Esas No: 2021/8862
Karar No: 2022/1735
Karar Tarihi: 02.03.2022
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2021/8862 Esas 2022/1735 Karar Sayılı İlamı
Özet: (Bu özet Yapay Zeka tarafından yazılmıştır. Hukuki olarak geçerliliği yoktur.)
Davacı, omuz ameliyatı sonrası kolunun kalkmadığı ve sakat kaldığı gerekçesiyle doktor hatası ve hastanenin özen yükümlülüğüne aykırı davranması nedeniyle 105.000 TL maddi-manevi tazminat talebinde bulunmuştur. İlk derece mahkemesi, Adli Tıp Kurumu raporuna dayanarak davanın reddine karar vermiştir. Ancak bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucu davacı tarafın istinaf başvurusunun esastan reddine yönelik kararın hatalı olduğu belirtilmiştir. Mahkeme, davacının ve davalıların tıbbi belgeleri ve bilgileri birlikte değerlendirerek üç kişilik bir bilirkişi kurulundan rapor alınmasını ve sonuca göre karar verilmesi gerektiğini belirtmiştir. Kararda, vekilin özen borcuna aykırılığına dayanarak açılan davanın temeli olan vekalet sözleşmesi ve yükümlülükleri açıklanmıştır. Sonuç olarak, HMK'nın 371. ve 373/1 maddeleri gereğince bölge adliye mahkemesi kararı kaldırılmış ve ilk derece mahkemesi kararı davacı yararına bozulmuştur.
Hukuk maddeleri:
- Türk Borçlar Kanunu (TBK) 502-506 md.
- Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) 371. ve 373/1. maddeler.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : KAYSERİ BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 6. HUKUK DAİRESİ
İLK DERECE
MAHKEMESİ :
Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen tazminat davasının reddine dair verilen karar hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda; davacı tarafın istinaf başvurusunun esastan reddine yönelik olarak verilen kararın, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, sağ kol ve omzundaki bir ağrı sebebi ile Kayseri'de faaliyet gösteren davalı ... Sağlık Hizmetleri Tic. ve San. A.Ş.'ye müracaat ettiğini, önce nöroloji bölümüne sevkedildiğini, buradan da ortopedi servisine gönderildiğini, bu serviste doktor olan davalı ...’ın kendisini muayene edip tetkiklerini yaptırdıktan sonra 15.04.2016 tarihinde omuz ameliyatını gerçekleştirdiğini, ertesi gün taburcu ederken dikiş aldırmak için bir hafta sonra gelmesini söylediğini, bir hafta sonra hastaneye gittiğinde filminin çekildiğini, davalı doktorun bir sıkıntı olmadığını belirtip 21 gün sonra kontrole gel diyerek kendisini gönderdiğini, ameliyattan sonra 2 yıl gibi bir zaman geçmesine rağmen kolunun hiçbir şekilde kalkmadığını, genç yaşta sakat kaldığını, SSK'lı olup malulen emekli olma düşüncesi ile Nevşehir'de SGK'ya başvurduğunu, kurum tarafından vücut fonksiyon kaybının tespiti için Nevşehir Devlet Hastanesine sevkedildiğini, 29.03.2018 tarihli Sağlık Kurulu raporunda vücut fonksiyon kaybının %52 olduğu belirtilerek malulen emekli olamayacağının bildirildiğini, ameliyat sonrası bu şekilde sakat kalmasının haksız bir fiil olduğunu belirterek sakat kalmasından kaynaklı 100.000,00 TL manevi tazminat ile şimdilik 5.000 TL belirsiz maddi tazminat olmak üzere toplam 105.000,00 TL maddi ve manevi tazminatın ameliyat tarihinden itibaren ticari faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
Davalılar, kusurlarının bulunmadığını savunarak, davanın reddini dilemişlerdir.
İlk derece mahkemesince; İstanbul Adli Tıp Kurumu 7. Adli Tıp İhtisas Kurulunun 21.09.2020 tarihli raporuna göre; kişiye klinik şikayetleri, MR ve muayene bulguları neticesinde... Hastanesinde 15.04.2016 tarihinde yapılan ameliyatın endikasyonunun ve tekniğinin uygun olduğu, ameliyatın komplikasyonsuz sonlandırıldığı ve ameliyat sonrası dönemde gerekli takip ve kontrollerin yapılmış olduğunun anlaşıldığı, kişide 09.01.2017 tarihinde Kayseri Eğitim ve Araştırma Hastanesinde tespit edilen aksiller sinir tutulumun 15.04.2016 tarihinde... Hastanesinde yapılan ameliyat ile illiyetinin olmadığı, tüm bilgiler birlikte değerlendirildiğinde; kişinin ameliyatını yapan Dr. ...’ın uygulamalarının tıp biliminin genel kabul görmüş ilke ve kurallarına uygun olduğu, dava konusu olayda “kusur” ve “illiyet bağı” koşulları somut olayda oluşmadığından, davalılara atfı kabil herhangi bir kusur bulunmadığı gerekçesiyle verilen davanın reddi kararına karşı, davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuş, bölge adliye mahkemesince, davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, doktor hatası ve çalıştığı hastanenin özen yükümlülüğüne aykırı davranması sebebiyle açılan maddi-manevi tazminat talebine ilişkindir. Davanın temeli vekalet sözleşmesi olup, özen borcuna aykırılığına dayandırılmıştır (TBK 502-506 md.).
Vekil, vekalet borcunu bizzat ifa etmekle yükümlüdür. Vekil üstlendiği iş ve hizmetleri; vekalet verenin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle yürütmekle yükümlüdür. Vekilin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alanda iş ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin göstermesi gereken davranış esas alınır.
Bu açıklamalardan sonra somut olaya bakılacak olursa, dava dosyasında Adli Tıp Kurumu 7. İhtisas Kurulundan rapor alınmış, raporda; kişinin klinik şikayetleri, MR ve muayene bulguları neticesinde... Hastanesinde 15.04.2016 tarihinde yapılan ameliyatın endikasyonunun ve tekniğinin uygun olduğu, ameliyatın komplikasyonsuz sonlandırıldığı ve ameliyat sonrası dönemde gerekli takip ve kontrollerin yapılmış olduğunun anlaşıldığı, kişide 09.01.2017 tarihinde Kayseri Eğitim ve Araştırma Hastanesinde tespit edilen aksiller sinir tutulumun 15.04.2016 tarihinde... Hastanesinde yapılan ameliyat ile illiyet bağının olmadığı, ameliyatı yapan Dr. ...’ın uygulamalarının tıp biliminin genel kabul görmüş ilke ve kurallarına uygun olduğu, sağlık hizmetinin yürütülmesinde idarenin organizasyon hatası tespit edilmediği bildirilmiş olup, rapora karşı davacı tarafça itiraz edilmiştir.
Mahkemece, hükme esas alınan İstanbul ATK 7.Adli Tıp İhtisas Kurulu'na ait 21.09.2020 karar nolu heyet raporu yeterli görülmüş ise de davacı tarafça itiraza uğramış rapor, tek başına hüküm vermeye yeterli değildir.
O halde mahkemece, davacının iddiaları ve itirazlarını karşılar şekilde, davacıya uygulanan teşhis, tedavi ve cerrahi müdahalelere ilişkin tüm tıbbi bilgi ve belgeler birlikte değerlendirilerek, konusunda uzman, akademik kariyere sahip 1 ortopedi ve travmatoloji, 2 nöroloji uzmanı üniversite öğretim üyelerinden oluşturulacak üç kişilik bilirkişi kurulundan, dava konusu olayda davalılara atfı kabil bir kusur olup olmadığı, davalıların gerekli özen ve dikkati gösterip göstermediği, meydana gelen hasar ile 15.04.2016 tarihinde yapılan ameliyat arasında illiyet bağı bulunup bulunmadığı, yapılan işlemlerin tıp bilimi açısından yeterliliği, tıbbın gerek ve kurallarına göre olayda davalıların sorumluluğunu gerektirecek ihmal ve hata bulunup bulunmadığı hususlarını içeren, nedenlerini açıklayıcı, taraf, mahkeme ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alınması ve ulaşılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, itiraza uğramış yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı şekilde karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
İlk derece mahkemesi kararının, yukarıda açıklanan nedenlerle bozulmasına karar verilmiş olduğundan, HMK'nın 373/1 maddesi uyarınca, işbu karara karşı yapılan istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin bölge adliye mahkemesi kararının da kaldırılmasına karar verilmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMK'nın 373/1 maddesi uyarınca temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararının KALDIRILMASINA, aynı Kanun'un 371. maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de bölge adliye mahkemesine gönderilmesine, 02/03/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.