Esas No: 2020/10219
Karar No: 2022/1084
Karar Tarihi: 15.02.2022
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2020/10219 Esas 2022/1084 Karar Sayılı İlamı
3. Hukuk Dairesi 2020/10219 E. , 2022/1084 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK (TÜKETİCİ) MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacılar; müteahhit olan davalı şirket ile imzaladıkları 06/03/2006 tarihli sözleşme gereğince satın aldıkları taşınmazın bedelini ödediklerini ancak davalılar tarafından bugüne kadar tapuda devir işlemi yapılmadığını, bedelin iadesi için başlatılan takibe davalılar tarafından haksız olarak itiraz edildiğini ileri sürerek; takibe vaki itirazın iptalini, lehlerine icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmişlerdir.
Davalılar; davacıların satın aldıkları taşınmazda 2008 yılından bu yana ikamet ettiklerini, taşınmazın tapuda devrini gerçekleştirilememesinde kusurları olmadığını, kabul anlanıma gelmemek kaydıyla davacılara paranın iadesi gerekse dahi satış bedelinden yıpranma payı ve 6 yıllık kira bedelinin mahsup edilmesi gerektiğini, alacak likit olmadığından icra inkar tazminatını talebinin haksız olduğunu savunarak, davanın reddini istemişlerdir.
Bozmaya uyarak davaya tüketici mahkemesi sıfatıyla bakan mahkemece; davacı ile davalı ... Tur. Tic. İnş. Ltd. Şti. arasında adi yazılı şekilde imzalanan sözleşme konusu taşınmazın, davalılar ile dava dışı arsa sahibi üçüncü kişi arasında imzalanan arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesine göre davalı şirketin payına düşecek olan taşınmazlardan biri olduğunu, adi yazılı taşınmaz satış sözleşmeleri her ne kadar geçerli olmasa bile yüklenici payına düşen taşınmazlar için yapılan satış sözleşmesinin yerleşik içtihatlara göre arsa sahibinden talep imkanı tanıması ve davacıların dava konusu taşınmazı fiilen teslim alarak kullanmakta olmaları nedeniyle davalıların yükümlülüklerini yerine getirdikleri, davacıların taşınmazı fiilen kullanırken ve sözleşmeyi feshetmeden sözleşme gereği ödemiş oldukları bedeli isteyemeyecekleri gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiş; karar, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1) Davacı vekili tarafından başlatılan icra takibinde davalı borçlu ... ...'a ödeme emrinin 12/06/2013 tarihinde tebliğ edildiği, davalı borçlunun 26/06/2013 tarihinde borca itiraz ettiği takip dosyası içeriğinden anlaşılmıştır. İİK'nın 62. maddesi gereği borçlu yedi gün içerisinde itirazlarını icra dairesine bildirmek zorundadır. Aksi durumda takip kesinleşecektir.
Somut uyuşmazlıkta; davalı borçlu ... ...’un icra takibine süresinde yapmış olduğu bir itiraz bulunmadığından takip kesinleşmiştir. Bu durumda kesinleşen takipten dolayı itirazın iptali davası açmakta davacının hukuki yararı yoktur. Hukuki yarar, dava şartlarından olup (HMK 114), davacının dava açmakta hukuken korunmaya değer bir yararının bulunması gerekir. Davada davacının hukuki yararının bulunup bulunmadığı, mahkemece, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırılacak hususlardandır.
O halde mahkemece davalı ... ... yönünden itirazın iptali isteminin hukuki yarar yokluğundan HMK 115/2 maddesi uyarınca usulden reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
2) Davacılar ile davalılardan ... Tur. Tic. İnş. Ltd. Şti. arasında düzenlenen 06/03/2006 tarihli sözleşme; TKM'nın 634. (TMK'nın 706), BK'nın 213 (TBK'nın 237), Tapu Kanunu'nun 26 ve Noterlik Kanunu'nun 60 ve 89 uncu maddeleri uyarınca resmi şekilde yapılmadığı için geçersizdir. Bu nedenle, taraflar sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre verdiklerini geri isteyebilirler. Sözleşmeye konu dairenin halen davacıların zilyetliğinde olduğu hususunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Buna göre mahkemece; davacılar tarafından davalılar aleyhine başlatılan icra takibinde geçersiz sözleşme nedeni ile ödenen paranın sözleşme tarihinden itibaren işlemiş yasal faizi ile tahsili talep edildiğinden bu talebin sebepsiz zenginleşme hükümleri gereğince ve denkleştirici adalet ilkesinin esas alınması suretiyle tahsili talebine ilişkin olduğu kabul edilerek, satış bedelinin çeşitli ekonomik etkenlerin ortalamaları esas alınmak suretiyle ifanın imkansız hale geldiği takip tarihinde ulaşacağı alım gücünün belirlenmesi için bilirkişi görüşüne başvurulması davacıların halen dava konusu taşınmazda ikamet etmeleri nedeniyle bilirkişi tarafından belirlenen tutarın takibe konu edilen asıl alacak ve işlemiş faizden ibaret olan toplam alacaktan fazla olması halinde taleple bağlılık ilkesi gözetilerek takibe konu toplam alacağın, aksi halde bilirkişi tarafından belirlenen tutarın davacıların davaya konu taşınmazı davalılara iade ettikleri tarihten işleyecek faizi ile tahsiline karar verilmesi gerekirken yanılgılı gerekçe ile satış bedelinin tahsili için başlatılan takibin devamının satışa konu taşınmazın davacılar tarafından davalılara iadesi şartına bağlanmış olması, doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, hükmün HUMK’nın 428. maddesi gereğince davacılar yararına BOZULMASINA, hükmü temyiz eden taraf harçtan muaf olduğundan peşin alınan temyiz harçlarının iadesine, 6100 sayılı HMK'nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'nın 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 15/02/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.