3. Hukuk Dairesi 2017/12318 E. , 2019/150 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın davalı ... Mak. San. Tic. Ltd. Şti. Yönünden reddine ... San. Tic. Ltd. Şti. yönünden kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı ve davalılardan ... San. Tic. Ltd. Şti. tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; 01/10/2004 başlangıç tarihli kira sözleşmesi ile kendisine ait taşınmazı davalı ... Mak. San. Ve tic. Ltd. Şti. yetkilisi ..."na kiraladığını, sözleşmede kiracının taşınmazı kısmen veya tamamen devir ve ciro edemeyeceği şartı bulunmasına rağmen ... tarafından taşınmazın diğer davalı .... Ve Tic. Ltd. Şti. Yetkilisi ... ’na kiralandığını, 2013 yılı Nisan ayında taşınmazın boşaltılmasına rağmen anahtarın kendisine 2013 yılı Ağustos ayında teslim edildiğini, davalının kasten taşınmazın duvarlarına, yerlere ve taşınmazın camlarına zarar verdiğini, taşınmazda meydana gelen zarar ve hasar bedelinin tahsili için icra takibi başlatıldığını ileri sürerek takibe vaki itirazların iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı .... Ve Tic. Ltd. Şti; yaklaşık 5 sene boyunca mecurda sözlü kira sözleşmesiyle oturduğunu, aylık kiraların tamamını banka hesap numarasına yatırdıklarını, fiilen hiçbir ihtirazi kayıt ileri sürülmeden iddia edilen kiranın yarısına razı olunması, kira bedeli konusunda zımni bir anlaşma olduğunu gösterdiğini, mecuru teslim ederken davacı kiraya verenden hiçbir hak ve alacağı olmadığına dair yazılı ibraname aldığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı ... Mak. San. Ve tic. Ltd. Şti; alt kiraya ilişkin bir delil sunulmadığını, alt kira ilişkisinin ispat edilemediğini, vergi yoklamasında ve ticari sicil kayıtlarında kendilerinin mecurdan ayrıldıklarının sabit olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; yapılan yargılama, keşif, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, dükkanların hor kullanımından dolayı hasarın giderilmesi için maliyetini yaklaşık toplam 7.250,00 TL olacağı anlaşılmış olmakla bu miktar üzerinden davalı .... Tic. Ltd. Şti Yönünden davanın kısmen kabulüne, davalı ... Mak. San. Tic. Ltd. Şti yönünden davanın reddine karar verilmiş, hüküm; davacı ve davalılardan ... San. Tic. Ltd. Şti tarafından temyiz edilmiştir.
1- Bir mahkeme hükmünde, tarafların iddia ve savunmalarının özetinin, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususların, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delillerin, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesinin, sabit görülen vakıalarla, bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerin birer birer, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde hükümde gösterilmesi gereklidir. Bu kısım, hükmün gerekçe bölümüdür. Gerekçe, hakimin (mahkemenin) tespit etmiş olduğu maddi vakıalar ile hüküm fıkrası arasında bir köprü görevi yapar. Gerekçe bölümünde hükmün dayandığı hukuki esaslar açıklanır. Hakim, tarafların kendisine sundukları maddi vakıaların hukuki niteliğini (hukuk sebepleri) kendiliğinden (re’sen) araştırıp bularak hükmünü dayandırdığı hukuk kurallarını ve bunun nedenlerini gerekçede açıklar.
Hakim, gerekçe sayesinde verdiği hükmün doğru olup olmadığını, yani kendini denetler. Üst mahkemede, bir hükmün hukuka uygun olup olmadığını ancak gerekçe sayesinde denetleyebilir. Taraflar da ancak gerekçe sayesinde haklı olup olmadıklarını daha iyi anlayabilirler. Bir hüküm, ne kadar haklı olursa olsun, gerekçesiz ise tarafları doyurmaz (Kuru, Baki/ Arslan, Ramazan/ Yılmaz, Ejder; Medeni Usul Hukuku Ders Kitabı 6100 sayılı HMK’na Göre Yeniden Yazılmış, 22 Baskı, Ankara 2011, s.472). Anayasa’nın 141. maddesi gereğince bütün mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olması gereklidir. Gerekçenin önemi Anayasal olarak hükme bağlanmakla gösterilmiş olup gerekçe ve hüküm birbirine sıkı sıkıya bağlıdır.
Yasanın aradığı anlamda oluşturulacak kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar; kararın gerekçesinin de, sonucu ile tam bir uyum içinde, o davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi nedenlere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyacak; kısaca, maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantıyı gösterecek nitelikte olması gerekir. Zira tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri ve Yargıtay’ın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için, ortada, usulüne uygun şekilde oluşturulmuş; hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıktaki bir gerekçe bölümünün ve buna uyumlu hüküm fıkralarının bulunması zorunludur.
Nitekim, 07.06.1976 gün ve 3/4-3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçesinde yeralan “Gerekçenin ilgili bilgi ve belgelerin isabetle takdir edildiğini gösterir biçimde geçerli ve yasal olması aranmalıdır. Gerekçenin bu niteliği yasa koyucunun amacına uygun olduğu gibi, kararı aydınlatmak, keyfiliği önlemek ve tarafları tatmin etmek niteliği de tartışma götürmez bir gerçektir.” şeklindeki açıklama ile de aynı ilkeye, vurgu yapılmıştır.
Bütün mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olarak yazılması gerektiğini öngören Anayasanın 141/3. maddesi ve ona koşut bir düzenleme içeren 6100 sayılı HMK.nun 297. (Mülga HUMK.nun 388.) maddesi, işte bu amacı gerçekleştirmeye yöneliktir. Yine HMK.nun 27. maddesinin (HUMK.nun 73.m) 2. bendi “c” bölümünde de hukuki dinlenilme hakkının “Mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini” de içerdiği açıklanarak bu husus vurgulanmıştır.
Öte yandan, mahkeme kararlarının taraflar, bazen de ilgili olabilecekleri başka hukuki ihtilaflar yönünden etkili ve bağlayıcı kabul edilebilmeleri, başka bir dava yönünden kesin hüküm, kesin veya güçlü delil oluşturup oluşturamayacağı gibi hukuksal değerlendirmeler de bu kararların yukarıda açıklanan nitelikte bir gerekçeyi içermesiyle mümkündür.
Somut olayda ise, yerel mahkemece; kararının gerekçesinde, hükmedilen sonuca nasıl varıldığı konusunda herhangi bir açıklama yapılmamıştır.
Bu bakımdan; yasanın aradığı anlamda gerekçeli bir hüküm mevcut olmaması ve ortada denetlenebilecek gerekçeli bir karar bulunmaması nedeniyle, mahkemece verilen karar usul ve yasaya uygun görülmemiştir.
2-) Bozma nedenine göre, tarafların diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince taraflar yararına BOZULMASINA, ikinci bentte açıklanan nedenle tarafların diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına peşin alının temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 16.01.2019 gününde oy birliğiyle karar verildi.