Esas No: 2021/7048
Karar No: 2022/1925
Karar Tarihi: 07.03.2022
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2021/7048 Esas 2022/1925 Karar Sayılı İlamı
3. Hukuk Dairesi 2021/7048 E. , 2022/1925 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 46. HUKUK DAİRESİ
İLK DERECE
MAHKEMESİ : İSTANBUL 20. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen alacak davasının kısmen kabulüne dair verilen karar hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda; davacı tarafın istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak davanın kabulüne yönelik olarak verilen kararın, süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; avukat olduğunu ve davalı kurumun vekilliğini üstlendiğini, davalı kurum adına başlatılan icra takibine itiraz edilmesi üzerine itirazın iptali davasını takip ederek hukuki hizmet sunduğunu, hizmetleri karşılığında hiçbir ücret ödenmediğini, davalı kurum tarafından hiçbir gerekçe gösterilmeksizin haksız ve hukuka aykırı olarak azledildiğini, Avukatlık Kanunu’nun 174/2. hükmü uyarınca haksız azil nedeniyle avukatlık ücretinin tamamına hak kazandığını iddia ederek; fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla, 10.000 TL’nin davalı kurumdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı; davacı ile 18/06/2013 tarihli vekalet ücret sözleşmesi imzalandığını, sözleşme ile İstanbul 25. İcra Müdürlüğünün 2013/4591 esas sayılı dosyasına yapılmış itirazın iptali için açılacak davada yazılı ve sözlü olarak hukuki yardımların yapılmasının kararlaştırıldığını, davacının vekaletname ile sadece cevaba cevap dilekçesi, ön inceleme duruşması, temyiz dilekçesi ve temyiz dilekçesine ek beyan dilekçesi ile ilgili işlemleri diğer avukat ile birlikte müştereken yaptığını, icra dosyasına bir katkısı olmadığını, görülen lüzum üzerine azledildiğini, vekalet sözleşmesi uyarınca herhangi bir ücrete hak kazanmadığını, davacıya katkıları karşılığında karşı taraf lehine hükmedilen 1.320 TL vekalet ücreti ödenebileceğini, başkaca bir yükümlülüğü bulunmadığını, olayda haksız azil olmadığını, 18/06/2013 tarihli sözleşmede yer alan yetkisini kullandığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
İlk derece mahkemesince; taraflar arasındaki 18/06/2013 tarihli sözleşmenin davalı tarafından gönderilen ihtarname ile feshedildiği, fesih hali de dahil olmak üzere avukata ödenecek vekalet ücretinin sözleşmenin 7. maddesinde düzenlendiği, taraflara 1 ay önceden diğer tarafa yazılı ihbar suretiyle fesih hakkı tanınması sebebiyle davalının sözleşmeyi feshinin serbest iradeleri ile akdettikleri sözleşme kapsamına uygun olduğu, bu nedenle Avukatlık Kanunu'nun 174. maddesi hükmünün uygulanmasının mümkün olmadığı, davacının varsa fesih tarihi itibariyle sözleşmeye göre ödenmeyen ücret alacaklarının tahsilini isteyebileceği, sözleşmede fesih halinde, avukatın o tarihe kadar yaptığı hizmetlerin asgari ücret tarifesi dikkate alınarak belirlenecek tutar üzerinden ücretlendirileceğinin hüküm altına alındığı, davacı dışında, davalı kurumun başkaca vekillerinin de bulunduğu, davacının sadece bir kısım e-mail gönderme ve bir kısım dilekçelerin hazırlanması işlemlerine katkıda bulunduğu, temyiz dilekçesi suretlerinden bir kısmında davacının imzasının bulunmadığı, harcadığı emek ve mesaisine karşılık olarak anılan dava değeri 21.891.398,82 TL üzerinden vekalet ücreti isteminin hakkaniyete uygun düşmeyeceği gerekçesiyle; davanın kısmen kabulü ile 1.750 TL’nin davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiş; karar, davacı tarafından istinaf edilmiştir.
Bölge adliye mahkemesince; sözleşmedeki fesih hakkı ile azilnamenin ayrı kurumlar olup farklı sonuçlar doğurduğu, sözleşmenin feshi davacıya 16/10/2014 tarihinde bildirilmiş ise de bu tarihten önce 08/10/2014 tarihinde avukatın azledildiğinin tartışmasız olduğu, aynı tarihi taşıyan fesih bildirimine dayalı olarak azil ile feshin aynı sonucu doğuracağını savunulmuş ise de, sözleşmeye göre feshin 1 ay sonra 16/11/2014’te sonuç doğuracağı ve davacının vekalet görevinin bu tarihte sona ereceği, azilde ise irade açıklamasının tebliği ile vekillik görevinin sona ereceği, dolayısıyla davalının sözleşmenin 7. maddesini işletmeden Avukatlık Kanunu'nun 174. maddesine göre işlem yaptığı, azilname de "görülen lüzum üzerine" şeklinde yer alan azil gerekçesinin ispatlanmadığı, azlin haklı sayılamayacağı, davacının haksız azil sebebiyle aynı Kanun'un 174/2 maddesi gereğince hesaplanacak vekalet ücretine hak kazanacağı söylenebilir ise de sözleşmenin 7. maddesinin "görevden uzaklaştırılma" halinde ne şekilde ücret hesaplanacağını deruhte etmesi karşısında TMK'nın 2. maddesi gereğince genel hükme gitmeye ihtiyaç kalmadığı, azil tarihindeki tarifenin "para ile değerlendirilen" bölümü esas alınarak hesap yapılması gerektiği, hizmetin davacı avukatça tek başına yürütülmediği savunması da değerlendirilerek, TBK'nın 52/2 maddesinin de göz önünde tutulması gerektiği, davacı avukatın dava dosyası bakımından mesaisi olduğu, icra dosyasında vekalet koymaktan ibaret işlem yaptığından karar tarihindeki tarifeye göre 250 TL maktu ücret ile itirazın iptali davasında harca esas değer üzerinden hesaplanan mahkeme vekalet ücreti 283.393.99 TL'nin 1/2 si 141.696,99 TL alacağının bulunduğu gerekçesiyle; davacının istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak taleple bağlılık ilkesi gereği fazlası saklı 10.000 TL'nin davalıdan tahsiline karar verilmiş; karar, taraflarca temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı bilgi ve belgelere, özellikle temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararında yazılı gerekçelere göre; davalının tüm, davacının sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Avukatın, vekil olarak borçları 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 502 ve devamı maddelerinde gösterilmiş olup, vekil, aynı Kanun'un 506/2. maddesine göre müvekkiline karşı vekaleti sadakat ve özenle ifa etmekte yükümlüdür. Vekil, sadakat borcu gereği olarak müvekkilinin yararına olacak davranışlarda bulunmak, ona zarar verecek davranışlardan kaçınmak zorunluluğundadır.
"Özen borcu" ile ilgili Avukatlık Kanunu'nun 34. maddesinde mevcut olan, "Avukatlar, yüklendikleri görevleri, bu görevin kutsallığına yakışır bir şekilde özen, doğruluk ve onur içinde yerine getirmek ve avukatlık ünvanının gerektirdiği saygı ve güvene yakışır bir şekilde hareket etmekle yükümlüdürler." şeklindeki hüküm ise, avukatlık mesleğinin bir kamu hizmeti olması nedeniyle, Türk Borçlar Kanunu’nun 506/2. maddesinde düzenlenen vekilin özen borcuna göre çok daha kapsamlı ve özel bir düzenlemedir.
Buna göre avukat, üzerine aldığı işi özenle ve müvekkili yararına yürütüp sonuçlandırmakla görevli olduğu gibi, müvekkilinin kendisi hakkındaki güveninin sarsılmasına neden olacak tutum ve davranışlardan da titizlikle kaçınmak zorundadır. Aksi halde avukatına güveni kalmayan müvekkilin avukatını azletmesi halinde azlin haklı olduğunun kabulü gerekir. Gerçekten de avukat, görevini yerine getirirken gerekli özen ve dikkati göstermemiş, sadakatle vekaleti ifa etmemiş ise, müvekkilinin vekilini azli haklıdır.
Avukatlık Kanunu'nun 174. maddesinde, “Avukatın azli halinde ücretin tamamı verilir. Şu kadar ki, avukat kusur veya ihmalinden dolayı azledilmiş ise ücretin ödenmesi gerekmez.” hükmü mevcut olup, bu hükme göre azil işleminin haklı nedene dayandığının kanıtlanması halinde müvekkil avukata vekalet ücreti ödemekle yükümlü değildir. Yargıtayın kökleşmiş içtihatlarına göre; haklı azil halinde ancak azil tarihi itibariyle sonuçlanıp, kesinleşen işlerden dolayı vekalet ücreti talep edilebilir. Zira vekalet ilişkisi bir bütün olup azil, taraflar arasındaki tüm dava ve takiplere sirayet edeceğinden, azlin haklı olduğunun kabul edilmesi halinde, davacının azil tarihi itibariyle sonuçlanıp kesinleşmeyen işlerden dolayı vekalet ücreti talep edebilmesi mümkün değildir. Buna karşılık haksız azil halinde ise avukat, hangi aşamada olursa olsun, üstlendiği işin tüm vekalet ücretini talep etme hakkına sahiptir.
Somut olayda; taraflar arasındaki 18/06/2013 tarihli sözleşmenin “Vekalet ücreti ve masraflar” başlıklı 5. maddesi; “Avukata yukarıda yazılı olan tüm hizmetler için takibe konu alacakların tahsil edilip Fon hesaplarına aktarılması şartıyla, Fon tarafından tespit olunan %10 başarı primi (KDVve stopaj dahil) ödenecektir. Fon'dan bu ücret dışında Avukatlık Yasasından kaynaklanan veya başka bir nedenle başkaca ücret isteyemez.” hükmünü,
7. maddesi; “...Taraflar Sözleşmeyi, (1) ay Önceden diğer tarafa ihbar etmek suretiyle her zaman feshedebilirler. Aşağıdaki bentler saklı olmak üzere sözleşmenin bir yıllık süre sonunda yenilenmemesi veya feshi durumunda avukatın o tarihe göre yaptığı hizmetler, avukatlık asgari ücret tarifesi dikkate alınarak belirlenecek tutar üzerinden ücretlendirilir…" hükmünü içermektedir.
Davacı, vekalet görevini sürdürmekte iken 08/10/2014 tarihinde davalı tarafça azledilmiş ve azlin haklı olduğu ispatlanamamıştır. Esasen bu husus bölge adliye mahkemesinin de kabulündedir.
Yukarıda yapılan açıklamalar ve Avukatlık Kanunu'nun m.174 maddesi hükmü dikkate alındığında; haksız azledilen avukat, hangi aşamada olursa olsun, üstlendiği işin tüm vekalet ücretini talep etme hakkına sahiptir.
Hal böyle olunca bölge adliye mahkemesince; davacının haksız azil sebebiyle sözleşmenin 5. maddesi uyarınca tam ücrete hak kazanacağı gözetilerek, vekalet ücretinin hesaplanması ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, azlin haksız olduğu kabul edilmesine rağmen sözleşmenin davalı tarafça feshi halinde uygulanması gereken 7. madde hükmü uyarınca vekalet ücretinin hesaplanması ve vekalet ücretinden TBK'nın 52 uyarınca indirim yapılması, usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalının tüm, davacının sair temtiz itirazlarının reddine; ikinci bentte açıklanan nedenlerle bölge adliye mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK'nın 371. maddesi uyarınca davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, dosyanın aynı Kanun'un 373/2. maddesi uyarınca kararı veren bölge adliye mahkemesine gönderilmesine, 07/03/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.