Esas No: 2022/127
Karar No: 2022/1288
Karar Tarihi: 21.02.2022
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2022/127 Esas 2022/1288 Karar Sayılı İlamı
3. Hukuk Dairesi 2022/127 E. , 2022/1288 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması neticesinde davanın kabulüne dair kesin olarak verilen hükmün Adalet Bakanlığınca kanun yararına bozulması istenilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, alacaklı olduğu 1.000,00-TL miktarlı 03/03/2014 tanzim tarihli ve 04/10/2014 vade tarihli, 1.000,00 TL miktarlı 03/03/2014 tanzim tarihli ve 04/09/2019 vade tarihli, 1.000,00 TL miktarlı 03/03/2014 tanzim tarihli ve 04/12/2014 vade tarihli, 1.000,00 TL miktarlı 03/03/2014 tanzim tarihli ve 04/11/2014 vade tarihli senetleri Antalya 12. İcra Müdürlüğünün 2019/6573 esas sayılı dosyası ile ilamsız icra takibine koyduğunu, borçlu davalıların icra takibine itiraz ettiklerini, borçluların dilekçelerinde takibe konu edilen bonoların zamanaşımı süresinin dolduğunu, kambiyo vasfı özelliğini yitirdiğini, icra takibine konu edilemeyeceğini beyan ettiklerini, davalıların imzaya itirazının bulunmadığını, yapılan itiraz sonrasında arabuluculuk müessesine başvurulduğunu, uzlaşma sağlanamadığını belirterek Antalya 12. İcra Müdürlüğü 2019/6573 esas sayılı dosyasından başlatılan icra takibinin devamına, davalı/borçluların itirazlarının iptaline, borçlular aleyhine %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar, davaya konu alacak isteminin Ticaret Kanunu'nda düzenlenmiş kambiyo senedine dayandığını, kambiyo hukukuna dair uyuşmazlıklarda TTK. 4. maddesi hükmü gereği Ticaret Mahkemelerinin görevli olduğunu, görev itirazlarının olduğunu, TTK. m. 749/1 hükmü uyarınca bonolarda zamanaşımı süresinin vade tarihinden itibaren 3 yıl olduğunu, takibe konu edilen bonolar incelendiğinde vade tarihlerinin 04.09.2014, 04.10.2014, 04.11.2014 ve 04.12.2014 olduğunu ve yasal 3 yıllık zamanaşımı süresinin her bir bono için ayrı ayrı dolduğunu, davacı ... ...'ın ... ...’ın eski eşi olduğunu, takibe konu senetlerin evlilik birliği içerisinde taraflar arasındaki bir takım sorunlar nedeniyle güven amaçlı verildiğini, sonrasında tarafların dilekçe ekinde bulunan Antalya 2. Aile Mahkemesi 21.06.2016 Tarih 2016/516 E, 2016/554 K sayılı ilamla anlaşmalı olarak boşandığını, evlilik birliğinin tüm mali konularda anlaşarak sona erdirildiğini, evlilik birliği içerisinde eşlerin birbirine bu şekilde borçlanması ya da senet vermesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, ... ... yönünden ise geçersiz senede kefalet söz konusu olmayacağını ve yine bu davalının kefil olarak yasal koşulları sağlayan bir sözleşmesi bulunmadığı, herhangi bir alacak istemine muhatap olamayacağını savunarak öncelikle davada Ticaret Mahkemelerinin görevli olması nedeniyle görevsizlik kararı verilmesini, dosyanın esasına girilmesi halinde gerek zamanaşımı gerekse davacıya borçlu olmadıklarından davanın reddine karar verilmesini dilemişlerdir.
Mahkemece, davalı ... ...'ın davacının eski eşi olduğu, boşanmada yer alan protokol hükümleri incelendiğinde takibe dayanak senede ilişkin herhangi bir hüküm bulunmadığı, ihtilafa konu alacağın davacı tarafça adi yazılı senede dayandırıldığı, bu nedenle 6100 sayılı HMK madde 201 hükmü uyarınca senede karşı ancak senetle ispatın mümkün olduğu ve tanıkla ispat olunamayacağı, davalı tarafça başka bir delil sunulamadığı ve alacağın likit olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne, Antalya 12. İcra müdürlüğünün 2019/6573 Esas sayılı dosyası üzerinden başlatılan takibe davalı tarafça yapılan itirazın iptali ile takibin 4.000,00-TL asıl alacak üzerinden devamına, 4.000,00-TL asıl alacak üzerinden %20 icra inkar tazminatının davalı taraftan alınarak davacı tarafa verilmesine, karar verilmiştir.
Adalet Bakanlığının 09/12/2021 tarihli yazısında; zamanaşımına uğramış bonoya dayalı olarak başlatılan icra takibine vaki itirazın iptaline ilişkin somut davanın ticari dava olduğu dikkate alınarak asliye ticaret mahkemesinin görevli olduğu gözetilip görevsizlik nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken işin esasına girilmesi usul ve yasaya aykırı bulunduğu ve yine temel ilişkiye dayalı olarak bono avalisti ... ...'ın zamanaşımına uğramış olan bonoya rağmen sorumluluğunun devam ettiği yönünde hüküm kurulmuş olması da usul ve yasaya aykırı bulunduğu ileri sürülerek; kararın, 6100 sayılı HMK’nın 363 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca kanun yararına bozulması talep edilmiştir.
Dava, zamanaşımına uğramış bonolara dayanarak başlatılan ilamsız icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.
1-Davada öncelikle görevli mahkemenin incelenmesi gerekmektedir.
Eldeki davada zamanaşımına uğramış bonoya (senete) dayalı olarak girişilen icra takibine yönelik itirazın iptali istenilmiş olup bonoların zamanaşımına uğradığı, Hukuk Genel Kurulu'nun 04.04.2007 gün ve 2007/18-153 E-2007/183 sayılı kararında da benimsendiği gibi zamaşımına uğrayan ve imzası inkar edilmeyen bononun temel borç ilişkisi bakımından yazılı delil başlangıcı niteliğinde olduğu, TTK. hükümleri anlamında bono vasfında olmadığı anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca uyuşmazlığın niteliğine göre de Asliye Hukuk Mahkemesi görevli olduğundan mahkemece işin esasına girilerek karar verilmesi usul ve yasaya uygun olduğundan Adalet Bakanlığı’nın bu yöne ilişen kanun yararına bozma talebinin reddi gerekir.
2-Bonoda avalist olan ... ...’ın sorumlu olup olmayacağı yönünde yapılan incelemede;
Bir kimsenin temel ilişkiye istinaden kambiyo taahhüdünde bulunmuş olması halinde, bu taahhüdünden dolayı kambiyo hukukuna ilişkin usul ve esaslar geçerli olacağından kambiyo senedinde “bonoda” keşideci lehine aval veren davalı ...’un taahhüdü kambiyo ilkelerine göre çözüme kavuşturulması gerekmektedir. Davalı ...’un keşidecinin temel ilişkiden kaynaklanan yükümlülüklerine de kefil olduğu ya da borca ortak olduğu yönündeki davacının iddiası bulunmadığı gibi, kambiyo ilişkisinden kaynaklanan taahhüdün temel ilişkiye de sirayet edeceğine ilişkin yasal herhangi bir sözleşme de bulunmamaktadır. Hal böyle olunca, avalistin taahhüdü temel ilişkiden değil, kambiyo senedinden kaynaklanan alacağın temin edilmesine yönelik olduğu değerlendirilerek (mülga TTK 614) TTK 702. hükmüne göre aval veren davalı ...’un sorumluluğu bononun zamanaşımına uğraması ile sona ermiştir.
O hâlde; mahkemece, davalı ...’un aval veren olduğu, bonoların zamanaşımına uğraması ile sorumluluğunun sona erdiği değerlendirilerek sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davalı ... yönünden de davanın kabulü yönünde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olduğundan Adalet Bakanlığının bu yöne ilişen kanun yararına temyiz talebinin kabulü gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1.bentte açıklanan nedenlerle Adalet Bakanlığı’nın kanun yararına bozma talebinin reddine, 2. bentte açıklanan nedenlerle Adalet Bakanlığı’nın kanun yararına bozma talebinin kabulü ile kararın sonuca etkili olmamak üzere KANUN YARARINA BOZULMASINA, aynı maddenin üçüncü fıkrası uyarınca gereği yapılmak üzere bozma kararının bir örneğinin ve dava dosyasının Adalet Bakanlığına gönderilmesine, 21.02.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.