20. Hukuk Dairesi 2011/13668 E. , 2012/3106 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ... Yönetimi ve davalılar ..., ..., ... ve ... tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Yörede 1970 yılında yapılan genel arazi kadastrosu sırasında ... köyü 235 parsel sayılı 2900 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, T.Evvel 1315 yoklama 13 nolu tapu kaydına dayanılarak ... ve arkadaşları adına, 177 parsel sayılı 10010 m2 yüzölçümündeki taşınmaz belgesizden kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanılarak ... ve ... adına tespit edilmiş olup, halen tapuda aynı şekilde kayıtlıdır. Davacılar Orman Yönetimi taşınmazların orman sayılan yerlerden olduğu iddiasıyla dava açmıştır. Mahkemece davanın kısmen kabulüyle 177 parselin orman vasfıyla Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline, bu parsele yönelik el atmanın önlenmesine, 235 sayılı parsele yönelik davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı ... Yönetimi ve davalılar ..., ..., ... ve ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, tapu iptali ve tescil davası niteliğindedir.
Mahkemece yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmaya yeterli değildir. Şöyle ki: çekişmeli taşınmazların bulunduğu yörede orman kadastrosu yapılıp yapılmadığı araştırılmamış, çekişmeli taşınmazlara komşu olan parsellere ait kadastro tutanak örnekleri ile kesinleşmiş iseler dava kadastro sonucu oluşan tapu kayıtları itirazlı iseler dava dosyalar getirtilmemiş ve ayrıca, çekişmeli 235 parsel sayılı taşınmaz T,Evvel 1315 yoklama 13 nolu tapu kaydına dayanılarak tespit gördüğü halde, dayanak tapu kaydı tüm geldi ve gitti kayıtları ile birlikte getirtilmemiş, kadastro sırasında dava konusu parsel dışında başka parsellere revizyon görüp görmediği araştırılmamış ve mahallinde uygulanmamıştır.
Mahkemece öncelikle çekişmeli taşınmazları tüm komşu parselleri ile birlikte gösterir orijinal kadastro paftasının bir sureti getirtildikten sonra; çekişmeli taşınmazlara komşu parsellere ait kadastro tutanak örnekleri ile kesinleşmiş iseler dava kadastro sonucu oluşan tapu kayıtları itirazlı iseler dava dosyalar ve çekişmeli 235 parsel sayılı taşınmazın dayanağı T,Evvel 1315 yoklama 13 nolu tapu kaydı tüm geldi ve gitti kayıtları ile birlikte getirtilmeli, bu tapu kaydının kadastro sırasında dava konusu parsel dışında başka parsellere revizyon görüp görmediği araştırılmalı, revizyon görmüş ise bu parsellere ait kadastro tespit tutanak örnekleri
ile kesinleşmiş iseler dava kadastro sonucu oluşan tapu kayıtları itirazlı iseler dava dosyalar getirtilmelidir. Ayrıca, çekişmeli taşınmazların bulunduğu yörede orman kadastrosu yapılıp yapılmadığı araştırılarak yapılmış ise buna ilişkin işe başlama, çalışma, işi bitirme ve sonuçlarının askı ilan tutanakları ile taşınmazın bulunduğu yeri orman tahdit sınır noktalarıyla birlikte gösterir onaylı orman tahdit harita örneği getirtilmelidir.
Bu belgeler getirtildikten sonra yörede orman kadastrosu yapılmadığı anlaşıldığı taktirde: Mahkemece, eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı ilgili yerlerden getirtilip, önceki bilirkişiler dışında halen Çevre ve Orman Bakanlığı (Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman yüksek orman mühendisleri arasından seçilecek bir mühendis ve bir fen elemanı aracılığıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı yasalar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Yasanın 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Yasanın 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; kesinleşmiş orman kadastrosu bulunmadığından, yukarıda değinilen diğer belgeler fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulattırılıp; orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalı, çekişmeli 235 parsel sayılı taşınmazın dayanağı T.Evvel 1315 yoklama 13 nolu tapu kaydı mahalli bilirkişiler eliyle yöntemince zemine uygulanıp, 3402 sayılı Yasanın 20/C ve 32/3 maddeleri de dikkate alınarak kapsamı belirlenmeli; asıl taşınmazın kapsamı, orman veya ormandan açma değilse ve miktar fazlası söz konusu ise sınırda bulunan eylemli ormandan açma yapılarak kazanıldığı kabul edilmeli; tüm deliller birlikte değerlendirip, oluşacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmelidir.
Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yörede 4785 sayılı Yasa hükümleri nazara alınarak yapılmış orman kadastrosu bulunduğu ve kesinleştiği anlaşıldığı taktirde bir yerin orman olup olmadığı kesinleşmiş tahdit haritasının orman mühendisi aracılığıyla yerine uygulanması yoluyla çözümlenir. Bu nedenle bilirkişi kurulu aracılığıyla yeniden yapılacak keşifte 2 Eylül 1986 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan 6831 sayılı Orman Yasasına Göre Orman Kadastrosu ve Aynı Yasanın 2/B maddesinin uygulanması Hakkındaki Yönetmeliğin 54. maddesi uyarınca hazırlanan Orman Kadastrosu Teknik İzahnamesinin 49. maddesinde yazılı “Orman sınır noktası ve hatların uygulanmasında tutanaklardan, orman kadastro haritasından, hava fotoğraflarından, varsa ölçü karnelerinden, nirengi, poligon, röper noktalarından yararlanılır. Sınırlama tutanakları ile orman kadastro haritaları arasında çekişme olduğunda ölçü değerleri ve tutanaktaki ifadeler arazinin durumuna göre incelenir, hangisi daha çok uyum gösteriyorsa ve gerçek duruma uygun ise o esas alınır.” hükmü ile 15.07.2004 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan Orman Kadastrosunun Uygulanması Hakkında Yönetmeliğin “Teknik İşler” başlıklı Dokuzuncu Bölümde yazılı esaslar göz önünde bulundurularak uygulama yapılmalı, yerel bilirkişi beyanlarına başvurularak yerinde bulunmayan orman sınır noktaları, bulunanlardan hareketle tutanak ve haritalarda yazılı mevkii, yer, kişi isimleri ile açı ve mesafelere göre, orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulama tutanak ve haritalarının düzenlenmesinde kullanılan hava fotoğrafları ve memleket haritalarından yararlanılarak, değişik açı ve uzaklıklardaki en az 6-7 adet orman sınır noktası bulunup röperlenmeli, anlatılan yöntemle bulunan ilk orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulaması ile ilgili sınır noktaları aynı
ölçeği çevrilerek, çekişmeli taşınmazın orman kadastrosu aplikasyon ve 2/B madde haritalarına göre konumu genel kadastro paftası üzerinde, ayrı renkli kalemlerle gösterilip keşfi izleme olanağı sağlanmalı, aynı ya da yakın orman sınır hatlarında, dava konusu edilen parseller varsa, bunların tümü birleşik harita üzerinde gösterilerek bilirkişilerden müşterek imzalı rapor ve kroki alınmalı, ilk orman kadastro harita ve tutanakları ile aplikasyon ve 2/B madde harita ve tutanaklarının uyumsuz olması halinde yukarıda yazılı yönetmelikler ile teknik izahnamelerde yazılı tutanakların düzenlenmesine esas alınan hava fotoğrafı ve memleket haritası ile desteklenen ve gerçek duruma uygun düşen tutanaklara değer verileceği düşünülerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmelidir. Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; tarafların temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde iadesine 05/03/2011 günü oybirliği ile karar verildi.