Abaküs Yazılım
3. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/7044
Karar No: 2022/1924
Karar Tarihi: 07.03.2022

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2021/7044 Esas 2022/1924 Karar Sayılı İlamı

3. Hukuk Dairesi         2021/7044 E.  ,  2022/1924 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : İZMİR BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 21. HUKUK DAİRESİ
    İLK DERECE
    MAHKEMESİ : DİDİM(YENİHİSAR) 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

    Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen tazminat davasının reddine dair verilen karar hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda; davacı ile davalıların istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak davanın reddine yönelik olarak verilen kararın, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

    Y A R G I T A Y K A R A R I
    Davacı, 08/05/2003 tarihli ihale neticesinde şirketin 351.500.000.000 TL bedel ödeyerek davalı Hazine’den taşınmaz satın aldığını, taşınmazın satışına ilişkin ihaleden bir gün önce davalı ... Müdürlüğünün yedindeki dosyanın incelendiğini, özellikle davalı ...'ın imzasını havi davalı ... Başkanlığının 19/04/2002 tarih ve 521 sayılı yazısı ile ekindeki imar paftasında taşınmazın tamamının “konut alanı” olarak görüldüğünü belgeleyen plan örneği görülerek ihaleye katılma kararı verildiğini, en fazla peyi sürerek ihalenin kazanıldığını, taşınmazın 2001 yılındaki plan değişikliğine göre konut alanı olarak düzenlendiğini, ihalenin yapıldığı gün paftanın (imar paftasının) yok edildiğini ve taşınmazın “belediye hizmet alanı” olarak görüldüğünün anlaşıldığını, taşınmazın konut veya ticari alan olarak değerlendirilmesi ile belediye hizmet alanı olarak kalması arasında ticari açıdan ciddi değer farkı olduğunu, değerler arasındaki bu farkın davalılar tarafından tazmini gerektiğini iddia ederek; fazlaya dair hakları saklı kalmak üzere 1.000.000 TL maddi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini istemiş, ıslah dilekçesi ile talebini 4.011.578 TL olarak güncellemiştir.
    Davalı ...; şahsi bir işi veya işlemi olmadığından davanın husumet yokluğu nedeni ile reddi gerektiğini, Didim Belediye Başkanlığının 19/04/2002 tarihli ve 2002/521 Fen İşl. sayılı yazısının kendisi tarafından imzalandığını fakat hatalı olarak taşınmazın konut alanı olarak gösterildiğini, taşınmazın imarda “belediye hizmet alanı” olarak görüldüğü tespit edilince Didim Belediye Başkanlığının 07/05/2003 tarihli ve 2003/0406
    Yazı İş. sayılı yazısı ile durumun Didim Mal Müdürlüğüne bildirildiğini ve satış işleminin iptal edilmesi hususunun açıklandığını, söz konusu yazının Didim Mal Müdürlüğüne 07/05/2003 tarihinde 987 kayıt numarası ile teslim edildiğini, 08/05/2003 tarihinde ihale yapıldığını, ihalenin yapılması ile kesinleşmesi tarihi olan 27/05/2003 tarihine kadar 20 günlük süre bulunmakta iken ihalenin feshinin gerek davacı gerekse Mal Müdürlüğü tarafından istenilmediğini, Didim Belediye Başkanlığının 07/05/2003 tarihli yazısı ile imar durumundaki hatanın tashih edildiğini ve belgenin ihaleden önce bildirildiğini, bu yazının resmi kayıt ile ilgili kuruma teslim edildiğini, sorumluluğu olmadığını savunarak, davanın reddini talep etmiştir.
    Davalı Hazine; davanın zamanaşımına uğradığını, taşınmazın davalıya 08/05/2003 tarihinde ihale edildiğini, satış şartnamesinde taşınmazın tüm niteliklerinin belirtildiğini, Didim Belediye Başkanlığının 19/04/2002 tarihli ve 2002/521 Fen. İşl. sayılı yazısında plan örneği eklenerek taşınmazın konut alanı olarak düzenlendiğinin bildirildiğini, ihale şartnamesinde bu duruma aykırılık teşkil eden bir maddenin yer almadığını, resmi kurum tarafından bildirilen bu niteliğine göre taşınmazın ihale ile satışa sunulduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
    İlk derece mahkemesince; tacir olan davacının iş ve işlemlerinde basiretli tacir gibi davranma yükümlülüğünün bulunduğu, ihaleden önce bütün araştırmaları titizlikle yapması gerektiği, üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmediği ve davalıların kusuru bulunmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiş; karar, taraflarca istinaf edilmiştir.
    Bölge adliye mahkemesince; 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 25/3. maddesi uyarınca tacir olan davacının, taşınmazın konut alanı yerine belediye hizmet alanı olmasına ilişkin ayıbın niteliği göz önüne alındığında, 8 gün içerisinde gerekli tüm incelemeleri yaparak ayıbı, davalı-satıcı hazineye bildirmekle yükümlü olduğu, bu yükümlülüğü yerine getirmediği takdirde 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 198/3. maddesi uyarınca satın alınan taşınmazı ayıpları ile birlikte kabul etmiş sayılacağı, davalı belediyenin 07/05/2003 tarihli yazısı ile taşınmazın imar planında belediye hizmet alanı olduğunun hazineye bildirildiği, davacı şirket tarafından 02/12/2005 tarihli dilekçe ile davalı belediyeden imara ilişkin ayıbın düzeltilmesine yönelik talepte bulunulduğu ve en geç bu tarih itibariyle ayıbı bildiği, dava tarihi dikkate alındığında TTK’nın 25/3. maddesi uyarınca hak düşürücü 2 veya 8 günlük süreler içinde ayıp ihbarında bulunmayan davacının taşınmazı mevcut ayıpları ile birlikte kabul etmiş sayılacağı, bu nedenle sözleşmenin tarafı olmayan diğer davalılara karşı da talepte bulunmasının hukuken olanaklı olmadığı, ayrıca ihale ve devir tarihlerinden önce belediye tarafından yanlışlığın düzeltildiği, ilk derece mahkemesi kararının gerekçesi yönünden usul ve yasaya aykırı olduğu ve davalılar lehine ıslah ile talep edilen tutar üzerinden nisbi vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği gerkeçesiyle; davacının istinaf başvurusunun salt gerekçeye ilişkin olarak kabulüne, davalıların vekalet ücretine yönelik olan istinaf başvurularının kabulüne, ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak davanın reddine karar verilmiş; karar, davacı tarafça temyiz edilmiştir.
    1)Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı bilgi ve belgelere göre, davacı tarafın sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
    2)Uyuşmazlığın çözümünde uygulanması gereken 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun (BK) 217. maddesi uyarınca taşınır satışına ilişkin hükümler kıyas yoluyla taşınmaz satışında da uygulanacaktır. Bu doğrultuda BK m. 198 gereğince; alıcı, teslim aldığı malı örf ve adete göre imkan bulduğu anda muayene etmekle yükümlü olup, satılanda satıcının sorumluluğunu gerektirecek bir ayıp gördüğü zaman bu ayıbı derhal ihbar etmekle yükümlüdür. Bunu ihmal ettiği takdirde alıcı, satılanı kabul etmiş sayılır. Ancak, satılanda olağan bir gözden geçirme ile meydana çıkarılamayacak bir ayıp bulunması halinde, bu ayıp sonradan meydana çıkarsa, bu durumu da hemen satıcıya bildirmediği takdirde yine satılanı bu ayıp ile birlikte kabul etmiş sayılır.
    Somut olayda; davacı, taşınmazın imar planında konut alanı olarak yer aldığına dair evraka dayalı olarak ihaleye katıldığını ve taşınmazı satın aldığını, fakat belediye yazısının hatalı olduğunu ve taşınmazın imar planında “belediye hizmet alanı” konumunda olması sebebiyle ayıplı olduğunu iddia ederek, buna dayalı değer farkı bakımından tazminat talebinde bulunmuştur.
    Her ne kadar ihale evrakları içinde taşınmazın niteliği bakımından imar planında “konut alanı” olduğuna dair belediye yazısı dikkate alınarak ihaleye katılınması, ancak taşınmazın imar planında “belediye hizmet alanı” niteliğinde bulunması sebebiyle niteliği bakımından ayıplı olduğu kabul edilmeli ise de; ihale, 08/05/2003 tarihinde yapılmış, tapu devri ve teslim ise 09/06/2003 tarihinde gerçekleşmiştir. Davacı ticaret şirketi olup, tacir olan şirketin tüm işleri ticaridir. Ticari amaçla taşınmaz satın alan şirketin taşınmazın imar planındaki niteliğini araştırmaması düşünülemez. Taşınmazın imar planındaki niteliğinin belediye hizmet alanı olmasına dair ayıbın BK m.198 uyarınca derhal ihbar edildiği ispatlanamadığından, bölge adliye mahkemesince bu gerekçeyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken, 6762 sayılı Ticaret Kanunu’nun tacirler arası ticari satışa ilişkin 25. maddesi uygulanarak davanın reddine karar verilmiş olması, usul ve kanuna aykırıdır.
    Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, sonucu itibariyle doğru bulunan bölge adliye mahkemesi kararının gerekçesinin değiştirilerek ve düzeltilerek onanması HMK’nın 370/son maddesi hükmü gereğidir.
    SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davacının sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle bölge adliye mahkemesi kararının gerekçesinin yukarıda belirtilen şekilde değiştirilerek ve düzeltilerek ONANMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de bölge adliye mahkemesine gönderilmesine, 07/03/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

















    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi