Esas No: 2021/4642
Karar No: 2022/1402
Karar Tarihi: 22.02.2022
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2021/4642 Esas 2022/1402 Karar Sayılı İlamı
3. Hukuk Dairesi 2021/4642 E. , 2022/1402 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İZMİR BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen itirazı iptali davasının reddine dair verilen karar hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda; davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine yönelik olarak verilen karar, davacı vekili tarafından duruşmalı olarak temyiz edilmekle; duruşma günü olarak belirlenen 22/02/2022 tarihinde davacı vekili Av. ... ile davalı vekili Av. ... geldiler. Açık duruşmaya başlandı ve hazır bulunan vekillerin sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için saat 14.00'e bırakılması uygun görüldüğünden, belli saatte dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, davalıya toplam 74.000,00-TL borç para verdiğini, davalı tarafından da keşide tarihleri, vade tarihleri ve meblağları yazılı olan 6 adet senet düzenlendiğini ve kendisine teslim edildiğini, bu senetlerden dolaylı alacaklı olduğunu ve 6 adet senet bedelinin ödenmediğini, davalı ile olan samimiyetinden dolayı davalının bu senetleri ödemesini beklediğini, ancak bu arada borçlunun mal kaçırdığını ve yurt dışına yerleşmekte olduğunu öğrendiğini, dava konusu 6 adet senet bedeli ve işlemiş faizlerinin tahsili için Kuşadası 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018/140 değişik iş sayılı dosyasında 28/06/2018 tarih ve 2018/140 sayılı karar ile ihtiyati haciz kararı aldığını ve icra ettiğini, bilahare davalı aleyhine Kuşadası 1. İcra Müdürlüğünün 2018/35464 sayılı takip dosyası üzerinden ilamsız icra yoluyla ihtiyati haczi icrai hacze çevirdiğini, davalının ödeme emri tebliğ edilmeden takibe itiraz ettiğini belirterek, itirazın iptali ile takibin devamına, % 20 icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davacı ile hiçbir hukuki ilişkisinin olmadığını, aralarında borç alış verişi yapılmasının söz konusu olamayacağını, davacının amcası ... ... ile arasında yıllar öncesine dayanan bir kira ilişkisi kurulduğunu, kira borçlarının tamamı ödendiği halde teminat olarak verilen, boş olan ve bedelsiz kalmış 6 adet bonoyu yeğeni davacı adına yazarak takip yaptığını, davacının icra takibi konusunda haksız olduğunu ve hukuka aykırı davrandığını, kira ilişkisinden kaynaklı tüm borçlarını ödediğini savunarak, davanın reddini dilemiştir.
İlk derece mahkemesince, zamanaşımına uğrayan ve imzası inkar edilmeyen bononun, temel borç ilişkisi bakımından yazılı delil başlangıcı niteliğinde olduğu, davacının buna dayalı olarak tanık dinletme hakkının bulunduğu, davacı tanıklarının dinlendiği, davacının davalıya borç para verdiğini ve karşılığında dava konusu bonoları aldığını, davalı ile aralarındaki ödünç ilişkisini soyut nitelikte kalan tanık beyanlarıyla ve diğer delillerle ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine, asıl alacak miktarı olan 74.000,00-TL'nin % 20'si oranında kötü niyet tazminatının davacıdan alınarak davalıya verilmesine karar verilmiş, karara karşı davacı istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesince, davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya kapsamının birlikte değerlendirilmesiyle yapılan inceleme sonucunda, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, Bölge Adliye Mahkemesi kararında bir isabetsizlik bulunmadığından, davacının aşağıdaki bendin dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-İİK'nun 67/2. maddesinde takibin haksız ve kötü niyetli olması halinde alacaklı aleyhine tazminata hükmedileceği hükme bağlanmıştır. Anılan kanun hükmü uyarınca davacı-alacaklı aleyhine tazminata hükmedilebilmesi için davacı tarafından yapılan icra takibinin haksız olmasının yanı sıra takibin kötü niyetle yapılması da şarttır. Eldeki davada davacının kötüniyetli olduğu ispat edilememiştir. Hal böyle olunca davacının kötü niyetinden söz edilemez ve onun aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilemez. Mahkemece değinilen bu yön gözardı edilerek davacı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir. Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, Bölge Adliye Mahkemesi kararının düzelterek onanması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davacının sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenle İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi’nin 15/04/2021 tarih ve 2019/2916 Esas, 2021/631 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, Kuşadası 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 18/07/2019 tarih ve 2018/344 Esas, 2019/755 Karar sayılı kararının hüküm bölümünün 1. bendindeki "Asıl alacak miktarı olan 74.000,00 TL’nin % 20’si oranında kötüniyet tazminatının davacıdan alınarak davalıya verilmesine,” kısmının hükümden çıkartılarak yerine, “Şartları oluşmadığından davacı aleyhine tazminata hükmedilmesine yer olmadığına,” cümlesinin yazılmasına, kararın düzeltilmiş bu şekliyle 6100 sayılı HMK'nun 370/2. maddesi uyarınca ONANMASINA, 3.815 TL Yargıtay duruşması vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, peşin alınan temyiz harcını istek halinde temyiz edene iadesine, dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de bölge adliye mahkemesine gönderilmesine, 22/02/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.