Esas No: 2022/76
Karar No: 2022/1198
Karar Tarihi: 17.02.2022
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2022/76 Esas 2022/1198 Karar Sayılı İlamı
3. Hukuk Dairesi 2022/76 E. , 2022/1198 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; davalı şirketin ... Köyü’nde bulunan bahçesinde 2002 yılının 5. ayında işe girdiğini, sigorta giriş kaydının 02/10/2004 tarihinde yapıldığını, bu süre zarfında bahçenin bekçiliğini ve traktör kullanımını gerektiren işlerini yaptığını, sabah 05:30'dan akşam 20:00'e kadar yoğun bir şekilde çalıştığını, bazı günler akşam 20:00’den sonra da çalıştığını, dini bayramların bir günü dinlendiğini, diğer günleri çalıştığını, ulusal ve genel tatillerde çalıştığını, son bir yıldır ücretlerinin düzensiz ödendiğini, son 6 aylık ücretinin ödenmediğini, aynı iş yerinde çalışan kardeşi...'ın ödenmeyen aylık ücretleri ile fazla çalışmadan kaynaklanan ücretlerini ve SGK giriş kaydının düzeltilmesini istemesi üzerine işveren temsilcisi ...,' tarafından işyerinden kovulduklarını, işverence gönderilen Adana ... Noterliği'nin 15/09/2014 tarih 19483 yevmiye sayılı ihtarname ile kendisinin ve kardeşinin birlikte işi terk etmiş ve devamsızlık yapmış gibi gösterildiğini, tüm bu nedenlerle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla kıdem ve ihbar tazminatı ile yıllık izin, fazla çalışma, UBGT, hafta tatili ücretleri alacağı olarak 14.400 TL’nın davalıdan tahsilini istemiştir.
Davalı; davacının 10/02/2004 tarihinden 11/09/2014 tarihine kadar Traktör Sürücüsü olarak çalıştığını, 12/09/2014-13/09/2014 günleri işe gelmediğini ve sonraki günlerde de devamsızlığını sürdürdüğünü, bunun üzerine Adana ... Noterliği'nin 15/09/2014 tarih 19483 yevmiye nolu ihtarnamesi ile davacının izinsiz ve mazeretsiz olarak işe gelmediğini, haklı ve yasal bir devamsızlık sebebi var ise bildirilmesini, aksi halde hakkında yasal işlem yapılacağının bildirildiğini, dava konusu alacakların zamanaşımına uğradığını beyan ederek davanın reddini dilemiştir.
Mahkeme; iş mahkemesince verilen görevsizlik kararı üzerine, hizmet sözleşmesi kapsamında çalışan davacının kıdem tazminatına hak kazanamayacağı, sözleşmesinin feshinin devamsızlık olgusuna dayandığı ve davalı işveren tarafından devamsızlık olgusunun işçiye bildirildiği ve mazeretini sunması için süre verildiği ancak süresi içerisinde devamsızlık olgusuna ilişkin herhangi bir mazeret bildirmeyerek ihtara cevap verdiği ve cevabında alacaklarını talep ettiği, bir kısım tanık beyanlarında da davacı işçinin işi kendisinin bıraktığı yönünde beyanlarının olduğu anlaşılmakla davalı işverenin sözleşmeyi feshetmesinin haklı nedene dayandığı bu nedenle davacının ihbar tazminatına hak kazanamayacağı, 394 sayılı Kanun kapsamı dışında tutulan işlerden olan tarım işinde çalıştığı bu nedenle hafta tatil alacağının bulunmadığı ancak hafta tatili çalışmasının karşılığının fazla mesai olarak talep edilmesinin mümkün olduğu, yıllık izin hakkı yönünden ise davacının davalı iş yerinde çalıştığı bir kısım dönemlerinde 818 sayılı Borçlar Kanunu yürürlükte bulunduğu ve bu dönemde yıllık izin ücreti ile ilgili düzenlemenin bulunmadığı anlaşılmakta ise de; her çalışanın dinlenme hakkının bulunduğunun kabulü gerektiği, bu hususun Anayasal güvence altına alındığı, aksinin kabulü halinde insan onuru ile bağdaşmayan ve zorla çalıştırma kapsamında kalabilecek durumlar yaratacağı bu nedenle kıyasen uygulama yapılarak 6098 sayılı TBK'nin, 818 sayılı Kanunun yürürlükte bulunduğu dönem için yıllık izine ilişkin hükümlerinin kıyasen uygulanması gerektiği değerlendirilerek davacının 818 sayılı BK döneminde çalıştığı sürelerde yıllık izin hakkının bulunduğunun kabul edildiği, davacının son 6 aylık ücret alacağını almadığında dair 20/11/2019 tarihli duruşmada yemin etmiş olduğu dikkate alınarak davalının davacının ücretini ödediğini ispat edemediği bu nedenle davacının ücret alacağının bulunduğu, dinlenen tanık beyanlarına göre davacının fazla mesai yaptığı ve ulusal bayram ile genel tatil günlerinde çalıştığı ispatlandığı bu nedenle bu kalemler yönünden alacağının bulunduğu anlaşıldığından net 100 TL ücret, 10.000 TL fazla mesai ücreti, 100 TL yıllık izin ücreti, 1.108,33 TL ulusal bayram ve genel tatil günleri ücreti alacaklarının dava tarihi olan 28/11/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ve hafta tatili ücreti alacağı talebinin reddine karar verilmiş; hüküm, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalının tüm, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki sair temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Davacının temyiz itirazlarının incelenmesi yönünden;
Uyuşmazlığa ilişkin 6098 sayılı TBK’nun 432. maddesinde “Belirsiz süreli hizmet sözleşmelerinin feshinden önce, durumun diğer tarafa bildirilmesi gerekir. Hizmet sözleşmesi; bildirimin diğer tarafa ulaşmasından başlayarak, hizmet süresi bir yıla kadar sürmüş olan işçi için iki hafta sonra; bir yıldan beş yıla kadar sürmüş işçi için dört hafta ve beş yıldan fazla sürmüş işçi için altı hafta sonra sona erer. Bu süreler kısaltılamaz; ancak sözleşmeyle artırılabilir. İşveren, fesih bildirim süresine ait ücreti peşin vermek suretiyle hizmet sözleşmesini feshedebilir. Fesih bildirim sürelerinin, her iki taraf için de aynı olması zorunludur; sözleşmede farklı süreler öngörülmüşse, her iki tarafa da en uzun olan fesih bildirim süresi uygulanır. Hizmet sözleşmesinin askıya alındığı hâllerde fesih bildirim süreleri işlemez.”
438. maddesinde “İşveren, haklı sebep olmaksızın hizmet sözleşmesini derhâl feshederse işçi, belirsiz süreli sözleşmelerde, fesih bildirim süresine; belirli süreli sözleşmelerde ise, sözleşme süresine uyulmaması durumunda, bu sürelere uyulmuş olsaydı kazanabileceği miktarı, tazminat olarak isteyebilir. Belirli süreli hizmet sözleşmesinde işçinin hizmet sözleşmesinin sona ermesi yüzünden tasarruf ettiği miktar ile başka bir işten elde ettiği veya bilerek elde etmekten kaçındığı gelir, tazminattan indirilir. Hâkim, bütün durum ve koşulları göz önünde tutarak, ayrıca miktarını serbestçe belirleyeceği bir tazminatın işçiye ödenmesine karar verebilir; ancak belirlenecek tazminat miktarı, işçinin altı aylık ücretinden fazla olamaz.”
425. maddesinde “İşveren, yıllık ücretli iznini kullanan her işçiye, yıllık ücretli izin süresine ilişkin ücretini, ilgili işçinin izne başlamasından önce peşin olarak ödemek veya avans olarak vermekle yükümlüdür. İşçi, hizmet ilişkisi devam ettiği sürece, işverenden alacağı para ve başka menfaatler karşılığında yıllık ücretli izin hakkından feragat edemez. Hizmet sözleşmesinin herhangi bir sebeple sona ermesi hâlinde, işçinin hak kazanıp da kullanamadığı yıllık izin sürelerine ait ücreti, sözleşmenin sona erdiği tarihteki ücreti üzerinden kendisine veya hak sahiplerine ödenir. Bu ücrete ilişkin zamanaşımı, hizmet sözleşmesinin sona erdiği tarihte işlemeye başlar.”
398. maddesinde “Fazla çalışma, ilgili kanunlarda belirlenen normal çalışma süresinin üzerinde ve işçinin rızasıyla yapılan çalışmadır. Ancak, normal süreden daha fazla çalışmayı gerektiren bir işin yerine getirilmesi zorunluluğu doğar, işçi bunu yapabilecek durumda bulunur ve aynı zamanda kaçınması da dürüstlük kurallarına aykırı olursa işçi, karşılığı verilmek koşuluyla, fazla çalışmayı yerine getirmekle yükümlüdür. Özel kanunlardaki hükümler saklıdır.
401. maddesinde “İşveren, işçiye sözleşmede veya toplu iş sözleşmesinde belirlenen; sözleşmede hüküm bulunmayan hâllerde ise, asgari ücretten az olmamak üzere emsal ücreti ödemekle yükümlüdür.”
402. maddesinde “İşveren, fazla çalışma için işçiye normal çalışma ücretini en az yüzde elli fazlasıyla ödemekle yükümlüdür.”
421. maddesinde “İşveren, işçiye her hafta, kural olarak pazar günü veya durum ve koşullar buna imkân vermezse, bir tam çalışma günü tatil vermekle yükümlüdür. İşveren, işçinin rızasıyla fazla çalışma ücreti yerine, uygun bir zamanda fazla çalışmayla orantılı olarak izin verebilir.”
818 sayılı BK’nun 329. maddesinde “Akit ile tayin edilen yahut adet mucibince icabeden iş miktarından ziyade bir işin ifasına zaruret hasıl olupta işçi, bunu yapmağa muktedir olur ve imtinaıda hüsnü niyet kaidelerine muhalif bulunursa cebrolunur. İşçi, bu ziyade iş için fazla bir ücrete müstahak olur ve bu, mukavele edilen ücretle mütenasip bir suretle hususi haller nazara alınmak şartiyle takdir edilir.”
334. maddesinde “İş sahibi işçinin istirahati için mutat olan saat ve günlerde müsaade vermekle mükelleftir. İş sahibi, mukavelenin feshi ihbar olunduktan sonra başka bir iş araması için işçiye münasip bir zaman vermek mecburiyetindedir. Her halde mümkün olduğu kadar iş sahibinin menfaati gözetilmek lazımdır.” hükümleri yer almaktadır.
Somut olayda; davacı aynı iş yerinde çalışan kardeşi...'ın ödenmeyen aylık ücretleri ile fazla çalışmadan kaynaklanan ücretlerini talep etmesi ve SGK giriş kaydının düzeltilmesini istemesi üzerine işveren temsilcisi ..., tarafından işyerinden kovulduklarını iddia etmiş, davalı taraf ise davacı ve kardeşinin izinsiz ve mazeretsiz olarak işe gelmediğini savunmuştur. Dosya kapsamında bulunan davacıya ait SGK hizmet dökümünün incelenmesinde; davalının 11.09.2014 tarihinde davacıyı işten çıkarmış olmasına rağmen davacı hakkında sonraki tarihli yani 12-13-15/09/2014 tarihlerinde düzenlenmiş mazeretsiz olarak işe gelmediğine dair tuttuğu tutanakları sunduğu anlaşıldığından, davalının fesih tarihi itibariyle haklı bir nedeni olmadığı, davacının iddiasının doğru olduğu, iş akdinin haklı bir neden olmadan davalı tarafından sona erdirildiği Kurum kayıtları ile sabittir. Hal böyle olunca maddi olayları ileri sürmek taraflara, hukuki nitelendirme yapmak ve uygulanacak kanun maddelerini belirlemek hakime ait (6100 sayılı HMK m. 33) olduğundan iddianın ileri sürülüş şekline göre davanın hizmet akdinin haksız olarak davalı tarafından feshedilmesi nedeniyle hak kazanılan işçilik alacakları isteğine ilişkin olduğu ve davacının kıdem tazminatı talebinin iş akdinin feshedildiği tarihte yürürlükte olan 6098 sayılı TBK’nun 438. maddesinde yer alan haksız fesih tazminatı olarak kabul edilmesi gerektiği, 432. maddesinde yer alan ihbar tazminatına da hak kazandığı düşünülerek tazminat talepleri hakkında bir karar verilmelidir.
Davacının ücret miktarı yönünden taraflar arasında uyuşmazlık bulunduğundan mahkemece her ne kadar emsal ücret araştırılması yapılmışsa da, yapılan araştırmanın yeterli olmadığı, ayrıca davacının kardeşi olan... ile birlikte aynı işyerinde benzer görevde çalışırken birlikte işten çıkarıldığı ve kardeşi ...,’in de Adana 11. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2019/4 esas, 2020/274 karar sayılı dosyada işçilik alacaklarına ilişkin açtığı ve temyiz incelemesinden geçerek kesinleşen davada asgari ücretin üzerinde ücret aldığının tespit edilmiş olması nedeniyle yapılan emsal ücret araştırması, tanık beyanları ve emsal dosyada belirlenen iş koşulları ile davacı ve davalının farklı ücret almalarını gerektirecek kıdemleri veya sorumluluklarının bulunup bulunmadığı birlikte değerlendirilerek davacının aldığı ücret
miktarının belirlenmesi ve bu miktara göre talep edilen tazminat ve ücret alacağı ile sair ücret alacaklarının belirlenmesi gerekirken eksik inceleme ile asgari ücret aldığının kabulü hatalı olmuştur.
Davacının yıllık izin ücreti, hafta tatili ücreti, fazla mesai ücreti ve UBGT ücreti alacaklarına ilişkin talepleri hakkında; 6101 sayılı Türk Borçlar Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 1. maddesinde yer alan “Türk Borçlar Kanununun yürürlüğe girdiği tarihten önceki fiil ve işlemlere, bunların hukuken bağlayıcı olup olmadıklarına ve sonuçlarına, bu fiil ve işlemler hangi kanun yürürlükte iken gerçekleşmişse, kural olarak o kanun hükümleri uygulanır. Ancak, Türk Borçlar Kanununun yürürlüğe girmesinden sonra bu fiil ve işlemlere ilişkin olarak gerçekleşecek temerrüt, sona erme ve tasfiye, Türk Borçlar Kanunu hükümlerine tabidir.” hükmü uyarınca 818 ve 6098 sayılı yasaların yukarıda bahsi geçen hükümleri uyarınca tarafların iddiaları, tanık beyanları ve yine davacının kardeşi...’ın aynı işverene karşı açmış olduğu Adana 11. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2019/4 esas, 2020/274 karar sayısıyla kesinleşen dosyası ile işyerindeki çalışma koşullarının belirlendiği davanın da dikkate alınarak davacının yıllık izin ücreti, hafta tatili ücreti, fazla mesai ücreti ve UBGT ücreti talep etmeye hakkı olduğu kabul edilerek konusunda uzman bilirkişiden yapılacak hesaplamaları içeren ayrıntılı, açıklayıcı, hüküm kurmaya elverişli ve Yargıtay denetimine uygun, tarafların itirazlarını karşılayacak şekilde rapor alınarak hüküm kurulması bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ve eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
SONUÇ : Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle davalının tüm, davacının sair temyiz itirazlarının reddine, 2. bentte açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının talebi halinde davacıya iadesine, 579,35 TL bakiye temyiz harcının temyiz eden davalıya yükletilmesine, 6100 sayılı HMK'nın Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'nın 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 17/02/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.