22. Hukuk Dairesi 2014/986 E. , 2015/13139 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA : Davacı, icra takibine yapılan itirazın iptali ile icra, inkar tazminatının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davalının işsizlik sigortasından yararlandığını, davacının açtığı işe iade davası ile işe başlatıldığını, bu nedenle ödenen 1.932,92 TL"nin 7 gün içinde iadesinin istendiğini, davalının yazıyı 29.09.2005 tarihinde tebliğ ettiğini, ancak davalının buna itiraz ettiğini, yapılan incelemede itirazın yersiz olduğunun anlaşıldığını, bunun üzerine icra takibi yapıldığını, davalı tarafından icra takibine de itiraz edildiğini beyan ederek itirazın iptaliyle icra takibinin devamına, % 40"dan aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, işsizlik ödeneği alırken kusurlu hareket etmediğini, hatalı ve yanlış ödenen ödeneklerin iadesinin söz konusu olabileceğini, işverenin işe başlatmada iyiniyetinin olmadığını, ayrıca geriye dönük primlerinin yatırılmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, davanın zamanaşımı nedeniyle reddine dair verilen kararın temyizi üzerine Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin incelemesinde; kurumun yetkili organının öğrenme tarihi araştırılarak zamanaşımı süresinin geçip geçmediğinin tespiti ile zamanaşımı süresinin geçmemiş olması halinde iş sözleşmesi feshedildikten sonra işsizlik ödeneği alan sigortalı işsizin, işe iade kararı ile işe başlaması halinde boşta geçen süre içinde aldığı işsizlik ödeneğinin iadesinin gerekip gerekmediğinin belirlenmesi, sigortalı tarafından açılan işe iade davası sonucunda, işe iadeye karar verilip, işe başlatılması halinde, çalışılmış olarak kabul edilen dört aylık süreye ilişkin olarak iadesi gereken işsizlik ödeneği miktarı belirlenirken de sigortalı işsizin kusurunun bulunmadığı gözetilerek temerrüt tarihinden itibaren işleyecek faizden sorumlu olması gerektiği ve icra inkar tazminatına da hükmolunamayacağı yönleri üzerinde durulması gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.
Bozmaya uyularak yapılan araştırma sonunda mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak, takibe yapılan itirazın yerinde olmadığı gerekçesiyle itirazın iptaliyle takibin kaldığı yerden devamına, icra inkar tazminatına ilişkin talebin ise davalının işsizlik ödeneği belirlenirken kusurunun bulunmadığı için reddine karar verildiği görülmüştür.
Temyiz:
Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davacı vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Davacının icra inkar tazminatına hak kazanıp kazanmayacağı konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
İtirazın iptali davasında borçlunun haksızlığına karar verilmesi halinde ve alacaklının talep etmiş olması şartıyla, borç miktarının kanunda gösterilen orandan az olmamak kaydıyla icra inkâr tazminatına hükmedilir.
İcra inkâr tazminatına karar verilebilmesi için alacağın belirli ya da belirlenebilir olması gerekir.
Özellikle, işçinin kıdemi, ücreti gibi hesap unsurları, işverence bilinen ya da belirlenebilecek hususlardır. 4857 sayılı İş Kanunu"nun 8. ve 28. maddelerinin, işverene bu gibi konularda belge düzenleme yükümü yüklediği de gözden uzak tutulmamalıdır. Ancak, hak tartışmalı ise icra inkâr tazminatına hükmedilemez.
Borçlu belirli bir alacak için yapılan icra takibinde borcun bir kısmına itiraz etmek istediğinde, itiraz ettiği kısmı açıkça göstermek zorundadır.
Borçlu buna uymaz ve borcun tamamına itiraz ederse, itirazın iptali davası sonucunda borçlu olduğu miktar bakımından icra inkâr tazminatı ödemekle yükümlüdür.
Alacağın likit olması şartıyla, itirazın iptali davası sonunda borçlunun itirazının kısmen kabulü halinde dahi kabul edilen kısım bakımından icra inkâr tazminatına hükmedilmelidir.
İcra inkâr tazminatı, asıl alacak bakımından söz konu olur. İşlemiş faiz isteği yönünden icra inkâr tazminatına hükmedilmesi mümkün değildir.
İcra takibinde işlemiş faiz için de takip tarihinden itibaren faiz talep edilmesi durumunda, itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesi, faize faiz yürütülmesi anlamına gelir ki, dava tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu"nun 104/son maddesi ile 3095 sayılı Kanun"un 3. maddesi uyarınca faize faiz yürütülmesi mümkün olmaz. Bu halde, asıl alacak bakımından takip tarihinden itibaren faiz yürütülmesine karar verilmelidir.
Somut olayda davacı kurum, işsizlik ödeneği olarak davalıya ödenen ancak iadesi istenilmesine rağmen tahsil edilemeyen 1.932,92 TL alacağı olduğu iddiasıyla bu alacağı için ilamsız icra takibi yoluyla davalı işveren aleyhine icra takibi başlatmıştır.
Davacının takip konusu yaptığı alacak likittir. Bu sebeple davacının icra inkar tazminatı talebinin kabulü yerine reddine karar verilmesi isabetsizdir.
Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, 09.04.2015 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.