Abaküs Yazılım
3. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/8660
Karar No: 2022/1613
Karar Tarihi: 28.02.2022

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2021/8660 Esas 2022/1613 Karar Sayılı İlamı

3. Hukuk Dairesi         2021/8660 E.  ,  2022/1613 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

    Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen maddi ve manevi tazminat davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece bölge adliye mahkemesi kararının kaldırılmasına ve ilk derece mahkemesi kararının bozulmasına dair verilen karara, ilk derece mahkemesince uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen kararın, süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

    Y A R G I T A Y K A R A R I
    Dava, davacılardan ...'in böbrek yetmezliği tedavisi görmesi nedeniyle, eşi ...'in böbreğinin birisini ...'e vermeye karar verdiğini ve bu nedenle davalı şirkete ait Hastaneye başvurduklarını, 25/01/2010 günü yapılan ameliyat ile ...'den alınan böbreğin ...'e nakledildiğini, nakilden sonra ...'in durumunun daha da kötüleşmesi üzerine kendisine diyalize girmesi gerektiğinin söylendiğini, haftada üç gün diyalize bağlandığını, sonrasında iki kez ameliyat olduğunu ve nakledilen böbreğin stent takılacak kadar mesafe bırakılmadığı için sonuç alınamadığını, ...'e eşi ...'den nakledilen böbreğin 06/05/2010 tarihinde yeni bir ameliyat ile alındığını, bu ameliyattan sonra yürüyemez olduğunu, sol gözünün tamamen kapandığını, bir süre yoğun bakımda tutulduğunu, ...'in Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi'ne başvurduğunu, burada tetkiklerin yapıldığı, vücudunda çeşitli enfeksiyonların olduğu müdahaleye geç kalındığı bu nedenlerle yapılacak tedaviden sonra tam iyileşmenin mümkün olmadığının bildirildiğini,nakledilen böbrek alındığından, tek böbrekle kaldığını, yeniden diyaliz tedavisine mahkum olduğunu, sol gözünü tamamen kaybettiğini ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla ... için 50.000,00-TL, ... için 20.000,00-TL, ... için 10.000,00-TL olmak üzere toplam 80.000,00-TL manevi tazminat ile ... için 4.000,00-TL, ... için 1.000,00-TL, ... için 1.000,00-TL olmak üzere toplam 6.000,00-TL maddi tazminatın davalı hastaneden tahsilini talep ve dava etmiş olup bilahare davacı vekilinin 30/05/2016 havale tarihli dilekçesi ile davacılardan ... yönünden açmış oldukları davayı ıslah ettiklerini taleplerini 24.995,33-TL'ye çıkarttıklarını bu nedenle olay tarihi olan 25/01/2010 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini istemişlerdir.
    Davalı, kusur bulunmadığını savunarak davanın reddini dilemiştir.
    İlk derece mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı taraflar istinaf yoluna başvurmuştur.
    Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesince 09/10/2017 tarih 2017/510 Esas-855 Karar sayılı ilamı ile ‘taraf vekillerinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar vermiştir.
    Bölge adliye mahkemesinin kararı üzerine taraflarca temyiz yoluna başvurulmuştur.
    Yargıtay 3. Hukuk Dairesince 08/02/2021 tarih 2020/4583 esas - 2021/1025 karar sayılı ilamı ile’ ...Dosyanın incelenmesinde davacılar vekili tarafından 30.05.2016 tarihli ıslah dilekçesi ile maddi tazminat yönünden faiz talep edildiği, ancak manevi tazminat yönünden faiz talebi bulunmamasına rağmen ilk derece mahkemesince hükmedilen manevi tazminatlara 25.01.2010 tarihinden itibaren yasal faize hükmedildiği anlaşılmaktadır. O halde, mahkemece yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular dikkate alınarak, taleple bağlılık kuralına aykırı olacak şekilde talep aşılmak suretiyle hüküm kurulması doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.---Bozma nedenine göre davacıların tüm, davalının sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.’ şeklinde ilk derece mahkemesinin kararı bozulmuştur.
    Bozma ilamı üzerine ilk derece mahkemesince ‘davacılardan ...'in maddi tazminat davasının kısmen kabul kısmen reddine, 24.959,33-TL'nin 25/01/2010 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınıp bu davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, davacılardan ..., ...'in açmış olduğu maddi tazminat davasının reddine, davacılardan ...'in açmış olduğu manevi tazminat davasının kısmen kabul kısmen reddine, 30.000,00-TL'nin davalıdan alınıp bu davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, davacılardan ...'in açmış olduğu manevi tazminat davasının kısmen kabul kısmen reddine, 10.000,00-TL'nin davalıdan alınıp bu davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,davacılardan ...'in açmış olduğu manevi tazminat davasının kısmen kabul kısmen reddine, 5.000,00-TL'nin davalıdan alınıp bu davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, ‘ dair verilen karara karşı taraflarca temyiz yoluna başvurulmuştur.
    1-Davanın temeli vekalet sözleşmesi olup, özen borcuna aykırılığına dayandırılmıştır.
    Vekil, vekalet borcunu bizzat ifa etmekle yükümlüdür. Vekil üstlendiği iş ve hizmetleri; vekalet verenin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle yürütmekle yükümlüdür. Vekilin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alanda iş ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin göstermesi gereken davranış esas alınır.
    Dosya içerisindeki bilgi ve belgelerin incelenmesinde, Mahkemece yargılama sırasında alınan İstanbul Adli Tıp Kurumu 3.İhtisas Kurulu'ndan alınan 04/02/2015 tarihli raporda’-- kronik böbrek yetmezliği nedeni ile böbrek transplantasyon endikasyonunun bulunduğu, verilen immunosupresif tedavi dozlarının yeterli olduğu ve takibinin tıp kurallarına uygun yapıldığının anlaşıldığı, immun mekanizmalarla greft olunan dokuda nekroz gelişmesi olarak bilinen rejeksiyon, transplantasyonun bir komplikasyonu olduğu, gelişen rejeksiyon nedeni ile nefrektomi uygulamasının tıbben doğru olduğu, immunsupresif sistemi baskılayan tedavi kullanımında ciddi enfeksiyonların sık görüldüğünün tıbben bilindiği, söz konusu kişide gelişen idrar yolu enfeksiyonu, gastroenterit, invaziv pulmoner aspergillus, endoftalmi ve spondilodiskit immmunosupresif tedavilerinin bilinen komplikasyonu olduğu, düzenlenmiş tıbbi evraklarda kişinin göz yakınmasının 03.05.2010 tarihinde başladığı ve göz görmenin el hareketi düzeyinde olduğunun belirtildiği, söz konusu tarihte immunsupresif sistemi tam olmayan kişide mevcut muayene bulgularına ve şikayetine göre endojen endoftalmi tanısının düşünülmesinin beklendiği ve intravitreal kültür alınması ve intravitreal enjeksiyon (ön planda antibakteriel) yapılmasının ve kültür sonucuna göre tedavinin düzenlenmesi gerektiği, kişinin takibinde göz yakınmasından 8 gün sonra invaziv pulmoner aspergillus tanısı aldığı, antifungal tedavi başlandığı da dikkate alındığında mantar enfeksiyonun göz tutulumu olabileceğinin düşünülmesinin beklendiği, vitrektomi ve intravitreal antifungal enjeksiyon uygulanmasının gerektiği, söz konusu tedavilerin ilk göz yakınmasından 50 ve 73 gün sonra yapıldığının anlaşıldığı, dolayısıyla söz konusu kişide gelişen endoftalminin erken tespit edilmediği ve tedavide gecikme olduğu ve bu yönden kişinin teşhis ve tedavisi ile ilgili göz hastalıkları uzmanlarının kusurlu olduğu, ancak kişide gelişen sol gözdeki görme kaybının endoftalminin erken tanı konulması ve tedavi başlanması halinde de görülme sıklığının yüksek olduğunun tıbben bilindiği ‘ yönünde görüş bildirilmiştir.
    Tarafların itirazları üzerine dosyaya kazandırılan İstanbul Adli Tıp Kurumu'ndan alınan 04/03/2016 tarihli raporda‘ Kişinin böbrek transplantasyonu ve böbrek transplantasyonu rejeksiyonu arızlarına yapılan tıbbi uygulamaların tıp kurallarına uygun olduğu cihetle maluliyet tayinine mahal olmadığı, kişide meydana gelen endoftalminin erken teşhis edilip uygun tedavisine başlanması durumunda da gözün kaybedilme oranının yüksek olduğu gibi kaybedilmemesi halinde de görme düzeyinin yüksek olmasının beklenmediği birlikte değerlendirildiğinde, tedavi gecikmesinden kaynaklanan arızası nedeniyle 11.10.2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Çalışma Gücü Kaybı oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğinden yararlanılarak ... A %39 x 1/5 = %7.8 E Cetveline göre %9.1 (yüzdedokuznoktabir)oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağı, İyileşme süresi (geçici iş göremezlik süresi) nin 17.11.2014 tarihinden itibaren 2(iki) aya kadar uzayabileceği ‘ mütalaa olunduğu görülmüştür.
    Her ne kadar; ilk derece mahkemesince, yargılama sırasında alınan bilirkişi raporları denetime elverişli olarak kabul edilerek hükme esas alınmış ise de; davaya konu uyuşmazlığın böbrek yetmezliği sonucu böbrek nakli ve devamındaki tedavilerde, davacının tek gözündeki görme kaybı da nazara alındığında, nefroloji uzmanı , transplantasyon konusunda tecrübeli genel cerrah ve göz uzmanının yer almadığı bilirkişi heyeti tarafından hazırlanmış olan raporların hüküm vermeye yeterli olmadığı ortadadır.
    O halde ilk derece mahkemesince; üniversite öğretim üyelerinden seçilecek nefroloji uzmanı, transplantasyon konusunda tecrübeli genel cerrah ve göz uzmanından oluşturulacak bilirkişi kurulundan, dava konusu olayda doktorlara atfı kabil bir kusur olup olmadığı konusunda, dosyadaki raporlar da mukayese edilmek suretiyle; açıklayıcı, taraf, mahkeme ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alınması ve ulaşılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı şekilde karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
    2-Bozma nedenine göre, tarafların sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
    SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenle hükmün HUMK'nın 428. maddesi gereğince taraflar yararına BOZULMASINA, ikinci bentte açıklanan nedenle tarafların sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan temyiz harçlarının istek halinde temyiz edenlere iadesine, 28/02/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.





    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi