eden davalıya yükletilmesine, birleşen dava yönünden peşin alınan 1.383,18 TL temyiz harcının istek halinde temyiz eden davalıya iadesine, dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de bölge adliye mahkemesine gönderilmesine, 08/03/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.