3. Hukuk Dairesi 2018/6201 E. , 2019/152 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın davalı ... Ltd. Şti. yönünden reddine, ... Elek. Dağ. A.Ş. yönünden kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı ve davalılardan ... Elek. Dağ. A.Ş. tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacılar; müteveffa ..."nun 13/10/2012 tarihinde meydana gelen elektrik çarpması sonucu vefat ettiğini, bu kaza nedeniyle ... 1.Asliye Ceza Mahkemesinde görülmekte olan 2013/56 E. sayılı dava dosyasında davalıların kusurlu oldukları, müteveffanın ise kusursuz olduğunun bilirkişi raporu ile tespit edildiğini ileri sürerek baba ... ve anne ... için 40.000,00’er TL, kardeşleri olan ..., ..., ..., ...e ve ... için 15.000,00"er TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ...; davaya konu olayın gerçekleştiği bölgedeki enerji nakil hattının Elektrik Bakım Tesisleri Yönetmeliğine uygun olarak yapıldığını, elektrik hatlarındaki denetleme ve bakım işlemlerinin aksatılmadığını, kurum üzerine düşen tüm yükümlülükleri yerine getirdiğini, kurumun herhangi bir kusuru olmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.Davalı ...davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece; davalı ... Elektrik Dağıtım San. Tic. Ltd. Şti aleyhine açılan davanın reddine, davalı ... aleyhine açılan davanın KABULÜ ile; baba ... için 40.000,00 TL, anne ... için 40.000,00 TL, kardeşler ..., ..., ..., ... ve ... için 15.000,00"er TL olmak üzere toplam 155.000,00 TL manevi tazminatın 13/10/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı ..." tan alınarak davacılara verilmesine karar verilmiş, hükmün davalılardan ... tarafından temyizi üzerine Dairemizin 12.09.2017 tarih 2016/7321 E. - 2017/11785 K. sayılı ilamı ile; ‘’Öncelikle; davacı ...’nun 15.02.1995 doğumlu olup, dava tarihinde ergin bulunduğu halde, davanın babası ..."nun velayeten vermiş olduğu 22.10.2012 tarihli vekaletname ile açıldığı, mahkemece; HMK"nun 77. maddesi uyarınca, davacılar vekilinden davacı Ramazan"ın vekaletnamesinin sunulmasının istenmesi ve ondan sonra yargılamaya devam edilmesi gerektiği, bunun yanında; dava konusu ölüm eylemi nedeniyle davalı ... Limited Şirketi yetkilisi ... ..."un ceza mahkemesinde yargılandığı ve mahkumiyetine karar verildiği, ceza mahkemesi dosyasının kesinleşip kesinleşmediğinin araştırılması, ceza mahkemesi kararı kesinleşmiş ise tarafların kusurunun belirlenmesi hususunda bilirkişi kurulundan rapor aldırılması ve tüm deliller birlikte değerlendirilmek sureti ile ulaşılacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerektiği’’nden bahisle bozma kararı verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyma kararı verildikten sonra yeniden yapılan yargılama neticesinde; davalı ...aleyhine açılan davanın reddine, davalı ... aleyhine açılan davanın kabulü ile; baba ... için 40.000,00 TL anne ... için 40.000,00 TL kardeşler ..., ..., ..., ... ve ... için 15.000,00 er TL olmak üzere toplam 155.000,00 TL manevi tazminatın, 13/10/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı ... Dağıtım Şirketinden alınarak davacılara verilmesine, karar verilmiş, hüküm taraflarca temyiz edilmiştir.
Her ne kadar mahkemece bozmaya uyma kararı verildiği belirtilmiş ise de bozmaya uygun karar verilmemiştir. Şöyle ki;
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, tarafların aşağıda belirtilen bendler dışındaki sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- Davacıların temyiz itirazları yönünden;
Kural olarak bozma kararına uyan mahkeme, artık bozma kararı gereğince işlem yapmak ve hüküm vermek zorundadır. Çünkü, mahkemenin bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli müktesep(kazanılmış) hak doğmuştur. Bu kazanılmış hak yeni bir hükümle ortadan kaldırılamaz.
Bozulan bir hükmün, bozma sebepleri dışında kalan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uyan mahkeme, bozma kararının kapsamı dışında kalmış olması nedeniyle; kesinleşen kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Zira, kesinleşmiş olan kısımlar, lehine olan taraf yararına bir usuli müktesep hak teşkil eder.
Somut olayda, mahkemece verilen ilk kararda; hakkında davanın reddine karar verilen ...lehine avukatlık vekalet ücretine hükmedilmemiş, hüküm davalı ...tarafından temyiz edilmeyerek bu husus davacılar lehine usuli müktesep hak oluşturmuştur. Ne var ki mahkemece bozma ilamından sonra yeniden yapılan yargılama neticesinde kurulan hükümde; davacı lehine oluşan usuli müktesep hakka aykırı olarak davalı ...lehine vekalet ücretine hükmedilmiştir.
O halde mahkemece yukarıda açıklanan hususlar göz ardı edilerek davacılar lehine oluşan usuli müktesep hakka aykırı hüküm kurulmuş olması doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir.
3- Davalı ...’ın temyiz itirazlarına gelince;
Bilindiği üzere; manevi tazminat, haksız bir eylemin yarattığı üzüntünün, duyulan elem ve acıların giderilmesini amaçlayan bir ödencedir. Manevi zarar, mal varlığına dokunmayan, yaşam, sağlık, namus, sır, aile mahremiyeti gibi mal varlığı harici varlıklarda meydana gelen azalma olup, bu zarar manevi tazminatla giderilmeye, azaltılmaya çalışılmıştır.
Hakim manevi tazminatın miktarını tayin ederken saldırı teşkil eden eylem ve olayın özelliği yanında tarafların kusur oranını, ekonomik durumlarını da dikkate almalıdır. Miktarın belirlenmesinde her olaya göre değişebilecek özel hal ve şartların bulunacağı da gözetilerek takdir hakkını etkileyecek nedenleri karar yerinde objektif olarak göstermelidir. Çünkü kanunun takdir hakkı verdiği hususlarda hâkimin hukuka ve hakkaniyete göre hüküm vereceği Türk Medeni Kanunu’nun 4. maddesinde belirtilmiştir.
Hükmedilecek para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi malvarlığı hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır.
Buna göre; her ne kadar mahkemece, müteveffanın anne ve babası olan ... ve ... lehine 40.000’er TL manevi tazminata hükmedilmiş ise de, yukarıda açıklanan ilke ve esaslar ile hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacı anne ve babanın da bir miktar kusurlu olduklarının tespit edilmiş olmaları dikkate alınarak, kusur oranıyla bağlı kalınmadan, anne ve baba lehine hakkaniyete uygun olacak şekilde manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ; Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle tarafların sair temyiz itirazlarının reddine; ikinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün davacılar yararına BOZULMASINA, üçüncü bentte açıklanan nedenlerle hükmün davalı ... yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 16.01.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.