16. Hukuk Dairesi 2016/14625 E. , 2020/4145 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
KANUN YOLU : TEMYİZ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Yargıtay bozma ilamında özetle; "çekişmeli taşınmazın tespitine esas tapu kaydının ilk tesisinden itibaren tüm tedavülleriyle birlikte Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü Arşiv Dairesi Başkanlığından getirtilmesi ve varsa miktar farklılığının nereden ileri geldiği üzerinde durulması, bundan sonra sözü edilen tapu kaydının ve tespite esas vergi kaydının yöntemince uygulanarak kapsamlarının belirlenmesi, yapılacak uygulama sonucunda gerek tapu kaydının ve gerekse vergi kaydının çekişmeli yere ait ve gayri sabit sınırlı olduğunun saptanması halinde miktarı fazla olan kayda göre kapsam tayin edilmesi ve kayıt miktar fazlası yönünden 3402 sayılı Kadastro Yasası’nın 14. maddesinde öngörülen şekilde iktisap koşullarının davalılar yararına gerçekleşip gerçekleşmediğinin yöntemince araştırılması ve sonucuna göre bir karar verilmesi" gereğine değinilmiştir. Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine temsilcisi tarafından temyiz edilmiştir.
Bozma ilamına uyulmakla taraflar yararına usuli müktesap hak oluşur. Bu hakkın zedelenmemesi için Yargıtay bozma ilamında işaret edilen hususların eksiksiz olarak yerine getirilmesi gerekir. Mahkemece, dava konusu taşınmazın tapu ve vergi kayıtlarının kapsamında olup, miktar fazlası bulunmadığı gerekçesi ile yazılı şekilde karar verilmiştir. Ne var ki, hükmüne uyulan bozma ilamında tapu kaydındaki miktar farklılıklarının hangi nedenden kaynaklandığı, tespit dayanağı tapu ve vergi kayıtlarının sınırlarının kural olarak gayri sabit olup, mahallinde yapılan uygulama sonucunda da tapu ve vergi kaydının değişir sınırlı olduğunun belirlenmesi halinde, miktar fazlası yönünden yöntemince zilyetlik araştırması yapılması gereğine değinildiği halde, davalıların dayandığı ve tespite esas tapu kaydı tüm tedavülleri ile getirtilmemiş, bu yolla tapu kaydının tesisindeki miktar ve sınırları belirlenmemiş, tapu kaydının davalılar adına tedavül eden son kaydında miktarı 51.481 metrekare olmakla birlikte, tedavülden önceki kayıtlarda “56 Atik Dönüm” olarak gösterilmesi nedeniyle bu miktarın yörede neye isabet ettiği araştırılmamış, taşınmazın tesisinden itibaren miktar farklılığı mevcut olup olmadığı belirlenmediği gibi, tapu ve vergi kaydının yapılan uygulamaya göre değişir sınırlı oldukları anlaşıldığı halde, miktar fazlası yönünden yöntemince zilyetlik araştırması yapılmamış, bu kapsamda ziraat mühendisi bilirkişiden rapor alınmadığı gibi soyut nitelikteki beyanlar ile yetinilmiştir. Bu şekilde eksik araştırma ve incelemeye dayalı olarak karar verilemez.
Hal böyle olunca; Mahkemece öncelikle, yargılama sırasında dava konusu taşınmazın bir kısım paylarının dava dışı şahıslara tedavül ettiğinin anlaşılması nedeni ile davacıya HMK’nın 125. madde uyarınca seçimlik hakkını kullanması yönünde süre verilmeli, davanın yeni maliklere karşı devam edilmesi halinde bu kişilere davetiye tebliğ edilmeli, bundan sonra, tespite esas olup, davalı tarafın dayandığı tapu kayıtları tesisinden itibaren tüm tedavülleri ile birlikte eksiksiz olarak mahalli Tapu Müdürlüğü ile Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü Arşiv Dairesi Başkanlığından getirtilerek dosya arasına konulmalı, tapu kaydının miktarı kesin olarak belirlenmeli, bu amaçla tapu kaydında geçen “Atik Dönüm”ün yörede karşılığının ne olduğu ve kaç metrekareye isabet ettiği sorulup saptanılmalı, tapu kaydında miktar farklılığı tespit edilmesi ve bunun yasal dayanağının bulunmaması halinde kök kayda değer verileceği düşünülmeli, bundan sonra mahallinde, yöreyi iyi bilen, elverdiğince yaşlı, yansız yerel bilirkişiler ve taraf tanıkları ile ziraat mühendisi bilirkişi ve fen bilirkişisinin katılımıyla yeniden keşif yapılmalı, bu keşifte dayanılan tapu ve vergi kayıtları yerel bilirkişiler yardımı ile zemine uygulanmalı, kayıtlarda tarif edilen sınırlar yerel bilirkişilere tek tek göstertilmeli, bu sınırlardan yerel bilirkişilerce bilinemeyenler bulunduğu takdirde bu konuda taraflara tanık dinletme olanağı sağlanmalı, uzman bilirkişiye tapu ve vergi kayıtlarında tarif edilen sınır yerleri düzenleyeceği haritada ayrı ayrı işaret ettirilmeli, tapu ve vergi kayıtlarının sınırlarının gayri sabit olduğu gözönüne alınarak kapsamları miktarlarına göre belirlenmeli, ayrıca davalı taraf ayrı ayrı tapu ve vergi kaydına dayandığına göre, bu kayıtların iç içe geçmesi halinde miktarı fazla olana değer verileceği düşünülmeli, çekişmeli taşınmazın kısmen ya da tamamen davalı tarafça dayanılan tapu kaydının kapsamında kaldığının anlaşılması halinde; tapu kaydının kapsamı dışında kalan bölüm yönünden usulünce zilyetlik araştırması yapılmalı, mahalli bilirkişi ve tanıklardan çekişmeli taşınmazın geçmişte ne durumda bulunduğu, bilinen ilk zilyedinin kim olduğu, ne sıfatla kullanıldığı, kimden kime nasıl intikal ettiği, kim tarafından, ne zamandan beri ve ne suretle kullanıldığı hususlarında maddi olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınmalı, gerek önceki keşiflerde alınan beyanlar gerekse yapılacak keşifte alınacak beyanlar arasındaki çelişkiler, gerektiğinde yüzleştirme yapılmak suretiyle giderilmeye çalışılmalı; ziraat mühendisi bilirkişiden, taşınmazın toprak yapısını ve niteliğini, zirai durumunu, üzerinde sürdürülen zilyetliğin şeklini ve süresini, üzerindeki bitki örtüsünü, imar-ihyaya muhtaç yerlerden olup olmadığını, muhtaç yerlerden ise imar-ihyaya konu olmaya başladığı ve ihyanın tamamlandığı tarihi bildirir ve komşu parsellerle karşılaştırmalı değerlendirmeyi ve değişik yönlerden çekilmiş fotoğraflarını da içerir ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı; teknik bilirlişiye ise keşfi takibe, bilirkişi ve tanık sözlerini denetlemeye elverişli rapor ve kroki düzenlettirilmeli ve bundan sonra toplanmış ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. Mahkemece belirtilen şekilde araştırma ve inceleme yapılmaksızın hüküm verilmesi isabetsiz olup temyiz itirazları açıklanan bu nedenle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, yasal koşullar gerçekleştiğinde kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 08.10.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.