21. Hukuk Dairesi 2011/6528 E. , 2013/74 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacı, 01/11/2008 tarihinden itibaren yaşlılık aylığı bağlanması gerektiğinin tespitiyle biriken aylıkların faizlerinin saklı tutulmasına, aksi yöndeki Kurum işleminin iptaline karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
Dava, davacının 01/01/2002 - 31/07/2008 tarihleri arası 2926 sayılı yasaya göre sigortalılığının iptaline ilişkin kurum işleminin iptali, davacıya tahsis talebinde bulunduğu 15/10/2008 tarihini takip eden aybaşı olan 01/11/2008 tarihinden itibaren 2926 sayılı yasa kapsamında yaşlılık aylığı bağlanması ve davacıya bağlanacak aylıklara ödeme tarihleri itibariyle tahakkuk edecek yasal faizleri talep hakkının saklı tutulması istemine ilişkindir.
Mahkemece 7200085033 Bağ-Kur sicil nolu davacının 01/01/2002 - 31/07/2008 tarihleri arasında 2926 sayılı yasa kapsamında Tarım Bağ-Kur sigortalısı sayılması gerektiğinin kabulü ile Aksine Kurum İşleminin iptaline, davacıya 15/10/2008 tarihli tahsis talebini takip eden ay başı olan 01/11/2008 tarihinden itibaren davalı Kurumca yaşlılık aylığı bağlanması gerektiğinin tespitine, bağlanacak aylıklara ödeme tarihleri itibariyle tahakkuk edecek yasal faizi talep hakkının saklı tutulmasına karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; Manisa 1. İş Mahkemesinin 2005/3233 Esas ve 2007/1161 Karar sayılı ilamı ile davacının 01/06/1994-31/12/2001 tarihleri arasında sattığı ürünlerden yapılan prim kesintileri gereğince Tarım Bağ-Kur sigortalısı sayılması gerektiğinin tespitine karar verildiği ve kararın Dairemizin 18/10/2007 tarih 2007/12174 Esas ve 2007/18397 Karar sayılı ilamı ile onanarak kesinleştiği, bu karar doğrultusunda davacının sigorta tescilinin yapıldığı, 10/07/2008 tarihinde giriş bildirgesi Kuruma verildiği, 16/07/2008 tarihinde davacının 5510 sayılı yasanın geçici 24. maddesi gereğince borçlarını yapılandırma talebinde bulunduğu ve prim borçlarını ödediği, davacının 15/10/2008 tarihinde tahsis talebinde bulunmasından sonra sigorta tarihlerinin mahkeme kararı gereğince 01/06/1994-31/12/2001 ve 10/07/2008 tarihli giriş bildirgesi gereğince 01/08/2008-devam olarak düzenlendiği, davacının adına kayıtlı taşınmazının bulunmadığı, Tarım Kredi Kooperatifi kaydının olmadığı, zirai kredi kullanmadığı, Ziraat Odası kaydının 13/06/1979 tarihinde başladığı, adına kayıtlı traktörünün bulunduğu ve 15/10/2008 tarihli tahsis talebinin 15 tam yıl prim ödeme süresini doldurmadığı için reddedildiği anlaşılmaktadır.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 2926 Sayılı Yasada, 506 Sayılı Yasanın 79. maddesindeki gibi, geçmiş Tarım Bağ-Kur hizmetlerinin tespitine ilişkin bir düzenleme mevcut değildir. Anılan yasanın 5. maddesinde, 7. maddede belirtilen süre içinde kayıt ve tescillerini yaptırmayan sigortalıların hak ve yükümlülüklerinin, kayıt ve tescil edildikleri tarihi takip eden aybaşından itibaren başlayacağı belirtilmiştir. Yasanın 10. maddesindeki kayıtlar Kurum tarafından yapılacak olan tescil işlemleri için uygulama alanı bulmaktadır.
Yargıtay"ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş kararları; Kurumun prim alacaklarını Bakanlar Kurulu kararı ile ürün bedellerinden tevkifat suretiyle tahsil etmesi halinde, Bağ-Kur’un prim ödenmesine rağmen, sigortalıyı re’sen kayıt ve tescil etmemesi, yasanın kendisine yüklediği re’sen tescil yükümlülüğüne aykırılık teşkil ettiğinden, prim tevkifatının yapıldığı tarihi izleyen aybaşından itibaren sigortalı olarak kabulü gerektiği yönündedir.
İlk prim kesintisini izleyen yıllarda prim kesintisi veya ürün tesliminin gerçekleştiğinin belirlendiği durumlarda, bu yıllar için de tespit kararı verilmesi gerekmektedir.
Tarım Bağ-Kur sigortalılığının temel koşulu 2926 sayılı Yasanın 2/1 ve 3/b maddelerinde belirtildiği gibi, tarımsal faaliyette bulunmaktır. Prim tevkifatına dayalı tespit davasında, salt ziraat odası ve kooperatif kaydı gibi belgelerin bulunması, davanın kabulü için yeterli değildir. Tarımsal faaliyetin sürdüğünün, faaliyete ilişkin olarak hangi tarımsal ürünlerin üretildiği, nereye satıldığı veya teslim edildiği gibi hususlar da somutlaştırılarak belirlenmelidir. Prim tevkifatı ve ürün tesliminin, iki yıla kadar olan süre dışında süreklilik arzettiği hallerde de, tarımsal faaliyetin sürekli olduğu kabul edilebilir.
Prim kesintisinin bulunmadığı yıllarda, tarımsal faaliyetin saptanması bakımından, ürünlerin ne şekilde değerlendirdiğini ortaya koymak, davacının tarımsal faaliyete elverişli taşınmazlarının bulunup bulunmadığını araştırmak, tarımsal faaliyetin taşınmazların kiralanması suretiyle yürütüldüğü iddia ediliyor ise, bu konuda taşınmazların kimden, hangi yıllar için kiralandığı, hangi tarımsal ürünlerin üretimi için faaliyette bulunulduğu, kiralayan kişinin Tarım Bağ-Kur sigortalılığının bulunup bulunmadığı, kiracının kiralama yoluyla tarımsal faaliyetini yürütmeye elverişli tarımsal alet edevatının bulunup bulunmadığı gibi ayrıntılı araştırma yapmak, gerektiğinde tarımsal faaliyetin yapıldığı iddia edilen dönemdeki muhtar ve azaların bilgilerine başvurmak, özetle, tarım faaliyetinin devam edip etmediğini hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek şekilde ortaya koymak ve sonucuna göre hüküm kurmak gerekir. Ayrıca davacının 5510 sayılı yasanın geçici 24. maddesinden yararlanarak prim borçlarını ödemiş olması da sigortalı sayılması için yeterli değildir.
Mahkemece, yukarıda belirtilen hususlara uygun ayrıntılı araştırma yapılmadan 01/01/2002 - 31/07/2008 dönemi için tespite karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
Kabule göre de; hükmün 4 numaralı bendinde yargılama gideri hesaplanırken davalı Kurumun harçtan muaf olduğu gözetilmeden 15,60 TL başvurma harcı, 15,60 TL peşin harç ve 2,50 TL vekalet harcı da bu gidere dahil edilerek davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmesi de yanlış olmuştur.
O halde, davalının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ:Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 14/01/2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.