Esas No: 2022/71
Karar No: 2022/1234
Karar Tarihi: 17.02.2022
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2022/71 Esas 2022/1234 Karar Sayılı İlamı
3. Hukuk Dairesi 2022/71 E. , 2022/1234 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : KONYA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 5. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen alacak davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece bölge adliye mahkemesi kararının bozulmasına dair verilen karara, bölge adliye mahkemesince uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın reddine yönelik olarak verilen kararın, süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacılar; murisleri ile davalıların murisi olan ... ... arasında 27/04/1991 tarihli taşınmaz satımına ilişkin sözleşme imzalandığını, haricen satıma olan güvenle taşınmaz üzerinde çeşitli yapılar inşa ederek kullandıklarını, taşınmazın tescilinin sağlanamadığını, imar uygulaması ile satışa konu taşınmaz karşılığında davalılara başka bir taşınmaz verildiğini, arsa bedeline yönelik başka bir dava açıldığını, bu davada ise TMK'nın 723. maddesi gereğince iyi niyetli olarak yaptıkları yapıların bedelini talep ettiklerini ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, 46.410 TL'nin tahsilini istemişler, ıslahla taleplerini 82.530 TL'ye yükseltmişlerdir.
Davalılar; İmar Kanunu'nun 18.maddesi gereğince, ilgili parsel sahibinin yapı bedelini ödemedikçe yapının kullanılmasına devam edilebileceğini, davacıların kendi iradeleriyle davaya konu yapıları boşalttıklarını, bu bedelin yeni malikten talep edilmesi gerektiğini savunarak, davanın reddini istemişlerdir.
İlk derece mahkemesince; harici satış sözleşmesi ile dava konusu taşınmazın davacıların murisine teslim edildiği ve üzerine bir kısım yapıların inşa edildiği, davacılar murisinin iyi niyetli olduğu, davalılar murisinin ise harici satış sözleşmesinden sonra taşınmazın resmi devir işlemlerini yapmaya yanaşmaması nedeni ile iyi niyetli hareket etmediği, davada TMK 'nın 723/2. maddesinin uygulanması gerektiği gerekçesiyle, davanın kabulüne, 82.530 TL alacağın dava tarihi olan 01/06/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara miras hisseleri oranında verilmesine karar verilmiş; karar, davalılar tarafından istinaf edilmiştir.
Bölge adliye mahkemesince; davalıların murisinin dava konusu yapıların bulunduğu taşınmazı davacıların murisine arsa olarak sattığı, imar uygulaması neticesinde davacıların murisine ait yapıların Karatay Belediyesin adına tescil edildiği, muhdesatlar yönünden sebepsiz zenginleşenin davalılar değil, taşınmazın maliki olan dava dışı belediye olduğu, muhdesat bedellerinin davalılardan talep edilemeyeceği gerekçesiyle, davalıların istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak yeniden esas hakkında davanın reddine karar verilmiş, hükmün davacılar tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece verilen 03/02/2021 tarihli ve 2020/3086 Esas - 2021/883 Karar sayılı kararla; “...Somut olayda, davaya konu yapıların bulunduğu taşınmazın imar uygulaması neticesinde Karatay Belediyesi'ne tescil edildiği sabit ise de, taşınmazın devrine yönelik herhangi bir bilgi ve belge dosya arasında bulunmamaktadır. Oysa; taşınmaz üzerindeki muhtesatlar bedeli ayrık tutularak, devir bedeline dahil edilmeden muhtesatın davacılara aidiyeti belirtilerek, sadece çıplak haliyle Belediye'ye devredilmişse bu satış nedeniyle davalıların haksız ve sebepsiz bir zenginleşmesi söz konusu olmayacaktır. Aksine sebepsiz zenginleşen Belediye olacaktır. Zira taşınmazı, üzerindeki muhtesatın davacılara ait olduğunu ve satış bedeline muhtesatın dahil edilmediğini bilerek satın almıştır. Davacıların da dava dilekçelerinde ve yargılama sırasında, davalılara davaya konu taşınmaz karşılığında başka bir yerde taşınmaz verildiğini belirtmeleri karşısında devir bedelinin kapsamının belirlenmesi gerektiği açıktır.
O halde bölge adliye mahkemesince; davalılar ile Belediye arasında davaya konu taşınmazın devrine ilişkin tüm bilgi ve belgelerin dosya arasına alınarak, devir bedelinin kapsamının tereddütsüz biçimde belirlenerek sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.” gerekçesiyle bozulmuştur.
Bölge adliye mahkemesince; bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde, Karatay Belediyesince dava konusu binalar dolayısıyla davalılara ya da murislerine her hangi bir ödeme yapılmadığının bildirildiği, bu nedenle Maliye Hazinesi adına tescil edilen taşınmaz üzerinde kalan davaya konu binalar dolayısıyla davalıların sebepsiz zenginleşmesinin söz konusu olmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili tarafından hükmedilen vekalet ücretlerine ilişkin olarak temyiz edilmiştir.
Bölge adliye mahkemesinin karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 7/2 maddesinde; "Davanın dinlenilebilmesi için kanunlarda öngörülen ön şartın yerine getirilmemiş olması ve husumet nedeniyle davanın reddine karar verilmesinde, davanın görüldüğü mahkemeye göre Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde yazılı miktarları geçmemek üzere üçüncü kısımda yazılı avukatlık ücretine hükmolunur. " hükmü düzenlenmiştir.
Yine Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 2/2 maddesi gereğince, Yargıtay, Danıştay ve Sayıştayda temyizen ve bölge idare ve bölge adliye mahkemelerinde istinaf başvurusu üzerine görülen işlerin duruşmaları ayrı ücreti gerektirir. Söz konusu tarifenin ikinci kısım ikinci bölüm 17’nci maddesinde; bölge adliye mahkemesinde görülen işlerin takipleri için bir duruşma yapılan durumlarda 2.040 TL, birden fazla duruşma yapılan durumlarda ise 4.080 TL vekalet ücreti belirlenmiştir.
Somut uyuşmazlıkta, Dairece verilen 03/02/2021 tarihli karar ile bölge adliye mahkemesi kararının bozulmasına ve dosyanın bölge adliye mahkemesine gönderilmesine karar verildiği, bölge adliye mahkemesince bozmaya uyularak istinaf incelemesinde birden fazla duruşma yapıldığı anlaşıldığından, davalılar lehine dava ve ayrıca istinaf vekalet ücretine hükmedilmesi yerinde ise de; davanın aktif husumetten reddine karar verildiğine göre, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 7/2. maddesi gereğince davalılar yararına maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken nispi vekalet ücretine hükmedilmiş olması doğru olmayıp bozmayı gerektirir.
Ne var ki, bu yanlışlıkların giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hükmün düzeltilerek onanması HMK'nın 370/2. maddesi hükmü gereğidir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hüküm fıkrasının 5. ve 10. bentlerinde yer alan "...11.528,90 TL nispi vekalet ücretinin..." ifadeleri çıkartılarak yerlerine ayrı ayrı "...4.080,00 TL maktu vekalet ücretinin..." ifadeleri yazılmak suretiyle düzeltilmesine, hükmün düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden tarafa iadesine, dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de bölge adliye mahkemesine gönderilmesine, 17/02/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.