Esas No: 2019/207
Karar No: 2021/2396
Karar Tarihi: 15.12.2021
BAM Hukuk Mahkemeleri İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2019/207 Esas 2021/2396 Karar Sayılı İlamı
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/207
KARAR NO: 2021/2396
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 21/06/2018
NUMARASI: 2015/65 Esas, 2018/814 Karar
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 15/12/2021
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı karşı davalı vekili, taraflar arasında 01/06/2010 tarihinde taşeron sözleşmesi akdedildiğini, davacı şirketin ... A.Ş.'den açık ihale usulü ile aldığı ... mevkii ... sokak taşınmazında ... katlı otopark inşaatının verilen projelere uygun bir şekilde mekanik tesisat işinin anahtar teslimi yapılmasının davalı firma tarafından taahhüt edildiğini, sözleşmenin 3.maddesinde ek projelere göre işçiliği, sigorta primleri, nakliye ve hamaliyeler, taşeron kârı ve genel giderler dahil anahtar teslimi götürü bedelinin KDV hariç 280.000,00 TL olduğunu, 4.maddeye göre iş tesliminin yer tesliminden sonra 60 gün içinde yapılması gerektiğini, 14.maddeye göre hakediş raporlarının yer tesliminden itibaren bir ay ara ile taşeron tarafından yapılarak iş sahibine teslim edileceğini,15. Maddeye göre geçici kabulün işin sözleşmeye uygun bittiğini belirten taşeronun yazılı başvurusu üzerine, en geç 7 gün içinde iş sahibi tarafından yapılacağı, geçici kabulün yapılabilmesi için kusurlu ve noksan işlerin toplam iş bedelinin %5'ini geçmemesi ve işin kullanılmasına engel bir durumun olmaması gerektiğini, kusur ve noksan bulunduğu tespit edilirse kusur ve noksanları belirten bir listenin hazırlanacağı ve bu noksanların tamamlanması için taşerona en fazla 10 günlük süre verileceğini, bu sürenin geçmesi durumunda her gün için 500.00 TL talep edilebileceğinin belirtildiğini, 16.maddede kesin hak ediş ödemesinin işverenin onayından sonra inşaatın kesin maliyetinin oluşacağını, son istihkakın ödenebilmesi için kesin kabulün yapılması ve tüm projelerin tesliminin şart olduğu, 19.maddede geçici kabul tarihinden bir sene sonra taşeronun yazılı talebi üzerine aynen geçici kabulde olduğu gibi yapılacağını, kullanımdan doğan kusurlardan dolayı kusurlu imalatın taşerona yaptırılacağı, eksik ve kusurlu işlerin ikmali ile kabul tutanağının işverenin tasdiki suretiyle kesin kabul işleminin yapılacağının kararlaştırıldığını, davacı ile davalı firma arasında 29/06/2010 tarihinde imzalanan tutanakla yer teslimi yapıldığını, davalı firmanın SGK'ya verdiği yazıda işi 30/11/2010 tarihinde tamamladığını ve taşeron dosyasının kapatılmasını talep ettiğini, davalı firmanın 29/08/2010 tarihinde işi teslim etmesi gerekirken, sözleşmede belirtilen süre dahilinde işi davacı firmaya teslim etmeyerek sözleşmeye aykırı hareket ettiğini, taraflar arasındaki sözleşme uyarınca işin tesliminin 29/08/2010 tarihinde yapılması gerekirken 30/11/2010 tarihinde teslim edildiğini, davacının davalı firmadan günlüğü 500,00 TL'den olmak üzere 93 gün için 46.500,00 TL gecikme alacağı bulunduğunu, ayrıca sözleşmenin 23.maddesinde yer tesliminden iş bitimine kadar olan süre zarfında taşeron tarafından kullanılan elektrik, su ve telefon faturaları taşeron tarafından ödenir hükmü gereğince davacı şirket tarafından taşeron firmanın bulunduğu süre boyunca 10.057,90 TL elektrik ve 5.206,00 TL su faturası ödendiğini, taşeron firma ile birlikte iki firmanın daha bu alanda iş yapmış olduğundan bu faturaların toplam tutarının üçe bölünmesi gerektiğini, davalı taşeron firmanın davacı firmaya ödemesi gereken elektrik ve su bedelinin toplam 5.087,90 TL olduğunu, davalı tarafından tek taraflı olarak hazırlanan geçici teslim tutanağının herhangi bir hukuki değerinin olmadığını, sözleşmenin 16.maddesi uyarınca son istihkakın ödenebilmesi için kesin kabulün yapılmış olması ve tüm projelerinin ... (tatbik edilmiş son proje) tesliminin şart olduğunu belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla; 93 günlük gecikme cezası toplamı 46.500,00 TL alacağın ve davalının payına düşen elektrik ve su faturaları bedeli olan 5.087,90 TL alacağın ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı karşı davacı vekili, taraflar arasında 04/06/2010 tarihli 280.000,00 TL bedelli sözleşme düzenlendiğini, davacının yüklenici olduğu ..., ... mevkii ... sokaktaki taşınmazın ... katlı otopark inşaatının projeye uygun mekanik tesisat işini 31/08/2010 tarihine kadar tamamladığını, bununla ilgili 28/07/2010 ve 31/08/2010 tarihli 2 adet hak ediş düzenlendiğini, bu hak edişlerin davalıya ödendiğini, davacının toplam iş maliyetinin %25'lik kısmına ilişkin hak edişi düzenlemeyerek bu miktarı uhdesinde tuttuğunu, 280.000,00 TL bedelli işin 221.197,00 TL'lik kısmını onayladığını, kalan kısmı için kendi inşaatının tamamlanmasını ve mekanik tesisatın devreye alınmasını beklediğini, davacı ile dava dışı iş sahibi ... arasındaki hakediş dosyası incelendiğinde, davalının işi zamanında tamamlayarak davacıya teslim etiğinin açıkça görüleceğini, davacının ...'a sunduğu hakediş dosyasında davalı ile anlaştığı mekanik tesisat işine ilişkin tüm hakedişleri dava dışı ...'tan aldığını, uygulamada mekanik imalat işlerinin kaba inşaatın tamamlanmasından sonra yapıldığını, devreye alınması işleminin tüm inşaatın ince işçilik dahil bitirilmesinden sonra yapılabileceğini, sözleşmede belirtilen iki ay içinde mekanik imalatın bitirildiğini, devreye alınması için davacının inşaatı bitirmesinin ve davacıdan devreye alma talimatının beklendiğini, davalının üstlendiği mekanik işini zamanında bitirdiği halde davacının inşaatı zamanında bitiremediğini, aylık bekleme döneminde davalının çalıştırdığı işçilere fazladan maaş, sigorta ödemek zorunda kaldığını, davalı üstlendiği işleri zamanında yapıp teslim etmesine rağmen davacının davalının haklı alacağını ödemediğini, ödenmeyen alacakları için İstanbul ... İcra Müdürlüğünün ... Esas sayılı dosyası ile icra takibi yapıldığını, davacının itirazına istinaden İstanbul 42.Asliye Ticaret Mahkemesinin ... Esas sayılı dosyası ile itirazın iptali davası açıldığını, davacının kötüniyet tazminatı ile davalının kısmi alacağını ödemek zorunda kaldığını, sözleşmenin 4.maddesine göre inşaatın teslim süresinin yer tesliminden sonra 60 takvim günü olduğunu, bu süre içerisinde işin işverenin hazırlayacağı iş programına göre devam edeceğini, taşeronun işverenin iş programına ve iş talimatına uymakla yükümlüdür denildiğini, davalının 2 ay içinde işi bitirmesine rağmen devreye alma işi bitirilmediği için şantiyeyi terk edemediğini, davacı işlemlerini tamamladığı zaman devreye almanın tamamlandığını, sözleşmenin 15.maddesi gereğince tespit edilmiş bir ayıp ve eksiğin sözkonusu olmadığını, işin davacı tarafından herhangi bir itirazi kayıt ileri sürülmeden kabul edildiğinden herhangi bir cezai şart uygulamaya yasal olarak imkan bulunmadığını, davacının davalının kendisinden alacaklı olduğunu düzenledikleri BS/BA formları ile kabul ettiğini, yasal olarak cezai şart isteme imkanı bulunmadığını, davacının sözleşmenin ifası ve işin teslim sürecinde davalıya gecikmeden veya eksik ifadan ötürü herhangi bir ihtarname göndermediğini, buna ilişkin bir tutanak ve sair bir belge düzenlenmediğini, davacının işi teslim alırken gerek gecikme ve gerekse eksik işlerden ötürü itirazı kayıt ileri sürmeden işi teslim aldığını, davacının işi kabul edip iş bittikten yaklaşık 5 yıl sonra cezai şart talep etmesinin kanuna ve MK.2.anlamında dürüstlük kuralına aykırı olduğunu, dava dışı ...'ın, davacıya karşı davalı tarafından yapılan işlerden ötürü herhangi bir nefaset ve gecikme cezası kesmediğini, dolayısı ile davacının da kendisine bağlı olarak çalışan taşerona gecikme cezası kesemeyeceğini, davalının şantiyede Temmuz ve Ağustos ayında mekanik tesisat işini tamamladığını ve bu iki ay boyunca da kullandığı elektrik ve suyun bedelinin davacı tarafından kesildiğini, kullanıldığı iddia edilen su ve elektriğin ne kadarının davalı tarafından kullanıldığının belirlenemeyeceğini, davalının yaptığı iş kapsamında harcadığı elektrik ve su toplamının 100 TL'yi geçmeyeceğini, davalının 31/08/2010 tarihinde mekanik imalat işlerini tamamladığını, davacının davalının yaptığı mekanik işlerine ilişkin hak ediş tutarını ...'tan Eylül 2010 tarihi itibarıyla aldığını, davacının davalı ve kendi imalatının bittiğini SGK ve ...'a bildirdiğini, davacının teslim anında ve sonrasında yaptığı iş ve eylemlerle davalıyı ibra ettiğini, davacının itirazi kayıt, ihtarname veya cezai şart isteme hakkını saklı tutmayarak davalı imalatını kabul ettiğini, davacıya dava dışı ... tarafından davalının yapmış olduğu işlerden ötürü herhangi bir nefaset kesintisi yapılmadığını, davalıdan cezai şart istemenin yasaya, dürüstlük kuralına aykırı olduğundan davanın reddi gerektiğini, talep olunan elektrik ve su harcamalarına ilişkin kalemin afaki olduğunu, davalı tarafından kullanıldığı iddia edilen miktar, tutar ve harcamanın ispatlanamadığı nazara alınarak yasal olarak reddi gerektiğini, İstanbul 42. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2011/241 Esas sayılı dosyasından saptanmış 15.673,44 TL tutarındaki alacağın fazlaya ilişkin hakları saklı tutulmak kaydıyla 8.870,00 TL'lik kısmının İstanbul ... İcra Müdürlüğünün ... Esas sayılı takibi ile talep olunduğunu belirterek, davalının davacıdan alacağı bakiye tutar olan 6.803,44 TL'nin işin bitiriliş anından itibaren avans faizi ile birlikte davacıdan alınarak davalıya verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, taraflar arasında imzalanan taşeronluk sözleşmesi kapsamında davalı karşı davacı taşeron firmanın altı katlı zemin otopark inşaatını KDV hariç 280.000,00 TL bedel karşılığında yapmayı üstlendiği, işin yer tesliminden başlamak üzere 60 takvim günü içerisinde bitirilmesinin kararlaştırılmış olduğu, işverenin sebep olduğu gecikme 27 günlük ek sürenin teslimat süresinden tenzili noktasında bir uyuşmazlık bulunmadığı, cezai şartın talep edilebilirlik şartlarının somut olayda öncelikle oluşup oluşmadığının tespitinin gerektiği, teknik inceleme ile yapılan tespit nazarında eser sözleşmesine konu otopark inşaatının 25/10/2010 tarihinde tamamlandığı, bu sürenin sözleşmeye göre teslim süresi olması gereken 29/08/2010 tarihini geçmiş ise de bu süreç içerisindeki 27 günlük gecikmenin ... kat iskelesinin sökülememesi yani yer teslimi yapılamamasından kaynaklandığı, 25/10/2010 tarihinin teslim süresi olarak kabul edilmesi yönündeki ölçütün bilirkişi raporu dahilinde dava dışı asıl işveren ...A.Ş'nin bu tarih itibariyle geçici kabulün yapıldığını kesin kabulün yapılamadığını belirtmesi ve bu tarih itibariyle geçici teslim tutanağı düzenlendikten sonra davalının eksik ve hatalı imalat yaptığına dair dosyada belge ve bilgi bulunmaması olarak özetlenmekle bu yöndeki tespite iştirak edildiği, taraflar arasında düzenlendiği ihtilâfsız olan sözleşmenin 11. maddesinde “İşin gecikmesi halinde yüklenici günde 150,00 TL ceza ödemeyi kabul etmiştir. Alacağından kesilecektir” hükmünün kabul edildiği, kararlaştırılan bu cezanın niteliği itibariyle sözleşme tarihinde yürürlükte olan 818 sayılı BK'nın 158/II. maddesinde düzenlenen ifaya ekli ceza niteliğinde olup, sözleşmede aksi kararlaştırılmamışsa ceza-i şart isteminde bulunan iş sahibinin eseri teslim alırken ihtirazî kayıt ileri sürmesi gerektiği, davacı karşı davalının teslim anında cezai şart hakkını saklı tuttuğuna, itirazi kayıt sunduğunda dair dosyaya geçerli bir delil ibraz edilemediğinden asıl borca bağlı cezai şart isteminden vazgeçmiş sayılması gerektiği, aradan geçen süreye ve taraflar arasında önceden görülen dava kapsamında da bu yönde bir talepte bulunulmadığı dikkate alındığında cezai şart isteminin reddi gerektiği; asıl dava yönünden talep edilen elektrik ve su faturalarının aynı şantiye alanında iki firmanın daha çalıştığı beyan edilerek 1/3'ünün davalı karşı davacıdan talep edilebileceğinin haklı görüldüğü, tanzim olunan toplam 8.310,30 TL faturaların 1/3'üne tekabül eden 2.770,10 TL'nin ödendiğine dair belge sunulmadığından davalı karşı davacıdan tahsili gerektiği; karşı davada hakediş ve kesinti alacağının talep edildiği, İstanbul 42. Asliye Ticaret Mahkemesi'nde görülen 2011/241 E. 2013/124 K. Sayılı dosyası ile gerekçeli kararında, hakedişlerden veya kesilen fatura ve ödemelerden kaynaklanan herhangi bir ihtilaf bulunmadığı, işveren .. A.Ş. tarafından 25/10/2010 tarihli kabul ve geçici teslim tutanağı dahilinde eksik ve hatalı imalat yapıldığına dair tutanak tutulmadığı, davalı (... İnşaat) tarafından dosyasına ibraz edilen 02/02/2011 tarihli tutanak ile davacının (taşeronun) yapmış olduğu eksikliklerin tespit edildiği ifade edilmiş ise de bu belge altında sadece davalının imzasının bulunduğu, davacının ise bulunmadığı, kaldıki sözleşme uyarınca eksik ve hatalı imalat bildiriminin 7 gün içinde tespit edilip taşerona söz konusu eksikliğin giderilmesi için 10 günlük sürenin verileceğinin kararlaştırıldığı ifade edilerek davacı taşeron firmasının hakedişlerden kaynaklı 15.673,44 TL alacaklı olduğu dile getirilmiş, icra takip bedeli üzerinden takip öncesi işleyen faiz istemi reddedilmek suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olduğu, söz konusu alacak bedelinin anılan dosya kapsamında bilirkişi incelemesi ile de ortaya konulduğu, bilirkişi raporundaki mali tablo incelendiğinde davalı işveren firmanın 30/03/2011 tarihli geçici kabul eksikliklerinin kesinti bedeli başlığı altında bir kaydı defterlerine işlediği ve hesap uyumsuzluğunun bundan kaynaklandığı, iş bu kaydın davacı taşeronun defter kayıtlarında yer almadığı açıkça ifade edildiği ve mahkemenin nihai kararını bu minvalde tesis ettiği, söz konusu kararın temyiz incelemesinden geçtiği ve eldeki davada anlaşmazlığın bakiyelerden kaynaklanmadığı, bakiye mutabakatsızlığının İstanbul 42. Asliye Ticaret Mahkemesinin bahsi geçen dosyasında çözüme kavuşturulduğundan taşeron firma olan davalı karşı davacının işveren firma olan davacı karşı davalıdan hakedişlerden kaynaklı alacağı olarak ortaya çıkan bakiye miktar üzerinden alacak miktarının 6.803,44 TL olduğundan karşı davanın kabulü gerektiği gerekçeleriyle, asıl davanın kısmen kabulü ile 2.770,10 TL'nin asıl dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı karşı davacıdan alınarak davacı karşı davalıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, karşı davanın kabulü ile 6.803,44-TL'nin karşı dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davacı karşı davalıdan alınarak davalı karşı davacıya verilmesine karar verilmiştir. Davacı-karşı davalı vekili istinaf dilekçesinde, taraflar arasında imzalanan 01.06.2010 tarihli Taşeron Sözleşmesinin işe başlama, bitirme tarihleri ve gecikme cezası konulu 5. Maddesinde; “İşin bitimi yer teslim tutanağındaki tarihten sonra 60 takvim günüdür.” hükmünün bulunduğunu, taşeronun bu zaman içinde işi geçici kabule hazır hale getireceğini, sözleşmenin 15. Maddesinde geçici kabulün işin sözleşmeye uygun bittiğini belirten taşeronun yazılı başvurusu üzerine en geç 7 gün içinde işveren tarafından yapılacağının belirtildiğini, davalı taşeron tarafından işin geçici kabule hazır olduğuna dair hiçbir başvuru yapılmadığını, davacı ile davalı firma arasında 29.06.2010 tarihinde imzalanan tutanakla yer teslimi yapıldığını, davalı firmanın 08.12.2010 tarihinde SGK’ya verdiği yazıda işi 30.11.2010 tarihinde tamamladığını ve taşeron dosyasının kapatılmasını talep ettiğini, İstanbul 42. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2011/241 Esas, 2013/124 Karar sayılı dosyanın yargılaması esnasında alınan 15.02.2013 tarihli bilirkişi raporu ile de bu hususun anlaşıldığını, İstanbul 42. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2011/241 Esas sayılı dosyanın gerekçeli kararında da davalı tarafından işin 30.11.2010 tarihinde teslim edildiğinin tespit edildiğini, dolayısıyla 29.06.2010 tarihinde davalı firmaya yer teslimi yapıldığını, işin süresi de 60 gün olduğundan davalı firmanın 29.08.2010 tarihinde işi teslim etmesi gerekirken, belirlenen süre dahilinde işi davacıya teslim etmeyerek sözleşmeye aykırı hareket edildiğini, sözleşmede işin süresinde teslim edilmemesi durumunda her gün için 500,00 TL talep edilebileceğinin açıkça kararlaştırıldığını, cezai şarta ilişkin taleplerin kabulü yerine reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacı şirket ile davalı arasında kesin kabul yapılmadığını, sözleşmenin 16. Maddesi uyarınca son istihkakın ödenebilmesi için kesin kabulün yapılmış olması ve tüm projelerin as-built (tatbik edilmiş son proje) tesliminin şart olduğunu, ancak kesin kabulün yapılmadığını, mahkemenin itirazi kayıt konulmadığı yönündeki gerekçesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, sözleşmenin 5. Maddesinin “İşin bitimi yer teslim tutanağındaki tarihinden sonra 60 takvim günüdür. Taşeron bu zaman içinde gecikme cezası ödeyecektir.” şeklinde olduğunu, mahkemenin cezai şartın talep edilemeyeceği şeklindeki tespitinin dava konusu olaya uygulanmasının söz konusu olmadığını, davacı şirket tarafından cezai şart talep hakkından açıkça vazgeçilmediği gibi taraflar arasındaki sözleşme uyarınca da davacının cezayı talep hakkının saklı olduğunu, taraflar arasındaki sözleşme ile cezanın, borcun belirlenen zaman veya yerde ifa edilmemesi durumu için kararlaştırıldığını, asıl borçla birlikte cezanın ifası da istenebileceğini, ancak taraflar arasında devam eden bir dava söz konusu olup, davacının iddia etmiş olduğu alacaklarını dava yolu ile ileri sürerek elde ettiğini ve taraflar arasındaki iş bu davanın 3 yıl sürerek kesinleştiğini, taraflar arasında önceden görülen İstanbul 42. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2011/241 Esas sayılı dosyasında da kendilerince verilen dilekçelerin tümünde davacının gecikme zammı alacağı bulunduğunun ifade edildiğini, mahkemenin gerekçesindeki tespitlerin yerinde olmadığını, davalının iddia ettiği alacaklarını dava yolu ile davacıdan tahsil etmiş olmasının, taraflar arasında uzun süre devam eden bir davanın görülmüş olması, davacının açılan davaya itirazı, taraflar arasındaki ihtilafın dava yolu ile çözümlenmiş olması ve dava süresi içerisinde dilekçelerde gecikme zammı alacağı bulunduğunun ifade edilmesi hususlarına karşın bilirkişi raporundaki ceza koşulu hakkının saklı tutulmadığı tespitinin yerinde olmadığını, taraflar arasındaki ilişkide sözleşme koşullarının esas olduğunu, sözleşme hükümlerinin dikkate alınması gerektiğini, davacının gecikme süresinin tamamını kapsayan tüm tazminatı istemesinin "hakkın kötüye kullanılması olarak da nitelendirilemeyeceğini, davalının, işin süresinde teslim edilmemesi halinde davacıya verilecek her daire için aylık 300.000,00 TL ödeyeceğini kabul ettiğini, BK.nın 158/II maddesinde belirlenen bir cezai şart niteliğinde olduğunu, özen borcuna aykırı davranarak kusurlu durumda bulunan davalı yüklenicinin teslim gününden itibaren işleyecek cezai şartı tam olarak ödemek zorunda olduğunu, yüklenici olan davalıların, işi zamanında teslim etmemesinden doğan cezai şartı davacıya hiç bir indirim yapılmaksızın ödemesi sözleşmeye, Borçlar Kanununun 356/I maddesindeki özen borcuna ve doğruluk ve güven kurallarına uygun düşer." şeklinde olduğunu, bu nedenle cezai şart talebinin reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, asıl davada fatura alacaklarına yönelik istinaf nedenleri olarak, sözleşmenin 23. Maddesinde; “Yer tesliminden iş bitimine kadar olan süre zarfında, taşeron tarafından kullanılan elektrik, su ve telefon faturaları taşeron tarafından ödenir ” şeklinde hüküm olmasına rağmen bu bedelin davalının ödemesi gereken bedelin davalı tarafından ödenmediğini, davacı şirket tarafından taşeron firmanın bulunduğu süre boyunca 10.057,90- TL elektrik faturası ve 5.206,00-TL su faturası ödendiğini, taşeron firma ile birlikte iki firma daha bu alanda iş yapmış olduğundan bu faturaların toplam tutarının üçe bölünmesi gerekmekte olduğundan, davalı taşeron firmanın ödemesi gereken elektrik ve su bedeli olarak toplam 5.087,90 TL olduğunu, karşı dava yönünden, mahkemenin kararına esas aldığı bilirkişi raporunda tespit edilen bakiye alacak cevap dilekçesi ekinde sunmuş oldukları belgeler ile de sabit olduğu üzere ödenmiş olduğunu, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, zamanaşımı itirazlarınıın dikkate alınmadığını, davalı karşı davasını İstanbul 42. Asliye Ticaret Mahkemesi 2011/241 Esas sayılı dosyasından alınan 05.02.2013 bilirkişi raporuna dayandırdığını, davalı bakiye alacağı bulunduğunu iddiasını bilirkişi raporuyla öğrendiğini dava dilekçesinde ifade ettiğini, bu nedenle davalının öğrenme tarihinden itibaren 1 yıllık yasal süre içerisinde davasını açmadığından karşı davanın zamanaşımı nedeniyle reddi gerekirken kabulüne karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, mahkeme tarafından sunulmuş olan belgelerin dikkate alınmadığını, kök raporun 9. Sayfasında da görüldüğü üzere karşı davacının 2011 yılı kayıtları incelendiğinde 16.800,00 TL’lik senedin cari hesaba istinaden verildiği, senedin karşılıksız kalması nedeniyle ters kayıt ile borca kaydedildiğini, davacı şirket tarafından davalı-karşı davacıya verilen 16.800,00- TL'lik senedin karşılıksız kalması üzerine 05.03.2011 tarihli, ...sıra no’lu tahsilat makbuzu ile 6.800,00 TL’nin karşı davacı çalışanı ...’e elden ödendiğini, karşı davacı çalışanı ... imzalı banka dekontu ile 10.000,00 TL ödeme yapıldığını, davalı-karşı davacı şirket yetkilisi ... ... Bankası Bahçelievler Şubesine vermiş olduğu 22.03.2011 tarihli yazı ile 16.800,00- TL senet bedeli ve 70,00- TL de protesto masrafını ve diğer kalan cari bakiye 3,44- TL’nin tahsil edildiğini açıkça belirttiğini, banka havalesi ile yapılan 10.000,00- TL’lik ödeme davalının cari hesaplarında yer alırken elden yapılan 6.870,00- TL’lik ödemenin davalı tarafından kötü niyetli olarak cari hesaplarına işlenmediğini, davalının davalı-karşı davacının ticari defter kayıtlarına itibar edilemeyeceğini, davalı-karşı davacının iddiasını dayandırdığı İstanbul 42. Asliye Ticaret Mahkemesi 2011/241 Esas sayılı dosyasından alınan bilirkişi raporunda da davalı-karşı davacının ticari defterlerinin usulüne uygun olarak tutulmadığı ve lehine delil olma vasfında bulunmadığını, ayrıca davalı-karşı davacı tarafından delil olarak gösterilen ticari defterlerine karşı yazılı belge ile ödemelerin yapıldığı, senet bedelinin tahsil edildiğinin ispat edildiğini, yazılı belgelerden de açıkça görüldüğü üzere davalının karşı davaya konu ettiği bakiye alacağın davacı tarafından ödenmiş olduğunu, davalı-karşı davacının herhangi bir alacağı bulunmadığını belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, asıl dava yönünden kararın kesmen kaldırılması ile davanın kabulüne, karşı davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı iş sahibi, davalı ise yüklenicidir. Mahkeme tarafından bilirkişi heyetinden rapor alınmıştır. Bilirkişi heyetinin 14/03/2016 tarihli raporunda, sözleşmenin 5. Maddesi uyarınca, davalı/karşı davacının 14.500,00 TL cezai şart borcunun hesaplanmış olduğu, ne var ki ifanın gerçekleşmiş olduğu tarih itibariyle ceza koşulu talep hakkı için ihtirazi kayıt ileri sürmeyen (ceza koşulu hakkını saklı tutmayan) alacaklının bu hakkını kaybetmiş olduğu, bu sebeple ceza koşulu bedelini talep edemeyeceği, aradan geçen 4 senelik süre de dikkate alındığında talebin dürüstlük kuralına da uygun düşmediği, davacının talebi doğrultusunda taşeron tarafından kullanıldığı iddia edilen 2.770,10 TL elektrik ve su bedelinin davalıdan tahsili gerektiği, davalı/karşı davacının sözleşme gereğince yapılan mekanik tesisat işi ile ilgili hakediş ve kesinti alacakları talebinin yerel mahkemece kısmen kabul edildiği, temyiz üzerine Yargıtay.15 Hukuk Dairesinin 16/06/2014 tarih ve 2013/5400 Esas, 2014/4136 Karar sayılı kararı uyarınca kısmen 8.870,00 TL üzerinden kabul edildiği, kalan miktar yönünden reddedildiği ve bu karar kesinleştiğinden davalı/karşı davacının bu sebeple takip konusu etmediği bakiye alacağının hukuken yasal koşullarının mevcut olmadığı belirtilmiş; tarafların itirazı üzerine bilirkişi heyetince düzenlenen 25/10/2016 tarihli ek raporda, sözleşmenin 5. Maddesi uyarınca, davalı/karşı davacının 14.500,00 TL ceza koşulu borcunun hesaplandığı ancak itirazi kayıt ileri sürülmediğinden talep edilemeyeceği, taşeron tarafından kullanıldığı iddia edilen 2.770,10 TL elektrik ve su bedelinin davalıdan tahsili gerektiği, davalı karşı davacının sözleşme gereğince yapılan mekanik tesisat işi ile ilgili hakediş ve kesinti alacakları talebi konusunda ise, talebin yerel mahkemece kısmen kabul edildiği ve temyiz üzerine Yargıtay. 15. Hukuk Dairesinin 16/06/2014 tarih ve 2013/5400 Esas, 2014/4136 Karar sayılı kararı uyarınca kısmen 8.870,00 TL üzerinden kabul edilip, kalan miktar yönünden reddedilerek bu kararın kesinleştiği yönündeki hatalı değerlendirmelerin düzelterek bakiye 6.803,44 TL'lik alacağa hükmedilmesi gerektiği sonuç ve kanaati bildirilmiştir. Somut olayda, davacı-karşı davalı tarafça davalı ile yapılan 01.06.2010 tarihli taşeron sözleşmesi kapsamında davalının edimini üstlendiği mekanik tesisat işini sözleşmenin 5.maddesi gereğince 93 gün geç teslim ettiği, geç teslim günlük 500,00 TL itibariyle toplam 46.500,00 TL geç teslim bedeli ile davalının şantiyede kullandığı ödemekle yükümlü olduğu 5.087,90 TL bedelin tahsili istenmiş, davalı taraf ise karşı davasında İstanbul 42.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2011/241 esas sayılı dosyasında saptanmış olan 15.673,44 TL tutarındaki alacağının hüküm altına alınan bedel dışında kalan 6.803,44 TL'lik kısmının tahsili talep edilmiştir. Mahkeme asıl davanın 2.770,10 TL kısmının kabulüne, birleşen davanın kabulü ile 6.803,44 TL'nin davacı-karşı davalıdan tahsiline karar vermiştir. Asıl davada davacı taraf sözleşmenin 5. Maddesi gereğince 46.500,00 TL cezai şart alacağını talep etmiştir. Sözleşmenin 5. Maddesinde " Yer teslim tutanağı tarihi, işin başlama tarihidir. Yer teslimi taraflar arasında işbu sözleşme tarihini takip eden 3 iş günü içinde yapılacaktır. İşin bitimi, yer teslim tutanağındaki tarihten sonra 60 takvim günüdür. Taşeron bu zaman içinde, işi geçici kabule hazır hale getirecektir. Aksi takdirde, her gün için 500,00 TL gecikme cezası kesilir. Gecikme herhangi bir neden 15 günü geçerse işveren cezayı tahsil veya mahsup ederek bekleyebileceği gibi, hiçbir hüküm almaya veya protesto çekmeye lüzum görmeden anlaşmayı feshedebilir. Ancak süre, mucbir sebepler gereği işveren onayı ile uzatılabilir" düzenlemesi bulunmaktadır. Sözleşmenin 5.maddesinde kararlaştırılan husus BK'nın 158/II (TBK'nın 179/2) maddesi kapsamında ifaya ekli cezai şart mahiyetinde olup, en geç ifa anında cezai şart alacağının talep edilmesi veya ifa sırasında cezai şart hakkının saklı tutulmuş olması gerekmektedir. Dosya kapsamına göre işin bitirilerek teslimi anında iş sahibi tarafından cezai şart talep edilmediği gibi, cezai şart hakkının saklı tutulduğuna ilişkin itirazi kayıt da ileri sürülmemiştir. Mahkeme tarafından cezai şart istemine ilişkin davanın reddine karar verilmesi yerinde olmuştur. Asıl davada ayrıca, taşeron tarafından kullanılan elektrik ve su bedeli talep edilmiş olup, bu hususta alınan bilirkişi raporunda davalı tarafından elektrik ve su kullanılan dönemler ayrıntılı olarak belirtilip, aynı zamanda üç taşeron tarafından kullanıldığı da dikkate alınarak davalı karşı davacının ödemesi gereken elektrik ve su bedeli 2.770,10 TL olarak hesaplanmıştır. Mahkemece bilirkişi raporu esas alınarak verilen kabul kararı doğru olmuştur. Karşı davada davalı karşı davacı taraf İstanbul 42.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2011/241 esas sayılı dosyası kapsamı dışında kalan ve ödenmeyen hakediş alacakları ve kesintilerin tahsilini istemiştir. Bilirkişi kurulu ek raporunda İstanbul 42.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2011/241 esas sayılı dosyası kapsamında 8.870,00 TL asıl alacak üzerinden karar verildiği ve Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin 16/06/2014 tarih ve 2013/5400 Esas, 2014/4136 Karar sayılı kararı ile bu miktar üzerinden onanarak kesinleştiği, bu kapsamdaki alacağın aslında 15.673,44 TL olup, 8.870,00 TL'lik kısmının kesinleştiği, kesinleşen bu miktar dışında kalan 6.803,44 TL alacağa hükmedilmesinin mahkemenin takdirinde olduğu bildirilmiştir. Bu durumda, davalı karşı davacının daha önce görülüp kesinleşen karar kapsamı dışında kalan 6.803,44 TL alacağı bulunduğu, bu alacağın ödendiğinin yasal delillerle ispatlanamadığı, davacının sadece kendi ticari defterlerindeki ödeme kaydının borcun ödendiğini ispat için yeterli olmadığı anlaşıldığından, yerel mahkemenin karşı davanın kabulüne yönelik kararı da yerinde olmuştur. Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK'nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı-karşı davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 21/06/2018 tarih ve 2015/65 Esas, 2018/814 Karar sayılı kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davacı-karşı davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE, 2-İstinaf harçları peşin alındığından ayrıca harç alınmasına YER OLMADIĞINA, 3-Davacı-karşı davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA, 4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK'nın 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 15/12/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.