20. Hukuk Dairesi 2012/1369 E. , 2012/3144 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki kadastro tespitine itiraz davasından dolayı yerel mahkemece verilen yukarıda gün ve sayısı yazılı hükmün; Dairemizin 15/012/2011 gün ve 2011/9174 - 14876 sayılı ilamıyla onanmasına karar verilmiş, süresi içinde davalı vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla, dosya içindeki tüm belgeler incelenip gereği düşünüldü:
K A R A R
Dairemiz kararı bu konulara cevap teşkil edecek nitelikte olduğu gibi, fen bilirkişi raporu ve rapora ekli krokiye göre dayanılan 23.03.1955 tarih 29 nolu tapu kaydının dava dışı 121, 122, 123 ve 124 adalarda bulunana ve gerçek kişiler adına tespit edilen taşınmazları da kapsadığı ve bu taşnmazların toplam yüzölçümünün 739034,64 m2 olduğu, dayanılan tapu kaydı sabit sınırlı olmayıp miktarından çok fazla yerin gerçek kişiler adına tespit edilerek kesinleştiği anlaşıldığından karar düzeltme istemlerinin reddi gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle ve 6100 sayılı Yasanın geçici 3. maddesi göndermesiyle H.Y.U.Y.nın 440. maddesinde yazılı hallerden hiçbirine uymayan karar düzeltme isteğinin REDDİNE, aynı Yasanın 442. maddesi uyarınca takdiren 203.00.- TL. para cezasının düzeltme isteyenden alınmasına 05/03/2012 gününde oyçokluğu ile karar verildi.
Çekişmeli 121 ada 2 sayılı parsel, kargir ev ve tarla niteliği ile kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanılarak ... adına tespit edilmiş; Hazine, taşınmazın devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğunu; kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile mülk edinilemeyeceğini belirterek tespitin iptali ile taşınmazın Hazine adına tapuya tesciline karar verilmesi talebi ile dava açmıştır.
Yargılama sırasında davalı, 23.03.1955 tarih ve 29 nolu tapu kaydına dayanmıştır.
Kadastro sırasında dayanılan tapu kaydı, herhangi bir parsele revizyon görmemiştir.
Yerel mahkemece tapu kaydının 70 hektar olduğu, sınırlarına göre 212 hektarlık bir alanı kapsadığı, 121, 122, 123 ve 124 adada yer alan taşınmazların tespitinde bu tapu kaydının uygulanmadığı, bu nedenle, tapu kaydına itibar edilemeyeceği gerekçesiyle davanın kabulüne, 121 ada 2 sayılı parselin mera niteliği ile sınırlandırılmasına karar verilmiş; davalının temyizi üzerine, hüküm 20. Hukuk Dairesince taşınmazın mera niteliğinde bulunduğu, sınırdaki mera parseli ile bütünlük içinde olduğu, meraların zilyetlikle kazanılamayacağı, tapu kaydının sınırları ve yüzölçümü itibariyle davalı yeri kapsamadığı gerekçesiyle hükmün onanmasına karar verilmiştir.
Davalı vekili kararın düzeltilmesini talep etmektedir.
Dosyanın incelenmesinde, tapu kaydının ilk tesisinden itibaren getirtilmediği gibi, taşınmazın kadim mera olduğu veya mera olarak tahsis edildiğine dair herhangi bir belge ve beyan bulunmadığı görülmektedir.
Yerinde 12.05.2010 tarihinde yapılan keşifte dinlenen yerel bilirkişi tapu kaydının sınırlarını göstermiş, dava konusu taşınmaz ile birlikte geniş bir alanı kapsadığını bildirmiş, bilirkişi fen elemanı da memleket haritası ve kadastro paftasını çakıştırdığı harita üzerinde tapu sınırlarını işaretlenmiş ve bu sınırlara göre 2.125.823 m2 alanın tapu kapsamında kaldığını bildirmiştir.
Sınırlardaki 134 ada 1 sayılı parsel mera olarak sınırlandırılmış, 101 ada 1 sayılı parsel orman olarak Hazine adına tespit edilmiş, 121 ada 3 sayılı parsel tarla niteliği ile Üzüme Yanatma, 121 ada 5 sayılı parsel ham toprak olarak Hazine adına tespit edilip kesinleşmiştir. Güneyde bulunan 122 ve 124 adadaki parseller de tarla olarak kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile gerçek kişiler adına tespit edilmiş ve itirazsız kesinleşmiştir.
Bilirkişi orman mühendisi, taşınmazın orman sınırları dışında, orman sayılmayan yerlerden olduğunu; ziraat mühendisi, taşınmazın bir kısmında buğday ekili olduğunu, büyük bir kısmının otlak niteliğinde olduğunu, rakımın yüksek olması nedeniyle meyve tarımının zarar görebileceğini bildirmiştir.
Davalının dayandığı tapu kaydı, genişletilmeye elverişli olmakla birlikte, miktarı dikkate alındığında (70 hektar=700 dönüm) dava konusu taşınmazla birlikte geniş bir alanı kapsadığı yerel bilirkişi beyanı ve fen elemanı bilirkişi raporundan anlaşılmaktadır.
Bu nedenlerle, tapu kaydı, ilk tesisinden itibaren tüm gittileri ile birlikte getirtildikten sonra, yerinde yöreyi iyi bilen yerel bilirkişi ve fen elamanı aracılığı ile keşif yapılarak tapu kaydı kapsamı, 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 20 ve 21. maddeleri gereğince belirlenip, kayıt kapsamında kalan bölümün davalı adına tesciline karar verilmesi, tapu kaydı kapsamı dışında kalan bölüm yönünden de taşınmazın bitişiğinde mera parselinin bulunmasının taşınmazın da mera olduğu anlamına gelmeyeceğinden, zilyetlikle mülk edinme koşullarının araştırılması ve sonucuna göre karar verilmesi gerekçeleri ile karar düzeltme talebinin kabulü ile hükmün bozulması görüşünde olduğumuzdan karar düzeltme talebinin reddi yönündeki sayın çoğunluk kararına katılmıyoruz.