Abaküs Yazılım
21. Hukuk Dairesi
Esas No: 2019/317
Karar No: 2019/7529
Karar Tarihi: 05.12.2019

Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2019/317 Esas 2019/7529 Karar Sayılı İlamı

21. Hukuk Dairesi         2019/317 E.  ,  2019/7529 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ: ... Bölge Adliye Mahkemesi 33. Hukuk Dairesi
    TÜRK MİLLETİ ADINA

    K A R A R
    A)Davacı İstemi:
    Dava, sigorta başlangıç tarihinin 01/11/1982 tarihi olarak tespiti istemine ilişkindir.
    B)Davalı Cevabı:
    Davalı ...; 5 yıllık hak düşürücü sürenin dolduğunu, bugüne kadar çalıştırdığı tüm işçilerin sigorta primlerini eksiksiz yatırdığını, dinlenecek davacı tanıklarının fiili çalışmayı ispat edebilecek nitelikte ve aynı bordro döneminde çalışmış tanıklar olması gerektiğini, SGK"nın maddi hatası nedeniyle davacının primlerinin ödendiğinin görünmeyeceği ihtimalinin de değerlendirilmesi gerektiğini belirterek, davanın reddini talep etmiştir.
    Davalı Kurum vekili; davacı tarafın fiili sigortalı olarak adlandırılabilecek çalışmaları bulunduğunu ispatlamak zorunda olduğunu, bu durumda ancak resmi ve yazılı belge ile ispatlanabileceğini, sigortalının bildirilen işyerinde fiilen çalıştığına ilişkin herhangi bir hizmet kaydının bulunmadığını, davacıya ait sigorta kayıtlarında belirtilen tarihte fiili çalışmasının gözükmediğini, Bursa 6. İş mahkemesinde açılan alacak davasında SGK"nın taraf olmadığını, ayrıca dava açımında zamanaşımının da söz konusu olduğunu, davaya kurumun yol açmayıp işveren ve davacının kendisi yol açtığından davanın kabulü halinde dahi kurum aleyhine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmemesi gerektiğini, belirterek, davanın reddini talep etmiştir.
    C)İlk Derece Mahkemesi Gerekçesi ve Kararı:
    İlk Derece Mahkemesince ; “ İşe giriş bildirgesi mevcuttur. Bordro tanıklarının beyanı birlikte değerlendirildiğinde davanın kabulüne karar vermek gerekmiştir. Bu tip davalarda işverene husumet yöneltilmesi gerekmediğinden,” gerekçesiyle “Davanın kabulüne davacının sigorta başlangıç tarihinin 18 yaşını tamamladığı 06/05/1986 tarihi olduğunun ve 01/11/1982 tarihli çalışmasının prim ödeme gün sayısı hesabında dikkate alınması gerektiğinin tespitine,Davalı ... hakkında açılan davanın husumetten reddine,” karar verilmiştir.
    İstinaf Başvurusu;
    Davalı Kurum vekili; tanıkların davacının dozer ve kepçe tamiri işinde çalıştığını, 01.11.1982 tarihinde davacının 18 yaşında dahi olmadığını, bu işte çalışmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, tanık beyanlarının hüküm kurmaya elverişli olmadığını, davanın hakdüşürücü süre içinde açılmadığını belirterek ilk derece mahkeme kararının kaldırılmasını istemiştir.
    D)Bölge Adliye Mahkemesi Gerekçesi ve Kararı:
    Bölge Adliye Mahkemesince “Sigortalılık başlangıç tespiti davalarında işverenin davaya dahil edilmesi zorunlu değil ise de işverenin davalı olarak gösterildiği durumda husumet ehliyeti bulunmadığının söylenemeyeceği,davacı tarafından işveren hakkındaki davadan vazgeçilmediği, atiye bırakılmadığı halde işveren hakkındaki davanın husumet yokluğu nedeni ile reddine karar verilmesi,işverenin yargılama gideri ve vekalet ücretinden sorumlu tutulmamasının yerinde olmadığı,bu durumun kamu düzeni yönünden düzeltilmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. ” gerekçesiyle
    “1-Davalı Kurumun istinaf isteminin reddine,
    2-... 6.İş Mahkemesinin 2015/127 Esas, 2017/315 Karar sayılı 17.05.2017 tarihli kararının kaldırılmasına,
    3-Davanın kabulüne,
    1601013698630 sigorta sicil numarada kayıtlı davacının 24403 işyeri sicil nolu işyerinden sigorta başlangıç tarihinin 18 yaşını doldurduğu 06.05.1986 tarihi olduğunun ve 01.11.1982 tarihli çalışmasının prim ödeme gün sayısı hesabında dikkate alınması gerektiğinin TESPİTİNE, ” karar verilmiştir.
    E)Temyiz:
    Davalı Kurum vekili “ Dava hakdüşürücü süreye uğramıştır. 14 yaşında bir çocuğun dozer, kepçe tamiri gibi bir işte çalışması hayatın doğal akışına aykırıdır. Tanıklardan ikisi aynı zamanda davacı tanığıdır. ” gerekçeleriyle temyiz yoluna başvurmuştur
    F) Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe: Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa"nın 108.maddesinin 1. fıkrasında; " Malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarının uygulanmasında nazara alınacak sigortalılık süresinin başlangıcı, sigortalının, yürürlükten kaldırılmış 5417 ve 6900 sayılı kanunlara veya bu kanuna tabi olarak ilk defa çalışmaya başladığı tarihtir." hükmü düzenlenmiştir. Bir kimsenin sigortalı sayılabilmesi için sigortalı işe giriş bildirgesinin varlığı yeterli değildir. Aynı zamanda o kimsenin Yasa"nın belirlediği biçimde (506 sayılı Yasa"nın 2. maddesi ve 5510 sayılı Yasa"nın 4/a maddesi) eylemli olarak çalışması da koşuldur. Bu yön 506 sayılı Yasa"nın 6. maddesi ile 5510 sayılı Yasa"nın 7/a maddesinde ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 1999/21-549-555, 2005/21-437-448 ve 2007/21-306-320 sayılı kararlarında da vurgulanmıştır. Dosyadaki kayıt ve belgelerden; 06/05/1968 doğumlu davacının, 01/11/1982 tarihinde 14 yaşında olduğu, Bölge Adliye Mahkemesince 506 sayılı yasanın 60/G maddesi gereği 18 yaşını doldurduğu 06.05.1986 tarihinin sigorta başlangıç tarihi olarak tespit edildiği, 01/11/1982 tarihli işe giriş bildirgesinin ... sicil numaralı, ...Mah. ...adresindeki ... ünvanlı işyerinden 29/11/1982 tarihinde Kuruma verildiği, davacının hizmet cetvelinde 1986/1. dönemde ... sicil numaralı davalı işyerinde 4/a çalışmasının başladığı, 1986-1987 yıllarında 360 gün, 1988 yılında 150 gün hizmeti olduğu, davacının sigorta başlangıç tarihi olarak tespitine karar verilen 06.05.1986 tarihinden önce 1986/1. dönemde zaten sigortalı hizmeti olması nedeniyle bu davayı açmakta hukuki yararı olup olmadığı hususu irdelenmeden davanın kabulüne karar verildiği anlaşılmıştır. Medeni usul hukukunda hukuki yarar, mahkemeden hukuksal korunma istemi ile bir davanın açılabilmesi için davacının bu davayı açmakta (veya mahkemeden hukuksal korunma istemekte) bir çıkarının bulunmasıdır. Davacının dava açmakta hukuk kuralları tarafından haklı bulunan (korunan) bir yararı olmalı, hakkını elde edebilmesi için mahkeme kararına ihtiyacı bulunmalı ve davacı mahkemeyi gereksiz yere uğraştırma-malıdır. (Arslan, Ramazan; aktaran: Hanağası, Emel: Davada Menfaat, Ankara 2009, önsöz VII) Hukuk Genel Kurulu"nun 26.04.1992 gün ve 1992/1-347 E., 1992/396 K. ve 30.05.2001 gün ve 2001/14-443 E., 2001/458 K.sayılı kararlarında da belirtildiği üzere buna hukuki korunma (himaye) ihtiyacı da denir. (Rechts-schutzbedürfnis) Mahkemelerden hukuki himaye istenmesinde, himayeye değer bir yarar olmalıdır. Öte yandan, bu hukuksal yararın, “hukuki ve meşru”, “doğrudan ve kişisel”, “doğmuş ve güncel” olması gerekir (Hanağası, Emel: Davada Menfaat, Ankara 2009, s.135)
    Mülga 1086 sayılı Hukuk Muhakemeleri Usulü Kanunu"nun yürürlükte olduğu dönem içinde öğreti ve yargısal kararlar, dava açarken hukuki yararın bulunması gereğini, “dava şartı” olarak kabul etmiştir. Bu şart, “dava konusuna ilişkin genel dava şartlarından biri” olup, davanın esası hakkında inceleme yapılabilmesi ve esas hakkında hüküm verilebilmesi için varlığı gerekli olduğundan “olumlu dava şartları” arasında sayılmaktadır. Nitekim, aynı görüş, Hukuk Genel Kurulu"nun 24.11.1982 gün ve 1982/7-1874 E.-914 K., 5.6.1996 gün ve 1996/18-337 E.-542 K.; 10.11.1999 gün ve 1999/1-937 E.-946 K.ve 25.05.2011 gün ve 2011/11186 E.-2011/352 K.sayılı kararlarında da, benimsenmiştir.
    01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nda öğreti ve yargısal kararların bu uygulaması aynen benimsenerek, davacının, dava açmakta hukuki yararının bulunması “Dava Şartları” başlıklı 114. maddesinin 1.fıkrasının (h) bendinde açıkça dava şartları arasında sayılmıştır. Bir davada , hukuki yarar ilkesinin dava şartı olarak gözetilmesinin, yargılamanın amacına ve usul ekonomisi ilkesine uygun olarak yargılama yapılmasına yarar sağlayacağı, her türlü duraksamadan uzaktır.
    Bu ilkeden hareketle, dava şartı olarak hukuki yararın varlığının, mahkemece, taraflarca dava dosyasına sunulmuş deliller, olaya veya olgular çerçevesinde, kural olarak davanın açıldığı tarihe göre, kendiliğinden ve yargılamanın her aşamasında gözetilmesi gerekir. Bu sayede, iç hukukumuzun bir parçası olan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (İnsan Hakları ve Temel Özgürlüklerin Korunmasına İlişkin Sözleşme)"nin 6.maddesi ve 1982 Anayasası"nın 36. maddesinde düzenlenen “hak arama özgürlüğü” nün dürüstlük kuralına uygun kullanılması sağlanabilecek; bu durum, haksız davalar açmak suretiyle, dava hakkının kötüye kullanılmasına karşı bir güvence oluşturacaktır. Dava açmaktaki hukuki yarar; hukuk düzenince kabul edilmiş meşru bir yarar olmalı, bu yarar dava açan hak sahibi ile ilgili olmalı ve dava açıldığı sırada halen mevcut bulunmalıdır. Ayrıca açılacak davanın, ortaya çıkacak tehlikeyi bertaraf edecek nitelikte olması gerekir. Bir kimsenin hakkına ulaşmak için mahkeme kararının o an için gerekli olması durumunda hukuki yararın olduğundan sözedilebilir. Bir mahkeme kararına ihtiyaç yoksa hukuki yarardan söz edilemez (Pekcanıtez, H./Atalay, O./ Özekes, M.: Medeni Usul Hukuku, Ankara 2011, s.297) Somut olayda; davacının tespitini istediği sigorta başlangıç tarihinin ( 01/11/1982 ) 18 yaşını tamamladığı tarihten önce olması nedeniyle tespiti mümkün olmadığından, 18 yaşını doldurduğu güne karşılık gelen 06.05.1986 tarihinden önce de, 1986/1. dönemde zaten sigortalı hizmetinin davalı Kurum"a bildirildiği anlaşıldığından, davanın hukuki yarar yokluğundan usulden reddine karar verilmesi gerekirken aksi yönde hüküm kurulması isabetsiz olmuştur.Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve Bölge adliye Mahkemesince yeniden verilen “Davanın Kabulü” KARARI BOZULMALIDIR. G)SONUÇ: Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı 6100 sayılı HMK’nun 373/2. maddesi uyarınca BOZULMASINA, dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 05/12/2019 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.
    KARŞI OY
    Davacı sigorta başlangıç tarihinin 01/11/1982 olduğunun tespiti talebiyle dava açmış, yerel mahkemece yapılan yargılama ve toplanan deliller neticesinde davacının ilk işe giriş tarihinin 01/11/1982 olduğunun tespitiyle 506 sayılı yasanın 60/G maddesi gereğince malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına esas olmak üzere sigorta başlangıcı olarak 18 yaşını ikmal ettiği 06/05/1986 tarihinin esas alınması gerektiğinin tespitine dair kurulan hüküm davalı kurum vekilinin istinaf başvurusu üzerine verilen karar ... Bölge Adliye Mahkemesi 33. Hukuk Dairesince kurumun istinaf isteminin reddine karar verilmiş olup, istinaf kararının kurumca temyizi üzerine katılmadığımız Dairemiz çoğunluk görüşünce davacının 1986/1 döneminde sigorta hizmetinin işveren tarafından yöntemince davalı kuruma bildirildiği ve davacının dava açmakta hukuki yararının bulunmadığından bahisle 6100 sayılı HMK’nın 373/1 maddesi uyarınca bölge adliye mahkemesi kararının kaldırılmasına ve ilk derece mahkemesinin kararının bozulmasına karar verilmiş ise de;
    Tüm dosya kapsamına göre 01/11/1982 tarihinin başlangıç olarak tespitinde bir günlük sürenin prim ödeme gün sayısına dahil edilecek olması karşısında davacının hukuki yararı bulunduğundan kararın onanması gerektiğinden çoğunluk görüşüne katılamamaktayız.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi