Esas No: 2022/362
Karar No: 2022/1802
Karar Tarihi: 03.03.2022
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2022/362 Esas 2022/1802 Karar Sayılı İlamı
3. Hukuk Dairesi 2022/362 E. , 2022/1802 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, Çınar ilçesinde eczane açmayı düşündüğünü, davalı-borçlunun eczacı bulacağını ve eczacı bulması için 3.500,00 TL havale çıkarmasını,eczacı bulamaması halinde parayı geri iade edeceğini belirttiğini,parayı istediğinde tanımadığı ... ... isimli şahsa havale çıkardığını bildirdiğini,bugüne kadar borcu ödemediğinden bahisle davalı hakkında icra takibi başlattığını, davalının itirazının haksız olduğunu belirterek itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece ilk kararında taraflarca takip edilmeyen ve yasal süresinde yenilenmeyen davanın HMK’nin 150/5. maddesi gereğince açılmamış sayılmasına karar verilmiş,davacının temyizi üzerine Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 04/11/2014 tarih ve 2014/34345- 2014/34186 sayılı ilamıyla; davacının usulüne uygun şekilde davet edilmeden duruşmaya gelmediği gerekçesiyle, davanın açılmamış sayılmasına karar verilemeyeceği gerekçesiyle bozulmuş,bozmaya uyan mahkemece ikinci kararında dosyanın iki kez takipsiz bırakıldığı gerekçesiyle HMK’nin 320/4 maddesi uyarınca açılmamış sayılmasına karar verilmiş;davacının temyizi üzerine Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 26/04/2017 tarih ve 2017/1574 - 2017/5060 sayılı ilamıyla;davanın yazılı yargılama usulüne tabi olduğu, mahkemenin 6100 sayılı HMK'nin 150. maddesi gereğince takip edilmeyen davanın işlemden kaldırılmasına karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesis etmesinin hatalı olduğu gerekçesiyle bozulmuştur.
Bozma ilamına uyan mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı, Çınar ilçesinde eczane açacağından davalıya eczacı bulması için 3500,00 TL havale gönderdiğini, davalının eczacı bulamaması nedeniyle paranın iadesi için davalı aleyhine icra takibi başlattığını ancak haksız itiraz edildiğini ileri sürerek eldeki itirazın iptali davasını açmıştır. Davalı, eczacı bulması durumunda 3.500,00 TL ödenmesi konusunda sözlü olarak anlaşıldığını, eczacı bulması nedeniyle davacı tarafından hesabına dava konusu olan paranın yatırıldığını, bunun dışında borçlu olduğunu gösteren herhangi bir delilin dosyada mevcut olmadığını belirterek davanın reddini savunmuş, Mahkemece,davalının borca itiraz dilekçesinde "alacaklı görünen şahsın herhangi bir hak ve alacağı bulunmamaktadır. Bahse konu dekonttaki para miktarı da alacağıma karşılık gönderilmiştir." şeklinde olduğu, havalenin ödeme vasıtası olup var olan bir borcun ödendiğini gösterdiğini, bu karinenin aksini havaleyi gönderen davacının ispat etmesi gerektiğini,banka dekontunda paranın ne için gönderildiğine dair bir açıklamanın bulunmadığını,davacının davasını ispat edemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
HMK.nun 188.madde de; taraflardan birinin ikrarının geçerli olduğu ve o taraf aleyhine delil teşkil edeceği belirtilmiş, ancak ikrarın tanımı yapılmamıştır. Öğretideki tanımlamalara göre ise, ikrar (dar anlamda ikrar), görülmekte olan bir davada, taraflardan birinin, diğer tarafça ileri sürülen ve kendisi aleyhine hukuki sonuç doğurabilecek nitelik taşıyan maddi vakıanın doğruluğunu kabul etmesidir. Yargıtay uygulamasında da, ikrara bu anlam yüklenmektedir. (İkrar kavramının tanımı ve aşağıda ikrarın türlerine ilişkin olarak yapılan açıklamalar bakımından ayrıntılı bilgi için, Bkz: Prof. Dr. ......, Hukuk Muhakemeleri Usulü, 6. Baskı Cilt: 2, Ankara 2001, sayfa: 2037 ve devamı; Prof. Dr. ......, Medeni Yargılama Hukuku, Cilt: 1–2, 3. Bası, Formül Matbaası, İstanbul 1984, Sayfa: 549 ve devamı; Prof. Dr. ......, Medeni Yargılama Hukuku Dersleri, 3. Baskı, Sevinç Matbaası, Ankara 1978, sayfa: 510 ve devamı; Dr. ......, Türk Medeni Yargılama Hukukunda İkrarın Bölünüp Bölünemeyeceği Sorunu, Türkiye Barolar Birliği Dergisi, 1993/2, sayfa: 212 ve devamı.).
İkrardan söz edilebilmesi için, bir tarafın bir vakıa ileri sürmüş olması, diğer tarafın da bu vakıanın doğru olduğunu bildirmesi gerekir. İkrarın konusu, ancak karşı tarafın ileri sürdüğü vakıalar olabilir. Bir tarafın, kendisinin ileri sürdüğü bir vakıanın doğruluğunu bildirmesi ikrar niteliği taşımayacağı gibi, karşı tarafın ileri sürdüğü hukuki sebepler de ikrara konu olamazlar.
Öğretide ve uygulamada ikrar, yapıldığı yere, kapsamına ve içeriğine göre türlere ayrılmaktadır. Yapıldığı yere göre mahkeme dışı veya mahkeme içi ikrardan söz edilir. Mahkeme dışı ikrar takdiri, mahkeme içi ikrar ise kesin delil niteliğindedir. Kapsam yönünden, ikrar, çekişmeli olan maddi vakıanın tamamını veya belli bir kesimini kapsayabilir. İlkinde tam, ikincisinde ise kısmi ikrar söz konusudur. İçeriği itibariyle ikrar ya basit (adi), ya vasıflı (mevsuf) ya da bileşik (mürekkep) nitelikte olabilir. Vasıflı ikrara, gerekçeli inkâr da denilmektedir.
Basit (adi) ikrar, karşı tarafça ileri sürülen bir vakıanın doğru olduğunun, herhangi bir kayıt veya şart bildirilmeksizin kabul edilmesidir. Basit ikrarda, onun konusunu oluşturan vakıalar artık tartışmalı olmaktan çıkarlar; dolayısıyla bunların ayrıca kanıtlanmasına gerek kalmaz.
Vasıflı ikrarda, (gerekçeli inkârda) karşı tarafın ileri sürdüğü maddi vakıanın varlığı kabul edilmekle birlikte, onun hukuki niteliğinin (vasfının) ileri sürülenden başka olduğu bildirilir.
Bileşik (mürekkep) ikrarda ise, bir tarafın ileri sürdüğü vakıa karşı tarafça bütünüyle kabul edilmekle; eş söyleyişle, vakıanın doğru olduğu ve bildirilen vasıfta bulunduğu kabul edilmekle birlikte, ikrara öyle bir vakıa eklenir ki eklenen bu vakıa, ya ikrar edilen vakıanın hukuksal sonuçlarının doğmasını engeller ya da onu hükümsüz kılar. Bileşik ikrar, ikrara konu olan vakıa ile, ona eklenen vakıa arasında bir bağlantı bulunup bulunmamasına göre, bağlantılı bileşik ikrar ve bağlantısız bileşik ikrar olarak ikiye ayrılır.
Yukarıda da değinildiği üzere, öğreti ve uygulamada, ağırlıklı olarak, bağlantısız bileşik ikrar dışındaki ikrar türlerinin bölünemeyeceği, dolayısıyla, böyle durumlarda, ikrar edenin ispat yükü altında olmadığı kabul edilmekte, iddiasını ispatlama yükümlülüğünün, karşı tarafa ait olduğu benimsenmektedir.
Somut olay bu ilke ve kavramlar ışığında değerlendirildiğinde: davalı yan, yukarıda zikredilen savunmasıyla, yani davacıya eczacı temin etmesi durumunda kendisine 3.500 TL.nin havale edileceği konusunda davacı ile anlaştıklarını bu anlaşma gereğince dava konusu paranın kendisine havale edildiğini yani yapılan anlaşmanın gereğini yerine getirdiğini, sözleşme konusu eczacıyı temin ettiğini bildirmiştir. Bu halde davalı, davacının ileri sürdüğü maddi vakıayı ve vakıanın hukuki niteliğini kabul etmiş ancak bileşik ikrarına eklediği edimini yerine getirdiğine ilişkin vakıayı ileri sürdüğüne göre bu vakıayı somut olayda eczacıyı temin ettiğini isbat etmek zorundadır. Aslında bu isbat onun bağlantılı bileşik ikrarının bölünmesi olmayıp, TMK'nın 6 ve HMK'nın 190. Maddesinde düzenlenen genel ispat kuralının bir uygulamasıdır. Davacının ileri sürdüğü hukuki ilişkiye karşı edimini yerine getirdiğini iddia eden davalının bu durumu isbat etmesi gerekir.
Bu itibarla, mahkemece, davalının edimini yerine getirdiğine ilişkin savunması üzerinde durulması ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken ispat külfeti hususunda yanılgıya düşülerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK'nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'nın 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 03/03/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.